Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
dede, esrar

Esrâr Dede

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Esrâr Dede




ESRÂR DEDE

On sekizinci yüzyıl dîvân şâirlerinden ve mevlevî şeyhi Asıl adı, Seyyid Mehmed'dir 1748 (H1162)'de İstanbul'da Sütlüce'de doğdu 1796 (H1211)'de Galata Mevlevîhânesinde vefât etti

Âilesi ve soyu hakkında geniş bilgi yoktur Babası Ahmed-i Bîzebân, onun babası Hasan ve onun da babasının ismi Osmân'dır Eserlerinden anlaşıldığına göre, çok iyi bir öğrenim görmüştür Arapça ve Farsça'ya tam vâkıf olduğu gibi; Latince, Yunanca ve İtalyanca da biliyordu Devrin en yüksek medreselerinde fen ve din bilgileri öğrenmekte iken bir gün yolu Galata Mevlevîhânesine düştü Bu sırada mevlevîhânede Şeyh Gâlib İslâmiyetin yayılması için gayret sarfetmekteydi

Seyyid Mehmed merak ederek girdiği bu dergahta Gâlib Dede'nin sohbetinin tatlılığı, ruhlara hayat veren sözlerinin tesiriyle bir daha çıkmamak üzere kaldı Şeyhe bağlılığını arz edip talebelerinden oldu Seyyid Mehmed böylece tarîkata girip "Esrâr" mahlasını aldı ve bundan sonra Esrar Dede diye anıldı

Mevlevîlik dâiresine katılan Esrar Dede'nin bundan sonraki hayâtı, hocası Şeyh Gâlib'in terbiyesi ve eğitimi altında geçti Onunla her an berâber olacak kadar teslimiyet içinde olan ve her hâlini hocasının yaşayışına uyduran Esrar Dede, tezkireci ve meşîhat makamlığını kazandığı halde şeyhinin yanından ayrılmadı Galata Mevlevîhânesinde kendisine ayrılan bir odada yaşadı Bu sırada pekçok eser vücuda getirdi

Dîvân edebiyâtının son büyük temsilcisi olan ve bu edebiyâta yeni bir söyleyiş getirip zenginlik kazandıran Şeyh Gâlib'in, talebesi Esrâr Dede'ye çok büyük tesiri oldu Bu sebeple Esrar Dede şiirde Mevlevî olduktan sonra şöhret buldu Onun şiirlerinin toplandığı Dîvân'ı en önemli eseridir Diğer önemli eserleri ise; Mübâreknâme-i Esrâr, Fütüvvetnâme-i Esrâr, Lugat-ı İtalyân ve Tezkire-i Şu'arâ-yı Mevleviyye'dir

Esrâr Dede ve hocası Şeyh Gâlib'in Osmanlı Sultanı Üçüncü Selîm Hana tam bir muhabbet ve bağlılıkları vardı Bu durum Sultanın aleyhinde olanların onlar hakkında ileri geri konuşmalarına sebeb oluyordu Bunlara karşı Esrar Dede bir gazelinde;

Ne Süleymân ne Selîm'in kuluyuz,
Hazret-i Rabb-i Rahîmin kuluyuz

Husrev-i âleme yok minnetimiz,
Öyle bir şâh-ı kerîmin kuluyuz

diyerek çok güzel bir cevap vermiştir Esrar Dede'nin şiirlerinde kırk yaşındayken girdiği Mevlevîlik yoluna ve evliyânın büyüklerinden Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'ye büyük bir sevgi duyduğu görülmektedir Bu hususta yazdığı bir şiiri şu beyitle son bulmaktadır:

Lutfuna muhtaçtır Esrâr-ı zâr
El-meded ey hazret-i Mollâ-yı Rûm

Dünyâya ve dünyâ bağlılarına rağbet etmeyen Esrar Dede, kendisinden nasîhat isteyenlere dünyâ nîmetlerinin ve güzelliklerinin geçici olduğunu söyler ve ölümü hatırlatırdı Çok cömert olup, eline geçen malı ve parayı fakirlere dağıtırdı Esrar Dede'nin şu şiiri onun ne kadar ince ruhlu olduğunu göstermektedir

Derd-i dile bîgâne vü mahrem güler ben ağlarım
Özge belâ kim hâlime âlem güler ben ağlarım

Hiç kimseye olmuş değil böyle belâ-yı bü'l-aceb
Kim beytü'l-ahzân-ı dilimde gam güler ben ağlarım

Naz ü niyâza yok vakit hayran olur görse gözüm
Ancak hemen ol dilber-i gülfem güler ben ağlarım

Nâdîde bir dîvaneyim baştan başa efsâneyim
Hicrânımın ahvâline mâtem güler ben ağlarım

(Gönül derdine yabancı ve dost güldüğü halde ben ağlıyorum Bu âlemin güldüğü benim ağladığım başka bir derttir

Böyle ziyâdesiyle şaşılacak belâyı hiç kimse görmedi Ki o gönlümün hazret-i Yâkûb gibi hüzünlü evinde gam güldüğü halde ben ağlıyorum

Gözüm görse nâz ve niyâza yalvarıp yakarmaya vakit bırakmadan hayran olup kendinden geçer Fakat o gül ağızlı sevgili güldüğü halde ben ağlıyorum

Eşi bulunmaz baştan başa efsâne olmuş bir deliyim, benim ayrılık hallerime mâtem güldüğü halde ben ağlıyorum)

Esrâr Dede mîrâc gecesine tesâdüf eden bir zamanda 1796 (H1211)'de Galata Mevlevîhanesinde vefât etti Bu sırada henüz kırk dokuz yaşındaydı Ömrünün son dokuz yılını geçirdiği bu Mevlevîhânenin bahçesinde kendisinden yüz yıl önce ölen mevlevî dervişiFasîh Dede'nin kabrinin sol yanına defnedildi Hocası Şeyh Gâlib'in söylediği şu târih rubâisi, Esrâr Dede'nin mezar taşında yazılıdır

Esrar Dede çileyi hatm ettiği dem
Sırr oldu serin hırka-i tâbûta çeküp
Gâlib dedi târihin efsûs efsûs
Hemdemlerini hayrân kodı Esrâr göçüp 1211

(Esrar Dede çileyi bitirince tâbût hırkasını başına çekip gizlendi Gâlib ne yazık ki onun târihini "Arkadaşlarını Esrar hayran koyup göçüp gitti" diye söyledi)

1) Esrar Dede, Tezkîre-i Şu'ârâyı Mevleviyye, İGenç; s1-35
2) Esrar Dede, RBaykara, Türkiyât Enstitüsü; s3-20
3) Türk Şâirleri, SNErgun, 1345-1350

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.