Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
cihan, kayyûmi, muhammed, seyfullah

Kayyûm-İ Cihân Muhammed Seyfullah

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kayyûm-İ Cihân Muhammed Seyfullah




KAYYÛM-İ CİHÂN MUHAMMED SEYFULLAH

Evliyânın meşhûrlarından İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin torunlarındandır İsmi Muhammed, babasınınki Gulâm Muhammed Ma'sum'dur 1743 (H1156) senesinde doğdu

Babası Gulâm Muhammed Ma'sûm-i Sânî, Kayyûm-i Cihan Muhammed'in doğmadan önce gördüğü rüyâyı şöyle anlatmıştır: Muhammed Seyfullah doğmadan bir gün önce, rüyâmda Peygamber efendimizi görüp, ziyâret etmekle şereflenmiştim Resûlullah efendimiz bana müjde vererek şöyle buyurdu: "Yarın senin bir oğlun doğacak, görülmemiş bir evlâd ve Allahü teâlânın sevgili kullarından olacaktır Dedelerinin; ecdâdının nisbetine vâris olacaktır Âlemi nûrla dolduracak, onun gelişinin çok bereketli olacağını bil ve ismini benim ismimden koy" Kutbu'l-aktâb Gulâm Muhammed Ma'sûm hazretleri, bu rüyâyı gördükten sonra uyanıp, abdest aldı ve sabah namazını kılmak için dergâhına gitti Namazdan sonra murâkabe hâlinde otururken, Kâbe'yi gördü ve çok mübârek bir oğlunun dünyâya geldiği müjdesini aldı Müceddidiyye ve Ma'sûmiyye bahçesinin bu yeni fidânının kulağına ezân ve ikâmet okuduğu zaman, bu yeni doğmuş bebek, yanında bulunanların da hayretle görüp duydukları bir şekilde tekbir getirdi İsmi konurken tekbir getirdiğini işitenler, babasına; "Onun tekbir getirdiğini işittik" dediler Babası, ona hizmet etmelerini söyledikten sonra; "Bu çocuk asrının bir tanesi olacak, görülmemiş nâdir işler yapacak, onun irşâd nûrları âlemi dolduracak ve insanlar bahtiyâr olacak Bizim hayatımız ona vesîle olmak içindir İşte şimdi bu nâdir evlâd doğdu Maksad hâsıl oldu" demiştir

Yine onun için şöyle anlatmıştır: "Bu oğlum diğer çocuklar gibi ağlamazdı Önce Allahü teâlânın ismini zikreder, üç defâ gâyet açık bir şekilde "Allah" derdi Bundan sonra ağlardı Bu çocukda öyle hâller görüyorum ki, onun sırlarından olan bu hallerin çoğunu kimse bilmiyor!" Babası onun yetişmesi için yüksek teveccühlerde bulundu Onu Müceddidî yolunun nûrlarına ve sırlarına kavuşturdu

Kayyûm-i Cihân Muhammed Seyfullah hazretleri, önce babası Gulâm Muhammed Ma'sûm-i Sânî'nin teveccüh ve feyzleriyle yetişti Bunu kendisi şöyle anlatmıştır: "Hakîkatı arayanların rehberi olan babam hayattayken, ben her ne kadar küçüksem de babamın feyzlerine kavuştum Çünkü, babamın feyzleri ve bereketli teveccühleri, büyük-küçük, genç-ihtiyâr, diri-ölü herkese ulaşıyordu Benimle daha başka bir şefkat ve dikkat ile ilgilendi Çok teveccühte bulundu Bana yüksek müjdeler ve işâretler verdi Hakkımda müjdelediği ve işâret ettiği şeylerin hepsine kavuştum Babamın benim hakkımda verdiği müjdeleri işiten ahbâbı ve seçilmiş eshâbı yıllar sonra zamânı geldikçe benim o nîmetlere kavuştuğumu görünce şaşırdılar"

Kayyûm-i Cihân Muhammed Seyfullah hazretleri, daha çocukluğunda şâhid olduğu hâdiseleri şöyle anlatmıştır: Çocukluğumda acâyib hâller görür ve yaşardım Büyüklerin rûhlarını ve cinlerin sâlihlerini görürdüm Çocukluk günlerimde bir defâsında akranlarımdan bir grup çocukla Lâhor şehrine gitmiştik O günlerde çevreye gayr-i müslimler gelip yerleşmişlerdi Ben bir muz ağacına çıkıp, muzların iyilerini topluyor ve çocuklara atıyordum Ağacın altındaki çocuklar gayr-i müslim atlıların yanımıza geldiğini görerek kaçmışlar, ben ağacın üzerinden; "Attığım muzları toplayınız" diye bağırmıştım Bir de baktım hepsi gitmiş Bu arada ağacın altında başka çocuklar gördüm Ağızlarından ateş çıkıyordu Onlara size ne oluyor da ağzınızdan ateş saçılıyor dedim ve hayret ettim Onlar; "Biz cinlerin çocuklarıyız Buraya seni korumak için toplandık Öbür çocuklar süvârilerden korkup kaçtılar!" dediler

Yine çocukluğumda bir gün ormana gitmiştim Yanımda kimse yoktu Ormanda dolaşırken bir arslanın peşimden geldiğini gördüm Nereye gitsem peşimden tâkib etti ve aslâ bana saldırmadı, bir zarar vermedi Sonra ormandan çıkıp gidinceye kadar benden ayrılmadı Ormandan ayrıldım, arslan da peşimden ayrıldı Onun, bana bekçilik yaptığını ve beni koruduğunu anladım

Yine birgün ata binmiş gidiyordum Hizmetçiler de peşimden geliyordu Yolda at âniden durdu ve yürümedi Sebebini araştırıp çevreye baktım ve bir arslanın üzerime saldırmaya hazırlandığını gördüm Tam karşıma çıkınca dikkatlice baktım Ben böyle bakar bakmaz arslan geri dönüp sür'atle kaçtı Allahü teâlânın beni koruduğunu, hıfz-ı ilâhînin benimle olduğunu anladım"

Kayyûm-i Cihân Muhammed Seyfullah'ın çocukluğunda, buna benzer pekçok hâdiseler geçmiştir Dört yaşındayken babası vefât etmiştir Babasından çok feyz alıp, onun vefâtından sonra da kardeşi Şâh Gulâm Muhammed'den feyz alarak yetişmiş, böylece bülûğ çağına ulaşmıştır Çocukluk hâlini anlatırken: "Çocukluğumda herhangi bir hastalığa tutulsam, hastalığın tedâvisi ve ilâcını, babamın feyzi ve bereketi bilirdim ve böylece tedâvi olurdum" buyurmuştur Babasının vefâtından sonra, yıllarca onun ayrılık ateşiyle yandı Sonra ağabeyi Şâh Gulâm Muhammed onu tasavvufta yetiştirip, kemâl derecelere ulaştırdı ve icâzet verdi

Kayyûm-i Cihân Muhammed Seyfullah hazretleri, tasavvufta yetişip icâzet aldıktan sonra, insanlara doğru yolu anlatmaya başladı Kırk yaşına yaklaştığı sırada Türkistan'a gitti Bu sırada tasavvuf hâllerine gark olmuş, yüksek derecelerde, kendinden geçmiş bir hâldeydi Kâbil'e vardıklarında hâlleri pek yüksek derecelere ulaşmıştı Orada insanlara ilim yaymakla meşgûl oldu O bölgede hizmetleri çok tesirli olup, insanlar sohbetine koştular ve feyzleri ile saâdete kavuştular Hattâ meşhûr kumandanlar onu ziyâret etmek, sohbetinde bulunmak arzusuyla bulunduğu yere gittiler

Kayyûm-i Cihân MuhammedSeyfullah hazretleri, her işinde olduğu gibi nâfile namazları kılma husûsunda da sünnete uyardı Namaz kılarken namazın tâdil-i erkânına, edeblerine riâyet eder, hudû', huşû' ve tumânînet içinde olurdu Kıyâmda ve secdede uzun müddet dururdu Kendinden geçmiş, kalbi Allahü teâlâya yönelmiş, dünyâ düşüncelerinden tamâmen kurtulmuş bir hâlde namaz kılardı Her hafta, peşi peşine olmak üzere; pazartesi, salı, çarşamba ve perşembe günleri bâzan da hafta boyunca oruç tutardı Giyinme husûsunda da sünnete uyardı Aslâ bid'at işlemezdi Hiçbir bid'ati beğenmez ve kabûl etmezdi Bid'at sâhiplerinden uzak durur, onları meclisine kabûl etmezdi Dünyâya düşkün olanları huzûruna kabûl etmez, zenginlerle görüşmezdi

Kayyûm-i Cihan hazretleri, bir gün yeğeninin evine gitmişti O sırada, kapıda bir Hintli duruyordu O gelince kenara çekilip yol verdi Bu sırada Kayyûm-ı Cihân hazretleri ona bir nazar edip içeri girdi İçeri girince; kapıdaki Hintliyi sordu Bir ihtiyaç için geldiğini söylediler Bunun üzerine; "Yakında sohbetimize gelir" buyurdu Bunu işitenlerden biri; "Hindûnun müslüman olacağına dâir müjde verildi" dedi Bir müddet sonra o Hindû bir arsa yüzünden biriyle hasım oldu Meselenin halli için İslâm kâdısına baş vurdu Kâdı huzûrunda konuşurken, sözlerinden müslüman olduğu anlaşılıyordu Daha sonra müslüman olduğunu açıkladı ve Kayyûm-ı Cihân hazretlerinin dergahına gidip talebelerinden oldu

Umdet-ül-Makâmât kitabının müellifi Hâce Muhammed Fadl şöyle anlatmıştır: Evimizin önünde bir söğüt ağacı, vardı Bir ara bu ağaç kurudu Bir gün Kayyûm-i Cihân hazretleri abdest alırken, abdest aldığı suyu bir kaba koydum Niçin aldığımı sorunca; "Kurumuş bir söğüt ağacımız var Onun dibine dökeceğim" dedim "Eğer bu niyetle dökeceksen o ağaç yeşerir" buyurdu Götürüp söğüt ağacının dibine döktüm Onun bereketiyle yeşermesini arzu ediyordum Nihâyet ağaç yeşerip tâze dallar verdi Kayyûm-i Cihân hazretleri bir gün bu söğüt ağacına bakarak; "Bu ağaç biz hayatta olduğumuz müddetçe bâzan kurur, bâzan yeşerir Fakat biz vefât ettikten sonra tamâmen kurur!" buyurdu Gerçekten de buyurduğu gibi oldu

Kayyûm-i Cihân hazretleri bir gün abdest aldı, hizmetçiye dönerek; Bu abdest suyunu sakla ona ihtiyaç olacak" buyurdu Hizmetçi; "Ne için lâzım olacak?" deyince; Bir yılanın zehirinin tesirini defetmek için!" buyurdu SonraCumâ namazına gitti Namazdan dönünce; huzûruna zayıf ve bitkin bir kimse getirdiler ve; "Bunu yılan soktu ölmek üzeredir Bir de küçük çocuğu var, babasız, yetim kalacak! Bir duâda ve yardımda bulunun!" dediler Kayyûm-i Cihân hazretleri Cumâ namazına gitmeden önce abdest alırken hizmetçiye bir kaba koymasını söylediği abdest suyunu istedi "Onu bunun için ayırmıştık" buyurduSonra yılanın soktuğu kimseye verip, bir kısmını yılanın soktuğu yere sürmesini söyledi Buyurduğu gibi yapınca hemen iyileşti

Ömrünün son günlerinde, Peygamber efendimizin kabr-i şerîfini ziyâret arzusuyla yandı Gençliğinde hacca gidip, ziyâret etmişti Hayâtının son zamanlarında Kâbil'e gittiSon günlerinde ibâdet ve tâatlarını pek ziyâde arttırmıştı Bu hâlini görüp ibâdetleri çok ziyâdeleştirdiniz denilince, tebessüm ederek; "Artık ömür sona erdi, elden ne gelirse yapmak lâzım" buyurdu Son günlerinde sohbetleri kalabalıktan taşmaya başladı Pekçok kimse onun sohbetini bulunmaz bir ganîmet bilerek feyzlerine kavuşuyordu Vefâtından önce sıtma hastalığına tutulup, hastalığı yedi gün şiddetle devâm etti Hastalığı sırasında alnından terlerin aktığı görülerek, şifâya kavuşacağınıza alâmet denilince, tebessüm edip; "Ümid ediyorum ki, âhiret şifâsı hâsıl olacak!" buyurdu Son nefesleri verdiği sıralarda başında bulunanlar yüzündeki nûrun git gide fazlalaştığını görerek hayret ettiler Bu hâldeyken başında Yâsîn-i şerîf sûresinin okunmasını emretti ve okundu Kendisi de hep zikir ile meşgûl oluyordu Bu hâldeyken tebessüm ederek 1797 (H1212) senesinde vefât ettiCenâzesi yıkanırken yanında bulunan Hacı Muhammed Fadl şöyle anlatmıştır: "Cenâzesi yıkanırken ben ayak ucunda duruyordum Yıkama işi bitince yüzüyle bana karşı bir işâret yaparak ayaklarını gösteriyordu Ayak ucuna gidip baktığımda az bir yerin kuru kaldığını gördük ve yıkadık Cenâzesinde büyük bir cemâat toplanmıştıKabre koymak üzere kabrine inmiştim Mübârek yüzünü birazcık kıbleye karşı çeviriyordum Kendisi gâyet yavaş bir hareketle yüzünü kıbleye çevirdi Yüzünü açtım, yüzünde görülmedik bir nûr parlıyordu ve gittikçe artıyordu ki akıl onu anlayamaz"

Kabri, Rûşenî Hindî Mescidi yanındadır Vefât etmeden önce bir gün bir yere oturup sohbet etmişti Orada gâyet güzel ve yeşil bir ağaç vardı Ağaç altında oturulduğu sırada; "Burası kâmil ve mükemmil bir zâtın mekânı olacak" buyurmuştu Vefât edince kendisi işâret ettiği o yere defnedildi

Kayyûm-i Cihân Muhammed Seyfeddîn hazretlerinin eserleri: 1) Âdâb-ül-İrşâd: Bu eserine Ma'den-ül-Esrâr adı da verilmiştir 2) Mahzen-ül-Envar-i Ahmedî fî Keşf-il-Esrâr-il-Müceddidî, 3) Çihâr Cûy (Dört Nehir)

GERÇEK TABİB

Bir defâsında Tîmûr Şâh hastalandı ve bir türlü çâre bulamadı Nihâyet Kayyûm-i Cihân hazretlerine haber göndererek; "Tabibler tedâvisinden âciz kaldılar, bir çâre bulamadılar! Şimdi sizin himmetinizi beklemektedir" dediler

Bu haber üzerine Kayyûm-i Cihân hazretleri hemen; "Esferze bitkisinden bir miktar ilâç yapıp üç gün yutsun, inşâallahü teâlâ şifâ bulacak" buyurdu Bu durumu tabibler duyunca hepsi birden ittifak hâlinde; "Onun hastalığı soğuk sebebiyle olmuştur Eğer "Esferze" bitkisinden yapılan ilâç verilirse ölümüne sebeb olur Fakat mâdem ki, Kayyûm-i Cihân böyle buyurmuş tecrübe edilsin" dediler Bunun üzerine Tîmûr Şâh'ın tabîbi olan en meşhûr tabib; "Tecrübe gerekmez Bu, canla oynamaktır" dedi Tabiblerin endişesi ve bu husûsdaki dedikoduları Kayyûm-i Cihân hazretlerine bildirilince, bir miktar "Esferze" bitkisi istedi Kendi eliyle ilâç hazırlayıp, Tîmûr Şâha gönderdi ve; "Bu bitkide üç çeşit özellik vardır Hiç endişelenmesin Üç gün bu ilâcı kullansın, sıhhate kavuşacak" buyurdu Tîmûr Şâh, Kayyûm-i Cihân hazretlerinin tavsiye ettiği ve eliyle yaparak gönderdiği ilâcı üç gün kullandı Sonunda sıhhate kavuştu Tîmûr Şâh ve ilâcın kullanılmasına mâni olmak isteyen tabibler hayret ettiler Kayyûm-i Cihân hazretlerinin ilim ve mârifet sâhibi bir velî olduğunu anlayıp sohbetine katıldılar

1) Umdet-ül-Makâmât; s445
2) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c18, s62

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.