Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hânî, muhammed

Muhammed Hânî

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Muhammed Hânî




MUHAMMED HÂNÎ

Evliyânın büyüklerinden İsmi, Muhammed bin Abdullah bin Mustafa Hânî'dir 1798 (H1213) senesinde, Hama ve Haleb arasında bulunan Hân-ı Şeyhûn'da doğdu

Muhammed Hânî, tasavvuf yolunu Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî'den öğrendi Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî'nin önde gelen talebelerindendi Ona hizmette en önde yer alırdı Bir kuşluk vakti Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî'nin huzûruna girmek için kapının önüne geldi Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî'nin ayakkabıları kapının önündeydi İçeri girip; "Efendim, güneş ayakkabınızı bozuyor" dedi Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî; "Git onu gölgeye bırak" buyurdu Muhammed Hânî hemen ayakkabıları alıp, gölge bir yere koydu Büyük bir edeple içeri girip hocasının huzûrunda oturdu O anda hocasının teveccühüne kavuştu ve kendinden geçti Ayılınca; "Hocamın ayaklarını öpeyim" diye aklından geçirdi O anda Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî; "Git ayakkabıları öp Zîrâ o, kurtulman için sebeb oldu" buyurdu Bu olaydan kısa zaman sonra Muhammed Hânî kemâle geldi Kemâle geldikten sonra çok kerâmetleri görüldü

Muhammed Hânî hazretlerinin torunu Şeyh Abdülmecîd Hânî anlatır: "Bizzat şâhid oldum En büyük amcam Şeyh Ahmed, böbreklerinde taş olduğu için çok rahatsızlanmıştı Birçok tabibe baş vurduğu hâlde, derdine çâre bulamamışlardı Bu durumu Muhammed Hânî hazretlerine arzettiği zaman, dedem ona bir şey yazdı O yazıyı bir taşa koyup üzerine su dökmesini, sonra da ondan içmesini söyledi O da dedemin söylediği gibi yaptı Bir müddet sonra böbreklerindeki taş parçalanarak idrarla berâber dışarı çıktı Böylece amcam hastalıktan kurtuldu"

Yine torunu Abdülmecîd Hânî anlatır: "Babam bana, dedemin bâzı şeyleri, Allahü teâlânın izni ile, olmadan önce haber verdiğini ve dediklerinin aynen çıktığını söyledi Dedem, talebelerinin hatırlarından geçenleri, Allahü teâlânın izni ile bilirdi O, talebelerine hâllerini sormaz; onların, düşündüklerini, hâllerini ve hareketlerini kendilerine söylerdi Onlara bir işi yapmalarını bâzan emreder, bâzan da onları bir işi yapmaktan nehyederdi

Bir kimse kendisine yapılan haksızlığı şikâyet etmek üzere, Muhammed Hânî hazretlerine gelmişti Bu sırada Muhammed Hânî'nin yanında Şam vâlisini gördü Vâli gitmek için kalkınca, Muhammed Hânî onu uğurlamak için kalktı O zaman o şahsın hatırına; "Muhammed Hânî, vâliye, vâli olduğu için hürmette bulunuyor" düşüncesi geldi Bu sırada Muhammed Hânî o şahsa dönerek; "Senin işin için kalkıp, vâliyi uğurladım" dedi O şahıs hatırından geçirdiği o düşüncelerden dolayı çok utandı Muhammed Hânî'den kendisini affetmesini ricâ etti

Muhammed Hânî, ömrünün sonlarına doğru hastalandı Hastalığı gittikçe şiddetlendi 1862 (H1279) senesi bir Pazartesi gecesi seher vakti Şam'da rûhunu teslim etti Şeyh Muhammed Tandetâî Ezherî tarafından yıkanıp, kefenlendi Kalabalık bir cemâat tarafından kılınan cenâze namazından sonra Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî'nin türbesine defnedildi

Muhammed Hânî'nin yazdığı eserlerden bâzıları şunlardır: 1) El-Behçet-üs-Seniyye fî Âdâb-it-Tarîkat-in-Nakşibendiyye, 2) Es-Seâdet-ül-Ebediyye fîmâ Câebihin-Nakşibendiyye Bu iki eser de matbûdur"

ELİNİ NİÇİN ÖPTÜ?

Bağdât vâlisi Mehmed Reşîd Paşa, Şam'a beşinci ordu komutanı olarak gelmişti MehmedReşîd Paşa, Fransız terbiyesi ile yetişmiş, İslâmiyetin yüksekliğini ve kemâlini anlayamamış biriydi Şam'a gelince, bir arefe günü, askerin et ihtiyâcı için kurban pazarına gitmişti Kurban pazarı, Muhammed Hânî'nin bulunduğu mescide yakındı Mehmed Reşîd Paşa, pazarda ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra, kurbanların semiz olup olmadığına bakarken, elleri kirlendiğinden, abdest alınan yerde ellerini yıkamak için mescide geldi Bu sırada Muhammed Hânî abdest alıyordu MuhammedHânî'nin üzerinde görülen vakar ve olgunluk alâmetleri, Mehmed Reşîd Paşanın dikkatini çektiğinden, içinden elini öpmek geçti Ancak kendi kendine; "Böyle bir müslümanın elini nasıl öperim Çünkü bunlar benim en kızdığım kimseler" dedi Bir müddet bu düşünceler içerisinde tereddüt gösterdikten sonra karar verdi veMuhammedHânî hazretlerinin yanına gidip elini öptü Muhammed Hânî ona sâdece elini uzattı O öptükten sonra elini çekti ve abdestine devâm etti Mehmed Reşîd Paşa da oradan ayrıldı Fakat kalbi elini öptüğü zâtla meşgûldü Bir süre sonraMüşîr Mehmed Nâmık Paşa ile karşılaştı Ona olup bitenleri anlattı Mehmed Nâmık Paşa; "O karşılaştığın zât, evliyâdan MuhammedHânî hazretleridir Hattâ onu ziyâret ettiğim için sen beni ayıplıyordun" deyince, MehmedReşîd Paşa; "Bu gibi zâtlar müslümanların iftihar ettiği kimselerdir Hamdolsun ben şu anda onun bereketi ve vesîlesi ile İslâm dîninin yüceliğini, kemâlini ve hak bir din olduğunu anladım Artık müslümanları seviyorum Allahü teâlâ onun vâsıtası ile bana hidâyet nasib eyledi" dedi Ondan sonra Mehmed Reşîd Paşa, Muhammed Hânî'yi ziyâret etmeye başladı Hidâyete kavuşmasına vesîle olduğu için Muhammed Hânî'ye hep teşekkür ediyordu

1) Mu'cem-ül-Müellifîn; c10, s249
2) Esmâ-ül-Müellifîn; c2, s377
3) Îzâh-ül-Meknûn; c1, s201
4) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c1, s222
5) El-A'lâm; c6, s242
6) Brockelmann; Sup2, s771
7) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c18, s133

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.