08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ulu Camii Minberindeki Sırlar
lu Camii minberindeki sırlar[/url]
1402 tarihinde (Hicri 804) inşa edilen Bursa’nın Ulu Caminin 602 yıllık minberinin her iki yüzünde de şaşırtıcı şekilde birer evren krokisi var
602 yıllık bir minber   Tarihi minber üzerinde güneş ve galaksi sistemleri var İddiaya göre, gezegenlerin büyüklük oranları ve yörüngeleri gerçek oranlarla örtüşüyor  
1402 tarihinde (Hicri 804) inşa edilen Bursa’nın tarihi sembollerinden Ulu Caminin minberinin Doğu yakasında (mihraba bakan yüz) Güneş sistemi, Batı yakasında ise Galaksi Sistemi yer alırken evrenin kül olarak tasvir edildiği ileri sürüldü 602 yıllık tarihi minberdeki şekillerin bu tespiti doğruladığı iddia ediliyor Minberin her iki yüzünde de şaşırtıcı şekilde birer evren krokisi var Bu sadece bir tesadüf mü, yoksa bu minberin banisi gerçekten bir astronomi hayranı mıydı?
İlginç şekillerle ilgili iddiayı ortaya atan Araştırmacı Fevzi Ülgü Alsancak 1980 yılından bu yana minber üzerinde yaptığı çalışmalarla tarihin derinliklerinde kalan gerçeklere ışık tuttuğunu söyleyen Alsancak, “Alan süsleme motiflerinde simetri yoksa mutlaka bir mesaj vardır” ilkesinden yola çıkarak, minberdeki şekiller üzerine yapılan yorumların tutarsız olduğunu söylüyor Bilim teknoloji ve uzay bilimleri araştırma tekniklerine kafa yoran bir öğretmen olduğunu belirten Alsancak, motifleri dikkatlice incelediğinde minberin mihraba bakan yüzünde güneş sistemini keşfettiğini söylüyor

Bursa’da yayınlanmakta olan Apameia dergisinde yer alan bilgilere göre, minberin gizem ve sırlar içerdiğini ifade eden Alsancak, “minberin taşıdığı kıymet ve değerler, açısından şu noktalara dikkat etmek gerekir Doğu yakası Güneş Sistemi, Batı yakası ise ise Galaksi sistemleri yerleştirilmek suretiyle bir kül halinde kainat sembolize edilmektedir” iddiasında
Mihrapta yer alan Güneş Sisteminde 9 gezegen var Ülgü'ye göre gezegenlerin güneşe göre konumlarının ve büyüklükleri gerçek ölçülerle örtüşür oranlarda Güneş ve gezegenler arasındaki mesafe büyük olduğu için yıldız gezegenlerden farklı olarak 9 damlacıklı kurs olarak işaretlenmiş
Alsancak, yine Kündekari sanatının bir özelliği olan parçaların birleşmesiyle oluşan çukur kanal çizgilerinin de gezegenlerin yörüngesini temsil ettiğini söylüyor Bu yüzeyde yer alan bir başka gizem ise serpiştirilmiş halde yıldız motifleri yer alması ve buların içinda kuyruklu yıldızların da bulunması Alsancak’ın dikkat çektiği en önemli detaylardan bir de Plüton gezegenin tek başına ayrı bir platformda ve bir açı farkı ile gösterilmiş olması Bilindiği üzere güneş siteminin aynı düzlem üzerinde olan ilk 8 gezegeninin aksine Plüto ayrı düzlemde dolanmaktadır
Minberin Batı Cephesinde ise 7 adet Galaksi formatı tespit ettiğini söyleyen Alsancak, galaksi platformlarının 5 ayrı renkte sedef kakma ile gösterildiğini söylüyor Ancak ne yazık ki bugün hatalı boyama teknikleri ile bu önemli detay büyük ölçüde yok edilmiş durumda Ama kayıtlardan bunu doğrulamak mümkün 
Alsancak'ın bir diğer iddiası ise minberin her iki yüzünde yer alan 3’lü ve 12’li dolap kapaklarının Türk boylarını temsil ettiği yönünde
Sırlarla dolu minberin giriş kapısı üzerinde Murat Han oğlu Yıldırım Beyazıt Hanın emriyle Hicri 804 yılında minberin yapıldığı bilgisi yer alıyor Ülgü, kayıtlarda minberin ustası ile ilgili çelişkili bilgiler bulunduğuna dikkat çekiyor Ülgü’ye göre minberi yapan kişi adını tırabzan süsleme motifine göre tırabzanın sağ ikinci sülüsle yazan Devaklı Abdülaziz oğlu Mehmet Devak Tebriz yakınlarında bir Türk köyü O tarihte Mülki amir olan Kadızade Rumi efendi, beceri ve bilgi alış verişi için 300 kadar sanat erbabını Tebriz’e göndermiş ve bir o kadar ustayı da oradan Bursa’ya getirmiştir Oradan gelen Kündekari sanatçılarının başı Abdülaziz oğlu Mehmet’tir Bu minber de onun ve ustalarının camiye bir hediyesidir
Kündekari sanat açısından eşsiz bir değere sahip olan minberin ilginç bir özelliği de 6666 adet abanoz ağacı parçasından vücuda gelmesi Bu rakamda halk arasında yaygın inaçla Kuran’ı Kerimdeki ayet sayısına tekabül etmektedir  
O dönemdeki İslam ve Türk alimlerinin matematik ve gök bilimlerine yönelik ilminin Batıya nazaran hayli ilerde olduğu da göz önüne alınırsa Alsancak'ın tezleri doğru olabilir mi? Ne dersiniz bütün bu benzerlikler sadece bir tesadüf olabilir mi?
MoralHaber
|
|
|