Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
cennet, mi‏, sınanmadan, öyle

Sınanmadan Cennet Öyle Mi..??‏

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sınanmadan Cennet Öyle Mi..??‏




SINANMADAN CENNET, ÖYLE Mİ?!




“Yoksa Allah içinizden cihad edenleri belli etmeden, sabredenleri ortaya çıkarmadan cennete gireceğinizi mi sandınız?”(Âl-i İmran: 142)




Allah (cc)’ın, değişmez kanunu ve cari olan yasalarından biri de kuşkusuz kullarını bir takım imtihanlara tabi tutmasıdır Bu Rabbani sünnet, insanlığın atası olan Âdem (as)’den itibaren başlamış ve yeryüzünde insan nesli var oldukça da devam edecektir Dünyaya gelen her insan, kendisi için mukadder olan imtihan serüveninden mutlaka nasibini almıştır İnsanlardan kimi, imtihan gerçeğinin farkında olup, bütün zaman ve imkânlarını bu hedef doğrultusunda değerlendirmiştir Neticede Rabbinin huzuruna varıp hesaba çekildiğinde, gayet emin bir şekilde: “… ‘Alın, kitabımı okuyun; doğrusu ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum’ der” (Hakka: 19-20) Ancak dünyanın hülyalarına kapılıp da Rabbine vereceği hesaptan gafil olan şaşkınlar ise, muaheze edilmek üzere sorguya çekildiklerinde: “… ‘Ah keşke bana kitabım verilmeseydi de, hesabımın ne olduğunu bilmeseydim! Keşke onunla (ölümümle) her iş olup bitseydi! Malım bana hiç fayda sağlamadı; saltanatım da benden (koptu), yok olup gitti’ der (Hakka: 25-29)



İnsan denilen mahlûkun, böylesi hazin ve acı bir akıbetle karşılaşmaması için Rabbimiz, Kur'an-ı Kerim’in muhtelif sûre ve ayetlerinde, “Muhakkak sizi imtihan edeceğim!” gerçeğini zikretmiştir Bu ifadelerin geçtiği ayetlere dikkatle bakıldığında, kelamın birkaç te’kid edatıyla pekiştirildiğini görürüz Yani dünyada birçok yönde imtihana tabi tutulacağımız muhakkaktır İstesek de istemesek de bu, hayatımızın vazgeçilmez bir gerçeği ve kaçışı mümkün olmayan bir hakikatidir Her insan bu imtihan sürecini son nefesine kadar yaşayacaktır En basit bir dünyalık imtihan için insanlar, ciddi hazırlıklar yapar ve imtihanı kazanmak için gerekli olan tüm sebeplere başvururlar Neticede elde edecekleri kazanç da, pek sınırlı ve az değerdedir Oysa burada söz konusu olan imtihan, hem dünya hem de ahiret menfaatimizi ilgilendirmektedir Allah (cc) korusun kaybedilmesi durumunda, hem dünya hem ahiret berhaba olacaktır Bu imtihan gerçeğine iman eden Müslümanlar, imtihanı ilgilendiren konularda elbette çok daha dikkatli ve yapılması gerekenler hususunda çok daha fedakâr olmaları gerekir Zira bu imtihan, kesinlikle kaybedilmemesi gereken bir imtihandır Çünkü kaybedilmesi durumunda, telafisi mümkün olmayan bir durum söz konusudur


Allah (cc)’ın seçkin kulları olan peygamberlerin (aleyhimü’s-selam) maruz kaldıkları imtihanların şiddetine bakıldığında, Müslümanlar karşılaşacakları imtihanların zorluğunu anlamakta güçlük çekmemeleri gerekir Zira peygamberler aleyhimü's selam yaşadıklarıyla ve çektikleri zahmetlerle insanlığa canlı örnek olsunlar diye seçilmişlerdir Tarih boyunca Müslümanların çektikleri acı ve sıkıntılar da bu gerçeği te’yid etmektedir Gerek Kur'an-ı Kerim ve gerekse de Hz Resulullah aleyhi'se-salatu ve's-selam’ın hadis-i şerifleri bir bütün olarak ele alınıp değerlendirildiğinde, sorumluluklarımız ve maruz kalacaklarımız konusunda, parlak ve canlı tabloları önümüze koyup dikkatimize sunacakları muhakkaktır Bütün bunların canlı tanıkları da kuşkusuz mücadele erleridir Bu imtihan denilen olgunun tüm serüvenlerini, med-cezirlerini ve “ğameratül mevtini/ölümcül şiddetini” tüm zerrelerinde yaşayanlar onlardır Bütün bu acı ve kederlere direnip, sebat edenler ne bahtiyar insanlardır!


Müslümanların maruz kalacakları imtihanların en çetin vartasını kuşkusuz cihad ve cihad yolunda kuşanılacak sabır oluşturmaktadır İmtihanın bu ayağı, tarih boyunca Müslümanları sarsmış ve belalar sarmalında gerçek cevherinin ortaya çıkmasını sağlamıştır Bu süreçte savrulanlar olduğu gibi, imanları en zirvelere çıkıp azimleri çelikleşenler de olmuştur Her halükarda cihad ve sabır ikilisi, Müslümanlar için avuçtan tutulan kor ve ateşten gömlek olmuştur Müslümanlar, bir taraftan görünmeyen düşman –şeytan ve nefis- tarafından kıskaca alınırken, diğer taraftan görünen düşmanlar ve yüzlerini maskeleyen hannaslar tarafından kuşatılıverilmişlerdir Bütün bu görünen ve görünmeyen düşmanlara karşı direnmenin adı “izzet” ve akıbeti ise cennettir Evet, dünyadaki izzet ve ahiretteki cennetin kavşağı, cihad ve sabır yolunun kesiştiği noktadadır Bu büyük hedefe varmak için cihadın soluk kesen, takati zorlayan koyuşlarını bir bir adımlamak; zor, zahmet ve sarsıcı sıkıntıları sabır potasında bir bir eritmek gerekiyor


Cehennemi volkanlarda fışkıran lavları bağırlarında söndüremeyen, yalçın dağların bel kemiklerini çatırdatan ağırlıkları omuzlarında taşımayan kimselerin, bu işi menziline vardırmaları imkânsıdır


“Cihad ve Sabır” gibi mefhumların, beyin kıvrımlarından silindiği, satırlarda geçeni ise göz ferlerinin almadığı, İslami değerlerin ve şiarların sulandırıldıkça sulandırıldığı ve adeta tersyüz edildiği bir toplumda, cihad ve sabır gibi İslami şiarların yaşanılması ve yaşatılmasının zorluklarını yaşayan Müslümanlar, yukarıdaki teşbihimin hiç de abartılı bir teşbih olmadığını çok iyi anlarlar Aslında çok daha somut örneklerle işin hakikati ortaya konulabilir Bu örnekleri, bu süreç içinde daha çok yaşarız Rabbim, sabır, kararlılık ve metaneti bizden eksik etmesin! Zayıf ve aceleci, omzunda da ağır emanet yükünü taşıyan biz kulların kuşkusuz her an sorumluluklarımız konusunda hazırlık içinde olmamız gerekir Bu yoldaki zorlukların varlığı bir gerçektir; ancak bütün bu zorlukları göğüsleyebilme imkân ve becerisinin Müslümanlarda var olduğu da diğer bir hakikattir Çünkü tarih boyunca nice Müslümanlar, bu ağır sorumluluğu hakkıyla ifa etmişlerdir Bugün de aynı direnci gösteren Müslümanlar vardır ve onların azim ve kararlılıkları da göğüsleri kabartmaktadır…


“… Cihad edenleri belli etmeden, sabredenleri ortaya çıkarmadan cennete gireceğinizi mi sandınız?!” Hakikaten Müslümanlar, büyük bir ilahi tehditle karşı karşıyadırlar Ayet-i kerimenin içerdiği mana da açık ve nettir “Cihad ve sabır” olmadan cennet ufukta görünmemektedir Tabi burada zikredilen cihad, salt söz ve edebiyatla yapılan değil, günün imkân ve şartları neyi gerektiriyorsa onu pratikte yapmaktır Burada zikredilen cihad, şu ayet-i kerimede manasını bulan cihaddır: “Allah Mü'minlerden, mallarını ve canlarını, kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler, öldürülürler (Bu,) Tevrat’ta, İncil’de ve Kur'an’da Allah üzerine hak bir vaaddir Allah’tan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır! O halde O’nunla yapmış olduğunuz bu alış verişinizden dolayı sevinin İşte bu büyük kazançtır”(Tevbe: 111)


Ayet-i kerimede zikredilen Sabır da, bir kimsenin ticaret yaparken müşteriyi sabırla beklemesi, mideyi tıka basa doldururken hazmi için kıvranıp sabırla beklemesi veya gündelik işleriyle uğraşırken çoluk çocuğuna olan özlemini gün boyu bastırıp sabretmesi ve akşamleyin kendini evine atması değildir Cennete götürecek sabır, zikredeceğim ayet-i celilede belirtilen sabırdır: “Hakikaten, senden önceki peygamberler de yalanlanmıştı Onlar, yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine karşı sabrettiler, sonunda yardımımız onlara yetişti Allah’ın kelimelerini (kanunlarını) değiştirebilecek hiçbir kimse yoktur…”(En’am: 34)


Bilindiği gibi Kur'an-ı Kerim’de cihad ve sabır konusunda önümüzü aydınlatıp istikametimizi belirleyecek pek çok ayet-i kerime mevcuttur Müslümanlar olarak, iman yolundaki sınavlarımızın en zorlu ve zahmetli etabını teşkil eden kısmıyla karşı karşıyayız Yolların kesiştiği veya ayrıştığı kavşağın tam nirengi noktasındayız Ya cihad ve cihad yolundaki zorluklara karşı sabrı kuşanıp o istikametteki yola kararlılıkla yönelip metanetle yolumuza devam eder ve Allah (cc)’ın izniyle Firdevslerde soluğumuzu alırız Ya da Allah (cc) korusun nefis ve şeytanın iğvasına kapılıp, dünyanın aldatıcı ve baş döndürücü cilveleriyle ömür sermayemizi tüketip şu korkunç manzara karşısında irkilip –iş işten geçtikten sonra- gerçeği idrak ederiz: “Cehennem ateşi uzak bir mesafeden kendilerini görünce, onun öfkelenişini (müthiş kaynamasını) ve uğultusunu işitirler Elleri boyunlarına bağlı olarak onun (cehennemin) dar bir yerine atıldıkları zaman, oracıkta yok oluvermeyi isterler” (Furkan: 12-13)


Dünyevi zindanlardan ürken, hayat yolunun orayla kesişmemesi için iman ve İslam yolunda ciddi zikzaklar çizen insanlar, Allah (cc) korusun cehennemin bu daracık zindanında hem de elleri boyunlarına bağlı ve ateş içinde oldukları halde nasıl tahammül edip sabredecekler! Bu ebedi zindandan kurtuluşun adresi, Allah (cc) yolundaki cihadın tüm safhalarında, büyük kararlılıklar gösterip sabretmeden geçer İnsanların bu konuda zihin karışıklığı yaşadıkları gördüğümüz bir gerçektir Oysa bu konuda zihin karışıklığına sebebiyet verecek hiçbir durum yoktur Bu şaşkınlık, insanların, nefislerinin süfli arzularına olan aşırı temayüllerinden kaynaklanmaktadır



Faruk Hamza (inzar Dergisi 65 Sayı - Mart Sayısı )



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.