Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
devleti, osmanlı

Osmanlı Devleti...

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlı Devleti...




OSMANLI DEVLETİ1

Barbaros Hatipoğlu



Bu yıl, Osmanlı Devleti'nin 700'üncü kuruluş yıldönümü 1299 yılında Osman Gazi'nin bağımsızlığını ilân etmesiyle kurulan Osmanlı İmparatorluğu, resmen sona erdiği 1922 yılına kadar tam 623 sene ayakta kalmıştı Böylece tarihte tek bir hanedan tarafından yönetilen en uzun ömürlü devlet olmuştu

Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi, 24 Oğuz boyunun en soylusu olan Kayı Aşiretindendir Mensubu bulunduğu aile de bu aşiretin beyidir

Dağılan Selçuklu Devleti'nin ardından Anadolu'da kurulan beyliklerden biri olarak tarih sahnesine çıkan Osmanlı Devleti, kısa zamanda Bizans'a karşı önemli zaferler kazanmış, Osman Gazi'nin 4800 km kare olarak devraldığı beylik O'nun döneminde 16000 km kareye yükselmiştir Zaman içinde diğer Türk Beyliklerinin de boyun eğmesi ve büyük fütuhatlarla hızla büyüyen devlet, 12 Padişah Sultan Üçüncü Murad döneminde 19902000 km kareye ulaşmıştır Bu dönemde imparatorluğun sınırları batıda Atlantik Okyanusu, doğuda Hazar Denizi, kuzeyde Baltık Denizi ve güneyde Afrika ortalarına kadar genişlemiştir Bu dönemlerde Akdeniz de bir Türk gölüdür

Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan çöküşüne kadar geçen 623 senede 36 padişah hükümdarlık yapmıştır Padişahlar, 9 Padişah Yavuz Sultan Selim'in 1516 yılında halifelik ünvanını da almasından sonra, 407 sene boyunca “Müslüman Halifesi” sıfatını da taşımışlardır

Padişahlar arasında en uzun hükümdarlığı 46 sene ile 10 Padişah Kanunî Sultan Süleyman, en kısa hükümdarlığı da 3 ay süre ile 33 Padişah Beşinci Murad yapmıştır

Yerli ve yabancı art niyetli tarihçiler tarafından mesnedsiz ve acımasızca eleştirilen Osmanlı padişahlarının tümü, şehzadelik döneminde devrin icaplarına göre son derece iyi eğitim almışlardır Bu sebeple padişahların çoğu aynı zamanda döneminin önde gelen sanatkârlarından biri olarak temayüz etmiştir Padişahların 22'si iyi bir şair, 12'si hattat, 8'i bestekâr, 1'i kuyumcu, 1'i yay ve ok ustası, 1'i de marangozdu İstisnasız hepsi sporcu ve askerdi Dördüncü Murat ata binme ve ağır kaldırmada, Sultan Abdülaziz de güreşte özellikle mahirdiler

Tarihçiler bir çok padişaha ait bazı olağanüstü özellikleri de kaydederler Meselâ:

Osman Gazi, istirahatine ayrılan odada Kur'an-ı Kerim olduğunu görünce Allah Kelamı'na saygısından sabaha kadar yatmamıştır
Murad Hüdavendigâr, bizzat komuta ettiği Kosova muharebesinden önce şehid olmak için dua etmiş, zafer kazanılıp muharebe bitince bir Sırplı tarafından şehid edilmiştir
Yıldırım Bayezid, Niğbolu Kalesi düşman tarafından kuşatılıp ordusuyla yardıma gittiğinde, gece tek başına düşman safları arasından geçerek kale komutanıyla konuşup geri dönmüştür
Sultan Çelebi Mehmed, katıldığı 24 muharebede 40'a yakın yara almasına rağmen mücadeleden vazgeçmemiştir
Fatih Sultan Mehmed daha 21 yaşında, bu gün için bile inanılmaz bir deha ile İstanbul'u fethetmiştir
Yavuz Sultan Selim, Mısır Seferi sırasında Sina Çölü'nü ordusuyla 13 günde geçmiştir Aynı çöl, I Dünya Savaşı'nda devrin teknolojisi ile ancak 11 günde geçilebilmiştir
Sultan Üçüncü Mehmed, Hz Peygamber (AS)'ın adı her anıldığında saygısından ayağa kalkmıştır
Genç Osman, daha 14 yaşında Büyük Lehistan Seferine bizzat komuta ederek deha örneği sergilemiştir
Sultan İkinci Abdülhamid Han'ın hiç hacca gitmediği bilinmesine rağmen, çok sayıda kişi tarafından Mescid-i Haram'da görüldüğüne dair şahitlik edilmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlı Devleti...

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlı Devleti...




OSMANLI DEVLETİ2

Barbaros Hatipoğlu



Osmanlı'nın devlet ve toplum ruhu



Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi'nin 1326 yılında vefat ederken oğluna yaptığı vasiyet, sonraki padişahlar tarafından da bir tür kuruluş senedi olarak kabul edilegelmiştir
Bu vasiyet şöyledir:

“Oğullarıma ve bütün dostlarıma birinci vasiyetim şudur ki; her zaman gazaya devam ederek, Din-i Celil-i İslâm'ın yüceliğini yaşatınız Cihadın kemâline ererek, sancağı şerifi hep yüksekte tutunuz Her zaman İslâm'a hizmet ediniz Zira Cenâb-ı Hak benim gibi zayıf bir kulunu ülkeler fethetmek için memur etti Gaza ve cihadlarınızla Kelime-i Tevhid'i çok uzaklara götürünüz Hanedanımdan her kim, hak yoldan ve adaletten saparsa mahşer gününde, Rasûlü Azam'ın şefaatinden mahrum kalsın

Oğlum! Dünyaya gelen hiç bir insan yoktur ki, ölüme boyun eğmesin Bana da, Hz Allah'ın emri ile şimdi ölüm yaklaştı Bu devleti sana emanet ediyorum Seni de Mevlâ'ya emanet ettim Her işinde adaleti üstün tut

Özellikle bu vasiyette uyulması istenen adalet ölçüsü, devlet işlerinde ve müslim, gayri-müslim tebaya hizmette esas alınmıştır Bu sebepledir ki, kendi memleketlerinde haksızlık ve zulme uğrayan gayr-i müslim halklar Osmanlı idaresi altında yaşamayı arzu etmişler ve fütuhatı kolaylaştırıcı rol oynamışlardır

Murad Hüdavendigâr'ın Kosova Muharebesi'nde yaralı rolündeki bir düşman şövalyesi tarafından hile ile suikasta uğradıktan sonra bile son sözlerinin “Sakın esirleri incitmeyiniz Ben artık sizleri ve muzaffer ordumuzu Cenab-ı Hakka emanet ediyorum” şeklinde olması, padişahların adalete bağlılığının somut bir örneğidir Çünkü onlar, almış oldukları dinî ve tasavvufî terbiye neticesinde kin ve öfkeyle, hırs ve kibirle hareket etmemeyi öğrenmişler, böylece nefsanî davranışlardan uzak kalmaya özen göstermişlerdir

Osmanlı devlet geleneğinde, tahta geçme törenleri gibi önemli zamanlarda protokol subaylarının padişahın yüzüne karşı “mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var” diye bağırmaları tarihte emsali görülmemiş bir uygulamadır

Osmanlı devlet idaresi, hiç bir dönemde ırka dayalı ayrımcılık ve baskı politikası gütmemiştir Gayri müslim tebayı asla ezmemiş, dinî zorlamalarda bulunmamıştır İşte bu dinî ve kültürel uygulamalar neticesinde, son dönemlerde devlet zayıflayınca, çeşitli etnik gruplar sanki yüzyıllar boyunca başka bir devletin egemenliği altında hiç yaşamamış gibi kolayca devlet olabilmişlerdir Bu etnik grupların kendi başlarına olması durumunda bu derece dinî ve kültürel kimliklerini muhafaza edemeyeceklerini söylemek bile mümkündür

Daha yirminci asrın başlarında enkaza dönüşmüş bir devletin hükümdarı olan II Abdülhamid Han'ın Selânik Ayasofya Camii'nin Bizans kısımlarını büyük masraflarla onarması dikkate şâyan bir uygulamadır Aynı yapının onaltıncı yüzyıldan kalma muhteşem son cemaat mahalli, sanat şaheseri minberi, kürsüsü ve müezzin mahfili 1950'de Yunanlılar tarafından hiç bir iz kalmamacasına tahrip edilmiştir

Aynı şekilde, Ortaçağ karanlığındaki Avrupa'da soykırıma tabi tutulan ve sığınacak yer bulamayan Musevilerin Sultan Bayezid tarafından İstanbul'a getirilip iş ve ikâmet sağlanması hâlâ unutulmayan olaylardan biridir

Osmanlı Memleketlerinde bulunmuş yabancı gözlemciler ve sağduyu sahibi tarihçiler bu tarz bir idarî adaletin yanı sıra, Osmanlı toplum düzeninden de övgüyle söz ederler Onsekizinci asrın sonlarında Osmanlı topraklarında 25 yıl yaşayan d'Ohson şöyle der:

“Osmanlılar, Kur'an'da ifade edilen doğruluk, ahlâk ve namus prensiplerine çok bağlıdırlar Aralarındaki bütün sosyal münasebet ve düzen, iyi niyet ve şefkate dayanır Başka ülkelerde olduğu gibi, aralarında yazılı antlaşma yapmaya lüzum görmezler İyi niyet ve söz, her şeyi halleder Osmanlılar, verdikleri sözün esiridirler Bu tutumları, yalnız dindaşlarına karşı değildir Hangi dinden olursa olsun, yabancılara karşı da böyle hareket ederler Sözlerini tutma hususunda onlara göre müslim ve gayrı müslim olmanın hiç bir farkı yoktur Gayrı meşrû olan her kazancı, ahlâksızlık ve dine aykırı görürler Gayrı meşrû edinilmiş servetin bu dünyada da, öteki dünyada da insanı bedbaht edeceğine, samîmî şekilde inanırlar


Evet, 623 senelik ömründe, emsalsiz zaferlerle büyük bir medeniyet kuran Osmanlı İmparatorluğu 77 yıl önce tarih oldu Her karışının bedeli kanla ödenmiş bu topraklarda yaşayan bizler; Türk, Kürt, Çerkez, Lâz vs aynı tarihin, aynı medeniyetin çocuklarıyız

Biliyoruz ki dün Selçuklu olarak, Osmanlı olarak vücut verdiğimiz o ruh gerçek insanlığın ruhudur O ruhu bu gün de muhafaza ediyoruz ve yarınlarda cesede dönüşmüş modern dünyaya yeniden sunacağız

Onlar bunu bekliyorlar




semerkand dergisi 1999 yılı 1 sayısı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.