Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
endülüs or ispanya, ilişkileri, osmanli

Endülüs/İspanya - Osmanli İlişkileri

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Endülüs/İspanya - Osmanli İlişkileri




Osmanlı Padişahı IIBayezid


CEZAYİRLİ TÜRKLER'İN ENDÜLÜS MÜSLÜMANLARINI KUZEY AFRİKA'YA NAKLİ VE NETİCELERİ


2 Ocak 1492'de Endülüs Müslümanlarının hakimiyetindeki son şehir Gırnata, Katolik İspanyol hükümdarları Ferdinand ve İzabella'ya teslim oldu Böylece İspanyollar'ın "Reconquista" dedikleri, İberya Yarımadası'nın Hıristiyanlar tarafından geri alınması hareketi tamamlandı Bilindiği gibi, Müslüman Araplar'ın 711'de fethine başladıkları bu yarımada İslam medeniyeti 800 yıla yakın bir zamanda yüksek bir seviyeye ulaşmıştı Endülüs hakimiyeti sona erdikten sonra memlekette kalan Müslümanlara İspanyollar "morisko" veya "mudejar" adını verdiler "Mudejar" sözü Arapça "mudeccen"den bozma olup Osmanlı kaynaklarında çok kere "müdeccel" şeklini almıştır


Gırnata'nın teslim antlaşmasında Müslümanlara can ve mal emniyetiyle din ve ibadet hürriyeti tanındığı halde, İspanyollar bu şartlara uymadılar ve 1499'dan itibaren onları hıristiyanlaştırmaya başladılar Bunun üzerine müdeceller ayaklandılar İsyan Gırnata bölgesinde geniş bir sahaya yayıldı İspanya Kralı 1501'de çıkardığı bir fermanla Müslümanları ya Hıristiyan olmak veya İspanya'dan çıkmak zorunda bırakınca da müdecceller dinlerini korumak için dağlık bölgelere sığındılar Bazıları da görünüşte Hıristiyanlığı kabul ettiler


Endülüslü Müslümanlar bir çok defa Fas hükümdarlarına mektup yazarak yardım istemişlerdir Fakat, bu sıralar İspanyol ve Portekizliler'in Mağrib kıyılarını istilaya girişmeleri sebebiyle Faslılar din kardeşleri lehine bir davranışta bulunmadılar Gırnatalı Müslüman bir şair, XVI yüzyıl başlarında, Osmanlı padişahı II Bayezid'e gönderdiği manzum şikâyetnamede müdeccellerin acıklı halini arz etmiştir Ne var ki, 1499'da Venedik'e karşı açılan savaş 1503'de Osmanlıların zaferiyle sona ermişse de, ardından İran şahı Safevi'nin kışkırttığı Alevi Türkmen aşiretleri Anadolu'da ayaklanmışlardır Bu yüzden II Bayezid'in Endülüs Müslümanlarının yardım isteklerini cevapsız bıraktığı kuvvetle muhtemeldir


Gırnata'nın düşüşünden öncede, 1486 yılı ortasında, son Endülüs hanedanı olan Beni Ahmer'in bir elçisi İstanbul'a gelmiş ve Ebu'l -Beka Salih bin Şerif'in ağıtını padişaha sunarak yardım istemişti O yıllarda Osmanlı Devleti'nin denizaşırı sefere çıkacak donanması bulunmaması ve Malta Şövalyelerinin Cem Sultan'ı 1482'den beri ellerinde rehine tutmaları bu isteğin yerine getirilmesine imkan vermemişti Bununla birlikte, Türk Korsanı Kemal Reis'in, Osmanlı devleti hizmetine girdiği 1494'den önce, 1487 yılında gemileriyle İspanya kıyılarını vurduğu anlaşılmaktadır


Osmanlı Türklerinin Endülüs Müslümanlarına yardım elini uzatması Kanuni Sultan Süleyman'ın saltanatı başlarında gerçekleşmiştir Şöyle ki Oruç ve Hızır adlı iki kardeş Türk denizcisi Antalya valisi Şehzade Korkut'a tabi olarak Hıristiyanlara karşı Akdeniz'de mücadele ederken, Şehzade Selim'in babası Bayezid'in yerine, 1512'de padişah olması ve kardeşi Korkut'u öldürtmesi üzerine, cezalandırılacakları korkusuyla Mağrib taraflarına kaçmışlardı Oruç Reis Tlemsen civarında İspanyollarla savaşırken 1518'de şehit olmuş, Hızır Reis ertesi yıl Cezayir şehrini zaptetmişti Anavatandan uzak bu diyarda kendi kuvvetleriyle tutunamayacağını anlayan Hızır Reis, Yavuz Selim'e müracaat ederek Osmanlı devletine tabiiyetini bildirmişti Bu arada Sultan Selim ölmüş, yeni padişah Süleyman 1520 yılında Hızır Reis'e 2000 yeniçeri ve topçular gönderdiği gibi, onu Cezayir-i garb beylerbeyliğine tayin etmişti Bu tarihten itibaren Barbaros Hayrettin adıyla tanınan Hızır Reis, 1525'den Kapu'dan paşalığa getirildiği 1533'e kadar 70 000 müdecceli gemilerle İspanya'dan Kuzey Afrika'ya taşıdı


Hayrettin Paşa Kapudân-ı Deryalık görevine başlamak üzere İstanbul'a giderken, mutemet adamlarından Hasan Ağa'yı Cezayir'de vekil bırakmıştı Memleketin batısında Vehran şehri 1509'dan beri İspanyollar'ın hakimiyeti altında bulunuyordu Mukaddes Roma İmparatoru ve İspanya Kralı V Karlos, Barbaros'un 1534'de işgal ettiği Tunus'u, ertesi yıl geri almıştı 1541 Ekimi sonunda Karlos, Cezayir'i de ele geçirmek maksadıyla, büyük bir donanmayla gelerek şehrin doğu kıyısına asker çıkardı Lakin Hasan Ağa'nın kumandasındaki Cezayir kuvvetleri karşısında yenilgiye uğradı ve çekildi Bu durumdan cesaretlenen Gırnata müdecelleri, aynı yılın sonlarında, Osmanlı padişahına bir mektup gönderdiler Mektupta Faslıların yardım etmemesinden şikayet olunduktan sonra, Hayrettin Paşa'nın Endülüs Müslümanlarını Hıristiyan zulmünden kurtardığı şükranla belirtiliyor, Paşanın Cezyir-i Garb Beylerbeyliğine yeniden tayini istirham olunuyordu Ancak bu dilek gerçekleşmedi ve Hayrettin Paşa 1546 yılında öldü Söz konusu mektupta dikkate değer bir husus İspanya'da 364000 Müdeccel yaşadığının kaydedilmiş bulunmasıdır Ülke nüfusu 1541'de 6 milyon tahmin olunduğuna göre, Müdeccellerin sayıları epeyce yüksektir


1558 'de İspanya tahtına oturan II Filip'in zamanında Müdeccellerin durumu daha da kötüleşti Çünkü, Katolik Kilisesi'nin Engizisyon mahkemeleri memlekette kalan Müdeccel ve Yahudileri şiddetli baskı altında tuttu 1567'de çıkarılan bir kanunla Müdeccellerin kendilerine mahsus elbise giymeleri, evlerinin kapılarını kilitlemeleri, hamama gitmeleri ve Arapça konuşmaları yasaklandı Buna tepki olarak Müdecceller 1568 yılında isyan ettiler İki yıl süren isyan kanlı bir şekilde bastırıldı Cezayir-i garb beylerbeyi Uluç Ali Paşa Endülüs mücahitlerine silah ve mühimmat yollamışsa da, Kıbrıs seferine hazırlanmakta olan Osmanlı Devleti doğrudan yapmamış ve adanın fethinden sonra İspanya'ya donanma göndermeyi tasarlamıştır Kıbrıs 1561 Ağustosunda fetholundu Lakin, aynı yılın Ekiminde Osmanlı donanması İnebahtı deniz muharebesinde Müttefik Hıristiyan donanması tarafından bozguna uğratılınca Endülüs Müslümanlarına yardım tasarısı gerçekleşmedi


İspanyollar Müdeccellere son darbeyi XVII yüzyıl başlarında vurdular: Kral III Filip 22 Eylül 1609 tarihli bir fermanla onları memleketten kovdu 300000 kadar Müdeccel vatanlarını terkettiler Bu facia karşısında Osmanlı Padişahı I Ahmed Endülüs göçmenlerine elden gelen yardımı yapmalarını Cezayir, Tunus ve Trablusgarb beylerbeyine emretti Ayrıca İngiltere, Fransa ve Venedik nezdinde teşebbüslerde bulundu 1610 sonbaharında elçilikle İngiltere'ye gönderilen Müteferrika İbrahim Efendi, Kral'a padişahın bir namesini sundu Bunda "İngiltere'ye iltica eden Berberilerin İngiliz gemilerine konulup, salimen Memalik-i Osmaniye'ye yollamaları 'rica ediliyordu Bu teşebbüs sonuç vermedi Padişahın Fransa kral naibesi Marie de Medicis'ye yolladığı mektubun ne derece fayda sağladığı bilinmemektedir


I Ahmed'in Venedik dojuna 1614 Haziranında yazdığı Türkçe mektupta şöyle denilmekteydi: " zikrolunan Müslüman müdeccel taifesi İspanya'dan kalkup memalik-i mahrûsamıza gelürken Venedik vilayetine uğradıklarında menzil ve merâhilde ve mağberlerde kendülerine ve davarlarına ve esbab u erzaklarına ahd ü emana muhalif bir ferdi dahl ü taarruz etdirmeyüb emin ve salim memalik-i mahrûsamıza îsâl eyleyesiz Şimdiye değin hüsn-i ihtimâmınız zuhûra getürüldük acilden bu fukaranın dahi suhûlet ile dar ül-eman olan memâlik-i mahrûsamıza gelmelerine müsâadeniz zuhûru ve tahsil-i rizay-i iktizanıza bâdi ve esas-i müsâlaha ve muâhedenin istihkâm ve imtidâdı olacağında iştibah yoktur Ona göre takayyüd gösterüb merzi ül-hal ve merfih ül-bâl revâne kılmalarına say ü himmet eyleyesiz"


Müdeccellerin bir bölümü Osmanlı memleketlerine göç ettiler Çukurova'ya ve Suriye kıyısına iskan olunanlar üretici hale gelinceye kadar beş yıl süreyle vergiden muaf tutuldular İstanbul'ûn Galata semtine de yerleştirildiler Oturdukları mahalledeki cami bu sebeple Arap Camii adını aldı Müdecellerin çoğu Fas, Cezayir, Tunus ve Trablusgarb'a gittiler Ziraat ve sanayide gelişmiş bir toplum olduklarından yeni vatanlarının iktisadi ve içtimai hayatına katkıda bulundular Yerli halkla karıştılar; fakat Endülüslülük şuurunu kaybetmediler Endülüs üslubu mimari de öncelik taşıdığı gibi, Endülüs musikisi Kuzey Afrika ülkelerinde hala yaşamaktadır


Bu yazı, Endülüs'ten İspanya'ya (TDV, İst 1996) adlı kitaptan alınmıştır



--------------------------------------------------------------------------------




OSMANLI-İSPANYA MÜNASEBETLERİ VE İSPANYOL ARŞİVLERİ HAKKINDA


Kongre kapandıktan sonra kaldığım bir haftayı İspanyol arşivlerinde Türkiye tarihini ilgilendiren Türkçe, Arapça vesikaları araştırmakla geçirdim Türk-İspanyol münasebetleri çok eski bir tarihe maliktir Türk ve İspanyol tarihleri arasında görülen o kadar bariz parallellizm sadece bir tesadüf değildir Bu, müsbet tarihi bağlardan, mümasil şartlardan ve amillerden doğmaktadır Akdeniz'in biri bir köşesinde öteki öbür köşesinde her iki millet, biri İslamiyet'in diğeri Hıritiyanlığın müdafii olarak ortaya çıkmışlar, 16 asırda her ikisi de cihanşümul birer imparatorluğun sahibi olmuşlar, Akdeniz'de genişleyerek birbiri karşısına çıkmışlar, bu denizin hakimiyeti için mücadele etmişler ve benzer şartlar altında iktisadi ve siyasi inhitata uğramışlardır


Osmanlılar, tarihlerinin daha ilk yıllarında İspanyollar ile temasa gelmişlerdir: Garbi Anadolu'yu istilaya girişen Türkmen kuvvetlerine karşı Bizans imparatoru Mihail Paleolog bir Katalan askeri kumpanyasını kullandı Batı Anadolu'da umumiyetle muvaffakiyetli harekatta bulunduktan sonra imparatorla bozuşan Katalanlar Trakya'ya çekilmişler, bunlardan bir grup Osman Gazi'ye iltihak etmişti Trakya'da o zaman akıncı grupları halinde bulunan Türklerle gah rakip gah müttefik olarak dolaşan bu Katalanlar sonra gidip Atina ve Theb'i zapt etmişler ve orada yerleşmişlerdir (1311) Onlar burada 1388 tarihine kadar hakimiyetlerini saklayarak Balkan fütuhatına girişmiş olan Osmanlılar ile ekseriya dostça münasebette bulunmuşlar, 1369 yılında I Murad ile ittifak etmişlerdir Bilahare Katolonya'nın sahibi Aragon hanedanından kralların Atina üzerinde iddiaları bu Katalan hakimiyeti ile alakalıdır Aragon hanedanı Sicilya'dan sonra 1435 tarihinde Napoli arazisini de ele geçirdikten sonra Akdeniz hakimiyeti emelleri beslemeğe başlamış, bir taraftan Arnavutluk'ta, öbür taraftan Yunanistan'da siyasi gayretler göstermişlerdir Osmanlılar buralarda yerleşince de bu gayretler haçlı emelleriyle birleşmiştir


Rönesans'ın parlak hükümdarı V Alfonso, Arnavutluk'ta Osmanlılar'a karşı asi Arnavut senyörlerini, evvela Araniti'yi, sonra İskender beyi himayesi altına sokmuş para ve asker göndermiş, Osmanlıları bir hayli endişeye düşürmüştür Aragon krallarının Barselona'dali arşivi bu devirde Osmanlılar'ın Balkan harekatı ve siyaseti hakkında zengin malzemeyi ihtiva etmekte olup bunları ilk defa Romanyalı tarihçi C Marinesco esaslı surette tetkik etmiştir İstanbul'un zaptı üzerine Papa V Nikola'nın teşkiline çalıştığı haçlı seferinin kumandasını Alfonso kendi almayı ve İstanbul'u kendisi için zaptetmeyi tahayyül ediyordu İstanbul'un fethi İspanyol milleti üzerinde derin bir tesir bırakmıştır Bunu o devirde meydana çıkmış olması lazım gelen bir İspanyol romans'ında açıkça görmek mümkündür V Alfonso ölünce (1458) yalnız Napoli'ye tevarüs eden oğlu Ferrante Osmanlılar'a karşı, kendi düşmanı da olan Papa ve Venedik ile birleşmekten kaçınmıştır (Osmanlılar ile dostça münasebeti gösteren bir Napoli mektubu Topkapı Sarayı arşivinde çıkmıştır, no 6675) Fakat bu, 1480'de Osmanlılar'ın İtalya fütuhatına başlangıç olarak Otranto'yu işgal etmelerine mani olamamıştır


Gırnata'nın, İspanyol hükümdarı Ferdinand ve İzabel tarafından istilası üzerine oradaki müslümanların istimdadına Osmanlı Sultanı Bayezid II faal olarak bir cevap verememiştir Bu müslümanlardan bir kısmı ve tazyik gören pek çok yahudi bu devirde Osmanlı ülkelerine kabul edilmişlerdir İspanya'dan şimali Afrika'ya geçen birçok müslümanlar buraya gelen Türk deniz gazilerinde İspanyollar'a karşı enerjik bir intikamcı ve müdafi bulmuşlardır Bu deniz gazileri şimali Afrika'yı eski Rumeli uçları gibi serbest bir gaza bölgesi haline getirdikten ve orada yerleştikten sonra Osmanlı Sultanı'nın doğrudan doğruya emri altına girmişler, bu suretle Batı Akdeniz'de Osmanlı-İspanyol mücadelesi başlamıştır İmparator Şarlken, yahut bizim vesikalarda bazen yazıldığı gibi "İspanya Kralı Karlo" zamanında bu mücadele en şiddetli bir hal almış, nihayet Osmanlılar Barboros Hayreddin Paşa'nın deniz zaferiyle Batı Akdeniz'de de hakimiyet kurmaya muvaffak olmuşlardır Şu noktayı belirtmek lazımdır ki, Şarlken, dayandığı kuvvet ve temsil ettiği siyaset itibariyle bir İspanyol kralıdır


Osmanlılar onun şimali Afrika'da İspanyol hakimiyetini kurmasına mani olmuşlardır Ancak 1571'de İnebahtı (Lepanto) da Türk donanmasının mağlubiyeti esaslı bir İspanyol zaferidir Denilebilir ki, 16 asır son yarısında Akdeniz tarihi bu iki imparatorluğun bu deniz üzerinde hakimiyet mücadelesinden ibarettir Şah Abbas, Batı'da Osmanlılar'a karşı müttefik ararken bilhassa İspanyol sarayına elçilerini göndermiştir Bununla beraber İspanya ile Osmanlı İmparatorluğu arasında esaslı iktisadi bir bağ vardır 16 asır sonralarına doğru Osmanlı ülkesini İspanyol gümüş reyalleri istila etmiştir İspanyolların Amerika'dan getirerek doğuya kanalize ettikleri bu bol gümüş, İspanya'nın ve Osmanlı devletinin birbirini müteakip uğradıkları enflasyonun ve iktisadi kargaşalıkların kaynağıdır 17 asırda İngiliz ve Hollandalılar Akdeniz'e hakim oldukları zaman artık iki eski rakip İmparatorluk tarihlerinin inhitat devrine girmişler ve tekrar kendi köşelerine çekilmişlerdir


İşte bu çok eski ve kesif münasebetlerin belgeleri bugün İspanyol arşivlerinde her iki milletin tarihlerinin en parlak sahifelerini aydınlatacak bir serginlikle mevcut bulunmaktadır


İspanya'da muhtelif eyaletlerin, şehirlerin, manastır vs dini müesseselerin ve bazı eski büyük ailelerin müstakil arşivleri olmakla beraber devletin idaresinde bulunan şu arşivler en mühimleridir: 1 Archivo Historico Nacional, Madrid: 1886'da tesis olunmuştur II Juan (1406-1454) zamanına kadar çıkan vesikaları ihtiva eder Orta-Çağ askeri tarihi, engizisyon, üniversiteler ve deniz aşırı İspanyol müstemlekeleri bakımından ehemmiyetlidir


2 Archivo de la Corona de Aragon, Barcelona: Burada 10-15 asır vesikaları mühimdir Daha öncelere ait vesikalar Al-Mansûr'un 986 da Barselona'yı zapt edip yakması sırasında mahvolmuştur Mevcut vesikalar bilhassa İspanya İslam devletlerinin tarihi bakımından değerlidir Osmanlı-Türk tarihi bakımından da bu arşiv fevkalade mühimdir C Marinesco'nun tetkikatı göstermiştir ki, arşivlerimizde Osmanlı tarihinin ilk iki asrına ait siyasi vesikaların çok mahdut olması sebebiyle bilhassa Balkan tarihinde bazı boşlukları doldurmak için Aragon arşivi çok kıymetli malzeme ihtiva etmektedir Aragon Arşivi'nin yeni bir rehberi çıkmıştır: Los Archivos de Barcelona I Ciudad, Direccion general de Archivos y Bibliotecas, Servicio de publicaciones del Ministerio de Educacion Nacional, Madrid 1952, Keza A Rubio y Lluch'un Katalonya ile Şark arasındaki münasebetlere dair pek çok yazıları (bunlar için bak B Sanchez, Fuentes, Madrid, 1952) burada zikredimelidir


3Archivo Historico de Valencia: Akdeniz tarihi için mühimdir


Bu arşivlerden başka, Akdeniz tarihi için ehemmiyetli olan

4 Archivo Historico de Mallorca,

5 Archivo de la real Chacilleria de Granada burada zikredilmelidir

6 Archivo de Indias, Sevilla: Bilhassa deniz aşırı İspanyol müstemlekeleri, Amerika, Filipinler ve hususiyle iktisadi tarih bakımından mühimdir

7 Yeni-çağlar için en mühim arşiv hiç şüphesiz Simancas arşividir: Biz İspanya'da çok kısa ikametimiz esnasında ancak bu arşivi ziyaret edebildik Archivo General de Simancas, II Filip (1556-1598) tarafından Valladolid'den 10 km kadar bir mesafede Simancas köyünde yapılmış bir şatoda devlet arşivi olarak tesis edilmiştir İspanyol tarihinin parlak devri olup Akdeniz'de üstünlük için Osmanlılar ile mücadelenin en hararetli safhasına vardığı V (I) Karl ve II Filip devirlerinin başlıca vesika hazinesini teşkil eden Simancas Arşivi, Osmanlı tarihi için birinci derecede ehemmiyetli arşivlerden biridir İngiliz Arşiv İdaresi (Public Record Office) İspanyol arşivlerinden ve bilhassa Simancas arşivinden İngiliz tarihiyle alakası olan vesikaları tarattırarak 1870'ten beri bir seri halinde neşretmektedir (Calendar of State Papers, Calendar of letters, despatches and State papers relating to the negociations between England and Spain preserved in the Archives at Simancas and elsewhere) Bu serinin son 12 cildi 1949'da Royall Tyler tarafından neşredilmiştir İngilizce tercümeleri verilen bu vesikalarda doğrudan doğruya Osmanlılar'ı ilgilendiren pek çok malzeme bulunmaktadır Simancas Arşivin'den Türkiye'yi alakadar eden vesikalar kısmen F Braudel tarafından kullanılmıştır (La Méditerranée et le monde méditerranéé à l épogue de Philippe II, Paris 1949) Braudel, bu arşivin ihtiva ettiği muazzam malzemenin henüz tamamıyla tasnif edilmemiş olduğunu işaret ettikten sonra kendisinin ancak sondajlar yapmış bulunduğunu işaret eder (Kendisi, Archivo Historico Nacional de Madrid'de Osmanlı tarihi için şüphesiz fevkalade bir ehemmiyet taşıyan Confederacion entre Felip II y los Turcos'u bulup kullanamamıştır) L Von Ranke (Die Osmanen und die spanische Monarchie im 16 und 17 Jahr Leipzig 1878) daha ziyade İtalyan vesikalarını kullanmıştır Simancas Arişivi'nin umumi bir rehberi Mariano Alcocer tarafından neşredilmiş olup (Archivo general de Simancas, guia del investigator, Valladolid 1923) orada Türkiye tarihini ilgilendiren serileri ve dosya numaralarını bulmak mümkündür Mesela no: 92 serie VII: Costa de Africa y Levante correspondencia 1510-1620; no: 93 serie VIII: Expediciones maritimas en Levante1588-1615 yılları; no: 101 serie XVI: Negociaciones de Roma , Expulsion de Moriscos, expediciones contra turcos, 1589-1618 yılları


Simancas Arşivi'nin muhteviyatını sistemli bir şekilde tanıtmak üzere şimdiye kadar muhtelif tarihlerde olmak üzere on dokuz katalog neşredilmiştir Bu kataloglardan tarihimizi ilgilendirenleri şunlardır:

1 Patronato Real, anos 834-1851, Edicion completa, Vallodolid 1946-1949, 2 cilt

2 Papeles de Estado de la Negociacion de Roma, Introduccion D Angel de la Plaza, Vallodolid 1936

3 Papeles de Estado de la Correspondencia y Negociacion de Napoles, Por d Ricardo Magdaleno, Vallodolid 1942

4 Guerra y Marina, I: Epoca de Carlos I de Espana y de Alemenia, por Concepcion Alvarez Teran, Vallodolid 1949

5 Patronato Nacional de Archivos Historicos, Papeles de Estado Sicilia, Virreinato espagnol y Negociacion de Malta, por Ricardo Magdaleno, Vallodolid 1951

6 Secreteria de Estado Capitulaciones con la Casa de Austria y papeles de las negociaciones de Alemenia, Sajonia, Polonia, Prusia y Hamburgo, 1493-1796, por Julian, Paz, Archiv für österreich Geschichte, Band 103, Heft 1, Wien 1912


Bütün bu kataloglar kullanışlı bir şekilde hazırlanmış olup indeksler vasıtasıyla araştırılacak mevzuya ait vesikaların numaraları kolayca bulunabilmektedir Fazla olarak vesikaların ait olduğu mevzu, belli başlı şahsiyetler ve tarihler kaydedilmiş olduğu için, Braudel'in de dediği gibi (mez, eser s 1102), bazen asıl kaynak gibi kullanmağa imkan vermektedir Bu analitik katalogların arşiv ve büyük kütüphanelerimiz için sağlanması çok faydalı olur

ProfDr Halil İnalcık, "İspanyol Arşivleri Hakkında", Belleten, XX, Ankara (1956), S 78-80, s 230-236 kaynağından alınmıştır


ProfDr Halil İNALCIK

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.