Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
dede, yaman, yanan

Yaman Dede, Yanan Dede

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yaman Dede, Yanan Dede




YAMAN DEDE, YANAN DEDE

Ahmet Miroğlu

Yak sinemi ateşlere, efgânıma bakma,
Ruhumda yanan ateşe, nirânıma bakma,
Hiç sönmeyecek aşkıma, imânıma bakma,
Ağlatma da yak, hâl-i perişanıma bakma

İslâm dini, öyle geniş bir coğrafyada, öyle geniş bir alana yayılmıştır ki, tarihin değişik dönemlerinde Arabı, Türkü, İranlısı, Afrikalısı, Hindusu, Pakistanlısı, Rumu, Ermenisi, Gürcüsü can u gönülden müslüman olmuştur Dinimizin ilâhî nefhası bu insanların iliklerine kadar işlemiş, eridikleri o manevi potada bir daha ayrılmamacasına kaynaşıp yekvücut olmuşlardır
Bütün bu milletlerden ve isimlerini sayamadığımız daha başka milletlerden nice aşık ve yiğit müslüman çıkmıştır Allah, Peygamber, Kur’an ve İslâm aşkıyla yanıp tutuşan, ağlayan, kendilerini duygularının seline bırakıp, hislerini gözyaşlarıyla şiir kalıbına dökerek terennüm eden bu samimi, sadık müslümanları tanımaya, duygularını anlamaya çalışmak bile hayli çaba gerektirir
Asıl adı olan Mehmet Kadir Keçeoğlu olarak değil, Yaman Dede lakabıyla meşhur olmuş böyle bir Peygamber aşığından söz etmek istiyoruz
Ünlü şair Yahya Kemal onu bir beytinde şöyle tanıtır:
“Yüz sürdü hâk-i pâyine çok Müslüman dede
Mollâ-yı Rûm görmedi senden Yaman Dede
Yani, nice müslüman dede Allah Rasulü’nün ayağının tozuna yüz sürdü ama Anadolu alimleri senden yaman dede görmedi
Üstad, 1887 yılında Kayseri’nin Talas nahiyesinde dünyaya gelmiştir Aslen Ermeni’dir İlk tahsilini Kayseri’de yapmıştır 1900 yılında Kastamonu İdadisi’ne (Ortaokulu’na) kaydolmuş, bu okulda bütün derslere ilgi duymakla beraber bilhassa Türkçe, Arapça ve Farsça’ya karşı kabiliyetiyle öne çıkmıştır
O devirde gayri müslim talebe din derslerinde sınıfı terk ederlerdi Halbuki üstad sınıfta kalır, can kulağı ile dinler, derste geçen ayet-i kerimeleri hafızasına nakşederdi Bu arada Arapça dersinde ve bazı mısralarda misal olarak zikredilen ayetler, üstadın İslâmiyet’e olan sevgisini kuvvetlendiriyor, kalbini nurlandırıyordu Bir süre sonra müslüman öğrenciler bile onun ilminden istifade etmeye başlamıştı

Mevlana İle Açılan Kapı
Üstadın hayatında Mevlâna’nın da büyük etkisi vardır Daha mektep sıralarında iken Mevlâna’ya sonsuz bir aşkla bağlanmış, bir çok mecliste Mesnevî beyitlerini gözyaşları içinde okuduğu görülmüştür
13 yaşında Müslüman olmuş fakat bunu uzun seneler gizlemek zorunda kalmıştı Bu hususu bizzat kendisi şöyle anlatmaktadır:
“Mevlâna’nın Mesnevîsi’ni okuduktan sonra İslâmiyet’e karşı muhabbetim arttı Ailemden gizli olarak bütün vaktimi İslâmî eserleri tetkik ile geçirmeğe başladım Kiliseye gidiyor, hiçbir dua etmeden dışarıya çıkıyordum
Onun bu davranışları müslüman öğrenci arkadaşlarının ve hocalarının gözünden kaçmıyordu Hatta ilk ismi olan Diyamandi’yi biraz değiştirerek ona artık Yamandi Molla demeye başlamışlardı
Kastamonu İdadisi’ni birincilikle bitirdikten sonra yine aynı yerde Nasrullah Medresesi müderrisi Hacı Mümin Efendi’den altı ay kadar özel ders almıştır
Peşinden yüksek öğrenimini tamamlamak için İstanbul’a gelmiş ve Hukuk Fakültesi’ne kaydolmuştur
Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra Kassam Müşaviri merhum Tevfik Molla’dan fıkıh dersleri almış, ayrıca Damad Şerhi’nden faydalanmıştır Bütün bu gayretler hidayet nurunun gönlüne akmasına, İslâmiyet’te devamlı merhaleler kat etmesine, bu merhalelerin birinde kendinden geçip yeni bir alemde doğmasına vesile teşkil etmiştir
Bu arada Mesnevî’yi de okuyup bitirmiştir 1941 yılı temmuz ve ağustos aylarında Tokat, Konya ve Kayseri'de, 1942 senesinin aralık ayında ise Üsküdar’da Mevlâna hakkında konferanslar vermiştir

'Keşke Sizin Çocuğunuz Olsak!'
Bu sıralarda ismini henüz değiştirmemiş ve müslümanlığını da ilan etmemişti Gizli ibadet etmek ona çok zor geliyordu Özellikle Ramazan’da sabah kahvaltılarından kaçınmak, akşam yemeğini tam iftara denk getirmeye çalışmak güç ve azap verici bir işti Hatta bazen camiye gittiğinde kendisini tanıyan bir arkadaşını görse hemen dışarıya çıkıyordu İşte bundan kurtulmak ve artık serbestçe ibadet edebilmek için 1942 senesinde ismini değiştirdi Çünkü müslümanca ibadet yapabilmesine izin vermeleri şartıyla ailesinin bütün ihtiyaçlarını temin etmeyi önermiş fakat reddedilmişti Bu anlaşmazlık üzerine bir sabah erken saatlerde evinden ve çok sevdiği kızından ayrılmak zorunda kalmıştır Ardından bir çile devresidir başlamıştı Aynı yıllarda Kadıköy Vakıflar İdaresi'nin avukatlığını yapmıştır
Kalbindeki ilâhî muhabbet ateşi gün geçtikçe büyüyen Yaman Dede, Yunus gibi her yaratılanı Yaradan’dan ötürü seviyor, etrafındaki herkes bu sevginin yansımalarından nasibini alıyordu Öyle ki, Saint Benoit Fransız Kız Okulu’nda Türkçe öğretmenliği yaptığı yıllarda bir öğrencisinin gözyaşları içinde “hocam, keşke sizin çocuğunuz olsaydık” diyebiliyordu
Notre Dame De Sion Fransız Kız Lisesi’ne Edebiyat Hocası olarak nakledildiğini Saint Benoit’daki talebelerine haber verdiği zaman, bütün sıralardan, üstadın ölüm haberini almışçasına bir çığlık kopmuş, öğrenciler ayağa kalkarak hep birlikte: “Hocam biz sizden ayrılmak istemiyoruz Siz bambaşka bir insandınız Ah hocam, bizi kurban verdiniz!” diye haykırmışlardı
Daha sonraları İstanbul İmam Hatip Okulu Farsça Öğretmenliği’ne, oradan da 1960 yılında İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü Farsça hocalığına tayin olmuştur Fakat manen dinç olsa da bedenen ihtiyarlamış olan bu Hak ve Peygamber aşığı zat rahatsızlanmış ve geride ikinci eşi ile ilk evliliğinden olma çok sevdiği gayri müslim kızını ve bir de ölümü ile büyük elem ve ızdıraba boğduğu çok sayıda öğrencisini bırakarak, 3 Mayıs 1962 tarihinde 75 yaşında Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur
Öğrencisi olma bahtiyarlığına erenler, onun nice dikenli yollardan geçerek ilâhî aşkın son mertebesine ulaşmış gerçek bir mümin olduğunu anlatırlar Ve tabii yapmacık hareketlerden nasıl kaçındığını, karşısına gelen kimsenin rütbesine bakmadığını, küçük bir çocuğu bile büyük bir insanmış gibi saydığını, bilirim iddiasında bulunmaktan uzak durup daima tevazu gösterdiğini özellikle belirtirler

İlahi Aşkın Kalemi
Yaman Dede sitayişle anlatılan birçok özelliğinin yanı sıra, ilâhî kaynaktan aldığı feyze bağlı kuvvetli bir kaleme de sahipti Bu, şiirde olduğu kadar düz yazıda da sezilir İşte “Medet” başlıklı yazısından bir örnek:
“İşte göz yaşlarıma ruhsat verdin, kapını açmayacak olsan, senden bu ruhsat gelmezdi Her katre senden gelen bir müjdedir
Bu gözleri, bu kalbi al Başka bir çift göz, başka bir kalb ver Ta ki nefesinin hararetini sezip de göremediğim Canan’ın müşahedesine erebileyim
Bana öyle bir kulak ver ki Elest Bezmi'nde beni mest eden o tatlı sesi yeniden işitmek nasib olsun
Keçeoğlu, birçok dini ve edebi dergide yayınlanan yazılarında, kendisine Kayseri Mevlevi Şeyhi Remzi Dede tarafından verilen Yaman Dede müstear ismini kullanmayı tercih etmiştir Ancak tanıdıkları onun Allah ve Peygamber aşkıyla yanışına telmihle bu ismi küçük bir harf oyunuyla Yanan Dede şeklinde telaffuz ederlermiş
Bir sonraki sayfada sizlere Dede’nin ne “Yaman” bir “Yanan” dede olduğunu ayan-beyan gösteren, hemen hepimizin neredeyse ezbere bildiğini zannettiğim, bilmiyorsa da ezberlemesi gerektiğine inandığım bir naatını takdim ediyoruz
Şiir anlatılmaz hissedilir derler Doğrudur Bu naatta ifade edilen duyguları bütünüyle bütün zerrelerinizle hissedeceğinize eminim Ancak, dilinden soğutulmuş, dilin o güzelim inceliklerine yabancılaştırılmış ve Türkçe zevkinden mahrum bırakılmış kayıp neslin çocuklarının anlama güçlüğü çekeceğini varsaydığımız kelimelerin anlamlarına işaret etmeye çalıştık
Şiiri okurken her kelimesini anlamasanız da, akıp gidişi belli belirsiz bir ırmak kenarında, ulu bir çınar ya da mütevazi bir söğüt gölgesinde, Rabbinizle ve namütenahi nimetleriyle başbaşa bir ikindi serinliğinin huzurunu tadacağınızı biliyorum Bir müddet geçince, o serinliğin yerini, içinizi önce ılıtan, sonra ısıtan ve en sonunda yakıp kavuran bir ateş ve aşk harmanının alması dileğiyle

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.