Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hüsrev, molla

Molla Hüsrev

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Molla Hüsrev




MOLLA HÜSREV

Hanefî mezhebi fıkıh âlimi, üçüncü Osmanlı şeyhulislâmı ve velî İsmi, Muhammed bin Feramuz (Feramerz)'dir Sivas ile Tokat arasındaki Kargın köyünde doğdu Doğum târihi bilinmemektedir Babası, bir Fransız subayı iken müslüman olmuştur Kızını Osmanlı emîrlerinden Hüsrev adında bir zâta verdi Babasının genç yaşta ölmesi üzerine, eniştesi Hüsrev Beyin yanında kaldı ve büyüdü Bu sebeple Hüsrev kayını diye çağırılırdı Daha sonra kayını kelimesi kaldırılarak, Molla Hüsrev adıyla meşhûr oldu

Burhâneddîn Haydar Hirevî ve zamânının diğer âlimlerinden ilim tahsîl etti Tahsîlini tamamladıktan sonra Edirne'de Şâh Melik Medresesinde ve sonra da kardeşinin vefâtıyla boşalan Çelebî Medresesinde müderrislik yaptı Sultan İkinci Murâd Hân devrinde Varna Savaşından önce, 1429 (H832) senesinde Kadıaskerliğe tâyin edildi Molla Hüsrev, Fâtih Sultan Mehmed Hân tahta geçince de bu göreve devâm etti Memleketi iç ve dışta huzûra kavuşturduktan sonra, Sultanİkinci Murâd Hân tahttan çekilmiş, yerine oğlu SultanMehmed'i oturtmuştu Ancak düşmanlar, Sultanı çocuk yaşta görüp, birtakım huzursuzluklar çıkarmak istediler Bunun üzerine İkinci Murâd tekrar tahta geçti ve Sultan Mehmed'i Manisa'ya gönderdi İlim adamlarından çoğu, birer bahâne ileri sürerek, Manisa'ya gitmek istemediler Molla Hüsrev, kâdıaskerlikten istifâ ederek, Şehzâde ile birlikte Manisa'ya gitmeye karar verdi Şehzâde, onun bu kararını duyunca; "Vazifenize devâm edin, zîrâ memleketin size ihtiyâcı var" dediyse de, Molla Hüsrev hazretleri; "Manisa'ya giderken sizi yalnız bırakmam uygun olmaz, müsâade buyurun geleyim" diyerek samîmiyetini bildirdi ve birlikte Manisa'ya gitti Şehzâde Mehmed bu muhterem âlimden çok faydalandı ve ondan bir kısım ilimleri tahsîl etti

Fâtih Sultan Mehmed Hân tekrar tahta geçince, o da İstanbul'a geldi İstanbul'da Galata ve Üsküdar kâdılıklarına tâyin edildi Bu arada Ayasofya müderrisliğini de yürüttü Bir ara Bursa'ya gidip bir medrese kurarak ilim öğretmekle meşgûl olduğu sırada, Fâtih Sultan Mehmed Hân tarafından İstanbul'a dâvet edilerek, 1460 (H865) de şeyhülislâmlığa tâyin edildi Molla Hüsrev, yirmi sene, adâlet ve hakkâniyetle şeyhülislâmlık vazifesini yürüttü

Fâtih Sultan Mehmed Hân, Molla Hüsrev'i çok takdîr ederdi Molla Hüsrev'den söz ettiği zaman; "Zamânımızın Ebû Hanîfe'sidir" diyerek, teveccüh ve sevgisini belirtirdi Bir defâsında bir düğün yemeğinde, hocası Molla Gürânî'yi sağ yanına, Molla Hüsrev'i sol yanına alarak oturmak sûretiyle iltifâtta bulunmuştu

Molla Hüsrev; orta boylu, gür sakallı, kıymetli elbise giyen, başında küçük bir sarığı olan, heybetli, tevâzu sâhibi bir zât idi Güzel ahlâk sâhibi, vakûr, yüksek ilmiyle İslâm dînine uymakta gayretli ve titiz idi Bu sebeple, halkın ve devlet adamlarının sevgisini ve hayranlığını kazanmıştır Medresede derse gideceği zaman talebeleri onun evinin önünde toplanır, saygı ve tâzimle onu medreseye götürür, yine o şekilde evine getirirlerdi Büyük âlim, yalnızlığı ve kendi işini kendisi görmeyi severdi Konağında birçok hizmetçiler olduğu hâlde, Molla Hüsrev hiçbirini kendi hizmetinde kullanmaz, odasını kendisi süpürür, lâmbasını kendisi yakardı

Molla Hüsrev, birçok talebe yetiştirmiş kıymetli bir fıkıh âlimi olduğu gibi, bir şâir olarak da tanınmıştır Molla Hüsrev, önceki âlimlerin kitaplarından her gün iki yaprak yazmayı âdet hâline getirmişti Vefât ettiği zaman geriye bıraktığı terekesinde kendi el yazılarıyla yazılmış pekçok nefîs eserler çıkmıştır Molla Hüsrev 1480 (H885) senesinde İstanbul'da vefât etti Namazı Fâtih Câmiinde kılındıktan sonra Bursa'ya götürülüp, Emir Sultan'ın kabrinin doğusunda kendi yaptırdığı medresenin bahçesine defnedildi Mezar taşında; (Menbâ-ı İlmühüner, Vâris-i ulûmü Hayr-il-beşer, Fazlı mürşîdi eser, Sâhib-üd-Dürer vel-Gurer Mevlânâ Muhammed Hüsrev) kitâbesi vardır

Ömrünü ilim öğretmek ve yazmakla geçiren Molla Hüsrev'in, birçok kıymetli eseri vardır Bu eserlerinin önemlileri şunlardır: 1) Dürer-ül-Hükkâm fî Şerh-i Gurer-il-Ahkâm: Fıkha dâir olan, sık sık mürâcaat edilen bu en önemli eseri, bütün Türk Osmanlı medreselerinde şerhleri ile berâber ders kitabı gibi tâkib edilmiştir MollaHüsrev, bu eserini 1472 (H877) senesinde yazmağa başlamış, 1478 (H883) senesinde bitirerek Fâtih Sultan Mehmed Hana takdim etmiştir Kendi el yazısıylaFâtih Sultan Mehmed'e hediye ettiği Dürer nüshası, İstanbul'da KöprülüKütüphânesindedir 2) Şerh-ul-Miftâh, 3) Şerhut-Telvîh, 4) Şerhu Usûl-ül-Pezdevî, 5) Hâşiyetü Evâili Tefsîri KâdıBeydâvî, 6) Hâşiyet-ül-Mutavvel lit-Teftâzânî, 7) Mir'ât-ül-Usûl fî Şerh-ı Mirkât-ül-Vüsûl, 8) Mirkât-ül-Vüsûl fî İlm-il-Usûl, 9) Nakîd-ül-Efkâr fî Redd-il-Enzâr, 10) En'âm sûresi tefsîriyle ilgili risâle, 11) Şerhu Telhîs-il-Miftâh lil-Kazvînî

Molla Hüsrev, buyurdu ki:

"Dünyâ ve âhirette insanın şerefi ve iki âlemde üstün derecelere nâil olması, ancak doğru îtikâd olan Ehl-i sünnet îtikâdında bulunmak ve sâlih amel işlemekledir"

Allahü teâlâ Peygamber efendimizi,Peygamberlerin sonuncusu ve doğru yolu gösterici olarak gönderdi O'ndan sonra da O'nun ümmetinden büyük âlimler yarattı Bu âlimler de, O'nun bildirdiklerini, insanların anlayacakları bir şekilde îzâh ettiler Allahü teâlâ, bu âlimlerden dört mezheb imâmını seçti Bu büyüklerin ihtilâfını rahmet kıldı Diğer fıkıh âlimleri de bu âlimlerin mezheblerine göre fetvâ verdiler Allahü teâlâ, bu büyük âlimler arasında da, en büyük imâm ve yüksek himmet sâhibi, ümmetin ve dînin kandili İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe Nu'mân bin Sâbit'i seçti Onun yaptığı hizmet sebebiyle, Allahü teâlâ onun makâmını Cennet'in en yüksek derecesinden eylesin Şüphesiz ki, Ebû Hanîfe'nin dînî hükümlere dâir bildirdiği şeyler, dalgaları birbirlerine çarpan bir deniz, hattâ sapıklığın karanlığını gideren parlak bir kandildir"

1) Mu'cem-ül-Müellifîn; c1, s122
2) Ed-Dav-ül-Lâmi; c8, s279
3) Şezerât-üz-Zeheb; c7, s342
4) Fevâid-ül-Behiyye; s187
5) Esmâ-ül-Müellifîn; c2, s211
6) Şakâyik-ıNu'mâniyye Tercümesi (Mecdî Efendi); s135
7) Devhat-ül-Meşâyıh; s8
8) Gurer ve DürerMukaddimesi
9) Keşf-üz-Zünûn; c1, s91, 113, 474, 497; c2, s1144, 1157
10) Brockelmann; Gal-2, s266
11) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; (49 Baskı) s1112
12) Rehber Ansiklopedisi; c12, s186
13) İslâm ÂlimleriAnsiklopedisi; c12, s302

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.