Prof. Dr. Sinsi
|
Vay Hâlimize
Vay hâlimize!
Öğrencilik yıllarımda, yaz tatillerinde, çeşitli yerlerde çalışırdım Yine bir yaz tatilinde Akçakoca, Dadalı köyü yol sapağında bulunan benzinlikte çalışıyorum Burası Ereğli Demir Çelik Fabrikası'nın güzergâhında olduğu için, müşterilerimizin çoğu demir taşıyan kamyon şoförleri olurdu
Bunlardan biri de Salih amca idi Hoş sohbet biriydi Birgün, yüklü kamyonu ile pompanın yanına komyonu çekip, "Evlât, ful yap! Ben bir çay içip geleyim!" dedi
Kamyonunun deposunu doldurup, başka vasıtalarla ilgilenmeye başladım Bir ara baktım, bizim Salih amca, mazotun parasını vermeden kaptırmış gidiyor Arkasından seslendim, fakat duyuramadım
İki gün sonra yine geleceği için de fazla üzerinde durmadım Aradan 2-3 saat geçmişti ki, bir de ne göreyim? Salih amca 20 tonluk kamyonu ile benzinliğe girmiyor mu? Kan ter içinde arabadan indi Mazot parası için bu kadar yolu tepip, geri geleceğine ihtimal vermediğim için sordum:
- Salih amca, hayırdır inşallah, arıza falan mı oldu?
- Ne arızası evlâdım, mazot parasını vermeyi unutmuşum; onu vermeye geldim
- Şu sıcakta, bunun için, bu kadar yoldan dönülür mü Salih amca? Nasıl olsa iki gün sonra yine geleceksin, o zaman verirdin Bak buna üzüldüm 
Benim bu sözüm üzerine, aradan otuz sene geçtiği hâlde unutamadığım, hepimize ders olacak şu sözleri söyledi:
- Buradan ayrıldıktan yarım saat sonra, parayı vermediğim hatırıma geldi Önce senin gibi düşündüm, dönüşte veririm, dedim Fakat içim rahat değildi Yarım saat bunun muhasebesini yaptım; sonunda geri dönmeye karar verdim
Evlâdım, bu mesele karşılıklı itimada giren bir husus değildir Neden diyecek olursan; birincisi, yolculuk hâli bu  Gidip de dönmemek var bu işin içinde Yarına çıkmaya garantimiz var mı? Ahirette, "Geri dönüp vermen mümkün iken niçin dönmedin?" diye hesap sorulduğunda, ne cevap vereceğim?
İkincisi, biliyorum, akşam sen hesap vereceksin Açığın çıktığında, patronun sana bağırıp çağıracak, belki de "Çaldın!" diye seni işten atacak O zaman, ben senin hakkını nasıl ödeyeceğim? İşten ayrılacağın için, belki de seninle görüşüp helâlleşmemiz de mümkün olmayacak  Bütün bu sebepler, geri dönmem için yetmez mi?
Sustum, cevap veremedim Ama bu sözler, silinemeyecek şekilde hafızamda yer etmişti 15-16 yaşında, doğruyu eğriden ayırma dönemindeki bir genç için, çok önemli sözlerdi bunlar 
Ne zaman, kul hakkı ile ilgili bir mesele ile karşılaşsam, hep bu Salih amca gelir aklıma  Keşke hepimizin böyle bir Salih amca hatırası olsa!  Öldüyse Allah gani gani rahmet eylesin Sağ ise, Allahü teâlâ iki dünya saadeti versin
Şöyle topluma bakıyorum da, böyle Salih amcalar neredeyse kalmadı bugün  Alış verişlerde, herkes, birbirini nasıl aldatabileceğinin peşinde  Borcunuzu ödeyip de senedinizi geri almayı mı unuttunuz? Bakıyorsunuz, üç ay sonra kapınıza haciz memuru dayanmış  Dedikodu, gıybet zaten günlük konuşma hâlini almış  Eskilerin rüyasına bile giren "Hak geçer!" korkusu çoktan unutulmuş  
Şimdi işitiyoruz, adam, "İhtiyacım var!" diyerek, borç para alıp, borsaya yatırıyor Ödeme imkânı olduğu hâlde, geç ödemek, başkasının sırtından para kazanmak uyanıklık sayılıyor Hâlbuki dinimiz, aldığı borcu ödeme imkânı olduğu hâlde ödemeyene, uyurken de günah yazılacağını bildiriyor
Din ile ilgisi olmayan kimselerden, dinî konularda hassasiyet zaten beklenmez Fakat, son zamanlarda, inançlı kimselere de bu hastalık bulaştı
Yıllarca, çeşitli vesilelerle, hepimizin duyduğu şu hadis-i şerif ve daha niceleri bilinirken, kul hakkına nasıl önem verilmez, akıl alacak gibi değil:
"İflâs etmiş şu kimsedir ki; kıyamet günü namazları, oruçları ve zekâtları ile gelir Fakat, kimine sövmüştür, kiminin malını almıştır, kiminin kanını akıtmıştır, kimini dövmüştür Hepsine bunun sevaplarından verilir Haklarını ödemeden önce sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları alınarak, buna yüklenir Sonra cehenneme atılır "
On dört asır önce Peygamberimiz bugünleri haber vermiş:
"Bir zaman gelecek ki, insanlar, yalnız malın, paranın gelmesini düşünüp, helâlini, haramını düşünmeyecekler "
İnşallah bizler bunlardan olmayız; yoksa vay hâlimize!  
Mehmet Oruç
|