Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
armağan, ilahi, meclis

İlahi Armağan -48- Meclis

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -48- Meclis




48 MECLİS


Bu konuşma Salı günü öğleden sonra medresede yapıldı
Konuşma tarihi: Hicrî 8 Şaban 545, Milâdî 1150


Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurdu:
“Bir kimse, insanlara karışacağı zaman, sevsinler diye süslü gider de, Allah Teâlâ'nın huzuruna -ibadet anında- sevimsiz du­rursa öbür âleme göçünce Hak Teâlâ, onu dargın ve öfkeli karşılar
Ey içi bozuklar, âhireti dünyaya tercih edenler ve ey Hakk'ı hal­ka değiştirenler, sonsuzu verip faniyi alanlar, Peygamber’in kelâmını işitiniz Hâliniz nice olur? Ticaretiniz yok oldu; sermayeniz gitti Size yazık, kendinizi Allah'ın azabına atmaktasınız Hâliniz O'nu darıltmakta Bir kimse, yalnız insanlar için süs takarsa, Allah onu hu­zurundan kovar
Dışını İslâm yolu edepleri ile beze, içinden halkı çıkar, Hak'la süslen Halkın kapısını kapa, kalbine Hakk'ın kapısını aç Onları kalbinde yok bil Sanki onlar hiç yaratılmamış ve sanki onlar iyilik yapamaz, zarar veremez bir haldeler Sen kalıbı bezedin, ama kal­bin bezeğini unuttun Kalp, tevhid, ihlâs ve Allah'a dayanmakla hoş olur ve O'nu anmakla başkasını unutmakla süsünü bulur İsa (as) Peygamber şöyle buyurur: “İyi iş odur ki, yapılan işin övgüsü beklenmeye
Ey âhirete nispetle ahmak ve deli, dünyaya nispetle akıllı olan­lar! Bu akıl size fayda sağlayamaz
İman tahsili için çalış Çalışırsan imanı bulursun Hatalardan dön, özür dile, yaptığına pişman ol, gözyaşlarını yanaklarından akıt Çünkü Allah korkusundan akan gözyaşları isyan ateşini sön­dürür Hak Teâlâ'nın öfkesini geçirir Doğru tevbenin nuru insanın yüzüne vurur

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -48- Meclis

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -48- Meclis




Ey evlat! Gücün yettiği kadar duyduğun mânevi zevki sakla; güçlü olursan bunu yap Duygulara alt olursan mazur sayılırsın Sev­gi, perde ve örtüleri harap eder, haya duvarını yıkar, vücut yapısını bozar, halkı görmeyi yok eder Halk sevgisi kalpten zorla çıkarılma­lıdır Hak sevgisini kalbine yerleştiren, o sevginin mağlûbudur O sevgi ayağından çıkan tozu sürme yap, gözüne çek Bu sayede her gördüğün şeye, içinden kopup gelen her duyguya: “Bu nefisten geliyor, bu kalpten geliyor, bu halktan geliyor ve bu da Hak'tan geliyor” diyebilirsin
Çalış, işlerde sen olmayasın; yapan ve eden O ola Çalış, başına bir kötü hâl geldiği zaman, gitmesini isteyen olmayasın Fayda almak için harekete geçmeyesin Şunu doğru olarak bil ki, anlattığım hâli benliğinde duyduğun an Hak sana hizmet edeni gönderir ve her kötülüğü def eder O'nunla ol! Hâlin, yıkayıcı önündeki ölüye ben­zesin ve Cibril'in sessiz çevirdiği Ashâb-ı Kehf'e dönsün O'nunla ol Varlığın yok olsun Seçme kabiliyetin olmasın Cümle tedbiri bırak O'nun önünde iman ayağınla dur; nefsini görme Nefsini kaza ve ka­der anında ortaya at İman, kader hükümlerine uyulduğu takdirde ayakta durur: İlâhî kaderin her hükmü ona kuvvet verir Münafık kaderden kaçar, her gün ve her gece iman bünyesi zayıflar; nefsi, kötü arzusunu semirtir, sır ve kalp gözü kör olur Münafığın kapısı hoş görünür, evinin içi haraptır Hakk'ı dilden anar Kalpten an­maz Öfkesi nefsi için olur, Rabb’i için olmaz İman sahibi, münafığın aksinedir; Allah'ı anması hem kalbi, hem de dili ile olur Vakitlerin çoğunu kalbî zikirle geçirir, dili sessiz olur Bir şeye darılacak olsa, Allah için ve Peygamber için darılır Nefsini, şahsî ve tabiî arzuları, dünyayı ona katmaz İmanlı kişi, kimseye haset etmez, dolayısıyla haset edeni olmaz Zevk ve keyf sahiplerinin içine karışmaz, dolayı­sıyla onlarla niza çıkarmaz
Ey evlat! Sakın ha sakın, dünya zevki için kimse ile çekişmeyesin O zevkler verilir, alınır, geçer gider; fakat sen arada yok olursun Zelil ve rüsva olursun Dünyalık bir şey için çekişme, bu sana ne ka­zandırır? İlâhî hüküm geçmişte verilmiştir, bozulmaz Çekişecek olursan, Hak'la çekişmiş olursun Bu da seni gözünden düşürür, dolayı­sıyla bütün bildiklerin elinden gider, boşa yorulursun Allah Teâlâ senin gibilere, “Boşa yorulanlar” damgasını vurur Şu anda tevbe et, Allah'a dön, hatasız insanlar zeki olur Hak sana bir bela verirse kalkması için O'na kızma, ibadet et, kendiliğinden gitmesini bekle Hiç bir zaman ümitsiz olma Bir anın tecellisi öbürüne uymaz Bir an darlık, diğer an ferahlık duyabilirsin O her an bir başka tecellide olur Bir topluluğu bir an içinde başka yapar O'nunla sabret Kade­rine boyun eğ Bilemezsin, şu hâlinden sonra bambaşka bir hâl te­celli eder Sabredersen bela hafifler, kurtuluş yolunu görürsün O seni sever, sen de O'nu seversin Bağırır çağırırsan derdin artar; O'na itiraz ettiğin için azap gelir
Hakk'a itiraz etmenizin ve çekişme yolunu tutmanızın sebebi nefse uymanızdır Boş şeylere kapılıp dünyalık uğruna koşmanızdır Hele dünyayı sevmeniz ve onun geçici metaını toplamaya çalışmanız yorucu olur ve Hak Teâlâ'yı darıltır

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -48- Meclis

Eski 08-02-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -48- Meclis




Ev cemaat! Olmasını arzu ettiğiniz şey varsa şu olsun: Dış varlı­ğınız dünya kapısında kalsın, kalbiniz öbür âleme dönsün İç âlemi­niz de Mevlâ kapısından ayrılmasın Bu hâl, dış varlığınız kalbe uyun­caya, ve onun tattığını tadıncaya kadar devam etsin Kalp, sır olsun, sırrın tattığını tatsın Sırrınız da fena –yokluk- âlemine varsın, ne zevk alsın, ne de bir şeye zevk versin Bu hâlde ölmüş olur Sonra O'nun için dirilir, başkası için değil Bu hâle eren sır, kimya olur Bu kimyanın bir kuruşu bin altın yerine geçer Bin altın demek bir benzetmedir Aslında ona paha biçilemez; çünkü asıldır, küldür ve devamlıdır Saadetler o kimseye olsun ki, sözümü anlar, iman eder, sözümle amel eder Ve ihlâs sahibi olana saadetler olsun Mübarek olsun o kimseye ki, doğru iş tutar, dolayısıyla yaptığı iş onu gayesi­ne ulaştırır
Ey evlat! Ancak öldükten sonra beni görür ve anlarsın; öldü­ğünde beni sağında ve solunda görürsün Seni yüklenir gezdiririm, yaramaz şeylerden beri kılarım, hatta senin için dilenirim bile
Ne zamana kadar halkı Hakk'a ortak edecek ve onlara dayana­caksın? Halktan herhangi birinin elinde hayır ve şer, iyilik ve kötü­lük olmadığını bilesin Bu sana vaciptir Onlar hep eşittir, zengini, fakiri ile; azizi, zelili ile birdir Sana Aziz ve Celil olan Allah gerek Halka dayanma, çalışmana güvenme Gücüne ve kuvvetine bel bağ­lama Allah'ın yoluna koş Çalışmanı kim nasip ettiyse ona güven ve çalışma yolu ile rızkı verene bel bağla Bunu yaparsan yolculuğun O'nunla olur, O, sana kudret ve ezelî bilginin hikmetlerini gösterir Kalbin O'na vasıl olur Sonra geçmiş günlerini düşünürsün Bu hâ­lin, cennet ehlinin, dünyada geçen hâdiseleri hatırlamasına benzer
Sebep tuzağını aşarsan sebebin yaratıcısına ulaşırsın Âdetleri bırakırsan âdet harici hikmetler görürsün Hizmeti gönüllü yapana hizmet edilir İtaat edene itaat olunur İyilik eden iyilik bulur Ya­kınlık isteyen yakınlığa erer Tevazu eden yükselir İyilik etmek iste­yene iyilikler gelir Terbiyesi güzel olan, şaha yaklaşır İyi edep, dos­ta yaklaştırır; kötüsü uzağa atar En güzel edep, Allah'a itaattir Edepsizlik ise O'na isyan

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -48- Meclis

Eski 08-02-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -48- Meclis




Ey cemaat! Nefsinize dönmeyi ertelemeyin; onu muhasebe et­meyi tehir etmeyin Âhiret başlamadan bu işi dünyada yapın, acele edin
Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurur: “Allah Teâlâ, dünyada kötülükten çekinen kulunu öbür âlemde hesaba çekmek istemez, hayâ eder
Sana düşen, kötülükten beri olmaktır, aksi hâlde rüsvalık hal­kası boynundadır Dünya işlerinde dikkatli ol, aksi hâlde bütün duy­guların dünya ve âhirette kötülüğe döner
Altın, ateş yuvasıdır Para dertle doludur Bilhassa bunları ha­ram yoldan kazanırsan ve aynı yola sarf edersen Yarın bu söylediklerim sana anlatılır; bugün sen hem kör, hem de sağırsın Çünkü dünyalık şeyleri haddinden fazla seviyorsun Hâlbuki Peygamber (sav) Efendimiz bunu şöyle anlattı: “Bir şeyi sevmen, seni kör ve sağır eder
Kalbini dünyadan soy, aç bırak, susuz bırak Hak Teâlâ onu giy­dirir, yedirir ve içirir İçini ve dışını O'na teslim et Hiç düşünme, bu sayede belki sensiz O olursun Her hâlinde bir işçi gibi çalış, efendi­ne uy Ücret isteme Dünya çalışma yeridir, âhiret ise ücret İyilik ve hediyeler evi orasıdır Bu hâller çok kere sâlih kullarda görülür Onların dünyada çalışmayanı azdır Âhiret başlamadan Hak Teâlâ onlara rahatı, iyiliği, merhameti icabı verir İbadet olarak yalnız far­zı kıldırır, nafile ibadetleri onlardan alır Farz ibadet hiç bir hâl ve makamda düşmez Anlattığımız bu hâle eren pek azdır, azdan da az­dır

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -48- Meclis

Eski 08-02-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -48- Meclis




Ey evlat! Yetinmeyi öğren, boş ümitlerden dön, çabukça rahata kavuşursun Dünyadan sana bir kısmet varsa onun gelmesi kafidir, kısmetlerin gelir Sen azizsin, şerefli ve sorumlusun Nefsinle yeme, alacağını boş yere alma Bu sana perde olur, kalbine Hak Teâlâ'dan perdeler iner
İman sahibi, ne nefsi için, ne de nefsi ile yer Giydiğini de onun için giymez ve onun emri ile mal yığmaz İbadet işlerinde kuvvet bul­sun diye yer, hak yolda ayaklarının titrememesi için gıda alır Dinin emri ile yer, boş hevese uymaz Allah'ın velî kulu, O'nun emri ile yer Bedel ki, kutbun veziridir, bu da ilâhî fiil tecellisine uyarak yer Kutub ise, yemesinde ve bütün işlerinde Peygamber (sav) Efendimiz gibi olur? Neden onun gibi olmasın? Olur Çünkü onun evladı, ve­kili ve ümmeti için halifesidir Kutub, Peygamber (sav) Efendimiz’in halifesidir; Allah Teâlâ'nın halifesidir Bu hilâfet gizlidir Müslü­manların başına geçen halife ise zahirdedir Hiç bir Müslüman ona uymayı terk edemez, saygıyı bırakamaz Denilir ki; “Müslümanların başında bulunan padişah âdil olursa, zamanın kutbudur” Bu padişa­hın işlerini kolay sanmayın O, başınıza getirilmiştir Zahirdeki işleri­nizi o tanzim eder Bâtındaki kutub ise, derûnî işlerinizi tanzim eder
Sizden herkes, kıyamet günü hesap meydanına getirilir Yanın­da, dünyada iken defterini tutan melekler bulunur Onlar, o kulun dünyada iyiliğini ve kötülüğünü yazarlar Meleklerin elinde doksan dokuz sicil defteri vardır Sicillerin her birinde göz kırpmak dahi ya­zılıdır; iyilik veya kötülükten yana her şey belirtilmiştir Kulun bü­tün hareketi o defterde toplu durur Defter kula verilir, okuması için emredilir Şayet iyilik görmeyecek olursa okuyamaz, mahcup olur
İyiliğini okuması için dünyada çalışması lazımdı; çünkü dünya hik­met yeri, âhiret ise kudret!
Dünyada âletler ve sebepler konuşur; âhirette bunlara ihtiyaç yoktur Sizden biri, o hesap günü defterini okumak istemezse, duy­guları konuşmaya başlar; her duygu dünyada yaptığını anlatır
Siz büyük işler için yaratıldınız, ama haberiniz yok Allah Teâlâ şöyle buyurdu: “Siz bize dönmeyeceğinizi ve başı boş yaratıldığınızı mı san­dınız?” (el-Mu’minûn, 23/115)


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.