Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
içyüzü, ismet, lozanın, paşa

İsmet Paşa Ve Lozan'ın İçyüzü

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İsmet Paşa Ve Lozan'ın İçyüzü



Burada;
?met Paşa ve Lozan'ın İçyüzü[/url]Büyük Doğu Dergisi, 6 Ekim 1950, Sayı:29 (Vesikalar Konuşuyor, Büyük Doğu Yayınları, 1 Baskı / s 174-181) yayınlanan yazıyı paylaşmaya çalışacağım Bu yazının fotokopisi elimde derginin 9-11 arasında "Dedektif X Bir" adıyla yayınlanmış

Üstad Bediüzzaman da bu makaleyi Emirdağ Lahikasında referans vermiştir (bkz [Linki sadece üyelerimiz Görebilir Üye olmak için tıklayınız] ) Lahika da konu daha açık ortaya konuyor, inşallah o kısmı da sunalım

Ayrıca inşallah Mahmut Şakir'in Tarihe Bakışlar isimli eserinin (Çev Hüseyin Nohut, Misyon Yayınları) konu ile paralellik gösteren kısmını paylaşarız

Arkadaşlar da başka paylaşımlarda tabi ki bulunabilir

İlk makale [Linki sadece üyelerimiz Görebilir Üye olmak için tıklayınız] yayınlanmış O sebeple elimdeki fotokopi ile karşılatırarak alıntılayacağım Bahsi geçen linkte bahsi geçen kitaptan önemli yazılar var Ya bir arkadaş ya da biz onları da sunalım

Tüm paylaşımları yorumsuz sunuyorum
---
İsmet Pasa
ve (Lozan) ın iç yüzü
DEDEKTİF X BİR

1- Bu sütunların şümul ve ehemmiyeti, hem bugünün, hem de dünün gizli anahtarlarını vermek bakımından o kadar geniş ve büyüktür ki, arada bir bazı tarihî hâdiselere el atıp bütün bir mazi seyrini değiştirici iddialara giriştiğimiz zaman, bizim, geçmiş günlerden değil, gelecek günlerden bahsettiğimizin takdiri lâzım gelir Biz, tarihî bilgi vermek yerine, bugünü üzerinde taşıyan öyle tarih taşlarının iç yüzünü ortaya koymaktayız ki, bu işin değeri ancak istikbal çapındadır Bu mânada bir mazi teftişi, içinde bulunduğumuz ve onu takip edecek ân ve zamandan bile üstün bir (aktüalite) kıymeti ifade eder

2- Büyük Doğu'nun bu son devresine ait ilk sayılarda (Lozan) muahedesinin iç yüzünü gösteren birkaç tarihî ifşa yazısı takdim etmiş ve (Lozan) sulhunun, Batı emperyalizmasına karşı, kulis arası bir anlaşmayla, mukaddesatımızın bizzat imhasına memur edilmek gibi korkunç bir fedakârlık sayesinde elde edilebilmiş olduğunu ileriye sürmüştük Bu iddia, bir gün tespit edilince, vatan, hattâ dünya çapında bir ehemmiyete ulaşacak ve son çeyrek asrın kıymet hükmünü ifadede cümle kapısı anahtarı yerine geçecektir

3- Şimdi bu iddiamızı, (Millî Şef)in artık Devlet Reisi bulunmamasından faydalanarak, biraz daha açıklamanın ve vesikalandırmanın zamanı gelmiştir

4- (Lozan) konferansı, bilindiği gibi, biri 1922-23 İkinci teşrininden Şubatına, öbürü de 1923 Nisanından Temmuzun nihayetine kadar devam etmek üzere iki devre arz eder Bu devrelerden ilki, Türkiye karşısında gerilen emperyalizmacı devletler zincirinin mâna ve edasına göre, tek hayat hakkı koparmaya muvaffak olunamadığının ve olunamayacağının, ikincisi de tepeden inme gizli bir saikle birçok şey koparmaya muvaffak olunduğunun ve artık olunacağının tam ve sadık tercümanıdır İki devre arasındaki bariz tezat yakından mütalâa edilecek olursa, bunlardan ikincisinin, ilk temel üzerine atılmamış, fakat öyle gösterilmiş bir bina olduğu meydana çıkar Zira, ilk devredeki temel, ikinci devredeki inşayı çekemezdi

5- Birinci devrede Lord (Gürzon) gibi bir kurdun karşısında İsmet Paşa gibi bir kuzu -kuzu fevkalâde güzel bir mahlûktur; haydi şuna oğlak diyelim- vardır Şu farkla ki, bu oğlak, sırtındaki terli abalardan henüz zafer buğuları tüten ve adına işlenecek dalaverelerden haberi olmayan asîl ve saffetli bir orduya dayandığı için, başlangıçta sâf, hattâ bön ve hattâ garip mikyasta cesur; ve her esaret teklifini derhal reddetmekten başka bir mukabeleye akıl erdirmez tıynettedir Bu çocukça tıynet, kurtlar arasında gizli bir istihza mevzuudur

Lord (Gürzon)un sözü:

"İsmet Paşaya ne söyledimse hepsini reddetti; fakat hâlâ ona karşı muhabbetim var"

6- Konferansın başında İngilizlerin tavrı, lütfen kendisiyle müzakereyi kabul ettikleri Türk başmurahhasına karşı, âdeta her ân falaka tatbik etmeğe hazır, sert bir mubassır rolüdür Boğazlar meselesinde Ruslar mecburen Türk emelini müdafaaya geçince, Lord (Gürzon) şöyle der:

"İsmet Paşanın kalpağını (Çiçerin)in başında görüyorum!"

Biraz sonra da Türk başmurahhasını şöyle haşlar:

"-Ben muhtelif tekliflerden hangisinin Türk tezine uyup uymadığını sormuyorum Sorduğum şudur: (Çiçerin)in beyanatını Türk tezi diye mi kabul edelim, yoksa Türkler dâvalarını ayrıca ortaya atacaklar mı?"

Âlemde politika ağzı olarak, bundan daha fazla hakaret yüklü bir lisan görülmemiştir

7- En kısa bir zaman sonra Rus ve Türk temsilcileri hariç, Batı emperyalizması temsilcileri ve peyklerinin ne mutaassıp ve yobaz bir Hıristiyanlık gayretiyle harekete geçtikleri, bam telinin yalnız bu noktada olduğu, Türkiye'yi İslamî hegemonyasından düşürmekten başka hiçbir hedef gözetilmediği, azınlıklar meselesinde Lord (Gürzon)un şu sözlerinden belli olur

"- Türkiye'deki azınlıklar meselesiyle bütün dünya alâkalıdır Dünyanın gözü, bilhassa, bu dâvaya karşı; (Lozan) konferansına çevrilmiştir Müttefikler Türkiye ile harbe giriştikleri zaman gayelerinden biri, oradaki Hıristiyan azınlıkları korumak ve hattâ kurtarmaktı Bu azınlıklar Rumlardan, Yahudilerden, Ermenilerden, Asurîlerden, Keldanîlerden ve Nâsturîlerden ibarettir"

Bir muharririn notu:

"İngiliz baş murahhası (Hıristiyan azınlıklar) dediği zaman öyle bir heyecan gösteriyordu ki, İngiliz Hariciye Nazırı mı konuşuyor, yoksa Papa'nın vekili mi, belli olmuyordu!"

İşte İngiliz Hariciye Nazırının bu sözleri ve hali, Birinci Dünya Savaşının, Türkiye'ye müteveccih cephesiyle "Ehl-i Salip" zihniyetinden başka bir şey belirtmediğini ispat eder

8- Hep bu minval üzere devam eden ve Türk Heyetinin kafasına her defa sopayla vurmak ve gizli emelleri sezdirmekle geçen Konferans içinde Lord (Gürzon) nihayet en manidar sözünü söylüyor

"-Türklerin hayat ve istiklaline herkes hürmetkardır Türkiyeden istirhamım, tekrar inkişaf edebilmesi için, serbest Türkiye'nin bizimle birlikte, hulûs birliğiyle çalışmasıdır Böyle bir Türkiye dünyanın hürmetine layık olur"

Bu sözün mânası şudur:

Büyük Doğu Mecmuası, s29, s3

"-Türkiye, İslâmî alâkasını ve İslâmî temsil rolünü kendi eliyle çözer ve atarsa bizimle hulûs birliği etmiş olur ve Hıristiyan dünyasının hürmet minnetini kazanır; biz de kendisine dilediği istiklâli veririz!"

Bir muharririn notu: "Müzakereler ilerliyor diye memnun olanlar yeniden şaşırdılar (Gürzon)un politikası yeniden muvaffak oluyor gibiydi Bütün Amerika ve İngiliz gazetecileri Hıristiyanlık meselesini hemen günün en mühim dâvası haline koymuşlardı"

9- Fakat yukarıda bildirdiğimiz gibi, henüz hakikî kastları anlamak ve ona açıkça muhatap olmak mevkiinde bulunmayan İsmet Paşa, her teklifi reddediyor, sadece reddediyor ve başka hiçbir şey yapmıyordu Fakat bir aralık bütün emelin Türkiye'yi, mazisindeki ruh ve mukaddesat kökünden ayırmak olduğunu sezmiş olmalı ki, asla esaret kabul edemeyeceği iddiası altında şu gizli ivaz ve teminatı vermek lüzumunu duydu:

"- Hiçbir Türk hükümeti bu gibi muahedeleri kabul edemez, () Türklerin, asrın icaplarına uygun bir varlık temin etmek için, eskiden beri kökleşmiş ve köhne engellerden kurtulmak hususunda besledikleri kat'i azmin inkâr edilmez delilidir"

Harfi harfine iktibas ettiğimiz bu sözlerle Türk baş murahhasının eskiden beri kökleşmiş ve köhne engellerden kurtulmak hususunda Türk milletine beslettiği kat'î azimle ne kasdettiğini ve bunu hangi maksat altında İslâmiyet düşmanlarına ivaz diye takdim ettiğini sormak lâzımdır

10- Fakat Konferansta hâlâ, her şey, bir tarafın açıkça ve kabaca her defa kafaya dank diye vurması ve öbür tarafın "Kabul etmem de etmem!" tarzında mukabelesinden başka bir şey belirtmiyordu Muhakkak ki Türk başmurahhasına, Türk mukaddesatının bizzat feda ettirilmesi gibi muazzam bir Hıristiyan zafer ümidi olmasa, müzakereler çok kısa kesilecek ve yapılması gereken işler hemen fiili ve amelî safhaya dökülecekti Orada sırf böyle bir içten tahrip kasdına mevzu bulunmadığı için, koca Almanya, koca Avusturya ve miskin Bulgaristan ne hale getirilmiş, neleri kabule mecbur tutulmuştu! Yunan ordularını denize dökmüş olmasına rağmen herhalde Türkiye'nin kuvveti, bu iki imparatorluktan üstün değildi!!! Onun İçindir ki, İsmet Paşa önünde Lord (Gürzon), her halde muhtemel bir süngü sayısının hürmetine ısrar edip durmuyordu Nitekim İngiliz gazeteleri baklayı ağızlarından çıkardılar 29 Ocak 1922 tarihli (Tayms)in başmakalesinden bir parça:

"Türkler iki şeyden birini seçmek zorundadırlar Ya kendilerine teklif edilen âlicenabane vaziyeti kabul ederek memleketlerinin ihyası için kuvvetli müzaheret temin ederler, yahut Türkiyeyi Asya'nın çöllerinde erişilmesi imkânsız bir memleket haline sokarlar"

Herhalde bu gazete "âlicenabane" teklifin ne olduğunu bilenlerdendi

11- Fakat İsmet Paşa, izah ettiğimiz basit ruh haletiyle daima ısrarda ve teklifleri reddetmekte devam ediyor, Misâk-ı Millîyi ileriye sürüyor ve Musul meselesi konuşulurken Lord (Gürzon) un "Tarihin hangi devresinde harbi kazanmış bir devletin karşısına böyle bir Misak ile çıkılmıştır?" tarzındaki hakaret dolu istihzasına cevap veremiyor, sadece kabul etmediğini söylemekle kalıyor; İngiliz Hariciye Nazırı da, Konferans Umumi Kâtibine "Resmî tebliği okuyunuz!" emrini vererek Konferansın inkıtaını haber veriyordu

12- İsmet Paşa o aralık hakikî kasttan o kadar habersizdir ki, İslâmî mukaddes emanetlerin muhafaza veya iadesi gibi asla yabancıları alâkalandırmaz ve politikaya girmez bir mesele konuşulurken şu cevabı veriyor:

"- Mukaddes hatıraların muhafaza ve istimali, Hilâfet makamının haklarındandır Peygamber Efendimizin kabri meselesine gelince, bu bahis tamamıyla Müslim ve müminlere ait bir bahistir Burada müzakere olunamaz Bu mukaddes bahis etrafında tek bir iddia dermeyan etmek hakkını kendimde göremem İslâm âlemi bu noktalarda pek ziyade hassastır Hilâfete ait meselelerin ecnebi mahfillerde münakaşa edilmesini hiçbir suretle tecviz etmez Ümit ederim ki, İngiliz baş murahhası, iddialarımı kabul ve haklı görecektir"

O gün, şu veya bu sebep altında bu cevabı verenin, pek kısa bir zaman sonra vâki olacak icraat hengâmesinde bilfiil hükümet reisi bulunmasına ne buyrulur?

13- Artık 1922 yılı nihayet sona ermiş ve yeni yılın ilk ayı da tamamlanmıştır (Lozan) konferansından hiçbir ümit tütmediğini gösteren bir hava vardır

İşte, işte! Gizli müessirin birdenbire hızını artırdığı, gizli emeli iki taraf arasında kulaktan kulağa götürdüğü ve taraflar arasında hususî temaslar temin ettiği ân bu ândır Mutavassıt, daima olduğu ve ilk sayılarımızda tafsilâtiyle haber verdiğimiz gibi, bir Yahudidir, ismi (Hayim Naum)dur ve Türk heyetinde müşavir sıfatiyle bulunmaktadır Her şeyden evvel hiçbir tevil, bu adamın nasıl olup da resmî Türk heyeti kadrosuna girebildiğini izah edemeyecektir Yoksa peşinen ve (dikte) suretiyle mi?

14- Taraflar arası temaslar ilk eserini verdiği ve Türk baş murahhasıyla İngiliz baş murahhası beyninde ânî bir anlayış havası esmeğe başladığı için, o zamana kadar sadece kendilerine bir duvar aramak zorundan Türkiye'yi himaye

Not: Burada Bir karikatür (Ecnebi karikatürü diye not düşülmüş) yer almakta karikatürde büyük bir masa ve temsilciler var Masayı kaplayan antlaşma metnine İsmet Paşa imza atmak üzere karikatürün altında ise şu not var: "İsmet Paşa (Lozan) da İslâm-Türk mâneviyatının kayıtsız ve şartsız düşmanlara teslimini imzalarken"
Büyük Doğu Mecmuası, s29, s10

eden komünist Moskoflar, birdenbire müthiş bir hayrete düşmüşlerdir (Çiçerin)in hayret derecesine bakın ve onun aşağıdaki sözlerinde toplanan delâlet unsurlarına dikkat edin! (Çiçerin)in başlı başına vesika mahiyetindeki sözlerini, aynen ve kelimesi kelimesine gösteriyoruz:

"- Projede Müttefiklerce ve Türk heyetince yapılmış karşılıklı fedakârlıklar görüyorum Bunların nasıl ve ne sebeplerle kabul edildiğini bilmiyorum Gizli müzakereler benim için mevcut değildir Rusya'ya, bilmediği bir mukavele zorla kabul ettirilmek isteniyorsa, açık söylemelidir ki, buna Rusya'nın tahammülü yoktur Eğer bizimle konuşulsaydı ehemmiyetli müsaadelerde bulunmamız kabildi Fakat bu vaziyet karşısında"

Lord (Gürzon) vahşi bir komünist ağzında gizli maksadın âdeta ifşa edilircesine bir hal almasından o kadar öfkeleniyor ki, (Çiçerin)e şöyle mukabele ediyor:

"- Bazı latifeler vardır ki, hoştur, insanı güldürür; bazı latifeler de vardır ki, fena şakadır Fakat insan bunların karşısında daha fazla güler Mösyö (Çiçerin)in sözleri ikinci nevidendir"

15- Buna rağmen Türk başmurahhası bizzat karar vermek vaziyetinde olmadığı ve bu son şekli büyüğüne bildirmek zorunda bulunduğu için, zahiren Konferanstaki inkıta vaziyeti olduğu gibi muhafaza edilmektedir Güya tehditkâr ve müstağni İngiliz Hariciye Nazırı, ayağını, bineceği trenin vagon basamağına dayamış, haykırmaktadır:

"-Gidiyorum! Ya imzalayın yahut ebediyen ayrılıyoruz!"

16- Vaziyet, fevkalâde gizli tutulmasına rağmen, birkaç umumi cephesiyle hemen hiç kimsenin gözünden kaçmıyor O kadar ki, (Lozan Palas) otelinde Fransız murahhasının karısı (Madam Bompar) bu vaziyet üzerine, her zevzek ve çaçaron Fransız karısı gibi muazzam bir çam deviriyor Bir Türk'e diyor ki:

"- Konferansı inkıtadan Fransa kurtardı Hâlbuki siz son dakikada ve birdenbire İngilizlerle anlaştınız ve Fransızlara ait her şeyi reddetmeğe başladınız!"

17- Ve Lord (Gürzon), Fransız ve Amerikan murahhaslarının keza sun'î telâşlarına rağmen ayrılıyor İsmet Paşa da memleketine dönüyor Kendisini Haydarpaşa'dan Ankara'ya götüren tren, Devlet Reisini İzmir'den Ankara'ya götüren trenle Eskişehir'de buluşuyor Bir arada ve başbaşa seyahat Sonra Ankara, gizli Meclis toplantıları;()

18- Konferansın bundan sonrası tamamiyle (statik) mahiyette ve İngiltere'den ziyade tâli devletlerle ve tâli meseleler üzerinde çekişmelerden ibarettir Hattâ Lord (Gürzon) bir daha (Lozan)a dönmeğe bile tenezzül etmemiş, başmurahhas olarak (Rumbold) gönderilmiştir Artık her şey, Türkiye hesabına çantada kekliktir Yeni hizbin bundan böyle İslâmiyeti katletmekte, hasım dünyanın kumandanlarından ve "Ehl-i Salip kodamanlarından daha hevesli" ve hamarat örnekler bulacağı ve bilhassa hudut dışı değil de, hudut içi ve millî irade yaftası altında çalışacağı, şüpheden varestedir

19- Hâlbuki (Lozan) kahramanlığının tarifi şöyledir: "- Tarihî ân, işte o ândır İşte o ândır ki, 24 Temmuz 1923 Salı günü saat tam üçü dokuz geçe, İsmet Paşanın attığı bu imza ile Osmanlı İmparatorluğu tasfiye edilmiş ve yeni Türkiye Devleti kurulmuş oluyordu"

DEDEKTİF X BİR

Büyük Doğu Mecmuası, s29, s11
Büyük Doğu Dergisi, 6 Ekim 1950, Sayı:29

(Vesikalar Konuşuyor, Büyük Doğu Yayınları, 1 Baskı / s 174-181)

Alıntı Yaparak Cevapla

İsmet Paşa Ve Lozan'ın İçyüzü

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İsmet Paşa Ve Lozan'ın İçyüzü



Büyük Doğu Dergisi, 6 Ekim 1950, Sayı:29 (Vesikalar Konuşuyor, Büyük Doğu Yayınları, 1 Baskı / s 174-181) yayınlanan "İsmet Pasa ve (Lozan) ın iç yüzü" adıyla DEDEKTİF X BİR müstear adla yayınlan makaleyi paylaştık

"Üstad Bediüzzaman da bu makaleyi Emirdağ Lahikasında referans vermiştir (bkz [Linki sadece üyelerimiz Görebilir Üye olmak için tıklayınız] ) Lahika da konu daha açık ortaya konuyor, inşallah o kısmı da sunalım" demiştik

Sözümüzü yerine getirelim:

Emirdağ Lahikası -2-E-


(Orjinal Sayfa:406)

[Bera-yı malûmat size gönderildi]
Büyük Doğu'nun yirmidokuzuncu sayısında; "Lozan'ın İç yüzü" diye yazılan makaleden:

İngiliz murahhas heyeti reisi Lord Gürzon, nihayet en manidar sözünü söyledi Dedi ki:

"Türkiye İslâmî alâkasını ve İslâmı temsil rolünü kendi eliyle çözer ve atarsa, bizimle hulûs birliği etmiş olur ve Hristiyan dünyasının hürmet ve minnetini kazanır; biz de kendisine dilediğini veririz"

Lozan'da Türk murahhas heyeti başkanı bulunan ve henüz hakikî kasıdları anlayamayan İsmet Paşa, bir aralık bütün Hristiyan emellerinin Türkiye'yi mazisindeki ruh ve mukaddesatı kökünden ayırmak olduğunu sezdiği halde, şu gizli ivaz ve teminatı veriyor ve diyor ki:

"Eskiden beri kökleşmiş ve köhne engellerden (yani an'ane-i İslâmiyet'ten) kurtulmak hususunda besledikleri (yani İsmet'in beslediği) azmin, inkâr edilmez delilidir"

Harfi harfine iktibas ettiğimiz bu sözlerle, Türk başmurahhasının yani İsmet'in, eskiden kökleşmiş ve köhne olmuş engellerden kurtulmak hususunda Türk milletine beslediği kat'î azimle ne kasdettiğini ve bunu hangi maksad altında İslâmiyet düşmanlarına ivaz diye takdim ettiğini sormak lâzımdır

Konferansın birinci defasında Türk başmurahhası, bizzât karar vermek vaziyetinde olmadığı ve büyüğüne, yani Mustafa Kemal'e bildirmek zorunda olduğu için, memlekete dönüyor; kendisini Haydarpaşa'dan Ankara'ya götüren tren ve devlet reisini (Mustafa Kemal) İzmir'den Ankara'ya götüren trenle Eskişehir'de buluşuyor Bir arada ve başbaşa seyahat Sonra Ankara gizli meclis toplantıları Fakat esas mes'elelerde daima başbaşa Mustafa Kemal ile İsmet beraber içtimaları ve karar: "Din öldürülecektir"
Lozan Konferansı'nın ikinci sahifesi: Artık herşey Türkiye hesabına çantada hazırdır Yani dini terk ile herşey yapılacak Yeni hizbin (Kemalizm ve İsmet hükûmeti) bundan böyle bu millette, İslâmiyet'i katletmek prensibiyle hareket etmekte, hasım dünyanın kumandanlarından, yani düşman ehl-i salib kumandanlarından, dini vurmakta daha hevesli olduğu ve örnekler vereceği ve bilhassa hudud dışı değil de, hudud içi ve millî irade yaftası altında çalışacağı şübheden varestedir

Nihaî Vesika

Lozan Muahedesinden sonra, İngiltere Avam Kamarası'nda "Türkler'in istiklalini ne için tanıdınız?" diye yükselen itirazlara,

(Orjinal Sayfa:407)

Lord Gürzon'un verdiği cevab:

"İşte asıl bundan sonraki Türkler bir daha eski satvet ve şevketlerine kavuşamayacaklardır Zira biz onları maneviyat ve ruh cephelerinden öldürmüş bulunuyoruz" Yani Mustafa Kemal ve İsmet'in verdikleri karar, Türk Milletini İslâmiyet ve din cihetinden öldürmek kararıdır
Artık bunun üzerine herşey apaçık anlaşılıyor değil mi?

Gizli anlaşmanın entrikası:

Türkler'e dinlerini ve din temsilciliğini feda ettirmek şartıyla, sun'î istiklal işinde gizli anlaşmanın müessiri, tek kelime ile Yahudiliktir Buna memur-u müşahhas kimse de, şimdi Mısır Hahambaşısı bulunan Hayim Naum'dur Bu Hayim Naum, bu korkunç teşebbüse evvelâ Amerika'da Türkler lehinde bir seri konferans vermek ve emperyalizma şeflerine, Türk'ün maddesini serbest bırakmaları, buna mukabil ruhunu, tâ içinden ve kendi öz adamlarına yıktırmaları fikrini telkin etmek suretiyle başlamıştır Yani masonluk hasebiyle Kur'anın ahkâmını kaldırmak, milleti dinsiz yapmak Hayim Naum müdhiş plânının zeminini Amerika'da hazırladıktan sonra İngiltere'ye geçmiş ve hâlis Yahudi olan Lord Gürzon ile temas ederek şu teklifte bulunmuştur:
"Siz Türkiye'nin mülkî tamamiyetini kabul ediniz Onlara ben İslâmiyet'i ve İslâmî temsilciliklerini, ayaklar altında çiğnetmeyi taahhüd ediyorum" Aynı Hayim Naum, Türk murahhaslar heyetine müşavir sıfatıyla sokulmanın da yolunu bulmuş, yani Mustafa Kemal ve İsmet'i kendine dost bulmuş Onun için üçü birleşmiş ve artık arada santralın intizamla işlemesine hiçbir mani' kalmamıştır

Hayim Naum o sırada Ankara'ya kadar da uzanarak plânın muvaffakıyeti için gereken en mühim ve merkezî şahıs nezdinde -yani Mustafa Kemal yanında- emin bulunduğu tesirinin derecesini ölçmek istemiştir Öyle ki bu tesir, mahud mevzuda Hayim Naum'dan daha heveskâr ve gayretli bir İslâmiyet düşmanına tesadüf etmekle muradına ermiş ve artık Türk'ü içinden vurmanın plânını gerçekleştirmek için her unsur tamamlanmıştır

İşte bu ehemmiyetli vesika, tam tamına Risale-i Nur tercümanının kırk küsur sene evvel hadîs-i şerifin ihbarına dair beyan ettiği hâdiseyi tasdik ettiği gibi; ve Şeriat-ı Ahmediye'ye ihanet eden o dehşetli şahsın mühim bir kuvveti Yahudi olduğu, Yahudi olan Lord Gürzon ile Hayim Naum o ihbarın hakikatını

(Orjinal Sayfa:408)

gösterdiklerini ve yirmibeş seneden beri Nurcuların imhasına keyfî kanunlarla dehşetli zulümlerin hikmetini tam gösteriyor
* * *


Alıntı Yaparak Cevapla

İsmet Paşa Ve Lozan'ın İçyüzü

Eski 08-02-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İsmet Paşa Ve Lozan'ın İçyüzü



"Ayrıca inşallah Mahmut Şakir'in Tarihe Bakışlar isimli eserinin (Çev Hüseyin Nohut, Misyon Yayınları) konu ile paralellik gösteren kısmını paylaşarız" demiştik O halde paylaşalım
---
Haçlıların, o gün İslam hilafetinin merkezi olan Osmanlı devletini ele geçirme yolunda içind ebulunduğu şartlar iyi gidince, herşeyden önce yaptıkları şu oldu: İngiliz heyeti başkanı Kurzon, Türkiye'nin bağımsızlığını kabullenmek için şu dört şartı öne sürdü:

1- İslam hilafetinin ortadan kaldırılması Bu, Müslümanların yekvücud ve söz birliği içinde olamlarını engellemek içindi

2- Laik (dinî olmayan) bir devletin ilan edilmesi Bu İslam'ın (kanun ve usul olarak) tatbik edilmesine çağrıda bulunacak bir kimsenin veya kurumun ortaya çıkmasını berteraf etmeyi hedefliyordu

3- Osmanoğullarından soyundan gelen halifenin sınır dışı edilmesi Bu sayede ona, memleketinde gördüğü saygı ve ihtiram gösterilmeyecekti ki bu vesileyle arzuladığı hilafetten ve kendine biat edilmesini beklediği yurdundan uzaklaştırılmış olacaktı

4- Osmanoğullarının sahip olduğu mal ve varlığa el konulması Böylece hanedan, önemli bir mevkiye gelme ve nazar-ı dikkatleri çekme hususunda bu mallardan istifade edemeyecekti

Türkiye'de cumhuriyet ilan edildi 27 Recep 1342/ 3 mart 1924'te hilafet ortada kaldırıldı ve defteri dürüldü

Osmanlı devleti topraklarında Haçlıların paylaşıp sömürdükleri ve hakimiyetine aldıkları bölgelere gelince buralarda da planlarını uygulamaya koyup hedeflerini gerçekleştirmek için tali icraatlarda bulundular Şöyle ki;

age, s 72-23

Not: Sonrası önemliydi Fakat yorgunum Kısmetse devamını sonra yazarız Bir başka arkadaşta kaynağımız varsa yazarsa memnun oluruz

Alıntı Yaparak Cevapla

İsmet Paşa Ve Lozan'ın İçyüzü

Eski 08-02-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İsmet Paşa Ve Lozan'ın İçyüzü



Evet nerede kalıştık Mahmut Şakir'in eserinden bir bölüm okuyorduk
Lozan'la alakalı bir bölüm okumuş sonra planların gerçekleşmesi için tali icraatların neler olduğuna gelmiştik
O halde devam edelim
------

1- İlköğretimde kendi dillerini mecburi kıldılar Bu sayede dilleri yayılmış olacaktı Aynı zamanda bu diller yeni dimağlara yerleşecek, insanlar karşılıklı konuşmalarında onu kullanacak, kültürleri, fikirleri ve yayılmasını istedikleri her ey bu yolla yayılacaktı

2- İçki, kadın erkek karışıklığı gibi haramlar ve azgınlıkların işlendiği umumhaneler sokak ve ictimai mekanlarda yayılacaktı Bu yolla haramlar topluma inecek, halk islamdan uzaklaştırılacak ve iman zayıf düşürülecekti

3- Menfaat düşkünleri, mevki, makam sahipleri ve şehvet peşinde dolaşan kimseler idareye yakınlaştırılacaktı Bu sayede bu tiplerin mevkileri yükselecek, insanlar onlarla yakınlık kurmayaca çalışacak, onların girmiş olduğu yolu benimseyecek ve netice de bu tip insanlar, nefislerinin arzuladıklarına ulaşmak için bununla iftihar edeceklerdi

4- Haçlılar dillerinin ilim dili olduğu hususunda gayret gösterdiler Dillerinin "ilim dili" kültürlerinin de uygarlık olduğunu ve milletlerinde onu arzuladıklarını iddia ettiler

5- Aynı zamanda Arapçanın mahalli bir dil olduğunu alemşumul bir dil olamayacağını yayıyorlardı Bu dilin herhangi bir medeniyeti temsil etmediğini, Müslümanların içinde bulundukları hayatın, toplumun yarısını teşkil ettikleri halde kadınlara bir hak vermediğini, bu tarz bir hayatın gerici bir hayat olduğunu ve diğer medeniyetlere eşlik edemeyeceğini söylüyorlarlardı

s74-75

Ezan okunuyor kesmek zorundayım Kısmetse devam ederim

----------

devam edeyim
----

Bunlar hasta şahsiyetleri zayıf düşüren hususlardır Bu yüzden bazıları kendilerinin eksik olduğu inancına kapıldılar, toplum zayıf düştü Fakat sömürgeci topluluklara katılıp, menfaatları uğruna , arzuladıkları emellere ulaşmak ve şehvetlerini tatmin etmek için onlarla beraber hareket edenler gelişme gösterdiler Bunlar vaziyetleri iyi olup idarede hakim sınıfa yakın durdular

"Fakat İslam'a sımsıkı sarılmış olanlar bu işlere önem vermediler ve idareyi ellerinde bulunduranlardan, kalpleri onlara karşı kin ve nefretle dolu bir şekilde, içlerinden yoldan sapmış olan kimselere karşı kötülük besleyerek uzak durdular İslam'a sarılmış olan bu kimselerin, haysiyetlerine sahip çıkmaları, düşmanlardan uzak durmaları, dalkavukluktan nefret etmelerive sömürgecilerekarşı düşmanlıklarından dolayı toplum nezdinde değerleri vardı"

Emperyalistler hedeflerinin büyük bir kısmını gerçekleştirdiklerini ve planlarını büyük ölçüde uygulamaya koyduklarını anladılar Şöyle ki:

s75-76

Evet buraya kadar yazarımızın meramını anlamaya yeterli Burada kesiyorum
---

[Linki sadece üyelerimiz Görebilir Üye olmak için tıklayınız] buradaki 8 dipnot dikkatimi çekti Göz gezdirmiştim, şimdi tam okuyayım

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.