Prof. Dr. Sinsi
|
Gerçekten Özgür Müyüz?
GERÇEKTEN ÖZGÜR MÜYÜZ?
Özlem ŞAHİN EKİNCİ / HAYAT
İnsanoğlunun hiç dinmeyen hasretidir özgu¨rlu¨k Bu uğurda bin yıllardır neler feda edilmiştir Hatta insanlık tarihi, özgu¨rlu¨k savaşımıdır dense yeridir Medeniyetler, ideolojiler, sistemler ve devletler bunun için oluşturulmuştur İçinde
bulunduğumuz zaman diliminde de “bireysel özgu¨rlu¨k” en çok rağbet gören ve vurgulanan kavramdır Çu¨nku¨ özgu¨rlu¨ğu¨n bu tu¨ru¨, tu¨m du¨nyayı etkisi altına almış olan Batı du¨şu¨ncesi ve yaşam tarzının merkezinde yer almaktadır
Gu¨nu¨mu¨zde herkes, özgu¨r olma peşinde Ancak her alanda ve anlamda kovalanan özgu¨rlu¨k, gerçekten insanları özgu¨r kılıyor mu tartışılır Bireysel özgu¨rlu¨ğu¨ temel kabul eden sistem ve fertlerin, denetlenemeyen bir savrulma yaşadığı bir gerçek Neden acaba?
BİREYSEL ÖZGÜRLÜK
Özgu¨rlu¨k, dini ve ahlaki değerlerden kurtulmak olarak pazarlandığı için, gu¨nu¨mu¨zu¨n en özgu¨r(!) bireyleri
kendileri dışında bir erk ya da ölçu¨ tanımıyorlar hayatta Bu durumda her hissettikleri ya da arzuladıkları, peşinden koşulası birer hedef; her du¨şu¨nceleri şaşmaz doğrular oluyor kendileri için Sonuç olarak bu bireylerin oluşturduğu yapı ve sistemlerin du¨nyayı getirdiği nokta; çevre kirliliği, ku¨resel ısınma, savaşlar, açlık ve gözyaşı oluyor Bireysel hayatlara yansıması da ahlaki ve insani değer yokluğu, cinsi ve zihni sapkınlık ile varoluşsal anlamsızlık oluyor
Özgu¨rlu¨ğu¨n(!) bu olumsuz getirileri, bir yerlerde yanlışlık yapıldığını apaçık gösteriyor
İNSAN NEDEN VARDIR?
Mesele, insana ve onun yeryu¨zu¨ndeki konumuna bakış açısından kaynaklanıyor Çu¨nku¨ insan, bireysel ve sosyal olarak yerli yerine oturtulmadığında her şey problem doğuruyor Medeniyetlerin ve sistemlerin, “İnsanın bu koca evren içerisinde ve binlerce alem arasındaki varlığının anlamı nedir?” sorusuna verdikleri cevap, insan fıtratı ve evrenin nizamı ile ahenk içerisinde olmak zorundadır Aksi takdirde, evrende ve insanlar arasında fitne ve fesat yayılıp yaygınlaşır ve geri döndu¨ru¨lemez bir hal alır Son yu¨zyılda yaşanan onlarca savaş, kıyım, çevre felaketi, açlık, yoksulluk, ku¨resel iklim değişiklikleri ve bireysel hayatlardaki her tu¨rlu¨ sapkınlık ve dram hep, ku¨reye hakim medeniyetin bu en temel meseledeki duruşunun sonuçlarıdır
GEZ, DOLAŞ, YE, İÇ…
İnsan, birey olarak özgu¨rleşme vaadiyle kandırılıp nefsinin uşağı olan hastalıklı bir varlığa dönu¨ştu¨ru¨lu¨yor Çu¨nku¨ batı medeniyeti, hayatın tadını çıkarmayı öğu¨tlu¨yor, tu¨m du¨nyaya; “Yaşadığın bu andır, gez, dolaş, ye, iç” diyor Sözu¨m ona; aklına her eseni yapan insan, kendine iyilik etmiş oluyor Bu hayatın kulluk için verildiğini unutan insanoğlu, anlık mutlulukların peşinde savrulup duruyor Yaratılışa ters olan bu yaşam şekli, tatminsizliği de beraberinde getiriyor İnsan hiçbir şeyden tatmin olmuyor Çu¨nku¨ kalbi, du¨nyevi lezzetlerle mutmain olmuyor
NEREYE KADAR ÖZGÜRLÜK?
Özgu¨rlu¨ğe toplumsal açıdan bakıldığında, insan başkalarına herhangi bir zarar vermeden ancak kendi özel hayatında
istediği gibi yaşayabilir Toplumun değer yargılarına ve inançlarına ters olan kişisel tercihlerin, kitle iletişim araçları vasıtasıyla toplumun tu¨m kesimlerine, bir övu¨nç kaynağı olarak gösterilmesi özgu¨rlu¨k değil Bu ancak, yanlış olanı normalleştirme ve yu¨celtme çabası Ballandıra ballandıra anlatılan yanlışlar, özellikle gençleri zehirliyor Manevi değerlerden beslenemeyen internet gençliği, her tu¨rlu¨ sapkınlığa maruz bırakılıyor; daha çok seyredilmek ve daha çok para kazanmak uğruna…
KURGULANMIŞ İNSAN TİPİ
Bu zamanda herkes özgu¨r olmak istiyor Şöyle bir etrafımıza baktığımızda en çok, özgu¨r olmak isteyen bireyler göru¨yoruz Kimi ekonomik özgu¨rlu¨k peşinde, kimi sosyal özgu¨rlu¨k  Ve herkes özgu¨n olma derdinde Benzersiz bir stil ve parıltılı bir imaj sahibi olma, kitlelerin ortak amacı Fakat ne yazık ki çok az kimse varlık olarak zaaf ve bağımlılıklardan kurtulup hu¨r bir fert olma peşinde Tu¨m bunlar aslında kendi içinde bir ironi barındırıyor Bir yandan özgu¨rlu¨k deniyor, özgu¨nlu¨k vurgulanıyor öte yandan herkes, benzer bir biçimde yaşıyor, du¨şu¨nu¨yor, konuşuyor,
giyiniyor Bir aldatmacadır gidiyor İnsanların özgu¨rlu¨kten anladığı, toplumsal ve ahlaki denetimden kaçıp kurtulmak ve başıboş davranmanın hafifliğine kavuşmak genellikle… Bu yaygın yanlış algının, ku¨resel sistemin arzulayıp kurguladığı insan tipiyle benzeşmesi tesadu¨fi olmasa gerek Mevcut sistem, kişiyi davranışlarının efendisi olmaya ikna ediyor Toplum mu¨hendisliği kavramı bu çağda doğdu ne de olsa Gu¨nu¨mu¨zu¨n özgu¨r insanı fu¨tursuzca alışveriş yapıyor, arkadaşlarıyla buluşuyor ya da internette chat yapıyor
KANAAT ÖNDERLERİ
Toplum önu¨nde söz söyleyen ve sözleri dikkate alınan insanlara önemli sorumluluklar du¨şu¨yor Genel bir kanaat oluşumuna katkıda bulunan bu insanların, toplumu etkileme gu¨cu¨nu¨ titizlikle kullanmaları gerekiyor Çu¨nku¨ toplum tek tip bir yapıdan oluşmuyor Her çeşit insanın yaşadığı bir topluluğa konuşurken, sözler özenle seçilmeli, sözu¨n
nereye vardığı, nasıl anlaşıldığı önemsenmeli Batının kendine faydası olmayan acıklı yaşamları, erdem timsali gibi sunulmamalı Ailesiyle tu¨m bağlarını koparmış, 18 yaşında her tu¨rlu¨ sapkınlığı işlemekte özgu¨r bırakılan bireyler
bize örnek olarak gösterilmemeli
GERÇEK ÖZGÜRLÜK
Halbuki özgu¨rlu¨k öyle bir erdem ve ufuktur ki, ulaşılması her şeyden önce uzun bir su¨reç, ciddi ve samimi bir çaba gerektirir Gerçek anlamda özgu¨rlu¨k, “gu¨zel ahlak” sahibi insanın nasibi ve ufkudur Her insan aslında bu sorumlulukla çevrilidir Özgu¨rlu¨k bir lu¨ks, stil ya da imaj değil; en temel insani yu¨ku¨mlu¨lu¨ktu¨r Dolayısıyla, özgu¨rlu¨k asla sorumsuz bir başıboşluğun adı olamaz Ancak insani özu¨ oluşturan kalp ve ruhun, her açıdan bu sınırlı du¨nyanın bağımlılıklarından kurtarılıp parlatılmaları ve gu¨rleştirilmeleri, tu¨m insani potansiyellerin canlandırılarak, önce kişinin sonra da toplumun hizmetine verilmesi olabilir
İnsan bir terkiptir, karışımdır, topluluktur Mayasında iyi ve kötu¨ unsurlar beraberce bulunur Hayat yolculuğu boyunca kötu¨ye, yanlışa ve sapkınlığa yönelebilir Dolayısıyla bir doğrultuya ve değerler sistemine ihtiyaç hisseder ki din, bunun için vardır Yani insan; doğrunun, iyinin ve gu¨zelin belirleyicisi değil ancak uygulayıcısı ve takipçisi olabilir Bundan da öte insan, hem göklerle hem de yerle irtibat içerisindedir Bu ilişkilerinin biçimi ve mahiyetini de keyfi olarak belirleyemez, çu¨nku¨ ilk varlık ya da ilk sebep değildir Bu nedenle, kendisi ve çevresi ile tu¨m ilişki ve
iletişim biçimlerini belirleyecek olan kendisi olamaz, olmamalıdır Ancak tu¨m hak ve hukukları yerli yerince açıklayan bir değerler bu¨tu¨nu¨ne kulak verip gereğince uyarsa, bu sorumluluklarını adaletle yerine getirmiş olur
Sonuç olarak insan, kendinin u¨stu¨nde ve ötesinde bir bilen ve eyleyen olduğunu idrak edip bu inanca teslim olmadıkça gerçek anlamda özgu¨r olamaz Olsa olsa ya kendi zaaflarının esiri ya da dışa bağımlılıklarının mahkumu
olur İnsana özgu¨rlu¨ğu¨ ancak ve sadece din sağlayabilir Din de İslam olduğuna göre, Muhammedi yol aynı zamanda insanı hu¨rleştirip gu¨rleştiren yegane yoldur
|