|  | Ebû İshâk İbrâhim Bin Müvelled |  | 
|  08-02-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Ebû İshâk İbrâhim Bin MüvelledEBÛ İSHÂK İBRÂHİM BİN MÜVELLED Suriye'de yetişen velîlerden  Onuncu yüzyılda yaşamıştır  İsmi, İbrâhim bin Ahmed'dir  Ebû İshâk ve Ebü'l-Hasan künyeleriyle bilinir  Suriye'nin Rakka şehrinde doğduğu için Rakkî nisbesiyle tanındı  Doğum târihi bilinmemektedir  953 (H  342) senesinde vefât etti  Ebû İshâk İbrâhim bin el-Müvelled, zamânının âlimlerinden aklî ve naklî ilimleri öğrendi  Fıkıh ve hadîs ilimlerinde yüksek âlim oldu  Tasavvufa karşı alâka duydu  Kendisine rehberlik edecek velî bir zâtı aramaya başladı  Evliyâdan olan Müslim-i Mağribî'nin ziyâretine gitti  Bundan sonrasını kendisi şöyle anlatıyor: "Müslim-i Mağribî'nin rahmetullahi aleyh ziyâretine gitmiştim  Mescidine vardığım zaman, namaz kıldırıyordu  Fâtiha, tecvîd ilmine göre okunmamıştı  Kendi kendime; "Buraya gelmek için boşuna zahmet çekmişim  " dedim  O gece orada kalıp ertesi günü Fırat Nehri kenarına gitmek için yola çıktım  Yolda bir arslanın yattığını gördüm  Yanından geçmekten çekinip geri döndüğümde, başka bir arslanın bana doğru geldiğini farkettim  Korkudan bağırdım  Müslim-i Mağribî sesimi duyunca dışarı çıktı  Arslanlar kendisini görünce sâkinleştiler  Onların kulaklarından tutup götürdü ve; "Kim olursa olsun, benim misâfirim olan kimseye saldırmayın  " buyurdu  Bana da dönüp; "Ey Ebû İshâk! Sizler zâhirinizi düzeltmekle meşgul oluyor ve Allahü teâlânın mahlukundan korkuyorsunuz  Biz ise bâtınımızı düzeltmekle meşgul olunca, mahluklar bizden korkmaya başladı  " buyurdu  Hatâmı anlayıp tövbe ettim ve kendisinden özür diledim  Özrümü kabûl edip, bana iltifât etti  Bu hâdiseden sonra, görünüşe göre hüküm vermenin çok yanlış olduğunu, kendisinden ilim öğrenilecek zâtta kusur aranırsa (görülürse) ondan hiç istifâde edilemeyeceğini anladım  Kendisinden ilim ve edeb öğrenilecek hakîkî din âlimine tam teslim olmalı, onda bir noksan aranmamalıdır  Bütün kusur ve kabahatleri kendisinden bilmeli, her hâl-ü kârda edebe riâyet etmelidir  Hocasının ilminden, feyz ve bereketlerinden istifâde etmenin, ancak bu şekilde olduğunu düşünerek, bu yolda ilerlemek için gece-gündüz çalışmalıdır  Kolaylık vermesi için ve bunca nîmetlere kavuştuktan sonra mahrûm olmak felâketine düşmekten koruması için, ağlayarak Allahü teâlâya yalvarmalıdır  " Ebû İshâk hazretleri, bundan sonra tasavvuf yolunda ilerlemek için çok çalıştı  Cüneyd-i Bağdâdî, Ebû Abdullah bin Cellâ, İbrâhim-i Kassâr, Abdullah bin Câbir'in yanında başka âlim ve velîlerin ilim meclisleri ve sohbetlerinde bulundu  İlimde ve fazîlette yükselip zamanla, ilim sâhibi insanların, müşkillerini halledebilmek için kendisine mürâcaat ettikleri, derecesi çok yüksek bir zât oldu  İnsanlara vâz ve sohbetleriyle İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlatarak onların dünyâda ve âhirette saâdete, kurtuluşa ermelerine vesîle oldu  İnsanlar onun derin mânâlı sözlerinden istifâde edebilmek için etrâfında toplanıp, ilminden ve güzel ahlâkından çok faydalandılar  Başlangıçta; "İnsan, kalbini düzeltmek için meşgûl olduğu zaman mahluklar ondan korkarlar  " sözünü kendisine düstûr edinen Ebû İshâk İbrâhim bin el-Müvelled, her an Allahü teâlâyı düşünür, O'nunla meşgûl olurdu  Bu sebeple de diğer mahluklar ondan korkarlardı  Bir gün talebelerinden birisine elbisesinden bir parça hediye etmişti  O talebe, sahrada yalnız başına giderken, bir arslan gördü  Arslan hemen saldıracak gibi dikkatle baktı  Sonra yüzünü toprağa sürdü ve yavaşça oradan ayrılıp gitti  O kimse, hocasının elbisesinden bir parçanın üzerinde bulunduğunu, arslanın bakınca o parçayı gördüğünü hatırladı  O kumaş parçasının sâhibi olan mübârek hocası hürmetine, arslanın kendisine saldırmadığını anlayıp, Allahü teâlâya şükretti  Hocasına olan muhabbet ve bağlılığı, daha da arttı  Ebû İshâk İbrâhim bin el-Müvelled, ihlâs ile Allahü teâlânın rızâsını düşünerek ibâdet ederdi  İhlâs ile ilgili olarak buyurdu ki: "Yapılan ibâdetin tadı, ihlâs iledir  İhlâs ile yapılan ibâdet, kalbe, rûha rahatlık ve lezzet verir  Ucb, kendini ve amelini beğenmek durumu olursa bu tad kalmaz  " "Bir kimse Allahü teâlânın emir ve yasaklarından birini nefsi için yaparsa, o ameli ya kabûl olunur veya kabûl olunmaz  Ama, o ameli yapmaya kalkarken Allah için niyet ederse, o amelin kabûl olunacağı muhakkaktır  " "Allahü teâlânın Zümer sûresi 54  âyet-i kerîmesinde meâlen; "Başınıza azap gelip çatmadan (tövbe edip) Rabbinize dönün  O'na hâlis ibâdet edin, sonra kurtulamazsınız  " buyurduğunu ve Allahü teâlâya kavuşacak yolu bildiği halde, O'ndan başkası ile meşgûl olana çok taaccüb edip şaşarım  " Yiyip içmenin edepleriyle ilgili olarak buyurdu ki: "Yemekte edeb odur ki, yemek ancak zarûret olduğu zaman yenir  Her zaman yenmez  " Diğer aklî ve naklî ilimlerde yüksek âlim olan Ebû İshâk İbrâhim bin el-Müvelled, hadîs ilminde de yüksek idi  Peygamber efendimizin şu hadîs-i şerîfini rivâyet etti: Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem hazret-i Ebû Hüreyre'ye buyurdu ki: "Yâ Ebâ Hüreyre! Verâ sâhibi ol! İnsanların en âbidi olursun  Kanâat sâhibi ol! İnsanların en çok şükredeni olursun  Kendin için istediğini, insanlar için de iste! Kâmil mümin olursun  Sana komşu olanlarla iyi komşuluk yap! Hakîkî müslüman olursun  Gülmeyi azalt! Şüphesiz ki çok gülmek kalbi öldürür  " Onun ilim meclislerinde ve sohbetlerinde pekçok kimse hidâyete kavuşup, Allahü teâlânın sevdiği kulları arasında yer aldı  Rakka şehrinin en büyük âlimi ve velîsi olan Ebû İshâk İbrâhim bin el-Müvelled 953 (H  342) senesinde Rakka'da vefât etti  Orada defnedildi  1) Tabakât-ı Ensârî; s  405 2) Sefînetü'l-Evliyâ; s  149 3) Hilyetü'l-Evliyâ; c  10, s  364 4) Tezkiretü'l-Evliyâ; c  2, s  63 5) Tabakâtü'l-Kübrâ; c  1, s  115 6) Nefehâtü'l-Üns; s  206 7) Nefehâtü'l-Üns Tercümesi; s  262 8) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c  4, s  47 | 
|   | 
|  | 
|  |