Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı’Da Denizcilik
Meral CENNET
OSMANLI’DA DENİZCİLİK
OSMANLI ÖNCESİ TÜRK DENİZCİLİĞİ
Selçuklular döneminde Malazgirt Zaferi ile Anadolu’nun kapıları Türklere açılmış ve 1075’lerden sonra, İzmir hâkimi Çaka Bey’in 1090 yılında Ege Denizi’nde Koyun adaları önlerinde Bizans donanmasının varlığı Türklerin kısa bir sürede deniz hakimiyetinin önemini kavramalarına neden olmuştur
Çaka Bey geniş çapta ilk defa deniz ile karşılaşmış ve donanma kurmuştur Türkiye Selçukluları sultanları da gemi yapımı, liman şehirlerini zapt etme ve denizlere açılma politikasını sürdürdüler Daha sonraki dönemlerde Bizans ile Selçuklu devleti arasında bir çok deniz savaşları yapıldı
Sinop’un Selçuklular tarafından fethinden sonra denizcilik Türklerde gelişmeye başladı
Osmanlı Devletine gelinceye kadar tecrübe kazanmış bir çok başarılı fetihler yapılmıştır
BİRİNCİ BÖLÜM
I OSMANLI DENİZ KUVVETLERİ
Osmanlı Denizciliğinin temelinde Türkiye Selçuklu Devleti, Aydın Oğulları ve Karesi Oğullarının teknik ve gelenekleri vardı Osmanlıların devlet müesseslerinin ve geleneklerinin Bizans İmparatorluğuna bağlama şeklinde yirminci yüzyılın başlarında Batı Avrupa tarihçiliğinde ortala çıkan bazı görüşlerin Fuat Köprülü tarafından reddedildiği malumdur Ayrıca Osmanlı Denizciliğinin temelini de Venedik ve Ceneviz denizciliğinin gibi Türkiye Selçuklu devleti 1090’larda denizciliğin temelini atmıştır[1] Osmanlılar ilk büyük tersanelerini Yıldırım Beyazıd zamanında Gelibolu’da kurdular 1399’da Yıldırım’ın İstanbul Kuşatması sırasında Bizans’a yardım için çıkan bir Ceneviz filosu Osmanlı tarafından Çanakkale Boğazında durdurulmuşsa da Venedik’in ve Rodos şövalyelerinin desteğiyle yapılan ikinci girişimlerinde durdurulamamıştır II Murat zamanında Karadeniz’de faaliyet göstermiş ve Trabzon-Rum imparatorluğunu vergiye bağlamıştır [2]Osmanlı donanması gerçek anlamda İstanbul’un fethinde sonra Fatih Sultan Mehmet zamanında kalıcı ve büyük fetihlere imza atabilmiştir İstanbul’da Haliç’te kurulan Tersane-i Âmire’de büyük gemiler inşa edilmiş ve ilk deniz fetihleri bundan gerçekleşmiştir İlk etapta Osmanlı kıyı şehirleri tehdit eden Ege orduları zapt edilmiştir II Beyazıd zamanında bir yandan büyük savaş gemileri inşa edilirken, bir yandan da Kemal ve Burak reisler kurt gibi denizciler Osmanlı himayesine alındı Zira 1489’da Kıbrıs’ın Venedikliler tarafında alınması, denizciliğin önemini daha da artmıştır Mora yarımadası’nın ve civarındaki adaların fethinde Venedik ve Fransız gemileriyle karşılaşan Osmanlı donanması onlara üstünlük sağlamıştır Yavuz Sultan Selim zamanında Haliç Tersanesi genişletilmiş ve daha büyük gemiler yapılmıştır Selman Reis ile Süveyş kaptanı olmuştur Fakat Osmanlı denizciliği görünen zirvesine Kanuni Sultan Süleyman zamanında Barbaros Hayreddin paşa’nın Devlet-i Aliyye hizmetine girmesiyle ulaşılmıştır Gelibolu ve İstanbul’dan başka Karadeniz, Marmara, Ege, Akdeniz liman şehirlerinde birçok tersane daha kuruldu, mevcut olanlar ise genişletildi Barbarostan itibaren kaptan-ı deryalara beylerbeylik rütbesi verildi ve Hayreddin paşa bu göreve Cezayir beylerbeyi olarak getirildi [3] Kanuni devrinde teşkil edilen ve Cezayir-i Bahr-ı sefid (Akdeniz adaları) denilen eyaletin beylerbeyliğine kaptanı deryalar getirildi Merkez sancağı, Gelibolu, Midilli, Sığaçık, Kocaeli, Kanlıeli, Mizistre, Sakız vs gibi adalar ve bazı sahil şeritleri idi Divan-ı Hümâyuh’ün asli üyelerinden olan kaptan-ı deryanın altında tersane kâtibi gibi görevliler vardı Kaptan-ı Derya, barış zamanlarında tersane ve donanma meseleleriyle meşgul olurdu Bir sefer esnasında Kaptan Paşa eyaletine bağlı sancak beylerine “derya beyi” denirdi[4]
Osmanlı bahriyesi esas tersane erkânıolan sanatkâr ile tersane halkı denilen kaptanla, reisler ve diğer görevlilerden oluşurdu Azeb ve levend gibi savaşçı askerler de bu sınıfa dahildir Barbaros ekolünden yetişen Turgut Reis, Piyale ve Kılıç Ali Paşaların mevcudiyetle devam eden denizlerdeki üstünlük, XVII yy başlarından itibaren gerilmeye başladı ve zamanla Batı’ya geçmiştir Ancak bu asrın sonlarında donanmadan yapılan islâhatı müteakıp kürekle işleyen gemilerin yerini yelkenli kalyon tipi gemiler almıştır Bu rada patrona, riyanle ve kapudane rütbeleri teşkil edilerek hiyerarşik kısmen değiştirilmiştir [5]
İKİNCİ BÖLÜM
II OSMANLILARIN DOĞU AKDENİZ’DEKİ FAALİYETLERİ
1) XIX Yüzyılın ilk yarısında Osmanlı İmparatorluğu ve Doğu Akdeniz
1770 yılında Osmanlı donanmasının Ruslar tarafından çeşmede yakılmasıyla Osmanlının denizlerdeki üstünlüğü azalmıştır 1773 yılında Mühendishane-i Bahrî-i Hümâyun kurulmuştur Bir yandan burada denizci yerleştirilirken, bir yandan da Batı tarzı gemiler inşa edilmiştir
1774-1827 yılları arasında Karadeniz’in kuzeyi ile balkanlarda bir takım arazi ve nüfus kayıpları olmuştu
III Selim döneminde ciddi bir şekilde başlayan tersane ve donanmayı ıslah etme gayretleri oldukça muvaffak olmuştur II Mahmut döneminde de devam eden bu ıslah çalışmaları neticesinde Osmanlı, İngiltere ve Fransa Devletlerinin yanında, hatırı sayılır bir deniz devleti haline gelmiştir Devletinin karşısına silahlı bir korsan filosu ile çıkmışlardır
Osmanlı devleti on seneye yakın bir zaman meşgul eden bu isyan, büyük fedakarlıkla meydana getirilen Türk deniz gücünün 20 Ekim 1827 tarihinde, İngiliz, Fransız ve Rus filolarının müşterek hareketleri sonucunda Nevarin’de ani bir baskınla yıkılmasına da sebep oldu O zamana kadar bir Türk denizi olan Ege denizi bundan böyle yunan devletinin kurulma ile müşterek hale geldi Türk deniz tarihinde önemli bir yeri olan Nevarin faciası bir deniz savaşı değildir Tam anlamıyla bir baskındır1
2) Doğu Akdeniz Adalarının Zaptı
Osmanlı donanması yavaş yavaş kuvvetlendikçe Türk sahillerine yakın olan adalar evvela Osmanlı nüfuzu altına girmiş ve sonra da işgal başlamış ve bu suretle muhtelif tarihlerde bundan bir kısmı ya harple veya muharebesiz alınmışlardır Adalar ilk defa Osmanlı hakimiyeti altına alınıp idarelerinde tamamen müstaki olarak vergiye bağlanmışlardı
Daha sonraki dönemlerde Enez, İmroz, Taşoz alınmış bu müteakibinde Limni Osmanlı hakimiyetine geçmiştir Fatih Sultan Mehmet zamanında Midilli ile Limni aynı aileden olan iki kardeş tarafından idare ediliyordu Bunlar, Sultan II Murat zamanında Balta oğlu Süleyman Bey tarafından yapılan tazyik üzerine senede dört bin duka vergiyi kabul etmişlerdi Sultan Mehmet Edirne’de bulunduğu bir sırada iki yüz geminin hazırlanmasını emretti Bunun üzerine Midilli önüne asker çıkararak şehri kuşattı Ada haltı daha fazla dayanmayarak teslim oldu Ada halkı üç kısma ayrıldı ve bir kısmı yerleştirilmek üzere İstanbul’a sevk olundu Ağrıboz adası alındı Bu adanın alındığı tarihte Osmanlılarla Venedikliler arasındaki muharebe yedi seneden beri devam ediyordu 2
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
III ÖZEL BAHRİYE MEKTEPLERİ HAKKINDA BİR GENELGE
1768 senesinde başlayan Osmanlı-Rus savaşları, henüz iki seneyi idrak ettiği bir sırada, Osmanlı Devleti’nin kara ve deniz kuvvetlerinin başarısızlığı, bu iki mühim müessesenin köklü bir ıslata ihtiyaç gösterdiği gerçeğini açıkça ortaya koymuştur 1770 yılında Çeşme’de Türk deniz gücünün Ruslar tarafından yakılması İnebahtı deniz savaşından sonra vurulan ikinci bir darbe olmuştur Bu hadise Bahriye işlerinin daha ciddi ele alınmasını sağlamıştır III Mustafa, Haliç’te tersane yakınında Bahriye Mühendisliğine mahsus bir okul kurdurmuştur II Mahmud’un bu hususta gayretleri görülse de ne Deniz Mühendishânesinden yetişmiş bir kaptana ne de Kara Mühendishânesinden yetişmiş bir subaya rastlanmıştır 1 Tanzimat Fermanı ile Bahriye Mektebi üzerinde daha ciddi bir şekilde durularak ıslâh edilmeye çalışılmıştır Bahriye mektebi için alınan ilk tedbirler semeresini yavaş yavaş vermeye başlamış özellikle harita yapmak fenni oldukça ilerlemiştir XIX yy gemiciliğinin tamamen ilim ve tekniğe dayanması Bahriye mektebinin önemini bir kat daha arttırıyordu Bu hususu gayet iyi düşünen Osmanlı Devleti, bütün gücü ile Bahriye Mektebini ıslah etmeye çalışıyor ve burada yavaş da olsa bir ilerleme kaydediliyordu Devlet bir genelge yayınlayarak ilgililere bundan böyle bu tarzda bir mektup açmak isteyenlerin, önce bağlı olduğu vilayet veya kazanın mahalli meclisinde hal ve hareketlerinin tetkik edilip bunun bir mazbata ile tesbit olunarak İstanbul’a gönderilmesini ve Bahriye meclisinde imtihan yapılmadıkça kendi bildiklerine göre bahriye mektebi açıp tedrisata girişmelerinin “irâde-i seniyye” gereği olduğu bildirilmiştir 2
SONUÇ
Bu ödevde Osmanlı denizciliği anlatılmaya çalışılmıştır Osmanlı Devleti, kuruluşundan itibaren denizlerle iç içe bir fetih politikası sergilemiştir İlk önce Karesioğulları ile başlayan daha sonraki dönemlerde ise Doğu Akdeniz fethini denizcilik alanında ilerlemelerine neden olmuştur Donanma güçlendirilmiş ve birçok ada ele geçirilmiştir Osmanlı donanması Gelibolu ve Haliç’ten başka Karadeniz, Marmara ve Akdeniz gemi tezgahlarında da yapılmaktaydı Karadeniz Sinop, Çayağzı, Kefken Adası, Varna, Burgaz, Akyolu ve Ruscuk, Marmara’da İzmit, Gemlik, Edincik, Karabiga ve Akdeniz ile Ege Denizi’nde Edremit, Ayasuluk, Milas, Bodrum, Antalya Alâiye (Alanya) ve Rodos adası en önemli tersanelerin bulunduğu yerlerdi Gemi levazımı olan halat, yelken, zift, kürek, tel ve gemi demiri gibi ihtiyaçlarda, ocaklık şeklinde kurulan teşkilatlar vasıtasıyla temin edilmektedir Bu sebeple Osmanlı İnebahtı felaketine rağmen, altı ay gibi kısa sürede donanmayı denize indirebilmiştir Görüldüğü üzere Osmanlı Devleti Karada olduğu gibi denizde de büyük bir güç oluşturabilmiştir Deniz savaşları çok güçlü devletlerle yapılmasına rağmen meydana gelmiştir BİBLİYOGRAFYA1) AYIN, Faruk; “Denizcilik Faaliyetleri”, Türkler, Yeni Türkiye Yayınları, C 13, Ankara, 2002, s 822-825 2) CEZAR, Mustafa; Osmanlı Tarihinde Levendler, İstanbul, 1965 3) GENCER, Ali İhsan; Türk Denizcilik Tarih Araştırmaları, İstanbul, 1986 4) GENCER, Ali İhsan; “Deniz Kuvvetleri”, Osmanlı, Yeni Türkiye Yayınları, C 6, Ankara, 1999, s 569-590 5) HALLAÇOĞLU, Yusuf; Osmanlı Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, T T K, Ankara, 1991 6) TANERİ, Aydın; Osmanlı Kara ve Deniz Kuvvetleri, Kültür Bakanlığı, Ankara 1981 7) UZUNÇARŞILI, İsmail Hakkı; “Osmanlı Donanması”, Osmanlı Tarihi, T T K, C IV, Ankara, 1986, s 620-627 8) UZUNÇARŞILI, İ Hakkı, “Osmanlı Denizciliği ve Doğu Akdeniz Faaliyetleri”, Osmanlı Tarihi, T T K C II, Ankara, 1983 s 20-45 9) YAĞCI, Zübeyde Güneş; “XIII yy Osmanlı’nın Doğu Karadeniz Politikası”, Türkler, C 12, Ankara, 2002
[1] Aydın Taneri, “Osmanlı Kara ve Deniz Kuvvetleri”, Ankara, 1981, s 321-322
[2] Ali İhsan Genceri, “Deniz Kuvvetleri”, Osmanlı , C 6 Ankara, 1999, s 555-556
[3] Yusuf Hallaçoğlu, “Osmanlı Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı”, T T K, Ankara, 1991, s 52-55
[4] İ Hakkı Uzunçarşılı , “Osmanlı denizciliği ve Doğu Akdeniz Faaliyetleri”, Osmanlı, T T K C II, Ankara, 1983, s 29-30
[5] Yusuf Hallaçoğlu; “Osmanlı Devlet Teşiklatı ve Sosyal Yapı”, T T K, Ankara, 1991, s 52-55
1 Ali İhsan Gencer, “Türk Denizcilik Tarih Araştırmaları”, İstanbul 1986
2 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, “Osmanlı Donanması”, Osmanlı, T T K, C IV, Ankara, 1986, s 626-627
1 Mustafa Cezar; “Osmanlı Tarihinde Levendler”, İstanbul 1965, s 63-64
2 Ali İhsan Gencer, “Türk Denizcilik Tarihi Araştırmaları”, İstanbul 1986, s 50-51
|