Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hazretleri, menârî, seyfeddin

Seyfeddîn Menârî Hazretleri

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Seyfeddîn Menârî Hazretleri




Seyfeddîn Menârî hazretleri,


Şâh-ı Nakşibend Muhammed Behâeddîn-i Buhârî’nin yetiştirdiği büyük velîlerdendir Taşkend ile Semerkand arasında bulunan Ferket kasabasına bağlı Menâr köyünde doğdu Orada yetişti Oraya nisbetle “Menârî” denilmiştir

“SU YERİNE KANINI AKITSAYDIN!

Seyfeddîn Menârî, şöyle bir hadise anlatır:

Kız kardeşimin oğlu Şemseddîn, Şâh-ı Nakşibend hazretlerinin sohbetinden uzaklaştırılanlardan birisi idi Bir gün Şâh-ı Nakşibend hazretlerinin evine, hatırı sayılır misâfirler gelmişti Hocam Şâh-ı Nakşibend bu Şemseddîn’e; “Nehre git de suyu bu tarafa bağla” buyurdu Şemseddîn emri yerine getirmekte gevşeklik gösterdi Biraz sonra da gelip, Şâh-ı Nakşibend’e; “Vücûdumda bir hâlsizlik meydana geldi Su yoluna suyu bağlayamadım” dedi Bu ihmâl, Şâh-ı Nakşibend hazretlerini çok üzdü Mevlânâ Şems; “Kendini boğazlayıp da su yerine kanını akıtsaydın Senin için bu sözü söylemekten daha hayırlı olurdu” buyurdu Ondan sonra Şemseddîn’e bir hastalık musallat oldu Çâresini bulamadılar Bir ara benim yanıma geldi Hâlini anlattı: Kendisine;

“Hâce Alâüddîn-i Attâr’a git Hâlini arz et Senin için, Şâh-ı Nakşibend hazretlerine gidip, şefâat etmelerini ricâ et! Belki merhamet edip kabahatini bağışlar” dedim Yeğenim Şemseddîn, Alâeddîn Attâr’a gitmeyip, Muhammed Pârisâ’ya gitmeyi tercih ederek, onun yanına gitmiş, o da; “Senin derdin bizim tarafımızdan şifâya kavuşturulamaz Senin başvuracağın yer, Alâüddîn-i Attâr’ın kapısıdır” demiş Yeğenim Şemseddîn yine gitmemiş Gelip olanları bana anlattı Ben de kendisine; “Sana Alâüddîn-i Attâr hazretlerine git demedim mi? Başka yol kalmadı” dedim Yine Alâüddîn Attâr’a gitmedi Tekrar Muhammed Pârisâ’ya gitti Bundan sonra, Şemseddîn öyle hastalandı ki insanları bile tanıyamaz hâle geldi Böylece feci bir şekilde can verdi


SÂDIK TALEBE ODUR Kİ!

Sâdık talebelerin, şu üç edebe uymaları mecbûriyeti vardır: Hocasına makbûl sayılacak ne hizmet yapsa, bundan dolayı aslâ gurûra düşmemeli, nefse pay çıkarmamalıdır Kendisinden makbûl olmayan bir iş zuhûr etse, ümitsizliğe düşmemeli, ayrılmayı aslâ aklına getirmemelidir Hocasının verdiği emri muhâkeme ve münâkaşa etmeden yerine getirmek için canla başla gayret göstermelidir





Alıntı Yaparak Cevapla

Seyfeddîn Menârî Hazretleri

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Seyfeddîn Menârî Hazretleri




Seyfüddîn Menârî, Şâh-ı Nakşibend hazretlerinin en çok sevdiği talebelerinden idi O da, çok sadık idi, hocası vefât edinceye kadar sohbet ve hizmetinden ayrılmadı Şâh-ı Nakşibend hazretleri, bu kıymetli talebesine, kendisinden sonra Alâüddîn-i Attâr’a bağlanmasını işâret etti O da hocasının vefâtından sonra, Hâce Alâüddîn’in hizmetine girdi “TASAVVUFTA ESAS
Bu mübarek zatın da, mübarek hocaları gibi kıymetli sohbetleri vardır Buyurdu ki:
“Tasavvufta esas, hazır ve uyanık bir kalb ile devamlı zikirdir Bunun için zikrin hakîkati, her şeyi unutarak Allahü teâlâyı anmaktır Ya’nî her şeyi Allahü teâlânın rızâsı için yapmaktır
“Sâdık talebelerin, şu üç edebe uymaları mecbûriyeti vardır Hocasına makbûl sayılacak ne hizmet yapsa, bundan dolayı asla gurûra düşmemeli, nefse pay çıkarmamalıdır Kendisinden makbûl olmayan bir iş zuhur etse, ümitsizliğe düşmemeli, ayrılmayı asla aklına getirmemelidir Hocasının verdiği emri muhakeme ve münâkaşa etmeden yerine getirmek için canla başla gayret etmelidir
“Resûlullah efendimiz, Allahü teâlânın şöyle buyurduğunu bildirdi: (Ben kulumun, beni zannına göreyim Kulum beni anınca, ben onunla beraber olurum Eğer kulum beni nefsinde anarsa, ben de onu zâtımda anarım Eğer beni bir cemâat içerisinde anarsa, ben de onu ondan daha hayırlı bir cemâat [melekler] arasında anarım)”

“ÇEKTİĞİNİZ BU ACI NEDİR?”
“Allahü teâlâ A’râf sûresinin ikiyüzbirinci âyet-i kerîmesinde meâlen; (Allahtan korkanlar, kendilerine şeytandan bir vesvese dokunduğu zaman, Allahı ve azâbını düşünürler Bir de hemen bakarsın ki, onlar doğru yolu bulup şeytanın vesvesesini atmışlardır bile) buyuruyor Ya’nî müttekîler, kendilerine şeytandan bir şey isâbet edince ve onun vesvesesinin farkına vardıkları zaman, Allahü teâlânın emrini ve yasaklarını hatırlarlar Doğruyu görüp, şeytanın vesvesesinden uzak kalırlar
Seyfüddîn Menârî şöyle anlatır:
“İlk hocam Hamîdüddîn vefât ederken yanında bulundum Büyük bir ızdırap içinde idi Ona dedim ki: ‘Çektiğiniz bu acı ve ızdırap nedir? Tahsil etmeyi bıraktığımızdan dolayı bizleri kötülediğiniz o ilim hazineleriniz nereye gitti?’ Bunun üzerine; ‘Bizden gönül istiyorlar Ya’nî selim kalb istiyorlar Bizde ise ondan eser yok Izdırâbım bundandır’ dedi





Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.