Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bâkıllânî

Bâkıllânî

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bâkıllânî




BÂKILLÂNÎ

Büyük İslâm âlimi ve velî İsmi Muhammed bin Tayyib bin Muhammed bin Câfer'dir Künyesi Ebû Bekr, lakabı Bâkıllânî el-Eş'arî'dir Aslen Basralı olup, doğum târihi bilinmemektedir 1013 (H403) senesinde Bağdât'ta vefât etti Bağdât'ta kâdılık ve Sağra'da kâdılkudâtlık vazîfesi yapması sebebiyle Kâdı ünvânıyla da meşhûrdur Babası veya dedesi bakla ticâretiyle meşgûl olduğu için ona önce İbn-i Bâkıllânî sonradan da Bâkıllânî lakabı verildi Bâkıllânî bakla vs satan mânâsında kullanılmıştır

Bâkıllânî, ilim tahsîline Basra'da başladı Zamânında Basra'da bulunan meşhûr âlimlerden ders aldı Bilhassa kelâm ilminde meşhûr âlim oldu Kelâm ilmini îtikâdda iki mezheb imâmından biri olan Ebü'l-Hasan Eş'arî hazretlerinin talebelerinden olan İbn-i Mücâhid et-Tâî'den ve Ebü'l-Hasan el-Bâhilî'den öğrendiEbû Abdullah eş-Şîrâzî'den usûl, İbn-i Ebû Zeyd el-Kayravânî'den ve Ebû Bekr el-Ebherî'den fıkıh ilmini öğrendi İbn-i Sem'un'dan da ahlâk ilmini öğrendi Basra'da tahsilini tamamladıktan sonra, genç yaşta önemli bir ilim merkezi olan Bağdât'a gitti Tahsiline orada devâm etti ve zamânın meşhûr âlimlerinden ilim öğrendi Ebû Bekr bin Mâlik el-Katîî, Ebû Muhammed ibni Mâsî, Dârekutnî, Ebû Ahmed Hüseyin bin Ali Nişâbûrî'den hadîs-i şerîf dinledi Bağdât'ta tahsîlini tamamlayıp Basra'ya döndü

Basra Câmiinde ders vermeye başladı O sırada bulunduğu bölgede oldukça yaygın ve tesirli olan bâtınî ve şiî fırkalarının ileri gelen bilginleri ile yaptığı münâzaralarda muhâliflerini ağır yenilgilere uğrattı Ehl-i sünnet îtikâdını anlatıp yaydı

Bâkıllânî, Büveyhîler zamânında Şiraz'da Adudüddevle'nin huzûrunda açılan münâzaralarda Eshâb-ı kirâm düşmanlarına ve Mu'tezileye karşı Ehl-i sünneti savunmak üzere çağırılmıştı Bu münâzarada muhâliflere karşı o kadar tesirli oldu ki, şiî olan Adüdüddevle onu takdîr edip, sevdi ve oğlu Simnânüddevle'yi yetiştirmesi için onu vazîfelendirdi

Bu arada elçi olarak Bizans'a gitti ve elçilik vazîfesinden sonra Bağdât'ta, Ukbera veSağra'da kâdılık ve kâdılkudâtlık vazîfesi yaptı Büveyhî hükümdârı Adûdüddevle'nin ölümünden sonra, Bağdât'ta Mansûr Câmiinde ders vermeye başladı Onun derslerine Irak şehirlerinden, Endülüs'ten, Horasan'dan ve İslâm dünyâsının her tarafından pekçok talebe geldi Ondan Ehl-i sünnet îtikâdını öğrenip, ilimde yetiştiler Ebû Câfer es-Simnânî, Ali bin Muhammed el-Harbî, Ebû Abdullah el-Ezdî, Ebû Abdurrahmân es-Sülemî, Ebü'l-Kâsım es-Sayrâfî, Ebû Zer el-Hirevî, Ebû Hâtim el-Kazvînî yetiştirdiği yüzlerce talebeden bâzılarıdır

İlimdeki şöhreti yayılıp, hükümdar ve emîrler tarafından da büyük îtibâr görmüştür Ayrıca Rafizîlere, Mûtezileye, Cehmiyeye, Hâricîlere karşı reddiyeler yazarak onların sapık fikirlerini çürütüp, Ehl-i sünnet îtikâdının yayılmasına çok hizmet etti Geceleri çok ibâdet eder ve ilmî meseleler yazar, sabahleyin talebelerine yazdıklarını okutup yeniden gözden geçirirdi

Bâkıllânî, İmâm-ı Eş'arî hazretlerinin talebeleri zincirinden olup, İmâm-ı Eş'arî hazretlerinin bildirdiği îtikâd bilgilerini yaymış, genişce izâh etmiş ve bu hususta kitaplar yazmıştır Bu bakımdan, kelâm ilminde önemli bir yeri vardır

Bu sebeple kendisine hicrî dördüncü asrın müceddidi denilmiştir

Ebû Bekr Harezmî şöyle demiştir "Bağdât'ta kitap yazan her zât, Bakıllânî'nin eserlerinden nakiller yapmıştır Çünkü o herkesin kabûl ettiği, pek çok ilimde büyük bir âlim idi Ali bin Muhammed Harbî de şöyle demiştir; "Kâdı Ebû Bekr Bâkıllânî, yazdığı eserlerini kısaltmak istedi Fakat ilminin ve ezberlediği meselelerin çokluğu sebebiyle bunu yapması mümkün olmadı Muhâliflerine karşı bir eser yazmak isteyen her âlim, bunu yazarken muhâliflerinin eserini okumuştur Bâkıllânî ise, muhâliflerine reddiye yazarken, onların eserlerini gözden geçirmeğe ihtiyaç duymazdı Çünkü muhâliflerinin fikirlerini gâyet iyi biliyordu"

Ebû Abdullah Muhammed bin Abdullah Beydâvî şöyle anlatmıştır:

"Bir rüyâ görmüştüm Rüyâmda ders verdiğim mescidime girdim Mihrâbda bir zât oturuyor, bir başka zât da ondan ders alıyordu Ona karşı Kur'ân-ı kerîm okuyordu Öylesine güzel okuyordu ki, bu okuyan ve okutan kimdir acabâ dedim Bana denildi ki; mihrâbda oturan, Resûlullah efendimizdir Huzûrunda okuyan da Bâkıllânî'dir Resûlullah ona dînimizi öğretiyor"

Bâkıllânî vefât edince, cenâze namazını oğlu Hasan kıldırdı Derb-ül-Mecûs denilen yerde defnedildi Sonra kabri buradan Bâb-ı Harb kabristanına nakledildi Ubeydullah bin Ahmed bin Ali Mukrî şöyle anlatmıştır: "Ebû Ali bin Şâzân ve Ebû Kâsım Ubeydullah bin Ahmed bin Ahmed bin Osman Sayrafî ile birlikte, Ebû Bekr Bâkıllânî'nin kabrini ziyârete gitmiştik Vefât edeli bir ay kadar olmuştu Kabrine vardığımızda orada bir Kur'ân-ı kerîm gördüm Kur'ân-ı kerîmi elime alıp, yâ Rabbî! Ebû Bekr Bâkıllânî'nin hâli bu kabirde nasıldır? Şu Kur'ân-ı kerîmde bana beyân buyur, diye duâ ettim Sonra Kur'ân-ı kerîmi açtım Hûd sûresi 28 âyet-i kerîmesi çıktı Bu âyet-i kerîmede, Nûh aleyhisselâmın, kavmine şöyle dediği bildirilmektedir: Meâlen; "Ey kavmim! Söyleyin bakayım fikriniz nedir? Eğer ben Rabbimden verilen açık bir burhan (mûcize) üzerinde isem (Bu benim Peygamber olduğumu doğruluyorsa), bir de Allah bana kendi katından bir Peygamberlik vermiş de, size, onu görecek göz vermemişse, istemediğiniz halde onu size zorla mı kabûl ettireceğiz"

Bâkıllânî hazretlerinin yazdığı eserlerden bâzıları şunlardır:

1) İ'câz-ül-Kur'ân: Bu eserinde Kur'ân-ı kerîmin büyük bir mûcize olduğu ve îcâzı üzerinde durmuştur Bu eserinde Peygamber efendimizin Hulefâ-i râşidînin beliğ ve ifâde tarzı yüksek olan mektuplarını ve hutbelerini, eski şâirlerin ve ediblerin meşhûr şiir ve hutbelerinden seçmeler almıştır Yazma ve basma nüshaları vardır

2) Temhîd-ül-Evâil ve Telhîs-üd-Delâil, 3) Menâkıb-ül-Eimme gibi eserleri vardır

İSLÂMIN VAKARI

Zamânın hükümdarı Adudüddevle onu Bizans'a elçi olarak gönderdi Bizans hükümdârı, kendisine meşhûr bir âlimin elçi olarak geldiğini duyunca, onu makâmına çağırdı Yalnız, kendisine müslüman olmadığı için elçinin hürmet etmeyeceğini bildiğinden, bir hîle düşündü Gelen elçinin huzûruna girerken, kendi tebeasının yaptığı gibi yerlere kadar eğilerek girmesini istiyordu Bunun için, ancak eğilerek geçilebilecek üstü kapalı bir yer yaptırdı

Bâkıllânî'nin bu dehliz gibi yoldan makâmına getirilmesini emretti Bâkıllânî'ye, hükümdâr seni huzûruna çağırıyor diyerek, hazırlanan yerden geçirmek istediler Bâkıllânî bu yeri görünce, öne eğilerek girmedi Ters dönüp, eğildi ve Bizans hükümdârının odasına arka arka yürüyüp girdi Girince doğrulup, yönünü hükümdâra döndü Bu hareketi gören Bizans hükümdârı çok şaşırıp, heybeti ve vakarı karşısında ezildi

Bâkıllânî hazretleri bir gün, Bizans hükümdârının sarayında, imparator meclisinde papazlarla münâzaraya oturmuştu Papazlar hazret-i Âişe ile ilgili olan ifk hâdisesini konuşmaya başlayınca, Bâkıllânî, hazret-i Meryem'i ve hazret-i Âişe'yi kasdederek; "Biri kocasız çocuklu, bir kocalı çocuksuz iki mübârek kadının temiz oldukları vahiy ile bildirilmiştir" diyerek karşılık verdi ve papazları susturdu

1) El-A'lâm; c6, s176
2) Vefeyât-ül-A'yân; c4, s269
3) Târih-i Bağdâd; c5, s379
4) Tebyîn-i Kizb-ül-Müfterî; s217
5) Şezerât-üz-Zeheb; c3, s169
6) Mu'cem-ül-Müellifîn; c10, s109
7) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c5, s7

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.