Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kanaat, şükür

Kanaat Şükür

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kanaat Şükür




Dr Veli Sırım



Bir zaman, fırtınalı bir günde, gayet fakir ve muhtaç iki kişi çok zengin bir kimsenin evinin kapısını çalarlar Bunlardan birisi kendi kendine, “Beni yalnız kabul etsin; dışarıdaki soğuktan kurtulsam bana yeter Kıyıda-kenarda bana bir iskemle bile verse yeter” der Diğeri ise, haline bakmadan, güya hakkı varmış, ev sahibi onun her istediğini vermeye mecburmuş gibi, “Bana en rahat imkanları sağlamalı, bana hizmet etmeli” diye düşünür
Ev sahibi çok cömert, merhametli ve ikramı seven bir kimse olduğu için her ikisini de içeri alır Ancak hırslı adam, gözünü hep yukarılara, en üstün mevkilere diker Onun bu tavrına kızan ev sahibi, onu dışarı atmasa da en aşağı mevkiye indirir
Diğer adam ise, gayet mütevazi bir şekilde girdiği için, en aşağıdaki bir sandalyeye oturmak ister Ondaki bu kanaatkar tutum, ev sahibinin çok hoşuna gider Bu yüzden onu en yüksek makamlara ve ikramlara davet eder Mütevazi adam, kendisine sunulan her makam ve ikram ile teşekkürünü daha da artırır Neticede yaptığı şükür ölçüsünde kendisine daha fazla nimet, ihsan ve ikramda bulunulur
Hikâyedeki mütevazi adam âdeta kanaatin timsalidir Çok değerli ve önemli bir haslet olan kanaatin en belirgin göstergesi, verilen nimetlere karşılık şükürde bulunmaktır Diğer adamın şahsında sembolize edilen kötü haslet hırstır Hırs ise şükürsüzlüğü doğurur Bu açıdan baktığımızda kanaat insan için izzet ve bolluk sebebi iken, hırs ise zillete götürür Tıpkı ikinci şahsın başına gelenler gibi
Hırs ve kanaatı daha iyi anlamamızı sağlayacak bir başka örnek verelim
Karınca çalışkanlığıyla bilinir Aynı şekilde arı da çalışkanlığa verilen başlıca örnekler arasındadır Aynı hayvanlara bir de hırs ve kanaat açısından baktığımızda farklı bir tabloyla karşılaşırız
Karınca, yaz boyunca durmadan çalışır, erzakını toplar Ama sadece kendisi için toplamaktadır Bu yönüyle adeta şiddetli bir hırs gösterir ve bu hırsının cezasını hep ayaklar altında kalıp ezilerek görür Çünkü, bir sene boyunca belki birkaç buğday tanesi kendisine yetebilecekken, bir nevi hırs sebebiyle, elinden gelse binlerce taneyi yuvasına taşır Tıpkı karınca gibi çok çalışan arı ise, kanaatinden dolayı başlar üzerinde uçar Kanaat ettiği için, onca emekle hazırladığı balı insanlara sunar Kendisi ise az bir miktarla yetinir
Kanaatin, en belirgin göstergelerinden bir diğeri ise iktisattır “Kanaat eden aziz olur; tamah eden zillete düşer” hadis-i şerifindeki sırla kanaat, izzeti, büyüklüğü ve kimseye muhtaç olmamayı doğurur Aynı zamanda çalışmaya teşvik eder Çalışma şevkini kamçılar Emeğinin karşılığını aldığında kanaat ettiği için, ertesi gün yine çalışır İsrafçı insan ise, kanaatsiz olduğu için daha fazlasını ister Ertesi gün o istediğini alamadığından dolayı da çalışmaz Çalışsa da şevki yoktur
Kanaat vasıtasıyla, insanlardan bir beklentisi olmadığı için, onların teveccühünü istemez Böylece ihlas kapısı açılırken, riyâ kapısı kapanır Hem, iktisadın doğurduğu kanaat, insanın önünde şükür kapısını aralar Buna karşılık şikâyet kapılarını kapatır Hayatı boyunca hep şükreder

Şükür
Cenâb-ı Allah’ın, biz kullarından istediği en önemli görev şükürdür Kur’an-ı Kerim’de şükre dair çok önemli davetler vardır
“Halâ şükretmezler mi?
“Şükredenleri elbette mükafatlandıracağız
“Şükrederseniz, nimetimi elbette artırırım
“Yalnız Allah’a şükredenlerden ol
Şükür üzerinde böylesine ısrarla durulurken, nimetler karşısında şükretmemenin nimetleri yalanlama ve inkar etme manasına geldiği vurgulanır Rahmân Suresinde bu durum “Rabbinizin nimetlerinden hangi birisini inkar edersiniz?” şeklinde, gayet şiddetli ve tehditvâri ifadelerle tam otuz bir defa tekrarlanır
Kur’an-ı Hakîm’den de anlaşıldığı üzere, şükür yaratılış gerçeğinin en önemli sonuçlarından birisidir Aynı hakikati, en büyük Kur’an olarak niteleyebileceğimiz kainatta da görebiliriz Çünkü kainata dikkatle bakıldığında, her bir varlığın veya hadisenin bir yönüyle şükre yönelik olduğu görülecektir Bu yüzden, yaratılış ağacının en önemli meyvelerinden birisinin şükür olduğu söylenmiştir
Varlık alemlerine baktığımızda, her şeyin birbirisi içinde çizilmiş birer daire gibi yer aldıklarını görürüz Bu dairelerin en merkezinde ve odak noktasında ise hayat vardır Yani, bütün varlıkların hizmetleri hep o hayata yöneliktir O hayatın devamı için bir tarla veya fabrika hükmündedir Demek ki, kainatı yoktan var eden Allah, kainat içinde hayatı seçip, baş köşeye koymuştur
Canlılar âlemini geniş bir daire olarak düşündüğümüzde, en merkezinde insanın yer aldığını görürüz Âdeta, bütün canlılardan beklenen vazifeler ve manalar insanda odaklanmıştır Sahip olduğu meziyetler bakımından insan, canlıların en üstünü konumundadır Dolayısıyla bütün canlıların insan için hizmetkâr kılındığını görürüz Demek, Hâlık-ı Zülcelâl, bütün canlılar içinde insanı seçmiş, kendisine muhatap kılmıştır
İnsan âlemi ve belki bir oranda hayvanlar âlemini bir daire olarak düşünecek olursak, bu dairenin merkezinde rızıkların konulduğunu görürüz Bütün insanlık ve hatta hayvanlar âlemi, hayatlarını sürdürebilmek için âdeta aşk derecesinde rızka bağımlıdır Birer hizmetkâr misali, durmadan rızkın etrafında dönüp durmaktadırlar Dolayısıyla hayatı yönlendiren ve şekillendiren rızık olmaktadır
Rızık ise öylesine geniş ve zengin bir hazinedir ki, içinde hadde-hesaba sığmayan nimetler saklıdır İşte bu hikmete binaen, varlıkların en üstünü olan insanoğluna, bütün rızık çeşitlerini tadabilecek, lezzetlerini birbirinden ayırdedebilecek dil nimeti verilmiştir O halde, kainat içinde akla en fazla durgunluk veren, en zengin, en muazzam, en şirin, en kapsamlı ve en üstün hakikat rızık içinde gizlidir
İşte, herşeyi etrafında döndüren rızık ise, bütün türleriyle, mânen ve maddeten, hem hal, hem lisan ile şükre bakar, şükrün etrafında döner Şükürle varlığını sürdürür, şükürle ziyadeleşir Âdeta rızık, şükür için manevî bir tarlayı andırır Eğer o tarla şükrü yetiştirmezse çoraklaşır ve değeri hiçe iner
Her şeyden önce, insanda bulunan rızka karşı iştah ve iştiyak duygusu aslında fıtrî bir şükürdür Rızıktan alınan lezzetler ve zevkler şuur dışı yapılan bir şükürdür Hatta bu şükür şekilleri insanların yanısıra, hayvanlarda da bütün açıklığıyla kendisini gösterir Ama insan, dalalete ve küfre düşerek bu ulvî şükür halini değiştirir, şükürden şirke düşer
Rızık olan nimetlere bakıldığında, her bir nimette bulunan birbirinden farklı güzel şekil, enfes koku ve lezzetli tadların şükür için birer davetçi olduğu hemen görülecektir Bu güzellikler içinde o nimetlerden şuur sahibi her insan, kendisini şükre mecbur hissedecektir Âdeta nimetlerdeki bu özellikler birer mürşid ve öğretmen misali, insanlara şükrü öğretir, anlatır Bunu anlayan ve şükretmek suretiyle gereğini yapan insan için dünya nimetleri ziyadeleştiği gibi, en ziyade nimetler ise ahirette verilecektir Üstelik sürekli bir surette ve hiç bitmemek üzere O halde, şükrün sonucu ve karşılığı ne kadar büyükse, şükürsüzlüğün cezası ve akibeti de o derece aşağı ve kötüdür
Şükrün en belirgin göstergesi, kanaat, iktisat, rızâ ve memnuniyettir Şükürsüzlüğün ölçüleri ise hırs, israf, hürmetsizlik ve haram-helal demeyip önüne geleni yemektir
Şükrün çeşitli şekilleri vardır Bunlardan en kapsamlısı ve belki bütün şükür çeşitleri için bir nevi fihriste hükmünde olanı namazdır
Şükür içinde sâfi bir iman gizlidir Hâlis bir tevhid inancı vardır Çünkü, bir elmayı yedikten sonra “Elhamdülillah” diyen adam, bu şükrüyle şöyle demiş olur; “O elma doğrudan doğruya Kudret elinden gelir ve doğrudan doğruya Rahmet hazinesinin bir hediyesidir” Bu inançta ve düşüncede olan bir kimsenin, birden fazla ilaha inanması, birden fazla ilâhtan yardım dilemesi imkânsızdır Böylelikle şükreden bir kul, şükrüyle hem hakikî bir imanının varlığını, hem de halisane tevhid inancının bulunduğunu göstermiş olur Hem de o şükür, ahiret için manevî bir meyve haline gelir Bu açıdan da kazancı çok büyüktür
Eğer insan şükretmezse, her şeyden önce yediği lezzetli nimetlerden aldığı tad geçici olduğu için, lezzetin hemen ardından elem ve acılar gelecektir Elmas derecesindeki nimeti, kömür seviyesine indirmiş olur Gaflet ve dalâlet içinde rızka karşı gösterdiği düşkünlükle, hayvanlardan bir farkının olmadığını gösterir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.