Prof. Dr. Sinsi
|
Câhiliyye Dönemi
Bilgisizlik, gerçeği tanımama İslâm, tam bir aydınlık ve bilgi devri oldugu için, Arabistan'da İslâmiyet'in yayılmasından önceki devre, daha dar anlamı ile Hz İsa'dan sonra peygamberimizin gelmesine kadar geçen zamana "cahiliyye" devri adı verilmiştir
Cahiliyye, insanın Allah'ı gereği gibi tanımaması, ona kulluk etmekten uzaklaşması, onun ilâhî hükümlerine değil de kişinin kendi hevâ ve hevesine uyması, insanların koyduğu emir ve yasaklara, siyasî sistem ve düşüncelere inanmasıdır Kur'an-ı Kerîm'de: "Onlar hâlâ Cahiliyye devri hükmünü mü istiyorlar? Gerçegi bilen bir millet için Allah'dan daha iyi hüküm veren kim var?" (el-Mâide, 5/50) buyurulur İslâm'ın hakim olmadiği ortamlar Cahiliyye çağlarıdır Çünkü ilâhî bilginin kaynağından yoksun olan ortamlardır İslâm'ın gelişinden önceki dönemde yaşayan müşrikler Allah'a isyan etmiş onun hükümlerine sırt çevirmiş bir toplum olarak son derece ilkel ve cahil hayat sürüyorlardı Cahiliyye Arapları'nın sürdüğü hayattan ve içinde yaşadıkları ortamdan bazı örnekleri söyle sıralamak mümkündür:
Putlara Taparlardı
Cahiliyye insanları Allah'ın varlığını kabul etmekle beraber putlara taparlardı Onlar putlarının Allah katında kendilerine sefaatçi olacaklarına inanırlar ve: Biz onlara ancak bizi daha çok Allah'a yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz" (ez-Zümer, 39/3) derlerdi
İçki Içerlerdi
Şarap içmek adeti çok yaygındı Şairleri her zaman içki ziyafetinden bahseder, içki şiirleri edebiyatlarının büyük bir kısmını teşkil ederdi Hatta Enes b Mâlik (r a )'in bildirdiğine göre İslâm'da içki, Mâide Suresi'nin doksan ve doksanbirinci ayetleriyle kesin olarak haram kilinmiş, Hz Peygamber (s a s) tellal bağırttırarak bunu ilân ettiğinde Medine sokaklarında sel gibi içki akmiştir (Müslim, Esribe, 3)
Kumar Oynarlardı
Cahiliyye çağında kumar da çok yaygındı Cahiliyye Arapları kumar oynamakla övünürlerdı Öyle ki kumar meclislerine katılmamak ayıp sayılırdi Onların şairlerinden biri karısına şöyle vasiyette bulunur:
"Ben ölürsem, sen, aciz ve konuşma bilmeyen, iki yüzlü ve kumar bilmeyen birini isteme "
Tefecilik Yaparlardı
Tefecilik almiş yürümüştü Para ve benzeri şeyleri birbirlerine borç verirler; kat kat faiz alırlardı Borç veren kimse, borcun vadesi bitince borçluya gelir: "Borcunu ödeyecek misin, yoksa onu artırayım mı?" derdi Onun da ödeme imkânı varsa öder, yoksa ikinci sene için iki katına, üçüncü sene için dört katına çıkarır ve artırma işlemi böylece kat kat devam ederdi Tefecilik ve faizin her çeşidini haram kılan Allah, özellikle Araplar'ın bu kötü âdetlerine dikkati çekerek "-Ey iman edenler! Kat kat faiz yemeyin " (Âli Imrân,3/130) buyurmuştur
Faiz Oranları Çok Büyüktü
Faizcilik Araplar arasında o kadar yerleşmişti ki ticaretle onun arasını ayıramıyorlar; "Faiz de tıpkı alış-veriş gibi" diyorlardı Bunun üzerine inen ayette: "Allah alış-verişi helâl, faizi ise haram kılmıştır " (el-Bakarâ, 2/275) buyrulmuştur
Fuhuş Çok Büyük Orandaydı
Cahiliyye Araplar'ı arasında fuhuş da nadir şeylerden değildi Cariyelerini zorla fuhuşa sürükleyenler vardı Kur'an-ı Kerîm'de bu hususa işaretle: "İffetli olmak isteyen cariyelerinizi fuhuşa zorlamayın " (en-Nûr, 24/33) buyurulur
Kocanın birkaç metresi olduğu gibi, kadının da başkalarıyla ilişkide bulunması, bazı çevrelerce nefretle karşılanmayan bir davranıştı Fuhuşla ilgili Cahiliyye Araplarının şu adetlerini zikredebiliriz:
Kadın âdetinden temizlendikten sonra kocası ona "şu adama git ve ondan hamile kal" derdi Kadın istenilen adamla beraber olduktan sonra kocası hamileliği belli oluncaya kadar ona yaklaşmazdı Sonra yaklaşabilirdi Bu, iyi bir çocuğa sahip olmak için yapılırdı
Sayıları üç ila on arasında değişen bir grup erkek kadının evine girerek, sırasıyla hepsi de onunla cinsi münasebette bulunurdu Kadın hamile kalıp da doğum yaparsa doğumdan bir kaç gün sonra bu erkekleri çağırır, erkekler de zorunlu olarak bu davete iştirak ederlerdi Sonra onlara: "Olanları biliyorsunuz, doğum yaptım" içlerinden birine işaret ederek "çocuğun babası sensin" derdi O da bundan kaçınamazdı
Bazı fuhuş yapan kadınlar da tanınmaları için kapılarına bayrak asarlardı Bu tür kadınlardan biri doğum yaptiği zaman teşhis heyeti toplanıp çocuğun kime ait olduğunu tespit ederdi O da çocuğun babası olduğunu kabul etmek zorunda kalırdı (Buhârî, Nikah, 36)
Kadına değer verilmez, hak ve hukuku tanınmaz, adeta bir eşya gibi telakki edilip miras alınırdı Biri ölüp karısı dul kalınca ölenin varislerinden gözü açık biri hemen elbisesini kadının üzerine atardı Kadın daha önce kaçıp bu halden kurtulamazsa artık onun olurdu Dilerse mehirsiz olarak onunla evlenir, dilerse onu bir başkasıyla evlendirerek mihrini almaya hak kazanır ve kadına bundan birşey vermezdi Dilerse, kocasından kendisine kalan mirası elinden almak için onu evlenmekten menederdi Bunun üzerine inen ayette: "Ey inananlar! Kadınlara zorla mirasçı olmaya kalkmanız size helâl değildir " (en-Nisâ, 4/19) buyurulmuştur (Sevkânî, Fethu'l-Kadir, I, 440)
Yiyeceklerin bazısı yalnız erkeklere ait olup kadınlara yasak ediliyordu "Onlar: Bu hayvanların karınlarında olan yavrular yalnız erkeklerimize mahsus olup, eşlerimize yasaktır Ölü doğacak olursa hepsi ona ortak olur" dediler (En'âm, 6/139)
Kızları Diri Diri Toprağa Gömerlerdı
Cahiliyye Arapları'nın kötü adetlerinden biri de kız çocuklarını diri diri toprağa gömmeleriydi Onlar bunu namuslarını korumak veya ar telakki ettikleri için, bazıları da sakat ve çirkin olarak doğduklarından yapıyorlardı Kur'an-ı Kerîm'de şu ayetlerde buna işaret edilir: "Onlardan birine Rahman olan Allah'a isnat ettikleri bir kız evlâd müjdelense içi öfkeyle dolarak yüzü simsiyah kesilirdi " (ez-Zuhruf, 43/17), " Diri diri topraga gömülen kız çocuğunun hangi suçla öldürüldüğü sorulduğu zaman  " (Tekvir, 81/8-9), "Ortak koştukları şeyler müşriklerden çoğuna çocuklarını öldürmeyi süslü gösterirdi "(el-En'âm, 6/137)
Ekin ve hayvanlarını iki kısma ayırıyor bir kısmını Allah'ın böyle emrettiğini sanarak Allah'a veriyor ve bir kısmını da Allah'a eş koştukları putlarına ayırıyorlardı Onlar bu batıl inanç ve adetlerinde biraz daha ileri giderek Allah'ın payına düşeni alıyorlar, onu eş koştukları putların payına ekliyorlardı Ama putlarının payından alıp öbürüne ilâve ettikleri görülmüyordu "Allah'ın yarattığı ekin ve hayvanlardan O'na pay ayırdılar ve kendi iddialarına göre: "Bu Allah'ındır, Şu da ortak koştuklarımızındır" dediler Ortakları için ayırdıkları Allah için verilmezdi Fakat Allah için ayırdıkları ortakları için verilirdi Bu hükümlerı ne kötüydü!" (el-En'âm, 6/136)
Bir kısım hayvanlarla ekinlerin bazısını diledıklerinden başkasına yasaklıyorlardı Ayrıca bir kısım hayvanlara binerken ve keserken Allah'ın adının anılmasına engel oluyorlardı (el-En'âm, 6/138)
Kaynak: İslam tarihi
|