08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Alan El, Veren El İçin Nimettir&Quot;
Ekrem Altıntepe
"ALAN EL, VEREN EL İÇİN NİMETTİR"
“Bireylerin mutlu olmaları başkalarını mutlu etmeleriyle mümkündür İnsanların bu şansı yakalamaları ve bu idrake gelmeleri için önlerine çıkan fırsatları çok iyi değerlendirmeleri lazım ‘Alan insanlar’ bizim Cenab-ı Hakk’a yakınlaşmamızı temin ettiği için bir nimettir Onların bir nimet olduğunu bilerek vermek gerekli ”
Günümüzün modern şehir yapılaşması insanlar arasındaki yardımlaşmayı nasıl etkiliyor? İnsanların bireysel yaşam tarzına yönlendirilmesi yardım konusunu hayatımızın neresine koyuyor? Zengin insanların fakirlere yardım yapmasını teşvik etmek için neler yapılmalıdır?
Bu ve benzeri soruların cevabını almak için Sosyolog Prof Dr Ümit Meriç’i aradığımızda yardımlaşmanın çok ciddi bir konu olduğunu belirterek bunu o anda yaşadığı bir örnekle anlattı Meriç, kendisini aramamızdan biraz önce kedisi Kadife’nin tüylerini eldiven ile temizlediğini belirterek “Kedinin fazla tüyleri eldivenin çıkıntılarına takılarak temizleniyor Kedim, bu yardımdan son derece memnun kalıyor Ne zaman bunu yapsam hep ellerimi yalayarak teşekkür eder kendince Kedim kendine yapılan yardımdan dolayı bir minnet duyuyor Siz aradığınızda kedimi fırçalıyordum Sizinle konuşmadan önce ellerimi yıkama ihtiyacı hissettim Ellerimi yıkarken Kadife zıplayıp musluğun kenarına çıktı, çünkü akan sudan su içmeyi seviyor Ben de iki elimi havuz yaparak ona su içirdim Bu aslında çok basit bir yardımlaşma örneği Ancak bu küçük yardımlaşma sonucu onun gönlünde normal bir sahip-kedi ilişkisinin de ötesinde bir muhabbet peyda oluyor Ben ona yardım ederken o bana minnetini ifade ediyor Onun minneti beni mutlu ediyor Ben ona yardım ettiğim, o da bana minnetini ifade ettiği için karşılıklı bir ruh alışverişi oluyor aramızda Benim ona bir insan olarak yaptığım yardım bana minnet ve sevgi şeklinde dönüyor Bu örnek bize yardımlaşmanın sadece alan el için değil aynı zamanda veren el için de bir mutluluk sebebi olduğu noktasına gelip dayanıyor” diyor
Şehirlerimizde zengin adacıkları oluştu
Günümüzde şehirlerimizde zenginlerin rezidanslarda ve lüks sitelerde bir arada yaşamalarının yardımlaşmayı nasıl etkilediğini sorduğumuz Meriç, bu konuyu Osmanlı ve günümüz toplum yaşantısını karşılaştırarak izah ediyor:
“Süleymaniye’de Kayserili Ahmet Paşa’nın konağı var Bu, dar bir sokak içindeki muhteşem bir konaktır Aynı sokakta çok dar ve geliri de kısıtlı olduğu belli olan ailelere ait evler de var Elimizde tarihî bir belge yok ama ben eminim ki Kayserili Ahmet Paşa kendisinden üç hane ötede oturan ve Eminönü’ndeki sobacılar sokağında soba imal ederek geçimini temin eden bir esnafa her sene Ramazan ayında iftar, her sene zekâtının bir kısmını da o sobacıya ve onun ailesine verirdi Bu bir toplumsal hayal kurma ama sokağın yapısı ve tarihte sahip olduğumuz değerler itibariyle ben böyle olduğundan eminim
Süleymaniye’deki bu toplumsal yapı günümüzde yeni şehirleşmeyle birlikte kayboldu Eskiden aynı sokağın içinde fakir ve zengin aileler ya da zengin ve orta halli aileler yan yana yaşarlar ve birbirlerinin “hallerini” bilirlerken şimdi şehirlerimiz zengin mahalleleri ve fakir mahalleleri haline geldi Mesela Kadıköy’de Bağdat Caddesi civarındaki apartmanlarda oturanların hepsi aşağı yukarı aynı sosyoekonomik yapıya sahip olan ve aylık geliri on milyar liranın üzerinde olan aileler Bunların hepsi eş gelirli aileler Burada yaşayan insanlar hep birbirlerini görüyorlar ve fakirlik hiç akıllarına gelmiyor Hâlbuki Kayserili Ahmet Paşa’nın sokağında fakir insanlar her gün zenginlerin gözüne çarpan bir örnek olarak durmaktaydı Mahallelerimizde böyle bir öbekleşme başladı Fakir aileler aynı mahallede, zengin aileler aynı mahallede yaşar oldu Boğaz’ın tepelerinde veya Beykoz taraflarında çok sayıda yeni zengin semtleri kuruldu Bunlar güvenlik ve koruma adı altında etrafı duvarlarla çevrili, kameralarla koruma altında olan ve girişte de görevlilerin bulunduğu yalıtılmış sokaklar Fakir semtlerinde zengin adacıkları oluştu fakat bunlar da kendilerini fakir semtlerinden yalıtmak için azami gayret harcayarak adeta o bölgelerin önünden geçerken gözlerini kapatarak görmezden gelmeyi tercih edip kendilerini fakir evlerinden yalıttılar ”
Her şeye rağmen, bu durumun istisnalarının da olduğunu belirten Meriç, “Ben, özel arabasıyla fakir semtlere giden, oralardaki bakkallara fakir ailelerin borçlarını ödeyen zengin insanlar da tanıyorum Krizde işsiz kalmış ve doğum yapmış bir ailenin tüm ihtiyaçlarını yine hayır sahibi bir hanımefendi karşılamıştı Bu insanlar var olduğu için bugün Türkiye sükûnet, istikrar ve huzur içinde varlığını sürdürüyor Yoksa özellikle bu küresel krizin haneleri nasıl vurduğunu biliyoruz” diyor
Alan insanlar bir nimettir
Yardım edecek durumda olanları “Allah’ın iltimassız kulları” olarak niteleyen Meriç, bu konuda şunları söylüyor: “Çünkü mal da mülk de Cenab-ı Hakk’ındır Emlak ve evlat lütf-u İlahî’dir Bize verilene layık olup olmadığımızı önce kendimize sonra çevremize, Cenab-ı Hakk’ın emrini yerine getirerek göstermemiz gerekiyor Bu da vermek suretiyle olacaktır Veren el alan elden hayırlıdır Veren kişi, yardımlaşmanın ruhunda ne kadar büyük bir hazza yol açtığını bilerek, hiçbir şekilde tefahür ve kibre kaçmadan bir başkasını mutlu ettiği için bundan mutluluk duyması gerekir Günümüzde bireysel mutluluktan söz ediliyor Aslında bireylerin mutlu olmaları başkalarını mutlu etmeleriyle mümkündür Bu şansı yakalamaları için, bu idrake gelmeleri için önlerine çıkan fırsatları çok iyi değerlendirmeleri lazım ‘Alan insanlar’ bizim Cenab-ı Hakk’a yakınlaşmamızı temin ettiği için bir nimettir Onların bir nimet olduğunu bilerek vermek gerekli ”
Yardımlaşmanın artması için öncelikle camilere giden insan sayısının artması gerektiğini belirten Meriç, bugün camilerin tek safın bile doldurulamadığı mekânlar haline geldiğinden yakınıyor Osmanlı döneminde Süleymaniye Camii’nin sabah namazında tıklım tıklım dolu olduğunu ifade eden Meriç, “Civardaki zengin ve fakir ailelerin hepsi camide buluşuyorlardı Güne camide sabah namazı ile başlıyorlardı Şimdi sabah namazında camiye giden insanlar çok azaldı” diyor
Varlığın esrarı
İnsanların varoluşlarının sırrına, niçin var edildiklerinin esrarına agâh hale gelmeleri gerektiğini ifade eden Meriç, şunları söylüyor: “Kâinat biz fırında karides yiyelim diye ya da son model aracımızla Boğaz sahillerinde sigara içerek tur atalım diye yaratılmamıştır Kâinatın var ediliş nedeninin zihinlerde cevabını bulması lazım Cenabı Hakk’ın bizlere bütün bu nimetleri verişinin arkasında varlığına şükretme esasının yattığını bilerek, varlığına anlam kazandırmamız, bu anlamı Cenabı Hakk’a namazla ifade etmemiz, oruçla aczimizi, bedenimizin varlığını ve ne kadar belli şartlarla sağladığını idrak etmemiz lazım İşte ondan sonra da zekâta giden kapı açılmış olacak İslam’ın farzları adım adım işlendikçe varlığın esrarı çözülecek, varlığın esrarı çözüldükçe kul ibadete yani Yaratıcı’ya yakın olacak, Yaratıcı’ya yakın oldukça da başka mahlukata şefkat duyacak, hakikaten Hz Âdem ve Havva’dan olma ana-baba bir, büyük bir aile olduğunu hissedecek ve bu da bütün mahlukata şefkat duymasını ve yardım etmesini sağlayacaktır ”
Yardımlaşma ve kitle iletişim araçları
Meriç, “Zenginleri yardım etmeye teşvik etmek için neler yapılmalıdır ki zenginler fakirlerin farkına varabilsin?” sorumuza şu cevabı veriyor:
“Bugün elimizde çok büyük imkânlar var Kitle iletişim araçları televizyonlar, radyolar, basın… Televizyondaki diziler fevkalade hararetli bir şekilde izleniyor Bu tür senaryolarda fakir insanları rencide etmeden ama zenginleri harekete geçirecek olan temalar dolaylı şekillerde işlenebilir Dolayısıyla örneklerin sadece yaşadığımız çevrede değil herkesin büyük bir ehemmiyet vererek takip ettiği televizyonlar kanalıyla ustaca hazırlanmış senaryolarla geniş kitlelere verilmesinde fayda görüyorum Kedim Kadife ile olan ilişkim gibi, vermenin güzelliği, verdiğimiz insanın ya da mahlûkun bize duyduğu yakınlığı temin etmenin bizim ruhumuzda oluşturacağı sıkıntısızlık ve ferahlık hâlini, televizyonda izlenen çeşitli programlar aracılığıyla geniş kitlelerin bilinçaltına yerleştirmek pekâlâ mümkün ”
|
|
|