Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
tavilî, ziyaeddin, ömer

Ömer Ziyâeddîn Tavîlî

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ömer Ziyâeddîn Tavîlî




ÖMER ZİYÂEDDÎN TAVÎLÎ

On dokuzuncu yüzyılda Irak’ta yaşamış olan evliyâdan Osman et-Tavîlî hazretlerinin üçüncü oğludur 1839 (H1255) senesinde Tavila’da doğdu 1900 (H1318) senesinde vefât etti

Asîl, ilim ve fazîlet sâhibi bir âileden dünyâya gelen Ömer Ziyâeddîn Efendi, bulunduğu bölgenin medreselerine devâm ederek ilim tahsîl etti Kerkük’teki Talabânî Medresesinde okuyarak ilmini artırdı Bu medreseyi bitirerek yüksek ilim sâhibi oldu İlim öğretmek ve insanlara İslâmiyeti anlatmak üzere Horaman’a döndü Ders okutup talebe yetiştirmeye başladı Bu sırada Nakşibendiyye yoluna intisâb etti Daha babası hayattayken, ağabeyi Şeyh Muhammed Bahâeddîn’in sohbetinde bulunarak tasavvuf yolunda ilerledi Ağabeyinin gözetimi altında babasından Nakşibendiyye yolundan hilâfet aldı

Ömer Ziyâeddîn hazretleri haramlardan ve şüphelilerden şiddetle kaçınarak dünyâdan uzak bir hayat yaşadı Dergâhlar, mescidler tesis ettirdi Dergâhların tâmiri için talebelerini durmadan teşvik etti Hanikin’de bir medreseyi, Kızarâbâd’da Sa’diye Medresesini, Köysancak’taki bir medreseyi ve Biyara’da üniversite ayarında bir medreseyi açtı Ayrıca zamânımızdaki okullara benzeyen birçok mektepler açtı; bu ilim yuvaları da talebelerle dolup taştı Bu okullarda okuyan talebelerin rahatlığını ve iâşesini temin etti Ömer Ziyâeddîn hazretlerinin kurulması ve îmârı için çalıştığı dergâh ve medreselerden bir asır boyunca binlerce âlim ve velî yetişti

Bu dergâhlarda ve medreselerde en yüksek derecede Kur’ân-ı kerîm hâfızlığı, fıkıh, hadîs, tefsîr usûlleri öğretildi Kelâm, sarf, nahiv (gramer), matematik, mantık, astronomi, edebiyât, münâzara gibi önemli dersler okutuldu Böylece zâhirî ve mânevî ilimlerle ilgili eğitim yapan bu mescid, dergâh ve medreselerin sayısı arttı Nitekim 1892 senesinde Tavila’da ve 1896 senesinde Serdüşt’te diğer bir dergâh inşâ edildi

Ömer Ziyâeddîn hazretleri kitapların çok pahalı olduğu bir zamanda, medreselere ve dergâhlara devam eden talebelerin faydalanması için bir kütüphâne kurdu Özellikle Biyara’da kurduğu kütüphânede değişik ilim ve fenlerle ilgili on bine yakın kıymetli ana kaynak kitap bulundurdu

Şeyh Ömer Ziyâeddîn’in; Muhiddîn, Alâeddîn, Necmeddîn, Nizâmeddîn, Cemil, Kâmil ve Nâib adında ilim ve fazîlet sâhibi oğulları vardı Bu oğulları ilim, ibâdet ve takvâlarıyla babalarının yolunu devâm ettirdiler

Ömer Ziyâeddîn hazretlerinin birçok kerâmetleri görüldü Bir defâsında Senendec kasabasına gitti Bu beldenin müftüsü olan Molla Lütfullah Efendi, Şeyh Ömer Ziyâeddîn’i birkaç defâ evine dâvet etti Ömer Ziyâeddîn hazretleri bir mâzeret beyân ederek dâvete icâbet etmedi Bir gün müftünün ısrarlı dâveti karşısında onu kıramadı Yanında bulunanlarla birlikte dâvete icâbet etti Müftünün evinin kapısına geldiği zaman eşiğin önünde durdu ve; “Estağfirullah” diyerek birkaç adım geri çekildi Ev sâhibinden kazma ve kürek istedi Onun emri üzerine eşiğin bulunduğu yer bir insan boyu kazıldı Bu derinliğe ulaştıklarında bir mermer taşın olduğu görüldü Taş yukarıya çıkartıldığında üzerinde “Bismillâhirrahmânirrahîm, lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah” yazısının bulunduğunu hayretle gördüler Ömer Ziyâeddîn hazretleri; “Kapı eşiği altında böyle bir yazı varken, üzerinden nasıl atlayıp geçebiliriz” buyurarak bir kerâmetini izhâr etti

Şeyh Ömer Ziyâeddîn hazretleri ömrünü ilim öğrenmek, öğretmek ve İslâmiyeti anlatmakla geçirdikten sonra, 1900 (H1318) senesinde vefât etti

Bir gün Molla Abdülkâdir, Ömer Ziyâeddin ve diğer bâzı talebeleri ile Horaman’a gitmek üzere yola çıkmıştı Molla Abdülkâdir ilimde oldukça yükselmiş, Ömer Ziyâeddin Efendinin kerâmetini görüp öyle bağlanmak istiyordu Yolda, ikindi vakti, yolun kenârında dokuz-on kişinin üzerinde rahatça cemâatle namaz kılabilecekleri bir kayalık yere geldiler Ömer Ziyâeddin Efendi ikindi namazını burada kılmayı emretti Namazdan sonra Molla Abdülkâdir’e; “Benden bir şey istemiştiniz İşte isteğinizin vakti geldi” buyurdu ve meâlen; “Eğer biz bu Kur’ân-ı kerîmi bir dağa indirmiş olsaydık, sen onun Allah korkusuyla, baş eğerek parça parça olduğunu görürdün” (Haşr sûresi: 21) âyet-i kerîmesini okudu Bu esnâda üzerinde bulundukları kaya ikiye ayrılmış, Ömer Ziyâeddîn’in oturduğu kısım diğerlerinin oturduğu kısımdan ayrılmıştı Bunu gören Molla Abdülkâdir, özür dileyerek Ömer Ziyâeddîn Efendinin talebesi oldu

1) Sirâcü’l-Kulûb; s76
2) Ulemâünâ fî Hidmet-il-ilmî Ved-dîn; s410

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.