Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hastalık, sabır

Sabır Ve Hastalık ....

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sabır Ve Hastalık ....




Sabır ve Hastalık


Allah'ın azabından kurtulmak, O'nun sevab ve rahmetine nail olarak cennetine girmek isteyenler, nefislerini dünyaya ait azgın arzulara kapıl-maktan alıkoymalı, hayatın sıkıntısı ve musibetlerine karşı sabırla katlan-malıdırlar Nitekim ulu Allah (CC)

«Allah sabredenleri sever» buyuruyor (17)
Sabır birkaç türlüdür: Allah'ın emirlerine uymakta sabretmek (sebat), Allah'ın yasaklarından uzak durmada sabretmek (direnmek), musibete, bilhassa ilk şok anının sarsıntısına karşı sabretmek (katlanmak)
Allah'ın buyruklarına uymakta (itaatte) sabır gösterenlere Allah, Kıyamet günü cennette, her biri yerle gök arası kadar olan üçyüz derece verecektir
Allah'ın yasaklarından uzak durmada sabır gösterenlere Allah, Kıyamet günü, her biri yedinci yerle yedinci gök arası kadar olan altıyüz derece verecektir
Allah'dan gelen musibetlere sabırla katlananlara Allah, Kıyamet gü-nü her biri Arş ile yeryüzü arası kadar olan yediyüz derece verecektir
— HİKÂYE —
Anlatıldığına göre Zekeriyya (AS) bir gün yahudîlerden kaçar, on-lar da ardına düşerler İz sürücüler kendisine yaklaşınca kalın dallı bir ağaç görür, «Ey ağaç yarıl da beni içine al» diye yalvarır Bu sırada açılan ağaç Hz Zekeriyya'yı gövdesine aldıktan sonra tekrar kapanır
Derken İblis ortaya çıkar, iz sürücülerini iri gövdeli ağacın yanına getirir, bir testere ile ağacı keserek Hz Zekerriya'nın ölmesini sağlamalarını söyledi Onlar da İblisin dediği gibi yaparlar Hz Zekerriyya (AS) Allah'a değil, ağaca sığındığı için bu yanlış tutum, helâkine yol açar ve testereyle ikiye bölünür
Nitekim Peygamber'imizden (SAS) gelen bir rivayette: Ulu Allah (CC) şöyle buyurur:
— Başına bir belâ geldiği zaman bana sığınan kulun, daha o hiç bir istekte bulunmadan, dileğini yerine getirir ve daha yalvarmadan duasını kabul ederim Buna karşılık başına bir belâ geldiği zaman bana değil de varlıklardan birine sığınan kulun yüzüne bütün gökyüzü kapılarını kitlerim» demiştir
(Hikâyeye devam edelim Testerenin dişleri beynine geçince Hz Zekeriyya (AS) feryadı koparır Bunun üzerine kendisine şöyle sesle-nilir:
—- Ey Zekeriyya! Allah sana şöyle buyuruyor: Niye belâya sabretmi-yorsun da «ah» diyorsun Eğer bu sözü ikinci sefer tekrar edersen adını peygamberler defterinden silerim»
Bu ağır ihtar üzerine Hz Zekeriyya ağzından hiç bir feryad ifadesi kaçmasın diye dudaklarını ısırır, iki parçaya biçilinceye kadar sabreder
Aklı başında, olan kimse şikâyetçi olmaksızın başına gelen belâya sabretmeli, dünya ve ahiret azabından kurtulmalıdır Zira belâların (imtihanların) en çetini ile peygamberler ve veliler karşılaşır
Cüneyd-i Bağdadî (rahimehullahu Aleyh) der ki: «Belâ, ariflerin kandili, muridlerin uyarıcısı, müminlerin silâhı ve gafillerin helâk alma sebebidir Başına belâ gelip de hoşnutluk ve sabır göstermedikçe hiç kimse imanın tadına varamaz»
Nitekim Peygamber'imiz (SAS) buyuruyor ki:
— Bir gece hastalanıp da Allah'dan gelen acıya gönül hoşnudluğu ile katlanan kimse, anasından doğduğu gün gibi günahlardan arınır O halde hasta olduğunuz zaman iyileşmeyi temenni etmeyiniz»
Dahhak der ki, «her kırk gecede bir başına ya bir belâ ya bir keder veya bir musibet gelmeyen kimsenin hesabına, Allah katında hiç bir hayır yazılmaz»
Muaz Îbni Cebel (RA) der ki, «Allah bir kulun başına bir hastalık verince sol yanındaki meleğe «çek ondan kalemi», sağ yanındaki meleğe de «bu kulumun hesabına yapageldiği amellerin en iyilerini yaz» diye ta-limat verir
• Peygamberimiz (SAS) şöyle buyuruyor:
— Bir kul hastalanınca Allah ona iki melek göndererek «bakın baka-lım, kulum ne diyor» diye talimat verir Eğer hasta «Elhamdülillah» derse bu sözü melekler tarafından Allah'a ulaştırılır O, zaten bilir ya! O zaman Allah buyurur ki, «bu kulumun eğer canını alırsam onu kesinlikle cennete yerleştireceğim ve eğer ona şifa verirsem etini daha semiz etterle, kanını daha daha yarayışlı bir kanla değiştireceğim gibi günahlarını da muhakkak sileceğim»
— H İ K Â YE-
İsrailoğulları arasında bir fasık vardı, fasıklıktan bir türlü vazgeçmi-yordu, günün birinde beldesinin halkı ondan iyice bıktı, koyulduğu kötü yoldan onu vazgeçirmekten ümitler kesilince ondan kurtulmak için Al-lah'a yalvardılar
Allah (CC) Hz Musa'ya (AS) vahyetti ki, «İsrailoğulları arasında fasık bir delikanlı var, onu beldelerinden sür ki, onun kötülüğü yüzünden üzerlerine ateş yağmasın»
Hz Musa da o beldeye vararak delikanlıyı sürdü Delikanlı beldesinden çıkarak bir köye sığındı Bunun üzerine Allah'dan o köyden de onu kovma emrini alan Hz Musa, delikanlıyı yeni yurdundan da çıkardı
İkinci sefer sürgüne çıkan delikanlı bu defa insansız, bitkisiz, vahşî hayvansız ve kuş uçmaz bir mağaraya sığındı Bu ıpıssız mağarada yalnız, kendisi ile başbaşa kalan delikanlı çok geçmeden hastalandı, yanında ba-kacak hiç kimsesi yoktu
Toprağın üzerine yığıldı, başını da yere koydu Bu acıklı durumda dudaklarından şöyle mırıldandı, «Annem başucumda olsaydı, halime acır ve zilletime ağlardı Babam yanımda olsa yardımıma koşar, başımın ça-resine bakardı Karım burada olsa ayrılığımızın acısına ağlardı Çocuklarım yanımda olsalar, cenazemin arkasından gözyaşı döker ve «Allah'ımız! Garib, zavallı, günahkâr, beldesinden yabancı bir köye sürülmüş, orada da barındırılmayacak ıssız bir mağaraya koyulmuş ve ıssız mağarada da dünyadan ayrılarak ümitsiz bir ahiret yolculuğuna çıkmak üzere olan babamızı sen af eyle» diye dua ederlerdi
Allah'ım! Beni ana babamdan, evlâdımdan, karımdan ayrı düşürdün, fakat rahmetinden mahrum etme Onların acısı ile kalbimi yaktın, fakat günahıma karşılık beni ateşinde yakma
Delikanlının bu acıklı yalvarmaları üzerine Allah, delikanlıya anası ve karısı kılığında birer huri, çocuklarının kılığına girmiş genç melekler ve babası kılığında da bir melek gönderdi Gelen huri ve melekler yanbaşına oturarak üzerine ağladılar Delikanlı da «İşte ana-babam, karım ve çocuklarım, sonunda bana gelmişler!» diyerek ölçüsüz bir sevince boğuldu, gönlü feraha kavuşarak günahtan arınmış ve affa uğramış bir halde Allah'ın rahmetine kavuştu
Bunun üzerine Allah (CC) Hz Musa'ya (AS) bildirdi ki, «filân yer-deki falan kuytu mağaraya git, orada velilerimden bir veli öldü, yanına var, ona karşı yapılacak görevleri bizzat yürüterek ölüsünü defnet»
Allah'ın bu talimatına uyan Hz Musa (AS) kuytu mağaraya varınca Allah'ın emri ile önce kendi beldesinden ve sonra sürgün olarak yaşadığı köyden kovduğu delikanlının ölüsü ile karşı karşıya olduğunu ve cena-zesinin çevresini melekler ile hurilerin tuttuğunu görür
O zaman Hz Musa (AS) Allah'a «Allah'ım! Bu ölü, senin emrin uyarınca beldesinden ve sürgün yerinden kovduğum delikanlı değil mi» diye sorar
Ulu Allah Hz Musa'ya cevap verir, «evet ya Musa, fakat sonra ben onu rahmetimin şemsiyesi altına alarak affettim Çünkü toprak üzerinde uzanmış, yatarken bana yakardı Memleket, ana - baba, eş ve çocuk hasretine katlandı Ona son nefesinde gurbetteki acıklı durumunun elemine katılsınlar diye son nefesinde anası ve eşi kılığına birer huri, babası ve çocukları kılığında melekler gönderdim
Bilirsin ki, bir garip öldüğü zaman yer ve gök ehlinin hepsi onun için yas tutarlar Ben merhametlilerin en merhametlisi iken ona nasıl acımazdım»
Garip bir kimse komaya girdiği zaman Allah meleklerine buyurur ki, «ey meleklerim! Bu adam gariptir, yolcudur, çoluk - çocuğundan, eşinden, ana - babasından ayrı düştü Ölünce arkasından ağlayacak, yasını tutacak bir kimsesi yoktur»
Arkasından Allah, meleklerden birini babası kılığına, bir başkasını çocuğu kılığına, bir diğerini yakın akrabasından birisi kılığına koyar
Bunlar son nefesinde yanına varırlar Garip hasta gözlerini açar ana- babasını, eşini görür, yüreği rahatlar, ruhunu huzur ve sevinç içinde teslimeder
Daha sonra cenazesi yola çıkarıldığı zaman, melekler onu uğurlar ve mezarı başında Kıyamet gününe kadar dua ederler

İşte ulu Allah'ın (CC) «Allah'ın kullarına karşı lütuf sahibidir» âyet-i celilesinin tecellilerinden birisi de budur
——İbni Ata (rahimehullahu aleyh) der ki, «Kulun gerçek mümin olup olmadığı belâ ve ferahlıkla karşılaştığı anlarda belli olur Ferahlık günlerinde şükredip belâ günlerinde sızlanan kimse, (kulluk ve müminlik iddiasında) yalancıdır
- Eğer bir kimse bütün insanların ve cinlerin bilgisini nefsinde topla-mış olsa da üzerine doğru belâ rüzgârı estiği zaman başına gelenlerden ötürü açıktan açığa şikâyet ederse, ilminin ve amelinin ona hiç bir faydası yoktur»
Nitekim bir Hadis-i Kudsî'de şöyle buyurulur:
— Benim takdirime razı olmayanlar ve benim verdiğime şükretme yenler benden başka bir rabb arasınlar»
Vehb İbni Münebbih (rehimehullahu) in anlattığına göre peygamberlerden biri elli yıl Allah'a ibadet etmiş Allah da ona «seni affettim» diye bildirmiş Peygamber de bu bildiriye karşı «Allah'ım, hiç bir günah işlemedim ki, neyimi affediyorsun» demiş
Bunun üzerine Allah boyun damarlarından birine hızla atmasını emretmiş, Peygamber o gece uyuyamamış Gün ağardığı zaman sabah meleği yanına gelince boyun damarının hızlı atışından ötürü çektiği rahatsızlıktan ona yakınmış O zaman melek ona şöyle demiş, «Allah'ın sana diyor ki, elli senelik ibadetinin sevabı boyun damarından şikâyet etmenin günahını bile karşılayamaz»

imam-ı Gazali


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.