Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
rabbani, tavır

Rabbani Tavır

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Rabbani Tavır




Rabbani Tavır

Muhammed ZAHİR

Sahip olduğumuz bu hayata; barındırdıkları açısından bakıldığında, nimetlerinin mecazi ve fani olmasından ötürü çok basit ve değersiz görünmesiyle beraber kazandırdıkları (Ahiret hayatındaki mücazat ve mükafat) açısından bakıldığında, paha biçilmez bir değere sahip olduğu kuşkusuzdur Kısa ve mecazi nimetlerle donatılan bu hayata sahip olanlar; ya bu hayatın karşılığında vaat edilen bitmez tükenmez ve hakiki nimetlerle donatılan bir hayatla tebdil etmek için, kendilerine bu hayatı bağışlayan yüce yaratıcıya ram olacaklar ya da ilk yaratılışlarını unutarak, çürüdüğü halde bu kemikleri kim diriltecek diye hasım kesilip, yaradanına sırt çevirip fani olduğunu bile bile bu hayata sarılacaklar

Yüce yaratıcı; yeryüzünde kendisine halife olarak seçtiği insanoğlunu başıboş bırakmamış Onlara; hayatı ve ihata ettiklerini doğru bir şekilde okumaları için takip edecekleri yol haritasını, yaşamlarına dair mihenk taşlarını Resulleri aracılığıyla bildirmiştir Aynı zamanda kendilerine gelen mesajı daha iyi algılayıp özümsemeleri için akıl nimetinin hakkını verip, tefekkür etmelerini istemiştir Nitekim insanoğlu; bu hayatta sahip olduğu en önemli ve ayırt edici özelliği olan akıl nimetini, selim bir şekilde yani duygulardan ve her türlü baskı unsurundan arındırılmış bir şekilde kullandığında yaradanına ulaşmaması muhaldir

Akıl nimetinin hakkı tefekkürdür Nasıl ki bedenin hakkı ibadet, malın hakkı zekat ve infak, gücün hakkı adalet ise akıl nimetinin hakkı da yaratılanda tefekkür edip yaradana ulaşmaktır Halifelik ya da temsiliyet; temsil edilenin rızası doğrultusunda hareket etmekle yerine getirilir Aksi takdirde temsil edilene nankörlük ve ihanet edilmiş olur

İslami değerlerin tamamına pervasızca saldırıların olduğu bir dönemde, Müslümanların ezildiği, horlandığı, haklarının ellerinden alındığı bir coğrafyada, Allah’ın yeryüzündeki birer halifesi olarak bunca vurdumduymazlığımızın bir izahı var mıdır acaba? Üstelik ‘‘Şuurlu’’ Müslüman etiketini de yakamıza yapıştırarak… Öyle ya, üç-beş kuruş daha fazla para kazanmak için zaman ayırma konusunda üstümüze yok kimse… Söz konusu ticaretse eğer; hemen çevremizdeki insanları, iş arkadaşlarımızı, komşularımızı, daha önce yolda karşılaşıp selamlaştığımız ama tanışma gereğini bile hissetmediğimiz insanları bile zaman kaybetmeden katmaz mıyız işe? Zaman mı hiç önemli değil harcanır Şunun şurasında iş yapıyoruz canım! Oysa islami mücadele için, bırakın daha fazlasını aynı derecede bir fedakarlıktan bile söz etmek mümkün mü? Ahiret hayatı için, Allah için bu kadar bonkör müyüz? Yanlış anlaşılmasın maişeti için çalışanları kastetmiyorum Zengin olunmasın da demiyorum Ama bizimle olan birlikteliği çok kısa olan, uğruna gecemizi gündüzümüzü harcadığımız bu dünya nimetlerini elde etmek için, sarf ettiğimiz bu çabamızın kaçta kaçını, bizi hiç terk etmeyecek olan islami ameller için harcıyoruz? Dini vecibeleri yerine getirme hususunda, islami mücadele için gerek zaman gerekse mali anlamda fedakarlık yapma konusunda şu ‘‘müsaitlik’’ kavramı nasıl da kurtarıyor bizi (!) halbuki dünyevi bir çıkar elde etmek için her zaman ‘‘müsait’’iz Biz kimi kandırıyoruz…? Peki, düzelmemiz için ne gerekiyor bize?

Hayatı ve barındırdıklarını doğru bir şekilde okuyabilmek, doğru çıkarımlarda bulunabilmek ve istikamet sahibi olabilmek için öncelikle yüce Allah’ın insanlık için göndermiş olduğu son mesaj olan Kur’an-ı Kerim ve onun pratik uygulayıcısı Muhammed AS’ ın sünneti ile sürekli hemhal olup Rabbani olmak lazım Yani Rabb’in terbiyesinden geçmek lazım Allah’ın boyasıyla boyanmak lazım… Allah’ın bizden istemiş olduğu tefekkürü hiç ihmal etmeyip sürekli bir uyanıklık içerisinde olmamız lazım… Ancak o zaman hayatı; geçici, günlük fayda ekseninde değil de kalıcı ve baki olan ilahi eksende tanzim etme ruhuna sahip olabiliriz Ancak o zaman hayata dair her şeye bakarken, Resulün korkun dediği, müminin ferasetine sahip olabiliriz Ancak o zaman zalime karşı dik ve onurlu bir karşı duruş sergileyebiliriz Ancak o zaman Allah yolunda meşakkatlere seve seve katlanabiliriz Ancak o zaman mücadelelerimizi; geçici ve dönemsel değil, ırklar için, cemaatler için, şan için, şeref için ‘‘ Ben’ler’’, egolar için hiç değil, katıksız rızai ilahi için verebiliriz Ancak o zaman Allah ismi zikredildiğinde kalplerimiz titreyebilir… Ve… ancak o zaman fani olan için harcadığımız çaba, emek, zaman ve fedakarlığın çok daha fazlasını baki olanlar için harcayabiliriz

Bakınız yüce Allah o terbiyeden geçenlerden nasıl söz ediyor; ‘‘Nice peygamberler vardı ki beraberinde birçok Ribbiyun (Allah erleri) bulunduğu halde savaştılar da, bunlar Allah yolunda başlarına gelenlerden dolayı gevşeklik ve zaaf göstermediler, miskinlik etmediler (boyun eğmediler) Allah sabredenleri sever Dedikleri sadece şu idi: Ey rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlığımızı bize bağışla Sebatımızı arttır(Ayaklarımızı yolunda sabit kıl) Kafirler güruhuna karşı bize yardım et’’ (Ali İmran 146-147)

Ribbiyun: Ribbi’nin çoğuludur ki rabbani gibi Rabbe nisbettir Rabbe kulluk eden demektir Rabbani nasıl ki mürebbi olan ‘‘Rabbe’’ nisbet olarak ele alındıysa ribbi de cemaat demek olan ‘‘Ribbe’’ye nisbet olarak ele alınmıştır Esasında sosyal kavramı bakımından cemaat diye tefsir edilmiştir(İbni Abbas, Mücahid, Said ibni cübeyr, İkrime, Hasan, Katade, Süddi, Rebi ve Ata El-Horasani) Ali İmran suresinin 79 ayeti de göz önüne alındığında; Rabbani de Ribbi de Rabbe bağlılık manasını içermekle beraber Ribbiyun Ribbe bağlılıkla terbiye ve eğitim görmüş cemaat, Rabbani de Rabbe intisab ile diğerlerini öğretip eğitebilecek yüksek seviyede bulunanlar diye ayrılması en uygun mana olacaktır diyebiliriz Ama biz bu yazımızda Rabbani sözcüğünü, sözlük manası olan; Rabbe kulluk eden, Rabbe ait, Rabbin terbiyesinden geçmiş olanlar olarak kullanıyoruz

Evet! yüce Allah; yukarıdaki iki ayette; imtihan karşısında takınılacak olan Rabbani tavrı önceki peygamberlerle beraber mücadele edenleri örnek göstererek bize açıklamış Allah’ın sevgisini celbedecek olan sabrın niteliği… Nefisleri zaafa uğramayan, enerjileri boşa harcamayan, azimleri yok olmayan ve teslim olmayanların adıdır Allah’ın sevgisini celbeden sabır… Gevşeklik değildir, zayıflık değildir, miskinlik(korkup bir köşeye sinmek, boyun eğmek) hiç değildir Rabbani tavır olan sabır… Her türlü korku ve zorluğa rağmen ümittir… Sahip olunan mevki ve makamlardan, mallardan, evlerden, araçlardan, elde edilecek ürünlerden mahrum bırakılma pahasına zayıflık göstermeyip direnmenin adıdır… Yeryüzünde sahip olunan en değerli varlık olan ‘‘ Can’’dan olma pahasına tek başına da kalsa Allah için mücadele azmini yitirmemenin adıdır… Nerden nasıl geldiğini ve nereye ne şekilde döneceğini unutmamanın adıdır… Terbiye ediciden (Rab); yaşanan her türlü tehlikeden, bela ve musibetten sonra onurlu duruşa rağmen, ilk önce günahların bağışlanması talebinde bulunmanın adıdır… Yine terbiye ediciye; taşkınlıkların itirafı ve bağışlanma talebinin adıdır… Zor zamanlarda kafirler güruhuna karşı sadece terbiye ediciden (Rab) yardım istemenin, Allah yolunda ayakların sabit kılınması talebinde bulunmanın adıdır… Gasp edilen hakların geri alınması için zaman kaybetmeyip, ötelemeyip, ertelemeyip, korkmayıp, yılmayıp, hemen ayağa kalkıp mücadele etmenin, üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmenin adıdır… Zalime karşı mazlumların hakkını savunmaktan hiçbir zaman geri durmamanın ve her zaman Hakkı haykırmanın adıdır… sürekli bir uyanıklıktır Yaşanan başarı ve zaferlere rağmen şımarmayıp güzellikleri Allah’a, kusurları ise nefse yöneltmenin adıdır Allah’ın sevgisini celbeden Rabbani tavır …

Şu hayatta cari olan her şey aslına döndürülüp kaynağına rücu’ edecektir ve her şey kaynağına rücu’ ettiği, kaynağıyla barışık olduğu oranda güzeldir Öyle ya ilim; kendisiyle amil olan ve onu hayatının bir uzvu, bir libası haline getiren alimde güzeldir Zenginlik; mala mahkum olan değil mala tahakküm eden insanda güzeldir Söz; sahibinde vücut bulduğu oranda daha güzel değil midir? Örnekler çoğaltılabilir ama sonuç hiç değişmez Yani her şey kaynağına rücu ettiği, kaynağıyla barışık olduğu oranda güzeldir Bütün her şeyin asıl kaynağı da her şeyin sahibi ve yoktan var edeni olan yüce Allah’tır Dolayısıyla yüce Allah’ın rızasına uygunluk kriteri aynı zamanda güzelliğin de kriteridir

Rabbimiz! Her türlü işimizi senin rızana uygun olma hassasiyetini taşıyarak yapmayı, fani olanın değil baki olanın peşinde koşmayı ve sürekli bir uyanıklık içerisinde bulunmayı nasip et bize…

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.