08-01-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Fakirliğin Mertebeleri:
Fakirliğin mertebeleri
Fakr'ın tavsîfiyle ilgili olarak yapılan târiflerin çeşitliliğini gözönüne alan Gazâlî fakr'ı beş mertebede inceler Bunu yaparken malını kaybeden bir kimsenin misalini ele alır ve eğer o adam, bu mala muhtaç ise kaybettiği bu malına nisbeten fakirdir der Açıklamasına devam eden Gazâlî o adamın bu fakirliğinin beş halde olabileceğini söyler Şöyle ki:
Birinci Hâl: Muhtaç olduğu bu mal, ona verilse bundan hoşlanmaz, istikrah eder Kendisini meşgul edeceğini düşünerek şerrinden korunmak için ondan kaçınır Onun bu hâli, malı karşısındaki en üstün hâldir Buna zühd, kendisine de zâhid denir
İkinci Hâl: Bu mala heves etmez Eline geçecek olsa ne sevinir ne de üzülür Bu hale rızâ, sahibine de râzî denir
Üçüncü Hâl: Mala kavuşmak, kavuşmamaktan daha iyidir Bu mala rağbeti olduğu için peşinden koşmuş değildir, kendiliğinden gelince memnun kalmıştır Bu kanaattir, sahibine kaani' denir Çünkü mevcutla yetinmiş, azıcık bir hevesi olmakla beraber bunun peşinde koşmamıştır
Dördüncü Hâl: Kaybettiği serveti aramaması, acziyeti sebebiyledir Mala karşı heveslidir, imkânı olsa peşinde koşup arayacaktır Buna hırs, sahibine hâris denir
Beşinci Hâl: Elinde olmayan servete muhtaç olma hâlidir Onun temini zarûrîdir Ekmeği olmayan aç, elbisesi olmayan çıplak gibi Buna ızdırâr, sâhibine de muzdar denir Bunun teminine hevesi kuvvetli olsa da, zayıf olsa da fark etmez Fakat buna heves etmemek pek enderdir
Bunlar, İmam Gazzâlî'ye göre, fakirin beş hâlidir ve en üstünü zühd'dür
Aliyyü'l-Karî der ki: “Fakirlik iftihar vesilesidir, onunla iftihâr edip övünmekteyim” hadisi bâtıldır, huffâzdan Askalânî ve başkalarının tasrîh ettiği üzere bunun mûteber bir aslı yoktur "Fakirlik küfür olayazdı" hadisi çok zayıftır Sahîh olması halinde, mânayı kalbî fakr'a hamletmek gerekir Yani, kişiyi sızlanma ve korkuya atan, Allah'ın hükmüne rızâsızlığa, sema ve arzın Rabbince yapılan taksime itiraza sevkeden fakirliğe hamledilmesi gerekir İşte bu sebeplerdir ki Rasûlullah (s a s ): "Çok malla zengin olunmaz Gerçek zenginlik kalb zenginliğidir" (Buhârî, Rikak 15; Müslim, Zekât 120, hadis no: 1051; Tirmizî, Zühd 40, h no: 2374) buyurmuştur
Bazı âlimler, Rasûlullah'ın fakirlikten Allah'a sığınmasıyla ilgili rivâyetleri de, aynı şekilde te'vîl ederek: "Bundan maksat "gönül fakirliği"dir demişlerdir İbnu Abdülberr ise şunları söyler: "Rasûlullah'ın istiâze ettiği fakirlik, kefâfın altına düşen fakirliktir, bu durumda kalbî zenginliği de olmaz Rasûlullah (s a s )'ın nezdindeki zenginlik kalp zenginliği idi Âyet-i kerîmede: "Seni fakir bulup zenginletmedi mi?" (93/Duhâ 8) buyurulmuştur Rasûlullah'ın zenginliği kendinin ve ailesinin bir yıllık kût'unu biriktirmekten öte geçmemiştir Onun zenginliği kalbinde Rabbine karşı beslediği güveni idi (Kulluğu) unutturucu fakirlikten de, tuğyana atıcı zenginlikten de Allah'a sığınırdı Bu durumda, fakirlik ve zenginliğin iki mezmûm kutupları teşkîl ettiğine delil vardır Bu bâbta gelen rivâyetler belirttiğimiz son husûsta ittifak eder "
|
|
|