Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı Devleti'nde Eğitim Öğretim Sistemi
Osmanlı Devleti'nde Eğitim Öğretim Sistemi
Mehmet DERİ*
Bilindiği gibi eğitim, yetişen nesillerin topluma intibakını sağlamak, millî kültürü genç kuşaklara aktarmak, böylece fert ve cemiyet hayatında bir denge ve ahenk meydana getirme faaliyetidir Eğitim ailede, okulda ve çevrede hayat boyu süren bir etkileşimin adıdır Her devlet, kendi toplumunun değer yargılarına, zamana, ekonomik ve diğer şartlara göre bir eğitim sistemini ve anlayışını benimser
Osmanlı Devleti, kuruluşundan XVI yüzyıl ortalarına kadar hızla ilerlemiş, sadece İslam dünyasının değil, aynı zamanda tüm dünyanın en büyük ve en güçlü devleti haline gelmiştir Osmanlı Devleti’nin bu büyümesi ve güçlenmesi devlete bağlı kurumların; özellikle de “eğitim kurumları”nın tâbi bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır Devletin gereksinim duyduğu her türlü bilimsel ve entelektüel ihtiyaç bu kurumlar tarafından karşılanmıştır
Önceleri küçük bir beylik iken, Osmanlı Devleti’ni kısa bir zamanda “cihan devleti” yapan unsurların başında, asırlardır başarıyla uyguladığı eğitim politikası gelmektedir Bu başarılı eğitim politikası nedeniyledir ki, Devlet-i Â’liye Osmaniyye, 400 atlıdan koskoca cihangir bir devlet haline gelmiş, 320 yıl dünyanın tek süper gücü olmuş; hangi din, dil, ırk ve coğrafyadan olursa olsun insanları adalet ve büyük bir hoşgörü örneği sergileyerek asırlardır bir arada yaşatmayı başarmıştır
Osmanlı Devleti, tarihte İslâmî esaslara göre yönetilen Türk-İslâm Devletidir ki, bu nedenle bütün sistem ve müesseselerde olduğu gibi, eğitim öğretim sisteminde de İslâmî eğitim usûllerinden ve kendisinden önceki İslâm Devletleri’nden (bilhassa da Anadolu Selçuklularından) yararlanmıştır Bu İslam Devletlerinin ise, temelde Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerle, Müslüman Milletlerin kültür ve medeniyetlerinden yararlandıkları bilinmektedir Osmanlı Devleti’nin başta eğitim öğretim olmak üzere diğer hususlarda, daha önceki İslam Devletleri’nden istifade etmesi körü körüne bir taklit olmayıp, bir sentez ve özümleme hadisesidir Gerçekten de Osmanlı devleti kendisinden önceki kültür ve medeniyetlerden en iyi şekilde yararlanmayı bildiği gibi, bu bağlamda kendisinden önceki tarihsel mirası ve birikimi en iyi şekilde değerlendirip çağına uyarlamayı da başarmıştır
ÖRGÜN EĞİTİM MÜESSESELERİ
Bu müesseseler, belirli yaş ve bilgi seviyesindeki insanları, belirli eğitim ve öğretim kaidelerine göre yetiştirmek üzere kurulmuş müesseselerdir
I) İlk Seviyedeki Eğitim-Öğretim Müesseseleri
Sıbyan Mektepleri: Osmanlılar da bu okullara “Daru’ttalim”, “Daru’l-ibn”, “Muallimhâne”, “Mektephâne”, “Mahalle Mektebi”, “Mekteb-i İbtidaiye” adları verilirdi Osmanlılar’da bu mektebin hocasına “Muallim”, yardımcısına “Kalfa”, talebelerine de “Suhte”, “Puser”, “Şakird” denilirdi Daha çok cami ve mescit bitişiğine yapılan bu okullar, medreselerin çekirdekleri idi İlk tahsil veren bu mekteplerde 5-6 yaşlarındaki çocuklara okuyup yazmayı, başta Kur’an-ı Kerim okumak olmak üzere dinî bilgileri ve dört işlemden ibaret olan matematik dersini verilirdi Bu mektepler camilerin veya mescidlerin yanına yapılırdı Osmanlılar her mahalleye, her köye varıncaya kadar bu okulları yaygınlaştırmışlardı Devletin sınırlarının ilerlemesine paralel olarak bu okulların sayısı da her geçen gün artmıştır Bu mekteplerin en önemli özelliklerinden biri de mektebe başlama şekliydi Çocuk, okuma çağına gelince mektebe büyük bir merasim ile başlatılırdı ki, buna “Âmin Alayı” denirdi Mektepteki okuma müddeti içinde, çocuklara çalışıp kolayca öğrenmeleri için teşvikte bulunulur ve çocuklar hediyeler alınıp ödüller verilirdi Bu mektepleri bitiren çocuklar, rüşdiye ve emsali okullara devam edebilecek duruma gelirlerdi Bu okullarda Elifba, Kur’an-ı Kerim, Tecvid, İlmihâl, Ahlâk, Sarf-ı Osmanî, İmlâ, Kıraat, Mülahhas Tarih-i Osmanî, Muhtasar Coğrafya-ı Osmanî, Hesap, Hendese, Hüsn-i Hatt gibi dersler okutulurdu Okuma yazma bilen ve bu işe uygun olan herkes, bu mektepte muallim olabilirdi Okulun belirli sınıfları ve süresi yoktu Her çocuk, öğretilen bilgiyi öğreninceye kadar mektebe giderdi
|