|
![]() ![]() |
|
Konu Araçları |
düğünler, eğlence, kavramı, osmanlıda |
![]() |
Osmanlı'da &Quot;Eğlence&Quot; Kavramı Ve Düğünler |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Osmanlı'da &Quot;Eğlence&Quot; Kavramı Ve DüğünlerYavuz Bahadıroğlu Osmanlı'da "Eğlence" Kavramı ve Düğünler Dinî bayramlar, padişahın tahta çıkış yıldönümleri, Ramazan’da mahya hazırlığı, şehzadelerin sünnet düğünleri, padişahın kızlarının evlilik merasimleri, valide sultanın merasimle eski saraya gidişi, padişahın cuma selamlığı merasimi, panayırlar ve Sürre Alayı’nın merasimle Dersaadet’ten (Başkent İstanbul) çıkışıyla dönüşü kıble yürekli Osmanlı halkının nazarında muhteşem bir eğlenceydi ![]() İstanbul’un eski semtlerinde gezmek, bende nefes almak gibi bir ihtiyaç oldu ![]() ![]() Cumbası çarpılmış, ahşapları kararmış eski evleri seyredip vaktiyle o evlerde yaşananları düşlerken, rahatladığımı hissederim ![]() ![]() Bir bakıma bu, betonlaşmış çağın tarih içindeki ahşapla buluşmasıdır ![]() ![]() Geçenlerde sırf bu amaçla Sultanahmet’e gittim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Derken, küçücük bir meydancıkta dikilip ara sokağa oklanmış sokak adını yüksek sesle okudum: “Nakıl Sokak…” Sesimi fazlaca yükseltmiş olmalıyım ki, birkaç gelip geçen dönüp şaşkınca yüzüme baktılar ![]() ![]() Düşündüm: Belki de “Nağıl Sokak” olacaktı ![]() ![]() ![]() Sürre-i Hümayun Birden hatırladım: Sultanahmet bölge olarak saraya çok yakındı ![]() Sonradan “Nahıl Sokak” adlı sokağı bulunca, bu düşüncemden vazgeçtim ![]() ![]() ![]() Bunları bilmeyi ne çok istiyor insan… Neyse; düşüne düşüne ve kendi içimde tartışa tartışa “Nahıl Sokak”a girdim ![]() Osmanlı düğünlerinin vazgeçilmezi Bozulma sürecinin çocukları olarak biz, yılbaşında “Noel Ağacı” süsleyip “Noel Baba” bekleme safsatasına kendimizi o denli kaptırmışız ki, “Nahıl Ağacı”nı çoktan unutmuşuz! Oysa Arapça’da “hurma ağacı” anlamına gelen nahıl, Osmanlı düğünlerinin vazgeçilmez süsüydü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nahıllar birkaç tane olursa en büyüğü önde giderdi ![]() ![]() ![]() ![]() Saltanat düğünleri ve şenliklerinde yaygın olarak görülen nahılların bazıları o kadar büyük ve görkemli olurdu ki, geçtiği güzergâhtaki çatıların çıkıntıları yıkılırdı ![]() ![]() “Surname-i Vehbi” (Divan edebiyatında sünnet, düğün, şenlik gibi neşeli olayları anlatan eserlere “Surname” deniyor) 1720'de, Sultan III ![]() ![]() Bu yüzden düğün alayına mimar ve ustaların da alındığını, yıkılan yerlerin anında bedelinin ödendiğini ve onarıldığını yazıyor ![]() En basit oyunlar ve eğlenceler dâhil, hemen her şeyi insanın yararlanabileceği şekle getiren hayırhah, yardımsever Osmanlı insanı, “nahıl” dediği devasa boyda süslenmiş ağaçları (başka isim bulamadığım için “ağaç” diyorum) hem bir eğlence, hem de bir yardım aracı olarak düşünmüş, düğünlerde, bayramlarda “nahıl” vasıtasıyla muhtaçlara yardım elini uzatmıştır ![]() Asla acıtmadan ve kişinin fukaralığını katiyen incitmeden… Nahıl ustaları ve minare boyu nahıllar Her isteyen nahıl yapamazdı ![]() ![]() ![]() ![]() Uzun bir sırık düşünün ![]() ![]() ![]() ![]() 1612'de Sultan I ![]() ![]() Bir grup Mısırlının ellerindeki tefleri çalıp türlü taklitler yaparak düğün alayına eşlik ettiklerini, insanların müthiş eğlendiğini anlatır ![]() O zaman anlarsınız ki, Osmanlı meşruiyet içinde eğlenmeyi bilen bir milletti ![]() Osmanlı’nın eğlence kültürü Her milletin pek tabii geçmişiyle harmanlanmış bir “eğlence kültürü” vardır ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı asırlarında “Ramazan”la bugünkü anlamda “eğlence”yi birlikte telaffuz etmek dahi akla ziyan sayılırdı ![]() ![]() Sözün burasında belirtmeliyim ki, Osmanlılar dâhil, herkes ve her kesim için eğlenmek bir ihtiyaçtır ![]() ![]() ![]() ![]() Bu bağlamda Osmanlı ceddimiz de pek tabii eğlenirdi ![]() ![]() Onlarda, eğlence anlayışı dâhil, hayatın tüm sınırlarını inançlar belirlemişti: Her tür yaklaşımda “dinî meşruiyet” aranırdı ![]() ![]() ![]() İbadeti keyfe dönüştürmek İnsan hayattan daha çok keyif alıp rahatlamak için eğleniyorsa, bunun farklı ve değişik pek çok yolu vardır ![]() ![]() ![]() Osmanlı ceddimizden başka hiçbir toplum, hiçbir dönemde, ibadeti böylesine bir keyfe dönüştürememiştir ![]() Tekkelerde yapılan toplu “ayin”lerden tutunuz, ailece yapılan zikirlere, oradan selatin camilerinde kılınan teravihlere, Ramazanlarda fener alaylarının Kur’an ve ilahi eşliğinde yaptıkları geçişlere, cuma namazları sonrasında gerçekleştirilen görüşme seremonilerine kadar, hayat özü ibadet ve taat olan bir eğlenceye dönüştürülmüştü ![]() Aynı dönemde, diğer sıradan eğlencelere de birer sosyal aktivite mahiyeti kazandırılmıştı ![]() ![]() Ayrıca her eğlencenin toplumsal bir işlevi vardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı ordusu, bir dönem Batılı gezginlere “civa gibi akıcı ve yakıcı bir ordu” benzetmesi yaptıran hızlı hareket kabiliyetini kısmen bu oyunlara borçludur ![]() O dönemin Avrupa’sında böyle şeylerin görülmediği de bilinmektedir ![]() Cambazlar, hokkabazlar Tabii tüm seyir ve eğlence ciritten ibaret değildi ![]() ![]() ![]() Bazen cambazhanelere gidilip cambazların, hokkabazların (“baz” Farsça’da “oynayan” demektir) yanı sıra, günümüzde çoktan unutulmuş sürahibazlar, kâsebazlar, zorbazlar, kuklabazlar, hayalbazlar, hilebazlar, sinibazlar, şişebazlar, ateşbazlar (bu ve benzer pek çok oyunu Evliya Çelebi sayıyor) seyredilirdi ![]() Öte yandan, Osmanlılar’da mesire (bugün kendimize yabancılaştırıp “piknik” dediğimiz) kültürü çok gelişmişti ![]() ![]() ![]() ![]() Dinî bayramlar, padişahın tahta çıkış yıldönümleri, Ramazan’da mahya hazırlığı, şehzadelerin sünnet düğünleri, padişahın kızlarının evlilik merasimleri, valide sultanın merasimle eski saraya gidişi, padişahın cuma selamlığı merasimi, panayırlar ve Sürre Alayı’nın merasimle Dersaadet’ten (Başkent İstanbul) çıkışıyla dönüşü kıble yürekli Osmanlı halkının nazarında muhteşem bir eğlenceydi ![]() ![]() ![]() “Zevk” anlayışı Burada tekrarlamam lazım ki, ecdadımızın “zevk” anlayışı bizimkinden çok çok farklıydı ![]() ![]() Eğer “eğlence” hayattan alınan zevki arttırmak anlamına geliyorsa, yürekten inanan insan için, en büyük “eğlence” ibadettir; çünkü ibadet anı, en zevkli andır ![]() ![]() ![]() Ramazanlar’ın değişmez görüntüsü “mahya”nın hazırlanıp iki minare arasına asılması da bir eğlence türüydü: Halk tekbirlerle bu olaya eşlik eder, böylece hem sevap kazandığına inanır, hem de eğlenirdi ![]() İftar sofraları aile için şölene, yemek de merasime dönüştürülürdü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yaşlıların sofraya oturmadan önce sünnet üzere ellerini yıkamaları bile merasimseldi ![]() ![]() Çocuklar yaşlıların ağır ritmik hareketlerle ellerini yıkamalarını merakla seyreder, sonra benzer hareketler yaparak eğlenirlerdi ![]() Kadınlar ise mukabeleye giderler, büyük camileri gezerler, arka saflarda durup İstanbul’un en meşhur hocalarının imamlığında teravih namazı kılarlardı ![]() Eğer Ramazan yaza denk gelmişse ailece mesire yerlerine gidilir, salıncaklara binilir, inancın ve geleneklerin “meşru” saydığı oyunlar oynanırdı ![]() Bütün bunlar ve benzerleri o devrin şartlarında insanı eğlendiren şeylerdi ![]() Özetlemek gerekirse, Osmanlı’da hayat ahirete dönüktü ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|