08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İslam Cemaatının Vasıfları
İslam Cemaatının Vasıfları
İslami vazifeyi eda etmek isteyen bir müslümanın, içerisinde yer alması gereken cemaatte bulunması elzem olan vasıfların neler olduğu;
İhvan-ı Müslimin Cemaatı'nda bu vasıflardan ne kadarının mevcud olduğu;
Ve İhvan'ın bugün İman el-Benna'nın çizdiği yoldan sapıp sapmadığı? Şeklindeki sorulara cevaben şöyle deriz:
Biz her şeyden önce İslam'ı aziz kılmak, Allah kelimesini yüceltmek, Allah'ın dinini yeryüzünde hakim kılmak, İslam şeriatıyla hükmetmek, İslam devlet ve hilafetim ikame etmek gayesine yöneldiğimiz müddetçe düzenli, disiplinli ve tertipli bir cemaat içerisinde yer almak zorundayız Bütün bu saydıklarımızı gerçekleştirmek için çalışan ve içerisinde yer alınması gereken bir cemaatın taşıması gereken vasıf ve özelliklere gelince; bu vasıflar şunlardır:
Birincisi: Genel olarak tüm müslümanların, özel olarak İslami mücadele yapanların İslam'ı, tahrif, tecezzi, hata, mugalata, ifrat ve tefritten uzak olarak Hz Muhammed (a s )'in getirdiği şekilde dosdoğru, eksiksiz ve bütün boyutlarıyla yeniden anlamalarını; müslümanların üzerinde ittifak edilen asli konularda birbirleriyle yardımlaşmalarını, ihtilaf edilen fer'i meselelerde birbirlerini mazur görmelerini temin edecek şekilde mezhebî ve fikrî taassuba saplanmadan bu temiz akîde üzerinde birleşmelerini temin'e çalışmak 
Şüphesiz, bugün müslümanların tefrikaya düşmeleri, gurup, fırka ve hiziplere ayrılmaları tamamen İslami anlamalarındaki ihtilaflarından ve Resulullah (a s ) ile beraber olan ilk müslümanların sahip olduğu anlayıştan uzaklaşmalarından kaynaklanmaktadır Madem ki gerçekleştirilmek istenen ana hedef başta İslam hilafeti olmak üzere cihanşümul bir islam devletim ikame etmektir O halde arzulanan bu devleti; misyonunu noksansız ve doğru bir şekilde elde edebilmesi için sağlam, eksiksiz ve kapsamlı bir İslami anlayış üzerine tesis etmeliyiz Zira anlayıştaki eksiklik ve bozukluk, uygulamanın da bozuk ve noksan olmasına sebep olacaktır Bunun için düzenli ve disiplinli bir cemaat çalışmasında yahut İslam'ın kendisinden istediği vazifeleri ifa etmek isteyen bir müslümanın içerisinde yer alması vacip olan cemaatta en önemli şart olarak bunu kabul ediyoruz
İkincisi: İslam'ın emrettiği vazife ve mükellefiyetleri yerine getirmek için ortaya çıkan bir cemaatın programında İslam devlet ve halifeliğini tesis etme ve Allah'ın dinini yeryüzünde hakim kılma düşüncesi birinci planda yer almalıdır
İslam'ın bir kısım emirlerini, hatta İslam devlet ve hilafetini ikame etme gayesinin dışında dinin bütün emir ve mükellefiyetlerini yerine getirmekle yetinen herhangi bir cemaat, içerisinde yer almaya layık bir cemaat olamaz Zira vacibi edadaki kusur ve eksiklik ve bu kusurun günahı aynı oranda devam edecektir
Üçüncüsü: Cemaatın İslam'ı doğru olarak anlamış olması ve programına sadece İslam devletini ikame etme ilkesini benimsemiş olması da yeterli değildir Bununla birlikte, bu vazifeyi ifa etmek için takib ettiği metod'unda doğru olması lazımdır Bu hususta izlenecek en doğru metod ve yol Resulullah (a s ) ile ashabı kiramın -Allah onlardan razı olsun- ilk İslam devletini kurmak için takip ettiği yoldur Bu ise, önce fertler arasında akide ve vahdet kuvvetini sağlayıp sonra başka yöntemler fayda vermediği zaman fizik ve silah gücüne başvurmaktır
Hakikaten Resulullah (a s ) önce müslümanların kalblerine kuvvetli bir akide yerleştirerek sağlam akideli fertlerden oluşan seçkin bir cemaat meydana getirdi Bunları Kur'an sofrasında ve sünneti seniyye medresesinde terbiye etti Daha sonra Ensarla Muhacir arasında kardeşlik tesis ederek onlardan Allah'ın dinine yardım edeceklerine dair ahid ve bey'at aldı Ancak bu devreyi ikmal ettikten sonra fizik ve silah gücü gibi vasıtalara müracaat etti Zira Hakk'ı müdafaa edecek bir kuvvetin her zaman bulunması gerekir  
Allah yolunda cihad etmeyi programına almayan bir cemaat, örnek alınmaya layık bir cemaat olamayacağı için yukarıda zikrettiğimiz Resulullah (a s )'ın izlemiş olduğu tertibe riayet ederek cihad için bu üç kuvveti mutlaka hazırlaması lazımdır Çünkü cemaat fertleri arasında vahdet temin edilmeden silah kuvvetine baş vurulacak olursa, herhangi bir ihtilaf ve panik halinde birbirlerini öldürebilirler Şayet akide kuvveti temin edilmeyecek olursa, bu defa yapılan amelin İslam nazarında hiç bir kıymet ve değeri olmayacaktır
Asrı Saadette Hz Peygamber (a s )'in yetiştirdiği sağlam akideli ve birbirini seven fertlerden oluşan sahabe toplumu bu vasıfları sebebiyledir ki, üzerine ilk İslam devlet binasının kurulduğu kaide ve sütunları meydana getirmiştir  Öyleyse yapılacak bir bina normal olarak tepesinden değil temelinden başlanarak kurulacaktır
Dördüncüsü: Böyle bir cemaat'i sadece bir tek bölgede değil, gücü ve imkanları ölçüsünde bütün İslami beldelerde çalışma yapması gerekir Bu yapılan İslami çalışmanın bütün İslam alemini kuşatması anlamına gelir Sonra da arzulanan evrensel İslam devletinin bütün İslam alemine yayılan geniş bir tabanının bulunması gerekir Aynı şekilde böyle bir cemaatin, İslami davet sahasında faaliyet yürüten kuvvetleri birleştirmek, tefrika ve kutuplaşmalara engel olmak için benzeri İslami cemaatlerle karşılıklı ilişki ve yardımlaşmayı tesise çalışması gerekir
Beşincisi: Misal olarak, bu dört vasfa aynı derecede malik olan iki ayrı cemaat varsa; ve bunlardan birisi İslami davet ve mücadele sahasında bilgili, tecrübe ve maharet sahibi, diğeri henüz daha yolun başında, olup tecrübesiz yeni bir cemaat ise, evlaolan, yeni bir takım tecrübelere girmek yerine zaman, çaba ve güçlerin boşa harcanmasını önlemek için ilk cemaat tercih edilmelidir Sonra "Hepiniz birden cemaat halinde Allah'ın ipine sımsıkı sarılıp tutununuz, tefrikaya düşmeyiniz kavline uyarak etrafında mücahidlerin parça parça dağıldığı birden fazla bayraklar taşımak yerine, cihad erlerinin saflarını takviye ve müslümanların seslerini birleştirmek için ilk cemaata katılmak gereklidir Sırat-ı müstakim çizgisinden tamamen uzaklaşıp apaçık bir fasıklığa yahut sapıklığa düştüğünü görmemiz hali müstesna; yukarıda bahsettiğimiz dört sıfatı tam olarak bünyesinde taşıyan ve tecrübe sahibi olan bir cemaatı terk etmek asla caiz değildir Ama, insan olmamız hasebiyle hiçbir cemaatin müstağni kalamayacağı bazı ferdi hata ve kusurlara gelince, bunların hiçbirisi, böyle bir cemaattan ayrılmamızı ve onunla birlikte hareket etmememizi mubah ve meşru hale getiremez Bilakis bu cemaatle çalışıp birbirimizin ferdi hata ve kusurlarını ıslah etmeliyiz
İşte bunlar kendisiyle beraber çalışmaya ve davet yolunda gölgesinde yürümeye layık olan cemaatte bulunması lazım olan temel vasıflardan bazılarıdır Şayet ince bir nazarla araştırıp tetkik edecek olursak bu vasıfların -Elhamdülillah- İhvan-ı Müslimin Cemaatı'nda hakkıyla var olduğunu görürüz
Mustafa Meşhur
|
|
|