08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Emîr Gilân-İ Vâşî
EMÎR GİLÂN-İ VÂŞÎ
Buhârâ'nın büyük velîlerinden Buhârâ yakınlarında bulunan Vaş köyünde doğduğu için Vâşî nisbet edilmiş ve böyle tanınmıştır Doğum târihi bilinmemektedir On dördüncü asırda yaşadı ve bu asrın sonlarında vefât etti
Emir Gilân-ı Vâşî küçük yaştan îtibâren din ve fen ilimlerinde tahsîle başladı Daha sonra o devirde ilâhî feyzlerin kaynağı, gizli sırların perdedârı ve insanlara doğru yolu göstermede, irşâd makâmının en üst noktasında bulunan Seyyid Emir Külâl hazretlerinin talebelerinden oldu Onun dersleri, sohbetleri ve teveccühlerinin bereketi ile ilimde ve evliyâlık derecelerinde yükseldi Emir Külâl hazretlerinin vefâtından sonra, talebelerin terbiye ve tahsîli işi ile meşgul olmaya başladı
Evliyânın büyüklerinden Hâce Alâeddîn Goncdüvânî hazretleri, Şâh-ı Nakşibend Muhammed Behâeddîn Buhârî hazretlerine erişmezden önce Emir Gilân-i Vâşî hazretlerinden zikir dersleri almışlardır Bu hususta, Hâce Ubeydullah hazretleri, Alâeddîn Goncdüvânî'nin şunları söylediğini nakletmiştir:
Ben on altı yaşlarında iken, Emîr Gilân-i Vâşî'ye yetiştim Gizli, sessiz zikir yolunda idi Bana da, gizli zikir ile meşgûl olmamı tavsiye etti Gizli zikir esnâsında, hâlimi gizli tutmamı, benimle yanyana, dizdize oturanların bile hâlimden bir şey anlamamaları, lâzım geldiğini bildirdi Bu tavsiyelerde çok ısrar etti Nice zaman bu şekilde zikre devâm ettim Nefsin arzularını yapmamakta ve nefsimin gıdâsını kesmekte, yâni az yemekte o kadar ileri gittim ki, yüzüm sararıp soldu
Bir gün annem bu hâlimi görünce, hasta olduğumu ve bunu saklamamamı söyledi "Hasta değilim " dedim Yine ısrar etti "Eğer bu hâlinin sebebini söylemezsen, verdiğim sütü helâl etmem " dedi Ben de vaziyeti olduğu gibi anlattım Bu işin büyüklerin yoluna girmek olduğunu söyledim Annem, fevkalâde sevindi Kelime-i tevhîd okumakla meşgûl oldu Ben, bu gizli sırrı açıklamak zorunda kaldığım için çok üzüldüm Durumu Emîr Gilân-i Vâşî'ye arzettim Emîr Gilân-i Vâşî hazretleri tebessüm edip; "Annene de bu yolda çalışmak izni verildi " buyurdu Annem bir müddet bu zikre devâm etti Bir gün erkek kardeşim sahrâya gitmişti Annem beni çağırdı "Oğlum, kazanı yıka ve temiz su doldur Bu sana vasiyetimdir " dedi "Peki " deyip, söylediğini yapmaya başladım Bu işi yaparken, annem abdest alıp iki rekat namaz kıldı Beni karşısına alıp zikre devâm etmemi söyledi Okumaya başladım Kendisi de içinden zikre başladı Bu vaziyette bir saat ya geçmiş veya geçmemişti ki, annem birden sustu ve öylece kaldı Baktım rûhunu teslim etmişti "
Emîr Gilân-i Vâşî hazretleri zâhirî ve bâtınî ilimlerde zamânın en ileri gelenlerindendi Şüpheli olmak korkusuyla mübahların çoğundan sakınır, dünyâlık olan her şeyden uzak dururdu Her işinde Allahü teâlânın rızâ-i şerîfini arardı Allahü teâlâdan korkması, O'nun emir ve yasaklarına riâyet etmesi fevkalâde idi Güzel sıfatlarla kendini süslemişti Haram ve şüphelilerden çok sakınır, dünyâ malına kıymet vermezdi Çok cömerd idi Devamlı zikr, ibâdet ve tâat ile meşgûl olurdu İslâmın vekarını korur, bundan tâviz vermezdi Her hâliyle örnek alınacak çok yüksek bir zâttı Emîr Gilân-ı Vâşî hazretleri on dördüncü asrın sonlarında vefât etti
1) Reşehât Ayn-ül-Hayât (Arabî); s 48
2) Reşehât Ayn-ül-Hayât (Osmanlıca); s 75
3) El-Hadâikü'l-Verdiyye; s 532
4) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c 10, s 120
|
|
|