Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hakkındaki, osmanlılar, söylentiler

Osmanlılar Hakkındaki Söylentiler

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlılar Hakkındaki Söylentiler



Bilhassa son zamanlarda Osmanlılar için akla hayale gelmedik isnâdlar, iftirâlar yapıldı Son Osmanlı Şeyhülislâmlarından Mustafa Sabri Efendi "Mevkifü'I-Akl"kitabında çok ciddi bir hususa temas ediyor Diyor ki: "Bizim milletimiz kadar, kendi âbâ u ecdâdına düşman, beşer tarihinde ikinci bir millet gösteremezsiniz "Her milletin sonradan gelenleri (halefler), evvel gelmiş olanları (selefler), ister ilim adamı, ister içtimâiyatçı, ister veli, ister edip olsun alkışlamış ve tebrik etmiştir Meselâ daha evvel, Batlamyus coğrafya ve kozmoğrafyaya dâir birşeyler yazmışdı Kopernic geldi, onun bir kısım yazdıklarına yanlış dedi Ama, şu manada dedi: "Batlamyus ruhun şad olsun! Gerçi söylediğin şeylerde eksikler var ama, ne yapacaksın, devrinin kültürü o kadardı, o kadar söyleyebildin " Kopernic'ten az sonra Galileo, arkadan da Einstein geldi Einstein Kopernic'i de Galileyi de alkışladı; temellerini attıkları sistemden dolayı onlara teşekkür etti ve tâbii yanlışlarını da düzeltti ve kat'iyyen onları lanetlemedi Evet, Batılı böyle düşünür
smanlılar hakkındaki söylentiler[/url] Sekiz asır evvel sıfır,Hindistan'dan Anadolu'ya,oradan da, müslümanların eliyle Avrupa'ya gitti O gün Avrupa'lı, o çirkin Roma rakamlarını kullanıyordu Aslında, bu rakamlarla ne matematik, ne de hendese yapılabilirdi Anadolu müslümanı Avrupa'ya sıfırı ulaştırdı Sıfır oraya ulaşır ulaşmaz, adetâ rakamlara hayat geldi Avrupalı bir ölçüde, bizim ilim adamlarımıza karşı nankörlük yaptı Ama, sıfırı kullanma meselesinde ve matematikle gelen yeni prensibler karşısında da, müslümanların mesailerini takdirle karşıladı ve değerlendirdi Sıfır olmasaydı, ciddi hiçbir mesele çözülemez ve'fezâ fethedilemezdi Bahşedilen bir sıfırdı ama; netice çok mühimdi
Bizim millete gelince -bir fikir vermek için anlatıyorum- İmâm-ı Gazâlî Hazretleri 1058'de dünyaya teşrif etmiş Yaklaşık bin senelik bir zaman Kendi devrinin kültürüne göre, meselâ astronomi, tıp ve hendese ilimlerine dâir çok ileri şeyler söylemiş Söylediği şeylerin çoğu devrini aşkındır O'nun hakkında Gibb, aynen şöyle der: "Ben insanlık âleminde böylesine kendi devrinin kültürünü çok iyi bilen ve kendinden sonrakilere intikâl ettiren ikinci bir adam tanımıyorum"Yani "Gazâlî gibisini tanımıyorum"demektedir Fahruddin-i Râzi nın yazdığı kitapları yığsak başımızı aşar Ben, kendi hesabıma "bu kadar şey yazılmaz" diyorum Sadece tefsire dâir yazdığı eser aşağı yukarı altıbin yaprak Hesap ediyorlar, çocukluğu dâhil, hayatının her gününde 15-20 sayfa düşüyor Size basit gelir ama; bir sayfayı yazmaya kalksanız, yarım saat, kırk dakikadan evvel yazamazsınız ve hele bunlar tenkit ve araştırma eseri ise
Bu zatlar kendi devirlerinin kültürünü çok aşmışlar Bir asır, iki asır, üç asır Nazarlarını ötelerde, ötelerin de ötesinde gezdirmiş ve nazarlarının ulaşabildiği yere ayaklarını da koyabilmişlerdir Ne acıdır ki, sonra gelen mirasyediler, bu muhteşem serveti daha ileriye götürememişlerdir Meselâ Benû Musa gelmiş, o güne göre Bağdat'da en büyük rasathaneyi kurmuş; Avrupalının, şeytanlar aydan, yıldızdan haber getiriyor zannettiği bir zamanda, onlar keşif üstüne, keşifler yapmışlardır Müslümanlar Endülüs'e gittiklerinde orayı da, ilim adına aynı şekilde feth ve keşfetmişlerdir
Ama sonra, Avrupa kâfir zâlimleri, haçlıları ile iflâhımızı kesmiş ve bizlere düşünme ve çalışma fırsatı vermemişlerdir Daha sonra ise, Avrupa kafalı kimseler, herşeyi Batı'dan görerek, kendi kökünden kopmuş, kültüründen, mazisinden, kitabından, kütüphanesinden uzaklaşmış ve ortada kalmışlardır
Her kültür, bir evvelki kültürün neticesi ve kendinden sonra gelecek kültürün de mukaddimesidir Kültürlerin telâhuku, tıpkı bina gibidir Sen o binanın yapısına birşey koyacaksın, bir başkası gelecek, o da onun üstüne birşey koyacak; derken böyle öze bağlı tabü gelişme, içiçe sürüp gidecek Nasıl ki, ilim ve felsefede Kopernik'ten, Gâlile'ye, Newton'a, Einstein'a kadar böyle olmuştu
Evet ben, bütün bu karmakarışık şeylerle sözü, Osmanlı düşmanlığına getirmek istiyorum
Efendim, Osmanlılar minâre yapacaklarına, neden ülkeyi fabrika bacalarıyla süslememişler? Bu maskaraca iddiâya gülmek lâzım O devirde fabrika da, bacaları da henüz rüyalara bile girmemişti O devirde yapılacak şeyin en büyüğü oydu ve onlar da onu yaptılar Kaldı ki -düşmanların dahi itirafıyla- yeniçeri, milletten aldığı gücü, millete karşı kullanmasaydı; Batılılardan hiç de geri kalmayacaktık Aslında, günümüzde de öyle değil mi? Osmanlı, kendi devrinin beyi, paşasıydı Sözü o söylüyor, devletler arası dengeyi elinde o tutuyor, dünya çapında huzuru o te'min ediyordu İnkâr edenler etseler bile, bu işin mütehâssısı olan Batılı münsif ilim adamları artık bunu itirâf ediyorlar
Osmanlı düşmanlığı, Avrupalıların iğfali ve körükörüne onları taklitle yapılmaktadır Meselâ; bir zamanlar Fransızlar, Sultan Abdulhamid için"LeSultan Rouge"demişler Bizim gazeteler, bunu oradan alıp serlevha yaparak "Kızıl Sultan" diye hemen neşredivermişlerdir: Evet, bugün atalarımıza, soyumuza ait ne kadar sövmeler, küfürler varsa bütünüyle Avrupa'dan tercüme edilmiştir Yani kaynak Avrupa'dır Onun için, içimizde büyüklerimize karşı kullanılan hemen bütün uygunsuz laflar, nesebi gayr-ı sâhih ve Avrupa menşe'li kelimeierdir Keşke, bu millet de en azından, Avrupalılar kadar kendi atalarına karşı saygılı olabilseydi!
Ayrıca biz, Osmanlının, müslümanlığı istismar ettiğini asla düşünemeyiz Çünkü o, kuvvetli iken de,zayıf iken de müslümanlığa sımsıkı sarılmışdı
Sadece Osmanlılar değil Alparslan'ın amcası Tuğrul Bey, Abbasî devleti başındaki Halife el-Kâim hilafetin şahs-ı mânevisini, muhafaza ve müdafaa edemeyecek hale gelince, Halife el-Kâim'in huzuruna edeble girdiAslında, buna hiç de mecbur değildi, ama; karşısındaki zât, Efendimiz'e (SAV) ait vazifeyi temsil ediyordu Bel kırıp, boyun bükerek makamında onu ziyâret etti "Ben size dehâlet ediyorum Efendimiz'e (SAV) ait büyük mânâların müdafası hususunda, bize düşen bir vazife varsa, emre âmâdeyiz" dedi ve teslim oldu Halife yine el-Kâim'di ama, hilâfeti muhafaza eden, onun bayraktar kumandanı, Tuğrul Bey'di O devirde, Türklerden bin çadır birden müslüman olmuştu Tuğrul Bey de bunların idârecisiydi Az bir tasarrufla, İsmail Hami Danışmend beyden naklettiğim bu satırlar, yüce milletimizin İslam'a karşı tavrını göstermesi bakımından çok önemlidir Şimdi rica ederim, Tuğrul Bey'in şu asil davranışının istismarla ne alâkası var? Tuğrul Bey'in bu asil davranışını istismarla alakalı göstermek, şanlı milletimizi tanıyamama bahtsızlığından başka birşey değildir
Osmanlı'nın temelinde de, işte bu ruh vardı Ertuğrul Gazi de, baştan başa Anadolu'yu kat' edip, Söğüt civârında bir yere yerleştiğinde, yine islâm bayraktarı olarak yerleşmiş veya yerleştirilmişti Müslümanlara karşı hiçbir menfi tavır ve vaziyeti olmadığı gibi, Halifeye de fevkâlâde saygılıydı Kayıboyu Söğüt'e yerleştiğinde, Anadolu'da başka beyler ve beyliklerde vardı ve bunlar arasında kavgalar sürüp gidiyordu Önce Ertuğrul Bey, sonra da Osman Gâzi bu umumî kargaşa içinde sadece ve sadece nazarını Bizans'a dikmiş, onunla hesaplaşma yolları araştırıyordu Bu öyle erkân-ı harbce birşeydi ki, bir taraftan müslümana asıl hedefi gösteriliyor, diğer taraftan da müslümanların kuşkulanmalarına meydan verilmiyordu Osman Gazi ilk iş olarak Anadolu'daki beylikleri bir araya getirmeye çalışabilirdi Fakat babasından aldığı vasiyet, sahip olduğu müthiş dirâyet ve kiyâset, sonra da kayınpederi, Şeyhi (Edep Âlî)'nden aldığı dersle fevkâlâde itinâlı, temkinli hareket ediyor ve "müslümanların karşısında alternatif olarak küfür bulunursa, onlar benimle birleşirler, böylece kefere ve fecereyi ezeriz" diyordu
Bunun için, hedef olarak Bizansı seçmiş onunla uğraşıyor ve müminlere kat'iyyen sataşmıyor ve onların arasındaki sürtüşmelere, vuruşmalara karışmıyordu "Benim hedefim Bizans'dır Ve birgün Konstantin mudaka fethedilecektir" diyordu Bu kadar coşkun bir insanın, müslümanlığını istismarcılık ve jeopolitik olarak görüp göstermek kasıtlı değilse, akılsızlıktır Osmanlı bütün samimiyetiyle altı asır, dünyanın en uzun ömürlü devletlerinden biri olarak, hiç bir aileye nasip olmamış bir lütfa mazhardır ve Kur'an'ın bayraktarı bir millettir İçimizdeki hainler ona darbe vurmasalardı, bir, birbuçuk asır evvel, belki cihanın daha pek çok yerleri fethedilmiş olacaktı
Osmanlılar en zayıf oldukları dönemde bile, dinlerine sımsıkı bağlı idiler Voltaire'in yüz kızartıcı bir eseri vardır O, bu eseriyle, doğrudan doğruya, gözümüzün nuru Hz Muhammed'i (SAV) hedef alıyordu Tam devletin hasta olduğu devirde, Fransa, bu eserin sahnede temsil edilmesini kararlaştırıyor Ama, yaralı ve hasta aslan, Efendisine (SAV) yapılan böyle bir hakaret karşısında kükrüyor Kızıl Sultan dedikleri adam (yüz bin defa hâşâ!) Fransızlara ültimatom gönderiyor: "Benim ve bütün müslümanların-Peygamberine (SAV) hakaret eden bu piyesi oynatırsanız, Hindistan, Arabistan ve bütün İslâm âlemini aleyhinize ayaklandırırım " Keşke İslâm dünyasında o şuur olsaydı! Bu hasta aslanın kükreyişi, Fransa'da öyle bir sarsıntı meydana getirir ki, Fransızlar Voltaire'in piyesini temsile cesaret edemezler Bu sefer, İngilizler sahneye koymak isterler; bizim yaralı aslan bir ültimatom da onlara gönderir; derken onlar da oynatamazlar İşte şanlı ecdadımız budur!
Evet, hasta devrinde dahi,Peygamberinin (SAV) sakalına konacak bir gubar karşısında tir tir titreyen Osmanlıya uzatılan dil koparılmalı Osmanlı, tarihde devlet olarak Sahabe'den sonra en muâllâ mevkiı işgâl etmiş ve altı asır Allah Resulü'nün (SAV) adını bayraklaştırmış üstün bir millettir
Allah'ın binlerce rahmet ve mağfireti üzerlerine olsun!

FGülen

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.