Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
büyükleri, tabiinin

Tabiinin Büyükleri

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tabiinin Büyükleri




sa

ihvan

bu konu başlığı altında tabiin efendilerimizden aşağıda adı zikredilenleri göreceğiz




TABİİNİN BÜYÜKLERİ


Ata İbn Rebah (RA)



Amir İbn Abdullah et-Temîmî (RA)



Urve İbnu´z-Zübeyr (RA)



Er-Rabî İbn Hüseyin (RA)



İyas İbn Muaviye el-Müzenî (RA)



Ömer İbn Abdülaziz ve Oğlu Abdülmelik (RA)



El-Hasenu´l-Basrî (RA)



Kadı Şureyh (RA)



Muhammed İbn Sirîn (RA)



Rabiatu´r-Rey (RA)



Raca İbn Have (RA)



Amir İbn Şurahbîl El-Hımyerî (RA)



Seleme İbn Dinar (RA)



Saîd İbnu´l-Müseyyeb (RA)



Saîd İbn Cübeyr (RA)



Muhammed İbn Vasi el-Ezdî (RA)



Muhammed İbn Vasî El-Ezdi (RA)



Ömer İbn Abdilaziz (RA)



Muhammed İbnu´l-Hanefiyye (RA)



Tavus İbn Keysan (RA)



Tavus İbn Keysan (RA)



El-Kasım İbn Muhammed (RA)



Sile İbn Eşyem (RA)



Ali İbn El-Hüseyn (RA)



Ebu Müslim El-Havlanî (RA)



Selim İbn Abdillah İbn Ömer (RA)



Abdurrahman İbn Abdillah El-Gafikî (RA)



Abdurrahman El-Gafiki (RA)



Necaşi (RA)



Ebu´l-Aliye Rufey İbn Mihran (RA)



El-Ahnef İbn Kays (RA) - 1



El-Ahnef İbn Kays (RA) - 2



Ebu Hanife En-Numan (RA) -1



Ebu Hanife En-Numan (RA) -2

Alıntı Yaparak Cevapla

Tabiinin Büyükleri

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tabiinin Büyükleri




Ata İbn Rebah (RA)


Şu üç kişinin dışında, itimle, Allah´ın rızasını arayan hiç kimse görmedim Ata, Tavus ve Mücahid[1]


Şimdi hicretin 97 senesi, zilhicce ayının son on günündeyiz Beyt-i Atik, her taraftan, kimisi yaya, kimisi binitli, kimisi yaşlı, kimisi genç, kimisi erkek, kimisi kadın, kimisi siyah, kimisi beyaz, kimisi Arap, kimisi Acem, kimisi efendi, kimisi köle Allah´ın evine ziyarete gelen kimselerle kaynaşıyor


Onların hepsi insanların meliki (hükümranı) olan Allah´a huşu içinde, emrine boyun eğerek ve umut içinde gelmişlerdi


İşte müslümanların halifesi yeryüzünün hükümdarlarının en bü*yüğü Süleyman İbn Abdulmelik[2] yalın ayak, başıaçık ihramli bir hal*de Beyt-i Atik´i tavaf etmektedir


Onun hali, Allah rızası konusunda, kardeşleri sayılan halkının ha*line benzemekteydi


Arkasında da iki oğlu vardı


Oğulları ay parçası ve gonca gül gibiydiler


Tavafını bitirince hemen maiyetindekilerden birine:


«? Nerde arkadaşınız?» dedi O adam:


«? İşte orda namaz kılıyor» deyip Mescid-i Haram´ın batı köşe*sini gösterdi


Halife, arkasında duran iki oğluyla birlikte işaret edilen yere doğ*ru yöneldi


Muhafızları halifeye yol açmak ve onu sıkışıklıktan kurtarmak için peşinden gitmeye niyetlendiler, ama halife:


«Bu makam idarecilerle, idare edilenlerin eşit olduğu yerdir»


Bu makamda birisinin diğerine üstünlüğü ancak kabul edilmek ve takva iledir


Nice saçı başı dağınık ve toz toprak içinde olan kişiler Allah´ı huzuruna geldiler de Allah hükümdarları kabul etmediği halde onları kabul etti


Daha sonra o adamın yanma gitti ve onun hâlâ namazda oldu ğrjnu gördü


Halk onun arkasına, sağına ve soluna oturmuş vaziyetteydiler


Onların en gerisine de o oturdu


Kureyşli iki delikanlı müminlerin emirinin onun için geldiği ve namazını bitirmesini beklemek üzere halkla birlikte oturduğu bu ada*mı düşünmeye başladılar


Gördüler ki o, siyah yüzlü, kıvırcık saçlı ve yassı burunlu, yaslı bir Habeşliydi Oturduğu zaman siyah bir karga gibi görünüyordu´


Adam namazını biti´nce, Halife´nin bulunduğu tarafa döndü ve Süleyman İbn Abdulmelik onu selâmladı, o da Halife´nin selâmına karşılık verdi


Bu arada Halife ona yönelip tek tek hac ibadetinin yapılış şekil*lerini sormaya, o da her soruya cevap vermeye başladı


Sözüne ilâve yapmayı gerektirmeyecek şekilde açık konuşuyor-du


Söylediği her sözü Resûlüllah´a (sav) nisbet ediyordu Halife sorularını bitirince, Allah senden razı olsun deyip oğul*larına:


Kalkın, kalkın Üçüncü sa´y bitti, kalanlara devam edelim, dedî


Safa ile Merve arasındaki sa´ylarına devam ederlerken iki delikanlı birisinin şöyle seslendiğini duydular


«Ey müslümanlar!


İnsanlara bu makamda ancak Ata İbn Rebah fetva verebilir O bulunmazsa, Abdullah İbn Ebî Nuceyh» Çocuklardan birisi babasına dönüp:, Müminlerin emirinin görevlendirdiği kimse halka Ata İbn Rebah ve arkadaşından başka hiç kimseden fetva soramıyacaklarını nasıl emrediyordu


Sonra Halife´ye aldırjş etmeyen ve ona gerekli saygıyı göster*meyen bu adamdan fetva sormaya geldik!


Süleyman oğluna:


«Yavrum! Kendisini ve onun önünde bizim düşüklüğümüzü gör*düğün bu adam; Mescid-i Haram´da fetva sahibi olan- Ata İbn Ebî Re-bah´tır


O, bu büyük makamda Abdullah İbn Abbas´ın varisidir» Ondan sonra şöyle diyordu: «Yavrularım! İlim öğreniniz Düşük, olan ilimle yükselir Alçak olan onunla şeref sahibi olur Köleler onunla hüküm*darların derecesine yükselir»


Süleyman İbn Abdülmeiik, ilim hakkında oğluna söylediklerinde mübalâğa etmiyordu


Ata İbn Ebî Rebah, küçüklüğünde Mekkeli bir kadının kölesiydi


Ancak Aziz ve Celîl olan Allah habeşli köleye, çocukluğundan itibaren ayaklarını ilim yoluna koymayı lütfetmişti


O vaktini üçe ayırmıştı:


Bir kısmını sahibesine ayırmıştı ki en güzel şekilde ona hizmet ediyor, en mükemmel şekilde ona olan borcunu ödüyordu


Bir kısmını Rabbine ayırmıştı ki en temiz ve en ihlasiı ibadeti yapıyordu


Bir kısmını da ilim tahsiline ayırmıştı ki, Resûlüllah´ın (sav) as*habının hayatta kalanlarına gider ve onun gür ve temiz kaynaklarından devamlı alırdı


Ebu Hureyre, Abdullah İbn Ömer, Abdullah İbn Abbas, Abdullah Îbnu´z-Zübeyr ve diğer sahabîlerden aldı, Öyle ki göğsü, ilim fıkıh ve Resûlüllah´tan (sav) rivayet edilen hadislerle doldu


Mekkeîi hanımefendi, kölesinin kendini Allah´a sattığını Haya*tını ilim tahsiline vakfettiğini görünce onun üzerindeki-hakkından vazgeçip belki Allah onu İslâm´a ve müsfümanlara faydalı kılar diye Allah rızası için kölesini azat etti


O günden itibaren Ata İbn Ebî Rebah Beyt-i Haram´i kendine ma*kam yaptı


Onu kendisine sığınak İçinde tahsil yaptığı okul, içinde takva ve ibadetle Allah´a yaklaştığı namazgah yaptı,


Hatta tarihçiler şöyle demişlerdir: «Mescid yirmi yıla yakm Ata İbn Ebî Rebah´ın yatağı olmuştur»


Yüce tabiî Ata İbn Rebah ilimdeki mertebesine ulaşınca bütün takdirlerin üstüne çıktı


Çağdaşlarından pek az kişinin ulaştığı bir mertebeye yükseldi


Rivayet edilmiştir ki; Abdullah İbn Ömer umre yapmak için Mek*ke´ye gelmişti


Halk soru sormak ve fetva istemek üzere ona geldi Bunun üze*rine Abdullah şöyle dedi:


«Ey Mekkeliler! Ben size şaşıyorum


Aranızda Ata îbn Ebî Rebah varken, bana sormak için soruları bi*riktiriyorsunuz?!»


Ata İbn Ebî Rebah, dinde ve ilimde ulaştığı dereceye şu iki özel*likle kavuşmuştu:


Birincisi, nefsine karşı tam bir otorite kurmasıydı, faydasız şey-ferden zevk almaya hiçbir yol bırakmamıştı


İkincisi, vaktine karşı tam bir otorite kurmasıydı Onu lüzumsuz söz ve işlerde harcamazdı


Muhammed İbn Suka [3] bir grup ziyaretçisine şöyle anlattı:


«Bana faydalı olduğu gibi, belki size de faydalı olacak bir sözü söyleyeyim mi?»


Onlar: «Tabîî, söyle,» dediler


O şöyle dedi:


«Ata İbn Ebî Rebah, bir gün bana şu nasihati yaptı:


Ey kardeşimin oğlu! Bizden öncekiler, lüzumsuz konuşmayı sev*mezlerdi»


Ben de dedim ki:


«Onlara göre lüzumsuz konuşmak neydi?»


O şöyle dedi:


«Onlar Allah´ın kitabının dışında her sözün okunmasını ve anlaşıl*masını


Resûlüllah´ın (sav) hadisinden başka her sözün rivayet edilip anlaşılmasını yahut bir emr-i maruftan ve nehy-i ani´l-münkerden baş*ka veya kendisiyle Allah Te´âlâ´ya yaklaşılan ilimden başka ya da sana mutlaka lâzım olan ihtiyacını ve geçimini konuşmandan başka her sö*zü lüzumsuz saymışlardır


Daha sonra gözlerini bana dikip: «Oysa, yaptıklarınızı bilen de*ğerli yazıcılar sizi gözetlemekte [4]


«Herbirinizin sağında ve solunda iki meleğin oturmakta olduğu*nu, yanında hazır birer gözcü olarak söylediği her sözü zaptettiğini» [5]inkâr mı ediyorsunuz» dedi


Arkasından da şunları söyledi: «Bizden birisi, günün başlangıcın*da yazdığı sayfası kendisine açılıp da içinde daha çok dinle ve dün*yayla ilgisi olmayan şeyleri bulursa utanmayacak mı?»


Allah Ta´âlâ, Ata İbn Ebî Rebah´ın ilmiyle halktan birçok kimseyi faydalandırmıştır:


Onlardan bir kısmı ilimde mütehassıs olanlardır Bir kısmı çeşitli sanatları meslek olarak seçenlerdir Diğerleri de bunların dışında kalanlardır


İmam Ebu Hanife en-Numan kendisi hakkında şunları anlatmış*tır:


«Mekke´de hac ibadetinin yapılış usullerinden beş konuda yanıl dım Bunları bana bir berber öğretti Bu şöyle oldu: İhramdan çık*mak için traş olmak istedim ve bir berbere gidip şöyle dedim:


? Başımı kaça traş edeceksin? Berber:


? Allah seni doğru yoldan ayırmasın


İbadette şart koşulmaz [pazarlık yapılmaz), otur ve gönlünden na kopuyorsa onu ver, dedi


Utana utana oturdum


Ancak kıbleye karşı değil de yan olarak oturdum


Berber, kıbleye karşı durmamı işaret etti İşaret ettiğini yaptım


Daha çok utandım


Daha sonra, traş etmesi için başımı ona sol taraftan verdim


Bana:


? Sağ tarafını çevir, dedi Ben de çevirdim


Şaşkın ve sessiz bir şekilde ona bakarken, o başımı traş etmeye başladı ve bana:


? Niçin sessiz duruyorsun? Tekbir getirsene dedi


Gitmek için ayağa kalkıncaya kadar tekbir getirdim


? Nereye gitmek istiyorsun? dedi


? Hayvanımın yanına gitmek istiyorum, dedim


? İki rekat namaz kıl, ondan sonra istediğin yere git, dedi


İki rekat namaz kıldım ve şöyle düşündüm:


İlim sahibi olan böyle birisine berberlik yakışmaz


Bunun üzerine ona


? İbadet konusunda bana söylediklerini nereden öğrendin? de*dim Bana şöyle cevap verdi:


? Allah iyiliğini versin


Ata İbn Ebî Rebah´ın böyle yaptığını gördüm ve ondan böylece al*dım Halka da böyle yapmalarını söylüyorum


Dünya Ata İbn Ebî Rebah´a güldü ama o dünyadan şiddetle yüz çevirdi Ona hiç meyletmedi Bütün ömrünü fiyatı beş dirhemi geç*meyen bir gömlekle geçirdi


Halifeler onu sohbetlerine çağırdılar ama o, dini için dünyasından korktuğu için onların davetlerine icabet etmedi Fakat buna rağmen bunda müslümanlar için bir fayda, İslâm için bir hayır görüyorsa on*ların yanına gidiyordu


Osman İbn Ata el-Horasanî´nin anlattığı bu konuda bir örnektir:


«? Babamla birlikte Hişam İbn Abdulmelik´i aramaya çıktık Şam´*ın yakınına geldiğimizde, siyah bir eşeğe binmiş, sırtında, kaba doku-mah bir gömlek ve eski bir cübbe, başında kötü bir sarık bulunan özen-gisi tahtadan olan bir ihtiyarla karşılaştık Onun bu haline güldüm ve babama:


? Bu kim baba? dedim, O da:


? Sus, bu Hicaz fakihlerinin efendisi Ata İbn Ebî Rebah´tır, diye cevap verdi


O bize yaklaşınca, babam katırından, o da eşeğinden İnip kucak*laştılar ve birbirlerine soru sormaya başladılar Daha sonra hayvanla*rına binip Hişam İbn Abdulmelik´in sarayının kapısında duruncaya ka*dar birlikte gittiler


Kendilerine müsaade edilmeden oradakiler oturmadıîar Babam dışarı çıktığında sordum:


? Yaptıklarınızı ve onları bana anlatır mısın? dedim Babam:


? «Hişam, Ata İbn Ebî Rebah´m kapıda olduğunu öğrenince hemen içeri girmesine izin verdi Vallahi ben ancak onun sebebiyle içeri


girmiştim,


Hişam onu görünce:


Hoş geldin, hoş geldin


Buraya Buraya dedi Ona devamlı:


Buraya Buraya diyordu


Nihayet onu, yanına, kendi minderinin üzerine oturttu ve dizini onun dizinin dibine koydu


Oturanlar halkın eşrafındandı Sohbet ediyorlardı ama sohbetle*rini kestiler


Daha sonra Hişam ona:


? Ey Ebu Muhammed (Ata) ihtiyacın nedir? dedi


O da şöyle cevap verdi:


? Ey Emirulmüminin, Haremeynin halkı (Mekke ile Medine´nin halkı], Allah´ın halkı ve onun elçisinin komşuları demektir Onların er*zak ve maaşlarını sen dağıtıyorsun, değil mi?


Hişam:


? Evet


Kâtip! Mekke ile Medine halkının maaşlarını ve bir yıllık yiye*ceklerini yaz, dedi


Daha sonra da:


Başka bir ihtiyacın var mı, Ebu Muhammed? dedi


Cevabı şöyle oldu:


« Evet, Emirülmüminin, Hicazlılar ve Necîdliier Arapların aslı v İslâm´ın liderleridirler Sen onlar için sadakaların arta kalanlarını ka*bul etmiyeceksin


Hişam emretti:


Kâtip! Onlar için sadakalarının artıklarının kabul edilmiyeceği-


Bundan başka bir ihtiyacın var mı Ebu Muhammed? dedi


O da:


Evet, var, ey müminlerin emiri!


Sınırlardaki nöbetçi erler düşmanlarınıza karşı durup müslüman-lara kötülük yapmak isteyen kimseleri öldürüyorlar Sen onlara yiye*ceklerini hemen göndereceksin Çünkü onlar ölürlerse sınırlar or*tadan kalkar, kaybolur dedi


Hişam:


Evet, kâtip! Onlara yiyeceklerinin gönderilmesini yaz


? Başka bir ihtiyacın var mı? dedi


Ata İbn Rebah:


«Evet, ehl-i zimmetinize [6] güçlerinin yetmiyeceği şeyleri yük*lüyorsunuz Onlardan aldığınız haraçlar, sizin için düşmanınıza kaı destektir» dedi


Hişam:


«Katip! Ehl-i zimmete güçlerinin yetmiyeceği şeylerin yüklen*memesini yaz»


Ebu Muhammedi Başka bir ihtiyacın var mı?» dedi,


Atâ:


Evet Emirulmüminin! Nefsin konusunda Allah´tan kork


Tek başına yaratıldığını


Tek başına öleceğini


Mahşerde tek başına diriltileceğim


Tek basma hesaba çekileceğini Yanında gördüğün ve tanıdığın kimselerden hiç birinin olmayacağını bil


Hişam ağlayarak kendini yere attı Ata kalktı, ben de kalktım


Kapıya vardığımızda, içinde ne olduğunu bilmediğim bir keseyle bir adanı onun peşinden geldi ve ona şöyle dedi:


Müminlerin emîri sana şunu gönderdi


Ata da şu cevabı verdi: ? Ne yazık ki bunu kabul edemem «Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum Benim ecrim ancak âlemlerin Rabbine aittir», [7]


Vallahi o, Halife´nin yanma girdikten sonra, çıkıncaya kadar bir damla su bile içmemişti


Ata İbn Ebi Rebah uzun bir ömür sürmüş, yüz yaşma kadar yaşa*mıştı


O uzun ömrü ilim ve amelle^ Allah´a itaat ve takva ile doldur*muştu


İnsanların sahip olduğu şeylerden uzak durmak, Allah´ın katında olanlara rağbet etmek suretiyle o uzun ömrü temiz bir şekilde ge*çirmişti


Ölüm ona geldiğinde, onun dünyalık yüklerini hafif, ahiretle ilgili azıklarını fazia olarak bulmuştu


Bunlardan başka onun yetmiş tane haccı vardıJ Bu yetmiş hacc esnasında yetmiş defa Arafat´ta durmuştu Hem de Allah Te´âlâ´dan rızasını ve cenneti isteyerek Öfkesinden ve Cehennemden ona sığınarak [8]








--------------------------------------------------------------------------------


[1] Seleme İbn Kuheyl?

[2] Süleyman İbn Abdulmelik, Emevî halifelerinin en büyüklerinden biri Halifeliği kendi çocuklarına vermeyip Zahid halife Ömer ibn Abdulaziz´e devretmiştir


[3] Muhammed ibn Suka: Küfe alim ve abidierinden biri


[4] İnfitar sûresi, 10-12


[5] Kaf sûresi, 17-18


[6] Ehl-i zimmet: Müslümanların, kendilerini korumak üzere anlaştığı Yahudi, Hris-îiyon ve benzeri kimseler


[7] Şuara suresi, 109


[8] Ata İbn Rebah hakkında fazla bilgi edinmek için şu eserlere bakınız


1 İbn So´d, et-Tabakatu´l-Kübra, il/386,


2 Ebu Nuaym, Hılyetu´l-evliya, 111/310


3 İbnu´l-Cevzî, Sıfetu´s-Safve U/211


4 Gureru´l-Hasais, s 117


5 İbn Hallikan, Vefeyatu´l-a´yan, 111/261


6 Tabakatu´ş-Şîrazî, Varak 17


7 Nuketu´l-Hemeyan, s 199


8 Mizanu´l-İ´tİdal, ît/197


9 Tezkiratu´l-Huffaz, 1/92


10 Tehzîbu´t-Tehzib, VII/199


11 Nezhetu´l-Havatir, I/85


Dr Abdurrahman Re?fet el-Bâşâ, Sahabe Hayatından Tablolar, Uysal Kitabevi: 2/124-133

haznevinet

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.