Prof. Dr. Sinsi
|
Sultan İi. Abdülhamid Devrinden Birkaç Hâtira
SULTAN II ABDÜLHAMID DEVRINDEN BIRKAÇ HÂTIRA
ULTAN II ABDÜLHAMID DEVRINDEN BIRKAÇ HÂTIRA[/url]
Babamdan ve bir yakin dostumdan dinlemis olduklarim:
Pesin olarak sunu belirteyim ki babam, pek çok Harbiye mezunu gibi, Sultan Hamid idâresini, tarafsiz bir bakisla seyredip yakinlik duyanlardan degildi Böyle olmasina ragmen, gerçekleri görüp göstermekten de geri kalmazdi Nitekim iste anlatiyor:
*
Almanya imparatoru Wilhelm, iki defa Türkiye'ye gelmistir Tabiî ki bu her iki seyâhatin gâyesi de Alman siyâsî ve iktisâdî menfaatlerine kapi açmakti Basta Hicaz demiryolu insaatini Alman firmalarina alabilmek ve Alman sanâyii için müsâit bir pazar oldugu âsikâr bulunan Osmanli topraklarinda Cermen çikarlarina alis-veris merkezleri kurmakti
Asagi yukari, bütün Avrupa devletleri, müstemlekecilik nîmetleri yüzünden refâha ermis, iptidâî insan malzemesini hem horlamis hem de ondan, alabildigine faydalanmisti Almanya ise agzi sulanarak imrendigi bu müstemlekecilik furyasindan pay alamamis olmakla, yanibasinda sayilan Osmanli Devleti'ni makasi arasina neden almasindi? Hem, Türk topraklari tükenmez bir ham madde kaynagi idi ki, Alman sanâyiini beslemekte, Asya ve Afrika müstemlekelerini asla aratmayacak bir zenginlige de sâhipti
Iste Kayser Wilhelm bunun için Istanbul'dadir ve II Sultan Abdülhamid, misâfirini araba ile sehirde dolastirdigi bir gün bu zevkli nezâket gezmesini firsat bilen Kayser, tercümana: "Zât-i sâhâneye söyleyin,
Kizil Denizi'nde metruk bir ada vardir, müsaade buyursun da biz isgal edelim", diyor Pâdisahtan tereddütsüz
gelen cevap ise sudur: "Hasmetmeâb için bir adanin sözü"mü olur, ancak is'ar-i devletlerinden evvel burasi bizim üss-ü bahrîmiz olmustur, simdi askerlerimizi çekmek dogru olmaz Hem bundan Ingiltere de kuskulanabilir"
Bu ince diplomatik karsiligi alan Alman imparatoruna hayran olup susmaktan baska yapacak is kalmiyor
Fakat verdigi cevapla Wilhelm'i mat eden pâdisâhi, yapacak baska bir is bekliyor O da su: Saray'a döner dönmez, Harbiye Nâziri'ni cagirtiyor ve Mâbeyn'de telgraf basina geçerek, mahalline keyfiyetin bildirilmesini, adanin isgal edilerek acele tahkim edilmesini söylüyor
*
Fransa'nin Osmanli devleti'nden alacagi vardir Bu alacaga karsilik Limni ve Midilli adalarini isgal için donanmasini sevkediyor
Pâdisah bu tatsiz ve nâbecâ hareket karsisinda nota teatisi gibi klasik ve netîce alinmaz diplomasi oyunlarina bas vurmuyor Bâbiâli'den Ingiltere kraliçesine giden mektupta Sultan Hamid: "Hakk-i Hilafetim hasebiyle Hindistan'a bir seyahat icrâ etmek istiyorum Ne tarikle gitmem lâzim geldigini bilmek istiyorum " diyor
Kraliçe ve Ingiliz siyâsî çevreleri bu yaziyi alinca telâslaniyorlar Hiç bir Halife-i Müslimîni, isgalleri altindaki topraklarin müslümanlari ile temas ettirmek isterler mi?
Bu yazinin gâyet ustalikla tertip edilmis bir politik ihtar oldugunu Fransiz donanmasinin geri çekilmesi husûsunda Ingiltere'den tesebbüse geçmesi istendigini anlayip, Fransizlara tazyik ederek donanmayi geri çektiriyorlar Pâdisâha da: "Hatt-i hareketinizi siz tâyin buyurun, biz lâzim gelen ihtirâmatta kusur etmeyiz"diye bildiriyorlar Mesele hâl olmustur Pâdisah tesekkür ettikten sonra: "Simdilik, seyâhattan vageçtim" karsiligini veriyor
Sözüne senet denecek bir dosttan:
Hicaz demiryolu muhasebesinde çalismistim Sam'dan Maan'a varmak için bir sene çalismak lâzim geliyordu Bir gün Sultan Hamid'den emir geldi Cülus veya velâdet gününe yetismesi için hattin bir ayda ikmâlini istiyordu O zaman iki uçtan faaliyet basladi Mâbeyn vâsitasi ile her iki saatte, hattin nereye geldigi soruluyordu Bu tâkip ve tesvik netîcesi insaat sür'atlendi Böylece pâdisâhin fikri tâkibi ile gerçekten hat sür'atle tamamlandi
[
b] *
[/b]
Izzet Holo Pasa Sam'a geliyor ve kardesi Mustafa Bey'in evinde kaliyor Ben de Sam'da Ziraat bankasi Müdürü idim Vâli, Mardinî Ârif Bey nâmindaki zat, bâzi müdürlerle berâber beni de cagirtti ve : "Izzet Pasa gelmis, gidelim kendisine bir hos amedî yapalim" dedi Vâli ve müdürlerle berâber gittik Hal hatirdan sonra Mustafa Bey vâliye hitâben: "birâderim, az evvel Sultan Abdülhamid'in zekâsindan bahsediyordu", dedi O zaman vâli bey: "devam buyursun, biz de istifâde edelim  " deyince, izzet pasa anlatmaya basladi:
"Istanbul'da, 311 senesinde bir Ermeni ayaklanmasi olmustu Maddî mânevî her türlü esbâb-i istirâhati yerinde olan bu nankör cemâat, pek çok Müslüman kani dökmüstü Buna ragmen, harekâtin ip uçlarini elinde tutan Rus çari, pâdisahtan hesap sormak küstahliginda bulunarak vak'â esnasinda Istanbul'da ölen Ermenilerin ne kadar oldugunu sordu
Bu vak'âdan evvel Said Pasa sadâretten düserek, yerine Kâmil Pasa geçmisti Sultan Hamid Heyet-i Vekîle'ye: Bu suâle siz cevap yazin!" demis
Heyet-i Vekîle düsünmüs tasinmis, her ne yazsak ne pâdisah memnun olur, ne de çar  Hele bizim verecegimiz mâlumat, mesele çikarmaya bahâne arayan süferânin hiç isine gelmez Onun için pâdisahtan soralim, demisler
Bunun üzerine Sultan: "Izzet'i cagirin!" demis Gittim Bana: "Al kalemi kagidi, ben söyleyeyim sen yaz!" dedi Cevap söyle oldu: "Bu defa Istanbul'da ölen Ermenilerin adedi, bir müddet evvel Zeytun'da ayaklanan Ermenilerin öldürdükleri Türkler'den çok daha azdir"
|