Prof. Dr. Sinsi
|
Cezayirli Hasan Paşa
CEZAYİRLİ HASAN PAŞA
Muzaffer Taşyürek
Bir Osmanlı kadırgası Akdeniz'de yavaş yavaş yol alıyordu Bir müddet sonra bir düşman gemisine rastlayarak rampa etti Fakat düşman gemisi seri bir manevrayla rampadan kurtuldu ve pupa yelken kaçmaya başladı Osmanlı kadırgası yelkenlerini şişirerek avının peşine düştü
Fakat kovalamaca devam ederken, düşman teknesi aniden yelkenlerini kapatıp, direğindeki bandırasını indirerek beklemeye başladı
Leventler, bunun bir tuzak olması ihtimaline karşı gemiye ihtiyatla yaklaştılar Gemisinin güvertesinde yalnızca tek bir kişi görünüyordu İyice yaklaşınca, gözlerine inanamadılar
Güvertede, belinde palasıyla kartal gibi dikilip duran kişi, kendi arkadaşlarından, biraz evvel aralarında bulunan bir leventten başkası değildi Bu nasıl işti böyle?
Gemi fatihi levent, hadiseyi onlara anlattığı zaman bile arkadaşları hâlâ şüpheli gözlerle bakıyorlardı Rampa ettikleri esnada kaşla göz arasında düşman gemisine atlamış, tekne rampadan kurtulunca da gemide kalmıştı Bir başına bunca gâvurun ortasında kalakaldığını görünce, bir yandan hançerini, bir yandan palasını savurarak gemidekilerin üçünü-beşini birden yere sererek, bir kısmını da ambarlara tıkarak tekneyi tek başına fethetmişti Sonra da yelkenleri ve bandırayı indirerek kendi kadırgasının gelmesini beklemişti
Bu levent, Cezayirli Hasan'dı
----------------------------------------------------------------------------------------------------------
Çariçenin Hayali ve Aymazlık
Rus Çariçesi II Katerina hayaller kuruyordu Baltık'taki Rus filosunu Akdeniz'e gönderip Mora ve adaları ele geçirecek, sonra bu donanma Çanakkale'den geçerek İstanbul önüne demirleyecekti Rus kara ordusunun kuzeyden baskısıyla da Osmanlı Avrupa'dan atılacak, Çariçe de Bizans imparatorluk tahtına oturacaktı
Bu maksatla 1769 Haziranında Baltık'tan hareket eden Rus filosu, İngiltere'nin Hull limanına uğrayarak, İngiliz amirali, komodoru ve subaylarıyla takviye edildikten sonra Akdeniz'e dümen kırdı
Bu sırada Osmanlı Devleti gerileme dönemini yaşıyordu Ordu ve donanma eski gücünü kaybetmişti Ruslar Tuna boylarından devamlı olarak Osmanlı topraklarına saldırıyorlar, türlü zulümler yapıyorlardı
Osmanlı tahtında III Mustafa oturuyordu Kaptan-ı Derya (deniz kuvvetleri komutanı) ise, bir kara subayı olan Hüsamettin Paşa idi Gemilerde görev yapmadığı halde bu makama atanmıştı Zaten elde gemi de kalmamıştı
Fakat bir müddet evvel İstanbul'a gelmiş olan Cezayirli Hasan Paşa devletin imdadına yetişti Kendisi “kapudâne” payesiyle kalyonlar kaptanlığına tayin edildi Hasan Paşa, korsanlıkta yalnız şöhret değil, hesaba sığmayacak kadar da servet elde etmişti Hemen kesenin ağzını açtı, yarıdan fazla masrafı kendi servetinden ödemek suretiyle, devletle ortaklaşa, acele yirmi gemilik bir donanma meydana getirdi
Türk donanması Akdenize açıldığı zaman, Hasan Paşa'nın Rus donanmasının karşısına dikilme yolundaki ısrarlarına aldırmayan kaptan-ı derya Hüsamettin Paşa, donanmayı Sakız ile Çeşme arasındaki koridorda demirletti
6 temmuz 1770 günü Rus filosu Sakız önlerinde gözüktü Kaptan-ı Derya, hemen filikaya atlayarak, sahildeki bataryaları teftiş etmek bahanesiyle karaya çıktı
Yirmi parçadan oluşan Osmanlı donanması, demirli olduğu halde muharebeyi kabul edecekti 26 parça olan Rus filosu, İngiliz Amirali Elphingston'un komutasında idi
Rus filosu menzile girince, iki filo arasında top düellosu başladı Cezayirli Hasan Paşa'nın bulunduğu “Burc-ı Zafer” kalyonunun karşısına Rus amirali Spridof'un kalyonu rastlamıştı Daha ilk ateşte, Rus kalyonunun armasının bir kısmı budandı, bir sürü asker yere serildi Rus amirali hemen ateş hattından çekilmeye yeltendi ise de, bu esnada aldığı isabetlerle, geminin yelkenleri ve dümeni de parçalandı Gemi, rüzgarın etkisiyle Burc-ı Zafer'in üzerine sürüklenmeye başladı Hasan Paşa fırsatı kaçırmak istemedi Hemen kancalı halatlar savruldu, Rus amiral gemisi çekilerek Burc-ı Zafer'e kenetlendi Hasan Paşa Rus gemisine atladı, leventleri de onu takip etti Rus gemisinin güvertesinde kanlı bir boğuşma başladı
Ateş İçinde Pala-Kılıç Sesleri
Palalar savruluyor, tabancalar, tüfekler patlıyor, kan gövdeyi götürüyordu Bir an geldi ki, 510 kişilik mürettebatı ve bir bölük de zırhlı kara askeri bulunan Rus kalyonunda pek az canlı kaldı Vaziyeti bulunduğu gemiden takip eden İngiliz amirali, üç filikaya 500 asker koyarak, Rus amiralin imdadına gönderdi Bu destek, durumu Osmanlı leventlerinin aleyhine çevirdi Bunun üzerine Hasan Paşa denize atladı, yüzerek civardaki kalyona gitti
Hattın diğer gemileri uzaktan top düellosu yaptıkları için, onların fazla askere ihtiyaçları yoktu Hasan Paşa, bir-iki gemiden topladığı leventleri iki filikaya bindirerek gemisine getirdi Boğuşma yeniden kızıştı ve Ruslar zor duruma düştü Bu sırada Rus gemilerinin birinde çıkan yangın büyük bir hızla geminin yelken donanımını sardı ve Burc-ı Zafer'e de sıçradı Ruslar şaşkına dönmüştü Peşlerine düşen Türk leventlerle mi, yoksa etraflarını saran yangınla mı savaşacaklarını bilemez olmuşlardı Rus amirali, idareyi İngiliz komodoru Greg'e bırakıp, yanına aldığı yirmi subayla gemiyi terk etti
Türkler henüz mücadeleyi kesmiş değillerdi Bir ara Burc-ı Zafer'in alevden bir sütun olmuş ana direği, Rus amiral gemisinin üzerine devrildi Birbirlerinin gırtlaklarına sarılmış onlarca insan bu ateş silindirinin altında can verdi Hemen ardından Rus gemisinin cephaneliği infilak etti ve içindekiler de geminin parçalarıyla havaya uçtular Burc-ı Zafer'in de alevler içinde aynı akıbete uğrayacağını gören Hasan Paşa, leventlerine gemiyi terketmelerini emretti Hasan Paşa, yaralarından fışkıran kanlarla kıpkızıldı Buna rağmen etrafını saran alevler arasında heykel gibi duruyor, leventlerinin gemiyi terketmelerine nezaret ediyordu Gemide kimse kalmayınca, palasını dişleri arasına sıkıştırarak denize atladı
Burc-ı Zafer'in ve Rus gemisinin yanan enkazı Osmanlı donanmasının üzerine doğru sürükleniyordu Bunun üzerine yangından kendilerini korumak için demir aldılar Muharebe de hızını kaybetmiş olduğundan, sahile sokulmaya başladılar Kıyıdan durumu takip eden Kaptan-ı Derya, gemilere Foça'ya gitmelerini emretti
Derin Sularda Can Pazarı
Rus gemileri filikalarını savaş mahalline ulaştırmışlardı Denizde yüzen arkadaşlarını kurtarıyor, halen denizde bulunan leventlerimizi de tabanca-tüfek ile, kürekle vurarak şehit ediyorlardı
Hasan Paşa, yaralı olmasına rağmen yüzerek savaş alanından uzaklaşmaya çalışıyordu Bu arada bir Rus askeri de Hasan Paşa'yı öldürmek üzere denize atladı, yüzerek ona yaklaştı Fakat Hasan Paşa, dişleri arasındaki palasını kullanarak düşman askerini öldürdü
Bir İngiliz yüzbaşısı olanları izliyor, filikasıyla bu cesur adama yaklaşmaya çalışıyordu Ani bir hareketle Hasan Paşa'yı filikasına almayı başardı Fakat Ruslar Hasan Paşa'yı öldürmek üzere İngiliz'den istediler Bunun üzerine İngiliz yüzbaşısı, civarda diğer bir kayıkta bulunan İngiliz komodorunun yanına yaklaşarak vaziyeti anlattı, yardımını rica etti Lakin Ruslar meram anlamıyorlar, bütün leventleri öldürmek için başkomutan Kontorlof'tan emir aldıklarını söylüyorlardı
Bu sırada yaklaşan bir sandaldakiler Hasan Paşa'nın üzerine çullanarak onu denize düşürdüler ve tüfekle ateş etmeye başladılar Hasan Paşa hemen suya daldıysa da, sırtını sıyıran birkaç kurşundan kendini koruyamadı Bir müddet suyun içerisinde kaldıktan sonra meydana çıktı
Bu vahşiliğe tahammül edemeyen İngiliz komodoru, Hasan Paşa'yı kurtarmak için filikasıyla tekrar ona yaklaştı ve eliyle işaret ederek çağırdı Filikası Hasan Paşa'nın yanına geldiği sırada, İngiliz komodoru eğilerek Hasan Paşa'nın uzattığı eli tuttu Tam filikaya çekeceği esnada, diğer bir filikadaki Rus yüzbaşısının emriyle Hasan Paşa'ya ateş edilmeye başlandı Bir kurşun Cezayirlinin boynunu sıyırarak geçti Hasan Paşa dişlerini gıcırdatarak, elini İngiliz'in elinden çekip suya daldı
Bu İngiliz diyor ki: “Ben bu Rus yüzbaşısını, harbin en kızışmış zamanında korkusundan, ırgadının arkasına saklanmış buldum Kılıcımı çekip tehdit ederek vazifesi başına ancak sürmüştüm Vahşilerin yapabileceklerinden ibaret olan bu duygusuzluk ve insaniyetsizlik karşısında bütün ruhum sarsıldı Beni en ziyade üzen şey, yaralı Türk'ün hakkımda yanlış bir zanna kapılması idi Bu işte benim döneklik yapmış, onu öldürmek üzere çağırmış olduğumu zannedeceğinden korkmuştum Fakat bu üzüntüm çabuk geçti O, biraz sonra suyun yüzüne çıktı Mütebessim bir çehre ile bana bakarak, elini öpüp başına koydu Bu hareketi ile, kendini kurtarmak istediğimden dolayı bana şükranlarını bildiriyordu ”
İşbilmezlik ve Kül Olan Donanma
Hasan Paşa gene suya daldı, kayboldu O kadar yara almış olmasına rağmen yüzerek Çeşme sahiline vardı Donanmanın Çeşme'ye girmiş olduğunu görünce yaralarını unuttu Kaptan-ı Derya'yı buldu, donanmanın bu dar limanda yatmasının hazin neticeler doğuracağını söyleyip, hemen limandan çıkmayı, Rus donanmasıyla muharebe etmelerini teklif ve ısrar etti Fakat Kaptan-ı Derya söz dinlemedi
Rus filosundaki İngiliz amirali, fırsattan istifade ederek Osmanlı donanmasını yakmayı tasarladı Hazırlattığı dört ateş kayığından üçüne İngiliz subaylarını, birine de bir Rus subayını memur etti Ertesi gece, İngiliz amiralinin kumandasında limana giren bir kısım Rus gemileri, Osmanlı donanmasına top ateşi açtılar Bu arada ateş kayıkları da donanmamızın üzerine sevk edildi İngiliz subayının kumandasında olan bir tanesi gemilerimizden birine yasladı Bir humbara isabeti de diğer bir gemimizin yelkenlerini tutuşturdu Bu iki taraflı yangın, sıkışık bir halde yatan gemilerimize kolaylıkla sirayet ederek, bütün donanmamızın yanmasına sebep oldu
Bu faciadan sonra Hasan Paşa harap bir halde İzmir'e gelip yaralarını sardırdı Sonra da tedavi edilmek üzere İstanbul'a gelerek evinde istirahat etti Aldığı yaralarla kolları, bacakları, boynu delik deşik, sırtındaki etler parça parça idi
Nihayet Zafer
Lakin Cezayirli, Çeşme faciasının ıstırabı yanında yaralarının acısını duymuyordu Yalnız intikam ateşi ile yanıyordu Bu sıralarda Rus donanmasının Limni adasını muhasara ettiğini ve idarenin bu işte aciz kaldığını duyunca, daha fazla tahammül edemedi, yaraları iyileşmeden ayağa kalktı
Sadrazamı ziyaret ederek:
- Devletlüm, ben Limni muhasarasını kaldıracağım, adadaki Rus kuvvetlerini temizleyeceğim, dedi
Sadrazam hayretle Hasan Paşa'ya baktı:
- Elde donanma mı kaldı ki, adadaki Rus donanmasına karşı koyacaksın? dedi
Barbarosların torunu Cezayir arslanı hiç tereddüt etmeden:
- Benim donanmaya ihtiyacım yok Bu işi, toplayacağım üç-dörtbin levent ile yapacağım Adaya geçmek için kayık yeter Yalnız, sizden leventlerimi techiz için tabanca, tüfek, pala ve bir de bu işe müsaade istiyorum, o kadar!
Cezayirli, muvafakat cevabını alınca hemen Çanakkale'ye giderek faaliyete geçti Çeşme faciasından kurtulan leventlerden dörtbin serdengeçtiyi etrafına topladı, kayıklar kiraladı
6-7 ekim gecesi, dörtbin serdengeçti levendini Seddülbahir'den kayıklara bindirdi Limni adasını muhasara etmiş olan Rus donanmasına görünmeden, adanın doğu kıyısına vardı Leventler, karaya ayak basınca:
- Arkadaşlar, artık bize zaferden başka kurtuluş yolu yoktur, diyerek kayıkları geri gönderdi
Gün ışımaya başlarken, Hasan Paşa önde, leventleri peşinde, bu serdengeçti kafile, palalarını savurarak, naralar basarak hücuma geçtiler Ağır toplarla kaleyi muhasara etmiş olan Rus kuvvetlerinin üzerine atıldılar
Ruslar neye uğradıklarını şaşırdılar Toplarını, silahlarını bırakarak sahile doğru kaçmaya başladılar Kalede mahsur kalan kuvvetlerimiz de leventlerimize katılınca, savaş lehimize döndü
Ada Rus kuvvetlerinden temizlenince, Cezayirli Hasan Paşa limandaki Rus donanmasına bakarak hayıflandı:
- Ah! dedi, bizi getiren kayıkları keşke geri göndermeseydim
Rusların terkettiği topları, Rus donanmasını dövebilecek hakim mevkilere yerleştirmeye başladı Rus gemileri başlarına geleceği anlayıp, demirlerini bırakarak kaçtılar
Bu zaferden sonra Hasan Paşa'ya gazi ünvanı verilerek Kaptan-ı Derya görevine getirildi
Cezayirli Hasan Paşa, askeri ve siyasi hizmetlerinin yanı sıra, birçok hayır ve hasenat işlerine de el atmıştır Kendisine alıştırdığı bir arslanı daima yanında gezdirirdi Kabri Şumnu'da yaptırdığı zaviyesindedir
|