Prof. Dr. Sinsi
|
Ulvi Davalara Çıkamayan İnsan!
Ulvi davalara çıkamayan insan!
Sadakat; içten bağlılık, sağlam inanç, samimiyet, güçlü dostluk, vefa anlamlarını içerir
Peygamber Efendimiz'in bir gecede Mekke'den Kudüs'e, oradan Sidretü'l-Münteha'ya gittiği İsrâ ve Mirâc hadisesinde, müşrikler her zamanki gibi Peygamberimiz'e inanmadılar Doğruca Hz Ebubekir'in yanına gittiler Onun Peygamberimiz'e olan bağlılığını biliyorlardı; ancak Rasûlullah öyle bir haber getirmişti ki, inanılması güçtü Hz Ebubekir'in bu kez inanmayacağını düşünüyorlardı
Müşrikler olayı anlatınca, Hz Ebubekir, "Bunları o mu söyledi?" dedi Onlar da "Evet!" dediler Hz Ebubekir'in cevabı son derece şaşırtıcıydı: "O dediyse doğrudur!"
Bu hadise üzerine Ebubekir'e "Sıddîk" lâkabı verildi
İnsan evvela kendisine sadık olmalıdır Okuldan kaçan çocuk, sanat öğrenmeyen çırak kendisine sadık değildir Sadık olmak isteyen bir insanın vücut şehrine haramlar girmemelidir Allah'ın emirlerini tutmalı, ibadetleri yapmalıdır İyi, daha iyi, daha iyi hallere nasıl ulaşırım diyerek çalışmalıdır Çünkü kendisine emanet edilen ömre sahip çıkmayan bir insanın dostlarına, sevdiklerine, ailesine, ulvi davalara sahip çıkması, sadık olması mümkün değildir
Büyük davalar, büyük insanların omuzunda yürür Bu büyük insanların da en önemli vasıflarından biri, sadık olmaktır Kıymetli insanlara gösterilen sadakat, insanı güzel sonuçlara götürür Ashab-ı Kehf'in köpeği dahi sadakati dolayısıyla, mağara arkadaşlarıyla birlikte üç yüz küsur yıl uyuyup, yine onlarla birlikte yeniden uyanma şerefine ermiştir
Mesela bazı mektupların başında Üstad Bediüzzaman Hazretleri, "Aziz, sıddık, kahraman kardeşlerim" diye başlar  
Bu hitap, "Ben sizi aziz, sıddık, kahraman biliyorum; böyle değilseniz de böyle olun" manasına gelebilir
İkincisi, bir duadır bu  "Böyle olmanızı dilerim " demektir
Üçüncüsü, bir temennidir Mesela ben böyle bir mektubu okuduğumda "Üstat bana ne kadar önem veriyor" der, sevinirim Aziz ne demektir, sıddık ne demektir, kahraman ne demektir? Bu kelimelerin manalarını lügatlerden ve ansiklopedilerden öğrenmeye, o manalara uymaya çalışırım Üstadımızın bu mektupları gönderdiği ağabeylerimiz gerçekten öyleydi  Azizdi, sıddıktı, kahramandı  
Ben yirmi yıl askerlik yaptım Dindar olduğum için her an askerlikten atılabilirdim Bir gün kumandan sordu: "Seni askerlikten atarlarsa ne yapacaksın?" "Sirkeci'de hamallık yapacağım " dedim
Gerçekten hamallığa razı olup, dinî bir hayat yaşamaya karar vermiştim Bir komünist batıl davası için ölürken, ben de hak davam için mümkün olsa ölürdüm Bir tek gayem vardı: Her şartta İslam'ı öğrenmek, anlamak ve yaşamak
O zamanlar Mehmed Zahid Kotku Hazretleri'nin Zeyrek'teki sohbetlerine giderdik Onun huzurunda oturmak bize şevk verirdi "Tövbe edin 'Allah' deyin " derdi Bir gün kendisine dedim ki: "Hocam, ben zikrimi artırdıkça günahlara meylim de artıyor!" Buyurdu ki: "Bir cisim havada ne kadar çok hızla giderse, atmosfer de ona o hızla karşı koyar Sen zikrine ibadetine devam ettikçe, elbette şeytan seninle uğraşacak İbadetine devam edersen, bu hâl senden kalkacak Daha güzel şeylere ulaşacaksın "
Allah'a asker olanlara ne mutlu! Onlar verilen emirleri yapar ve düzeltemedikleri şu dünyanın çilesini çekmezler Bilirler ki bu dünyanın bir sahibi var
Dünyayı sahibine bırak, sen kendi kendine sahip olmaya çalış  
19 Haziran 2010, Cumartesi
HEKİMOĞLU İSMAİL
|