Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
muhammed, muradi, seyyid

Seyyid Muhammed Murâdî

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Seyyid Muhammed Murâdî




SEYYİD MUHAMMED MURÂDÎ

Şam'ın büyük velîlerinden ve Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerinden Peygamber efendimizin neslinden olup seyyiddir İsmi, Muhammed bin Murâd bin Ali bin Dâvûd'dur Hazret-i Hüseyin'in neslinden olduğu için Hüseynî, Nakşibendiyye yoluna mensûb olduğu için Nakşibendî, aslen Buhârâ taraflarından olduğu için Buhârî, Şam'da yetiştiği için de Dımeşkî nisbeleriyle anıldı Daha çok Murâdî nisbesiyle meşhûr oldu Silkü'd-Dürer kitabının sâhibi olan Seyyid Muhammed Halil Murâdî'nin dedesidir 1683 (H1094) senesinde İstanbul'da doğdu 1755 (H1169) senesinde Şam'da vefât etti Kabri Şam'dadır

Aslen Buhârâlı olan Seyyid Muhammed Murâdî, babasının İstanbul'da vazîfeli bulunduğu sırada doğdu Küçük yaştan îtibâren ilim tahsîline başladı İlk tahsîlini babasından gördü Ayrıca; Abdürrahîm el-Kâbilî el-Özbekî, Abdurrahmân el-Mücelled ed-Dımeşkî, Abdülganî Nablüsî gibi âlimlerden de okuyup, sohbetlerinde bulunarak, aklî ve naklî ilimlerle birlikte tasavvuf yolunda da yetişti Bilhassa tasavvufta, ilim ve mârifette çok ince bilgilerin sâhibi oldu

Babası vefât edinceye kadar onun maddî ve mânevî himâyesinde bulundu Babası vazîfeli olarak bulunduğu İstanbul'da vefât ettiğinde, o, Dımeşk'te bulunuyordu Babasının vefâtını haber alır almaz, hemen İstanbul'a gelmek üzere yola çıktı Yolculuk esnâsında birçok tasavvufî hallere ve üstün derecelere kavuştu Tekrar Şam'a döndüğünde ilim ve ibâdet hâricinde her şeyi terk etti Elinde bulunan malları ihtiyaç sâhiplerine dağıttı Kendini tamâmen ibâdet ve tâate verdi Elinde hiç para bulundurmadı Fakir ve sâdelik içinde yaşamayı tercih etti, dervişlik yolunu seçti İstikâmet, doğruluk üzere bulundu Çok talebe yetiştirdi İnsanlara çok faydalı oldu Şöhreti her tarafta duyuldu

Seyyid Murâdî'ye talebe olup, onun vesîlesiyle tasavvuf yoluna girerek, yüksek derece sâhibi olanların sayısı, hesap edilmiyecek kadar çoktur Defâlarca hacca gitti ve Resûlullah efendimizin kabr-i şerîflerini ziyâret etti Yine ziyâret maksadıyla Kudüs'e ve başka yerlere gitti Evliyâlık yolunda bir deryâ olarak tanındı Bir ara Medîne-i münevvere kadılığında bulunduktan sonra, tekrar Dımeşk'a döndü

1752 senesinde Osmanlı Sultânı Birinci Mahmûd Hân, Seyyid Murâdî'yi İstanbul'a dâvet etti O da kabûl edip yola çıktı Şam'dan çıkıp İstanbul'a gidinceye kadar, yolculuğu esnâsında uğradığı her beldede büyük bir hürmet ve edeb ile karşılanıp uğurlandı Bu yolculukta birçok kimse ona talebe oldu İstanbul'a geldiğinde Sultan onu çok güzel karşıladı Çok hürmet ve ikrâmda bulundu Murâdî'nin oradaki îtibârı daha çok arttı Devlet erkânı arasında da tanınıp sözü dinlenir oldu Sultan Birinci Mahmûd Hân onu, kendisine vekil olarak hacca gönderdi Hacdan sonra yine İstanbul'a dönen Murâdî'yi çok güzel karşılayıp, kendisini memnun etmek üzere, öncekinden daha çok hazırlıklar yapıldı O da İstanbul'a geldiğinde kendisi için hazırlanan yerde kaldı İkinci gelişinde yanında oğlu ve yakın akrabâsından birkaç kişi daha vardı Sultan Mahmûd Hân vefât edip yerine kardeşi İkinci Osman Hân geçince, o da Seyyid Murâdî'ye çok alâka ve hürmet gösterdi Seyyid Murâdî bundan sonra Şam'a gitmeyi arzu ettiğinden müsâade edildi Şam'a gittiğinde bir sene kadar kalıp 1755 (H 1169) Safer ayında vefât etti SarıcaPazarı mahallesinde bulunan evinin yanında defnolundu Cenâzesi çok kalabalık oldu Onu sevenler şiirler söyleyerek vefâtına üzüntülerini bildirmişlerdir

Seyyid Muhammed Murâdî hazretleri, insanlara ebedî saâdet yolunu gösteren, onların doğru yolda yürümelerine rehberlik eden, âriflerin ve ilmi ile âmil olan âlimlerin önde gelenlerinden, fazîletler sâhibi bir zât idi Çok ibâdet ederdi Gece, herkes uyurken o kalkıp namaz kılar, ibâdetle meşgûl olurdu Gâyet sâkin, ağırbaşlı, vakar ve heybet sâhibi, güzel huyları kendinde toplamış bir zât idi Dînimizin emirlerine çok bağlıydı Hoş sohbet, yumuşak ve ince tabiatlı, dünyâdan yüz çevirmiş, her haliyle âhirete yönelmiş bir zâttı Devamlı Allahü teâlânın ihsân ettiği nîmetleri düşünür ve hep hamdederdi Arabî, Fârisî ve Türkçe'yi çok iyi bilirdi Delâil-ül-Yümn vel-Berekât, Tuhfet-ül-Ahbâb fis-Sülûkî ilâ Tarîk-il-Eshâb, Müzîl-ül-Hafâ isimlerinde eserleri vardı

1) Silk-üd-Dürer; c4, s114
2) Mu'cem-ül-Müellifîn; c12, s11
3) Esmâ-ül-Müellifîn; c2, s330
4) Îzâh-ül-Meknûn; c2, s471
5) İslâm ÂlimleriAnsiklopedisi; c17, s213

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.