Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
adnan, menderes

Adnan Menderes

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Adnan Menderes



son mektubu
dnan Menderes[/url]Sizlere dargin degilim, sizin ve diger zevatin iplerinin hangi efendiler tarafindan idare edildigini biliyorum Onlara da dargin degilim Kellemi onlara götürdügünüzde deyiniz ki, Adnan Menderes, hürriyet ugruna koydugu basini 17 sene evvel almadigimiz için sizlere mütesekkirdir Idam edilmek için ortada hiçbir sebep yaok Ölüme karar-i metanetle gittigimi, silahlarin gölgesinde yasayan kahraman efendilerinizce acaba söyleyebilecek misiniz ?

Sunu da söyleyeyim ki, milletçe kazanilacak hürriyet mücadelesinde sizi ve efendilerinizii yine de 1950'de kurtarabilirdim Dirimden Korkmayacaktiniz Ama simdi milletle el ele vererek, Adnan Menderes'in ölümü sizi ebediyete kadar takib edecek ve bir gün sizi silip süpürecektir Ama buna ragmen merhametim sizlerle beraberdir

Alıntı Yaparak Cevapla

Adnan Menderes

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Adnan Menderes



mahkemede ezilmiş, tükenmiş ve adeta canlı cenaze gibi bir görüntü çizen Menderes’in dimağı, bu son mesajında adeta tutuşmuş ve eski günlerini hatırlamıştır Özellikle irticalî konuşmalarında zaman zaman edebî bir lezzet kazanan üslubu, Osmanlıcanın o zengin lügatinden bir çıkış yolu arardı İşte 1 Mayıs 1960 tarihli radyo konuşmasından birkaç cümle:

“Çok partili hayat birtakım müşkilata rağmen devam edip yerleşmekte Ve her memleket meselesini milletin rey ve iradesiyle halletmek veya istikametlendirmek şuuru vicdanlarda kökleşmekte Fakat memleket bütün bu güzel ve müsbet manzaraları ile göze gelmiş gibi, feleğin kahrı şeametli [uğursuz] bir nefes gibi üstünde dolaşmakta, sanki zehirli bir çöl rüzgârı gibi onun güzel renklerini soldurmaya çabalayarak esmekte Ne için sevgili vatandaşlarım? Bu kin, bu husumet, bu ihtiras, bu kıskançlık ne için kurutucu bir çöl fırtınası gibi bu güzel vatanın üstünde estirilmek istenmekte?”
Evet ne içindi bütün bunlar? Memleketin üzerinde estirilmek istenen zehirli çöl rüzgârı kimin eseriydi? Daha da önemlisi, Menderes, “silahların gölgesinde yaşayan efendiler”den kimleri, hangi güçleri kastetmişti? CHP’liler ve İnönü’yü mü? Derin devleti mi? Yoksa bazılarının iddia ettiği gibi ABD’yi mi? Ya da yine bazılarının iddia ettiği gibi hakimiyetini ABD’ye kaptırmış olmanın telaşıyla harekete geçen İngiltere öncülüğündeki Avrupa’yı mı?
Mektubun dikkat çekici cümlelerinden birisi, Türkiye’deki “hürriyet mücadelesi”nin er geç kazanılacağına ilişkin vurguyla öne çıkıyor Menderes’in hürriyet mücadelesinin başlangıcı olarak verdiği tarih, 17 yıldır ki, 1944’e tekabül eder Demek ki Eylül 1945’te CHP’den ihraç edilmeden önceki ilk muhalefet günlerini hatırlıyordu Menderes Şükrü Saraçoğlu kabinesine güvensizlik oyu veren 7 muhaliften biri de o değil miydi?
‘Geç kaldınız, geç Benim başımı asıl o zaman alacaktınız’, demeye getiriyordu idam sehpasının eşiğindeki Başvekil İşte bu cümleden çözüyoruz, mektupta Menderes’in hedefinin, ezelî rakibi İsmet İnönü olduğunu Silahların gölgesinde yaşayan efendi, odur ‘1950’de kurtardım’ dediği de odur İktidara geldiklerinde paçası tutuşan İnönü’ye ‘devr-i sâbık” yaratmayacaklarını söyleyerek teminat veren, bir nevi onu kurtaran Celal Bayar’la kendisi değil miydi?
Bakmayın siz İnönücülerin ‘Aslında İsmet Paşa Menderes’in idam edilmesini son dakikaya kadar istemedi’ yavelerine Çünkü Bedii Faik’in de ustaca yakaladığı gibi, İnönü onun idamını son dakikaya kadar değil, “son dakikada” istememiştir Ama zaten o son dakikada kimsenin (ABD Başkanı’nın bile) idamı önleyecek gücü kalmamıştı ki! Zamanlaması tek kelimeyle harikaydı İnönü’nün Rakibinden kurtulmayı arzu etmiş ama son dakikada harekete geçerek üzerindeki şaibeyi de temizlemek istemişti ‘Ne yapayım, gördünüz, elimden geleni bu kadardı’, diyerek de işin içinden sıyrılmayı becermişti Mektup devam ediyor: “Adnan Menderes’in ölüsü ebediyete kadar sizi takip edecek ve bir gün sizi silip süpürecektir” Yoksa bir kehanet karşısında mıyız? Ölüsü değil de ruhu, gün gelecek defalarca sandığa gömerek -yeni bir Menderes olarak ortaya çıkan Ecevit parantezi hariç- CHP’yi siyaset meydanından silip süpürmeyecek midir? Ve bugün CHP’nin ensesindeki nefes, Türk halkının gönlünden hâlâ silinmeyen Menderes’in ruhu değil midir? Dolayısıyla bu son anından damıtılmış kehanet pekala tutmuş, yıllar sonra İstanbul’a nakledilen kemikleri bile on binleri sokağa dökmeye yetmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla

Adnan Menderes

Eski 08-02-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Adnan Menderes



Rahmetli Adnan Menderes’e idam öncesi yapılanlar
Daha önce biliyordum; -tahminim 27 Mayıs meselesine ilgi duyanlar da biliyordur- Menderes’e idam öncesi prostat muayenesi yapıldığını Bardakçı meseleyi yazınca tekrar gündem oldu
Ben okurken bile utanıyorum Ama bunları yapanlar utanmadı
Yazmayacaktım bu kepazeliği, bilinmeyen birşey değil; belki bazılarımız “neye faydası var artık, kinleri tazelemekten başka?” da diyebilir Haklı oldukları yanlar da var
Evet tarih bir hamaset alanı değildir, ama geçmişte nelerin, niçin ve nasıl olup bittiğini bilmek, bunlar üzerine düşünmek, geleceğe dair sağlıklı çıkarımlar yapmak, her bilinçli ülke evlâdının vazîfesidir
Ve canım ülkemde kanunen cezaları verilemeyen böylesi zorbalıkların hiç olmazsa vicdanlarda gereği gibi yargılanması elzemdir
Maalesef bugün hâlâ, bir avuç cuntacı zorbanın seçimle gelmiş bir Başbakan’ı astığı, asmadan önce de aşağılayıcı işkenceler yaptığı bir sürecin başlangıcı olan 27 Mayıs’ı savunanlar var
Bir yandan halka birtakım özgürlükler verirken diğer yandan aynı halka güvenmediği için yasama organını “senato ve meclis” diye ikiye bölerek yasamayı denetlettiren, cuntacıları akıllara ziyan bir şekilde senatoya “tabî üye” yapan, yetmeyip CBaşkanı’nı icraya ortak eden, iktidarın yasa yapmasını neredeyse imkansız hale getirerek icranın kolunu bacağını budayıp yasamayı kilitleyen bu anayasayı, alay edercesine “özgürlük abidesi” olarak sunanlar var
Darbelere seçici davrananlar var; “27 Mayıs iyi, 12 Eylül kötü, 28 Şubat iyi” gibi
Bu konu ayrı ve uzun, biz mevzuuya dönelim
Sabah’a transfer olan Bardakçı pazar günü Rahmetli Adnan Menderes’e idamı öncesi yapılan prostat muayenesini şöyle [Linki sadece üyelerimiz Görebilir Üye olmak için tıklayınız]:[…] Ama, Saddam Hüseyin’in darağacında uğradığı bütün bu hakaretler, Türkiye’de 1961 yılında bir idam cezasının infazından hemen önce mahkûma revâ görülenlerin yanında hiç, hatta iltifat gibi kalırdı Yer Yassıada, idam mahkûmu on yıl boyunca Türkiye’nin başbakanlığını yapmış olan Adnan Menderes, revâ görülen hareket ise, sabık başbakana idamından önce “eldivenle” prostat muayenesi yapılması idi
1960′taki 27 Mayıs ihtilâlinden sonra 14 Ekim günü kurulan “Yüksek Adalet Divanı” isimli özel mahkeme 9 ay 20 gün sonra, 1961′in 15 Eylül’ünde kararlarını açıklamış, devrik Demokrat Parti’nin 15 yöneticisini idama mahkûm etmişti Ankara’da iktidarı elinde bulunduran Milli Birlik Komitesi bu 15 idamın 12’sini ömür boyu hapse çevirecek ve üçünü, Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ile Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ın cezalarını tasdik edecekti Zorlu ve Polatkan hemen o gece götürüldükleri İmralı Adası’nda asılarak idam edilmişler ama Adnan Menderes kararın açıklanmasından önce aylar boyunca biriktirdiği uyku haplarını içerek intihar teşebbüsünde bulunmuş ve idam, tedavi edilene kadar ertelenmişti
Doktorlar, mahkeme kararının açıklandığı 15 Eylül günü komada bulunan Menderes’i hayata döndürmeye çalışmışlar, sabık başbakan ertesi gün kendine gelebilmişti İdam edilebilmesi için sağlığının yerinde olduğuna dair rapor verilmesi gerekiyordu Adnan Menderes 17 Eylül sabahı genel bir muayeneden geçirildi ve “sağlam” raporunun verilmesinden birkaç saat sonra, güpegündüz asıldı
İşte, bir idam mahkûmuna karşı tarihte eşi ve benzeri görülmemiş olan muamele, infazdan dört saat kadar önce yapıldı Devrik başbakanı yattığı odada muayene eden doktorlar kontrollerini tamamlayıp dışarı çıktıktan sonra geri gelip Adnan Menderes’e bir de “prostat muayenesi” yapacaklar ve Menderes, “prostatında bir anormallik bulunmadığının” anlaşılması üzerine, ölüm yolculuğuna çıkartılacaktı Alttaki kutuda, Adnan Menderes ile doktorlar arasında muayene öncesi geçen ve banda kaydedilmiş olan konuşmaların metnini okuyacaksınız Ben, birkaç saat içerisinde idam edilecek olan bir kişinin prostatının mâlum şekilde muayene edilmesinin gerekip gerekmediği konusunda tıbbi bir bilgiye sahip değilim ve bu işin yorumunu da sizlere bırakıyorum
[Linki sadece üyelerimiz Görebilir Üye olmak için tıklayınız]idamından dört saat öncesinde Sabık Başbakan’ın “İstirham ediyorum, utanıyorum ” demesine rağmen nasıl bir aşağılamaya maruz bırakıldığı açıkça görülüyor (Prostat muayenesi makattan, [Linki sadece üyelerimiz Görebilir Üye olmak için tıklayınız] ile yapılırSÖ)

Bir avuç cuntacı… Seçilmiş bir Başbakan’ı tiyatro gibi bir mahkeme ile idama mahkum etme İdamdan önce aşağılamanın zirvesi prostat muayenesi
Ve tüm bu sürecin başlangıcını “Hürriyet ve Anayasa Bayramı” olarak kutla[t]ma
Ah benim memleketim!

Alıntı Yaparak Cevapla

Adnan Menderes

Eski 08-02-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Adnan Menderes



Cumhuriyetin kuruluşundan 1950’ye kadar Türkiye’de çok şeyler yapıldığını söylerler Bu söylenenlere tamamen hak vermemek yanlış olur Sayısı çok olmamakla beraber fabrikalar ve demiryolları yapılmıştır
1923-1950 döneminde Türkiye’yi Cumhuriyet Halk Partisi yönetmiştir Bırakınız üretim yapmayı, hele ihracat yapmayı, bir şehirden diğerine mal götürmek bile zordu Jandarma her şeydi Geliri olmayandan vergi toplanır, vermeyenlere ceza yağardı İslâmiyet zümrüdü anka kuşuna dönmüştü, adı var kendisi yoktu Kur’ân, toplatılan kitaplar arasındaydı Avrupa’da fabrikalar, atölyeler, laboratuvarlar açılırken, bizde çağdaşlık köy enstitülerinde çocukların aielelerinden kopartılıp kızlarla erkeklerin beraber okutulmasında ve bu okullara dinle ilgili herhangi bir şeyin girmemesinde aranmıştı Müslümanın dinini öğrenmesi, anlaması, yaşaması yasaktı…
14 Mayıs 1950 bu yasaklara, bu yasakları yapanlara hayır demekti Adnan Menderes’in Demokrat Partisi 69’a karşı 408 milletvekili çıkararak, CHP’ye tarihî bir ders verdi Bu öyle bir dersti ki, CHP zihniyeti bir daha tek başına iktidar yüzü görmedi
Artık millet söz sahibiydi Millet söz sahibi olduğu için de, yıllar yılı onun rağmına yapılan icraatlara son veriliyor, milletin istediği işler yapılmaya başlıyordu
Yıllardan beri millete karşı yürütülen dinî baskılar, dine yönelik yasak ve engellemeler DP gelince son buluyordu Menderes hükümeti daha ilk ayında 18 yıldır uygulanan ezan yasağına son veriyor, ezanın aslına uygun okunması serbest bırakılıyordu İktidarın iki ayı dolmadan da radyoda dinî program yasağı kaldırılmış ve haftada iki gün Kur’ân okunmasına başlanmıştı
Vatandaşların, dinlerini gereği gibi yaşamaları artık büyük ölçüde mümkün oluyordu Kur’ân derslerine kadar uzanan yasaklamalar kalkmış, kimse başörtüsü yüzünden sokak ortasında polis hücumuna uğramaz olmuş, okullarda din dersi okutulmaya başlanmıştı Halk Partisinin kapattığı 800 camiye karşı, DP iktidarının ilk yedi yılında 1500 cami inşa edilmiş, camilere ayrılan bütçe ödeneği arttırılmış, viran kalmış camilere tamir yardımı yapılmıştır İmam hatip okulu sayısı 19’a çıkarılmış, cumhuriyet tarihinde ilk defa bir Yüksek İslâm Enstitüsü açılmıştı Dinî yayıncılık serbest bırakılmıştı
Başbakan Adnan Menderes’in dine ve dindarlara tavrı ise açık ve kesin idi Daha 1951’de “irtica” iddiasıyla dindarlara baskı yapılmasının hesabını kuranlara karşı, “DP, vicdan hürriyetine riayet edeceğini beş yıl evvel programıyla millete vaad etmiştir” cevabını veriyordu “Türk Milleti Müslümandır ve Müslüman olarak kalacaktır Evvela kendine ve gelecek nesillere dinini telkin, onun esasını ve kaidelerini öğrenmesi, ebediyen Müslüman kalmasının münakaşa götürmez bir şartıdır” diyen Menderes’ti Bunun için, ezanın aslına çevrilmesine sebep olduğu için Menderes, “İslâm kahramanıdır” Çünkü, ezanın hikmeti sadece Müslümanları namaza çağırmak değildir Onun yanında bütün insanlık namına, insanlığın ve kâinatın yaratılışının büyük neticesi olan tevhid ve rububiyete karşı, ubudiyetin izahına vesiledir Bunun yerini de ezandaki mübarek ifadelerden başka hiçbir şey tutamaz
Anadolu köylüsünün şartlarını, tarım ekonomisine dayanan Türkiye’de toprağın, toprakta çalışan insanın durumunu çok iyi bilen Menderes, bu ülkenin fakir tabakalarının, köylüsünün, şehirlisinin, kasketli, çarıklı, poturlu ve şalvarlıların hayat şartlarını yakından tanıdığı için, çok kısa zamanda Türkiye gerçeğini, tepeden görüldüğü gibi değil, tabanda yaşandığı gibi çok iyi kavrayabilmiş ve Türkiye’nin dertlerine kestirme çareler bulabilmiş, bunları icra edebilmiş, bu icraatı takip edebilmiştirTürkiye’de hürriyet içinde refah, demokrasi içinde medeniyet mücadelesini yapmanın imkân dahilinde olduğunu göstermiş bir iktidarın parlak başbakanıdır
Menderes 13 Nisan 1949’da yapılan Aydın il kongresinde üyelerden biri “Sefaletin bulunduğu yerde hürriyet olmaz” derken, Menderes’in cevabı, “Ben aksini söyleyeceğim, hürriyetin olduğu yerde sefalet olmaz” idi Böylece CHP iktidarında temel hak ve hürriyetlere getirilen kısıtlamalara karşı çıkılmıştır
Menderes devri, demokrasi, hürriyet ve dinî inkişaf devri olduğu kadar, fakirlikten kurtuluşun diğer bir adıydı… Bu kurtuluşun, bu kalkınmanın toplum tabanındaki ifadesi, mahsulün yahut işlenenin para etmeye başlamasıydı Fakir halk kitlelerinin de üstüne giyecek, çocuğuna giydirecek bezden farklı bir şeyler bulmaya başlamasıydı Ormancı korkusunun, hacizli, kırbaçlı, jandarmalı vergi tahsilatının sona ermesiydi Senelerce aç kalan, devlete vergi yetiştirmekten kendisine parası kalmayan milyonların cebinin para görmesiydi Elektrikti, suydu, yoldu, fabrikaydı…
Menderes dönemi gerçeğinin rakamlardaki ifadesi ise gözler kamaştırıyordu Cumhuriyetin ilk 27 yılında en fazla % 3’lerde ve genel ortalama % 2’lerde kalan büyüme hızı, DP ile birlikte % 12’lere fırlamıştı Ülke, CHP’nin 20 senede getirdiği yere, DP’nin dört senesinde gelmişti Bu devirde ülke çapında bir imar ihtilâli yaşanıyordu Tarım ve sanayide, eğitimde, sağlıkta büyük yatırımlar, temel altyapı yatırımları yapılıyordu Büyük hidroelektrik santralleri, liman inşaatları, sulama tesisleri, şehir içinde, şehirler arasında, köylerde karayolu yapımına bu dönemde büyük önem verilmiştir Köylü cebine para girince, yapılan yollarla şehre, kasabaya giderek sosyal ve ekonomik hayatında olumlu değişiklikler yaşamıştır Artık milletin ürettiği para etmeye, millet kazancının hayrını görmeye başlamıştı Eskiden, devletin istediği miktardan arta kalırsa kilosu 20 kuruşa satılan buğday, kısa zamanda 45 kuruşa çıkarılmıştı Pancar üretimi % 190, buğday üretimi % 230 artmış, pamuk, tütün, çay gibi ürünleri de % 100’lük üretim artışları sağlanmıştır 1948’de 1750 traktörü olan Türkiye’nin 10 yıl sonra eriştiği rakam, bunun 25 katıydı 10 sene zarfında 21500 köy içme suyuna kavuşmuş, köy okullarının sayısı 20000’i bulmuş, köylerde elektrik yüzü görür olmuştu

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.