Prof. Dr. Sinsi
|
Şura Sistemi
Şura Sistemi
Sıhhat ve afiyetin en mükemmel döneminde olduğu ve ümmetin onun şahsına, sağduyusuna, liderliğine en fazla ihtiyacı olduğu zamanda Halife Ömer hile sonucu ve tamamen kalleşçe öldürüldü O liderlik ki, onun komutasında Müslümanlar Kisra'nın mülkünün tamamına ve Kayser'in mülkünün çoğunluğuna varis oldular Müslümanlar halifenin ölümden kurtulmasının imkansız olduğunu anladıkları zaman halifelik konusu tekrar kafalarını meşgul etmeye başladı Ömer (r a )'dan sonra halife kim olacaktı?
Kendisinin en yakınlarından ve en sevdiği oğlu Abdullah (r a ) gelerek kendisine Ebu Bekir (r a)'in metodunu takip etmesini ve Müslümanlara birini halife seçerek fitnenin kapısını kapamasını talep etti Sire kitaplarında zikredildiği gibi Ömer'e şöyle söyledi:
“Şayet topraklarını idare edeni ve bununla meşgul olam bir yere göndedir-sen o geri dönünceye kadar, yerine birini görevli olarak bırakmak istemez misin?” Ömer:
"Evet" cevabını verdi Abdullah b Ömer:
“Koyun çobanını bir yere gönderirsen dönünceye kadar yerine birini atamak istemez misin?” diye sordu İşte o zaman Ömer (r a ) şu meşhur sözünü söyledi:
“Şayet halife tayin edersem, benden daha hayırlı olanı tayin etti (Ebu Bekir'i kastediyor ) Şayet terk edersem (tayin etmezsem) yine benden daha hayırlı olan terketti ” [110]
Said b Zeyd kendisine şöyle söyledi:
“Müslümanlardan birini işaret edersen (aday gösterirsen) halk sana güvenir ” Ömer de ona şöyle cevap verdi:
“Sahabelerimde bu hususta kötü itina (ilgi) gördüm Ben bu işi Resulullah vefat ettiği zaman kendilerinden razı olarak huzuru ilâhiye gittiği altı kişiye terk ediyorum: Onların isimleri şöyledir: Osman b Affan, Ali b Ebi Talib, Talha, Zübeyir, Abdurrahman b Avf, Sa'd b Ebi Vakkas'dır ”
Abdullah b Ömer'i onlardan değil, onlarla birlikte olup istişare için görevlendirildi ve kendilerine üç gün süre tanıdı Süheyb'e de namaz kıldırması için emretti
Bazı rivayetlere göre Ömer (r a ) şöyle söylemiştir:
“İkisinden biri hayatta olmuş olsaydı, bu işi ona bırakırdım Salim Mevla Ebu Huzeyfe veya Ebu Ubeyde b el-Cerrah Şayet Rabbim Ebu Ubeyde için bana sorsaydi derdim ki: Peygamberinden bu ümmetin emini olduğunu söylediğini duydum Salim için bana sorsaydı derdim ki: Peygamber'in şöyle söylediğini duydum:
"Salim'in Allah sevgisi (aşkı) çok şiddetlidir " [111]
Mugîre b Şu'bc şöyle söyledi:
“Halife olması gerekeni ben size göstereyim O, Abdullah b Ömer'dir ” Bu söz üzerine yaralı halife şöyle konuştu:
“Allah canını alsın, Vallahi, ben bunu Allah'tan dilemedim Sizin işlerinize (halifeliğe) ihtiyacımız yoktur Ailemden birine bu işin verilmesini istemiyorum Şayet hayırlı ise nasibimizi aldık Yok şer ise Ömer ailesinden birinin hesaba çekilmesi Ömer ailesi için yeterlidir Kendi nefsime sıkıntı çektirdim Ehlimi, akrabalarımı nimetlerden mahrum ettim Şayet hesap günü günahsız ve sevapsız olarak kurtulursam ben kendimi çok mutlu kabul edeceğim ”
Ömer bu altı kişinin anlaşmazlığından doğacak akıbetten korktu ve hazır olmayan Talha dişındakileri yanına çağırdı ve kendilerine şunları söyledi:
“Sizin için halkı inceledim Sizde bulunmadığı takdirde onlardan herhangi bir tefrikanın olmayacağını buldum Şayet bir tefrika ve ihtilaf varsa o sizdendir ” Daha sonra şöyle devam etti:
“Kavminiz üçünüzden birinin halife olması için, emreder: Abdurrahman b Avf, Osman b Affan, Ali b Ebi Talib Ya Ali! Allah'tan kork Şayet Müslümanların işlerinden bir şey üstlenirsen (halife olursan) Benî Haşim'i halkın boynuna boyunduruk yapma ” Sonra Csman'a baktı ve dedi ki:
“Allah'tan kork! Şayet Müslümanların işlerinden bir şey üstlenirsen, Benî Muid'i (Emevileri, Osman'ın kavmini) halkın boynuna boyunduruk etme Ya Abdurrahman! Halkın işlerinden birinde sorumlu olursan, akrabalarım halkın boynuna boyunduruk etme ” Sonra üçüne birden hitap ederek konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Kalkın, istişare edin ve içinizden birini emir olarak tayin edin!” Rivayete göre, onlar Ömer'in yanından ayrıldıktan sonra Ömer şöyle konuştu:
“Bu el-Ecleh (saçı dökülmüş) halifelik işini üstlenirse kendilerini doğru yola sevkeder [112] Yanında bulunan oğlu Abdullah babasına:
“Ey mü'minlerin emiri! Ali'yi halife olarak tayin etmekten seni men eden nedir?” Ömer cevap verdi:
“Halifeliğin sorumluluğunu hem diri, hem ölü üstlenmekten nefret ederim ” Halile adayları aralarında anîaşamayıp ihtilaf çıkınca Ömer kendilerine üç gece mühlet tanıdı ve şunları söyledi:
“Oy birliği sağlayın İçinizde Müslümanlarla istişare yapmadan emreden kişinin boynunu vurun
Ömer (r a ) vefat etmeden bir saat önce, Müslümanların uzun süre halifesiz kalmamaları için gerekli son ihtiyatıda yerine getirdi, Ebu Talha el-Ensari'yi çağırarak kendisine şöyle dedi:
“Kavmin olan Ensar'dan elli kişiyi beraberine al Şûra sahipleriyle (tayin ettiğim alü kişiyle) birlikte ol Anladığım kadarıyla onlar birinin evinde toplanacaklar Arkadaşlarınla kapıda onları bekle ve içeri hiç kimsenin girmesine izin verme, üçüncü günleri dolmadan kendilerine emir seçmedikçe onları serbest bırakma, başlarındadur Şayet beş kişi birini kabul edip birini reddederse o kişinin kafasını kılıçla vur Şayet dört kişi birinin halife olmasına razı olur, iki kişi karşı çıkarsa o iki kişinin kafasını vur Şayet üç kişi birinin diğer üç kişide başka birinin halife olmasına rıza gösterirlerse hakem olarak Abdullah b Ömer'i seçin O hangi grubu seçerse, o grubun istediği kişi halife olsun Şayet Abdullah b Ömer'in hükmüne razı olmazlarsa Abdurrahman b Avf hangi grupta ise o grupla olun Şayet halkın vardığı kararı kabul etmezlerse onları öldürün Dördüncü gün girmeden mutlaka emiriniz olmalıdır ”
Ömer (r a ) defnedilince Ebu Talha (r a ) ve arkadaşları onun isteğini yerine getirdiler Şûra sahiplerini zorladılar Şûra sahipleri halife seçme işini Abdurrahman b Avf a bırakınca Ebu Talha ve arkadaşları Osman b Afian'a bey'at edilinceye kadar Abdurrahman b Avfin kapısından ayrılmadılar
Ömer'in kanun haline getirdiği bu yeni metoda binaen halife nasıl seçildi?
Sire kitaplarının rivayetlerine göre, Ömer (r a ) defnedildikten sonra, şura ehli toplandı Ebu Talha, Ömer'in vasiyetine biaen onları halktan ayırdı ve halkla olan bağlantılarını kesti Aralarında tartışma uzun süre devam etti Sonunda Abdurrahman b Avf adaylara asilce bir teklif yaptı Bu teklife göre altı adaydan biri adaylıktan çekilecek ve geçici olarak halife olacak, ondan sonra en faziletliler onu takip edecek şekilde sıraya girecekler Adaylardan herhangi biri bu teklifi uygulama safhasına koymaya teşebbüs etmeyince Abdurrahman b Afv öne atıldı ve orada bulunanlardan Osman Affan, Sa'd b Ebi Vakkas ve Zübeyr b Avvam, Abdurrahman b Avfı kabul ettiler Ali b Ebi Talib susuyordu Abdurrahman kendisine sordu:
“Ya Eba el-Hasan, ne söylüyorsun?” Ali b Ebi Talib cevap verdi:
“Hakkı tutacağına, arzularına ve isteklerine kapılmayacağına, yakınlarının çıkarlarını konamayacağına, ümmete nasihat etmeyi ihmal etmeyeceğine dair söz ver ”
Abdurrahman b Avf, Osman b Affan ile akraba ve Sa'd b Ebi Vakkas'ın da amca oğlu idi
Abdurrahman şu cevabı verdi:
“Değişiklik yapmak isteyene karşı benimle olacağınıza ve seçeceğim kişiyi kabul edeceğinize dair bana söz verin Allah'a yemin olsun ki, akrabalıktan dolayı kendilerine tahsis etmeyeceğim ve Müslümanlara nesihatten geri kalmayacağım Abdurrahman bu şekilde hem onlardan söz aldı hem de söz verdi ”
Abdurrahman asıl iki rakip olan Osman ve Ali ile ayrı ayrı yalmz kaldı Önce Ali ile yalnız kaldı ve kendisine sordu:
“Resulullah'a olan yakınlığın, İslam'a ilk girmen, dindeki bırakmış olduğun izlerden dolayı bu iş için buraya gelenlerin hepsinden daha müstehak olduğunu söylersin Şayet buraya gelmemiş olsan ve bu işte senin bulunmadığım kabul edersek bu adayların içinde bu işe en müstehak olan sence kimdir?” Ali:
"Osman" dedi Daha sonra Abdurrahman Osman ile yalmz kaldı ve kendisine sordu:
“Benî Abdi Menafin büyüklerinden, Resulullah'ın amcası oğlu ve akrabası olduğunu, İslama girenlerden fazilet sahibi bulunduğunu söyler ve bu iş benden başka kime gidebilir dersin Fakat şayet sen gelmemiş olsaydın, bu işe en fazla layık olan sence kim olurdu?” Osman:
"Ali" dedi
Abdurrrahman b Avf şûra adaylarının hepsiyle görüştü Kendilerinden hakları olan halife seçilmeden üç kişinin çekilmesini ve aralarından kalan üç kişiye intikal etmelerini taleb etti ki, bu anlaşmazlık açısını daraltsın Zübeyr hakkım Ali'ye, Saad b, Ebi Vakkas hakkını Abdurrahman'a, Talha ise hakkını Osman'a terk etti Daha sonra Abdurrahman da adaylıktan çekilince adaylık Ali ile Osman'ın arasında kaldı Bu ikisinin arasında tercih yapma ise Abdurrahman b Avf a bağlı idi
Abdurrahman Resulullah'ın sahabileriyle görüşüyor, hacdan sonra Mekke'den gelen lider ve halkın ileri gelenlerinden ikisi arasında tercih yapmayı kendilerinden soruyordu Zikredilen rivayetlere göre, Abdurrahman bu araştırma sonucu açık bir şekilde çoğunluğun Osman'ı tercih ettiğini anladı
Abdurrahman vadedilen günün sabahı, camiye gitmek için dışarı çıktı Camiye vardığında halkla dolup taştığını gördü Uzun süren duadan sonra şöyle konuştu:
“Ey insanlar! Halk, başka memleketlerin halklarının kendi memleketlerinin halklarıyla birleşmelerini istediler ve sevdiler ” Ve emirlerini tanıdılar O zaman Said b Zeyd şöyle konuştu:
“Biz seni bu iş için yeterli görüyoruz ” Abdurrahman şu şekilde cevap verdi:
“Söylenen başka bir şey için benimle istişarede bulunun ”
Ammar b Yasir ve Mikdad b Amr Ali'yi işaret ederek halifelik için onu uygun gördüler Abdullah b Ebi Şerh ve Abdullah b Ebi Rebia ise Osman'ı uygun gördüler İki gurup arasındaki anlaşmazlık Ammar b Yaseir ile Abdullah b Ebi Şerh arasında şiddetli tartışmaya sebep oldu Bunun üzerine Sa'd b Ebi Vakkas hay kırarak şöyle dedi:
“Ya Abdurrahman! Halk birbirine girmeden söyleyeceklerini söyle ” Abdurrahman:
“Ben gözden geçirdim ve istişarede bulundum,” dedi Ali b Ebi Talib'i çağırdı elinden tutarak şöyle söyledi:
“Allah'ın kitabına Resulullah'ın sünnetine ve ondan sonra gelen iki halifenin sirelerine göre hareket edeceğine dair bana bey'at der misin?” Ali dedi ki:
“Gücümün yettiği kadar bunu yapmaya çalışacağım ” Daha sonra Abdurrahman Osman (r a )'ı çağırdı, elinden tutup kendisine sordu:
“Allahın kitabına, Resulullah'ın sünnetine, ondan sonra gelen iki halifenin sirelerine göre hareket edeceğine dair bana bey'at eder misin?” Osman:
"Evet, vallahi" dedi
Abdurrahman başım caminin tavanına doğru kaldırarak, elleriyle de Osman'ın elini tutarak ve üç kere tekrarlayarak şunları söyledi:
“Allahım Sen de duy ve şahit ol!” Daha sonra şöyle devam etti:
“Ya Rabbi! Bu işte boynumda olanı çıkarıp Osman (r a )'ın boynuna yükledim ” Ve Osman'a bey'at etti, camideki kalabalık arttı, hep birlikte Osman (r a )'a bey'at ettiler
İşte böylece, birinci ve ikinci halifenin seçilmesinde takip edilen metodlara göre değişik olan bir metodla üçüncü halife seçilmiş oldu
Burada insan kendi kendine sorabilir: Acaba Ömer bu altı kişiden birini niçin bizzat kendi kendine seçmedi?
Büyük bir ihtimalle Ömer (r a ), şayet birini seçmiş olsaydı, Müslümanların toplu olarak onları kabul etmeyeceklerini idrak etmişti Çünkü Benî Haşim ile Benî Ümeyye arasındaki eski rekabet alametleri ortaya çıkmaya başlamış, Ömer'in Ali'ye ve Osman'a yaptığı vasiyetinde de bu tecelli etmişti Halifeliği vesile edinerek kavimlerini Müslümanların boyunlarına boyunduruk yapmalarım vasiyet etmişti Daha sonra Osman işte bu hataya düştü, bu da Müslümanların arasında büyük bir fitnenin patlak vermesine sebep oldu Bir yandan Ebu Bekir ve Ömer tecrübeleri, Müslümanlar arasındaki kariyerleri ve ilimleri onların tercih edilmelerine sebep oluyorsa, Ali ile Osman arasında yapılacak tercih bu derece bariz ve aşikar olmayıp Ali (r a ) zati karakterleri sebebiyle tercih edilir Buna ilave olarak Resulullah'a olan yakınlığı da eklenebilir Fakat sanki Kureyş özellikle bu akrabalıktan dolayı kıskanıyor ve Ali'yi halifelikten uzaklaştırmak için çalıştı
Bu husustaki rivayetlere göre, Ömer şura düşüncesine başvurduğunda Abbas (r a ) Ali'ye şöyle dedi:
“Onlarla bu işe (şuraya) girme ” Ali verdiği cevapta:
“Ben ihtilaftan nefret ederim,” dedi Abbas Ali'ye verdiği cevapta şunları söyledi:
“O zaman nefret ettiğin şeyi göreceksin ” Ömer (r a ) şuraya katılanlara şöyle demişti:
“Şayet üç kişi birine, diğer üç kişi de birine razı olurlarsa, Abdullah b Ömer aralarında hakem olsun Şayet Abdullah'ın hükmüne razı olmazlarsa Abdurrahman b Avf in içinde bulunduğu gruptan olun ”
Ömer (r a )'in yanından çıktıktan sonra Ali beraberinde olan Haşini oğullarına şöyle söylemişti:
“Ben itaat ettiğim müddetçe kavminiz asla emreden olamaz ” Ve amcası Abbas'a şöyle söylemişti:
“Halifelik bizi terk elti ” Ve ona Ömer'in sözünü tekrarladı:
“Abdurrahman b Avf in olduğu grupla birlikte olun ” Sonra dedi ki:
“Sa'd, amcası oğluna muhalif olamaz ve Abdurrahman ise Osman'ın akrabasıdır Bunlar ihtilafa düşmezler Bunlardan biri diğerini halife seçer Geriye kalan iki kişi benimle olsalar bile bir faydaları dokunmaz ”
Abbas kendisine şöyle dedi:
“Seni bir şeye ne kadar teşvik etliysem, sen benim nefret ettiğim şekilde hep geç kaldın Resulullah'ın vefatı esnasında sana bu işin kime ait olması gerektiğini sorman için işaret etlim ise de sen kabul etmedin Ömer, seni şurada gösterince, onlarla birlikte olma, dediğimde yine reddettin Şunu unutma, Seni halife yapmadıkları müddetçe sana ne kadar teklilde bulunurlarsa onlara hayır de Ve bunlara dikkat et Başkası bu işe sahip oluncaya kadar onlar bizim bu işten uzakta kalmamız için bizi defedecekler Vallahi, beraberinde hayrın faydası olmayan, ancak şerle (kötülükle) biz bu işe sahip olabiliriz ”
Bu, Ömer'in Abbas'a söylediği rivayete benzemektedir
“Halk hem peygamberliğin hem de halifeliğin sizde bir araya gelmesinden nefret etti Kureyş kendisini seçti (ve bu seçiminde) doğrusunu yaptı ”
Ebu Bekir (r a )'den bir rivayete göre, ölüm yatağında iken Ömer'in halife seçilmesi Müslümanlar tarafından kesin olarak kabul edilmesinden sonra Abdurrahman b Avf şöyle dedi:
“Terketmek istediğim üç şeyi yaptığım, yapmak istediğim üç şeyi terkettiğim ve üç şeyi Resulullah'a sormak istemem ve sormamamdan başka dünyanın hiçbir şeyine üzülmüyorum Terketmek istediğim üç şey şunlardır:
1- Savaş sebebiyle kapatılmasına rağmen, Fatıma'nın evinden bir şey çıkarmak istemezdim
2- el-Fucae es-Selma'yı yakmak islemezdim Ya onu kolay (acı çektirmeden) bir şekilde öldürmek veya serbest bırakmak isterdim
3- Benî Saide Sakifesi gününde halifeliği ikisinden birine yüklemeyi isterdim (Bununla Ömer ve Ebu Ubeyde b: el-Cerrah'ı kastediyor) Onlardan biri emir, ben de ona bakan olurdum
Terkedip yapmadığım ancak yapmayı istediğim üç şey ise şunlardır:
1- el-Eş'as İbn Kays esir olarak bana getirildiğinde boynunu vurmak isterdim Bana öyle geliyor ki, o nerede bir kötülük görürse o kötülüğe mutlaka yardımcı ve destekçidir
2- Halid b Velid'i İslamdan çıkanlara gönderdiğimde kendisine şunu söylemek isterdim: Şayet Müslümanlar zafer kazanırlarsa, zaten kazanırlar Kazanamazlarsa ben onlara gider, onlarla buluşur ve kendilerine yardım gönderirdim
3- Halid b Velid'i Şam'a gönderdiğimde, Ömer b Hattab'ı da Irak'a göndermiş olmayı isterdim İkisinin de bu şekilde Allah yolunda fetihler yapmalarına sebep olurdum
Resulullah'a sormak istediğim üç şey ise şunlardır:
1- Resulullah'a halifeliğin kime ait olduğunu sormak isterdim Böylece anlaşmazlık konusu ortadan kalkardı
2- Ensar'a da bu meselede hisse var mı diye sormayı isterdim
3- Hala ve kardeşin kızının miraslarını sormayı arzu ederdim Benim nefsimde bu iki meselede farklı iki şey vardır ”
Bütün bu rivayetler görünüşte Ebu Bekir'in ve Ömer'in halifelikleri icma' ile olmuş görünümünü sağlamış olmasına rağmen kesin bir şekilde Benî Haşim'in bu iş için kendilerini daha haklı bulduklarını gördüklerini de ifade eder Kureyş'ten büyük bir grup ve bunların başında Benî Ümeyye bu şerefte onlarla rekabet ettiler
Kureyş şayet halifelik Beni Haşim'e geçerse bir daha onların elinden asla çıkmaz şeklinde kendi nefislerinde tasavvur ettiler [113]
Ömer'in söylediği gibi sözün anlamı budur
“Halk hem peygamberliğin hem de hilafetin sizde toplanmasından nefret etti Kureyş kendisini seçti (ve bu seçiminde) doğru olanı yaptı ”
Rivayetlere göre Ömer (r a )'in Ali (r a )ye daha meyilli ve daha taraftardı Çünkü Ali, Müslümanlar içinde ona ilimde, zühdde, İslam hukukunun hükümlerine icabette olmada en fazla benzeyen kişi idi Buna rağmen bu ortamda Ömer'in Ali'yi seçmesi kolay değildi
Unutmamamız gereken husus şudur: Ömer (r a ) kalleşçe darbelerle aniden vuruldu Ondan önce Ebu Bekir'in yaptığı gibi, istişareye ve tasarlamaya fırsat verecek normal bir hastalıkla hastalanmış değildi Şunu da zikretmekte fayda vardır: Ömer'in katili Ebu Lu'lu Fîruz keskin ve iki ağızlı bir hançerle Ömer'i üç veya altı yerinden vurmuştu Bu darbelerden biri göbeğinin altında idi Bu darbe kasları ve iç organları saran, bağlayan ve derinin altında bir tabaka meydana getiren liflerden oluşmuş bağ doku ile bağırsakları kesmişti Bu sebeple darbe öldürücüydü Ömer bundan sonra ayakta duramadı Yaralı olarak düştü ve şiddetli acılar içinde kıvranırken evine taşındı Şu soruyu soruyoruz: Allah korkusu, sorumluluk duygulan yaraların acılarından çok daha büyük olmadıkça, bu kadar kritik bir durumda acaba kişi, Müslümanların işlerim nasıl düşünebilir? Nasıl tartışıp münakaşa ederek çözümler arasında tercih yapabilir?
Özellikle o zamanki tıbbın bildiğimiz yatıştırıcı ilaçlara, mikroplan öldürücü kimyevi maddelere henüz sahip olmadığı ve zaman geçtikçe yaraların, elem ve eziyetlerin ağırlaştığı ilkel durumu göz önünde bulundurursak onun sorumluluk hislerinin yüceliğini hissederiz
Bununla beraber, şayet çağın ölçülerine göre, meseleyi ele alırsak, Ömer'in metodunun Ebu Bekir'in metodundan demokrasi düşüncesine daha yakın olduğunu görürüz Ebu Bekir bir kişi seçti ve onu kabul etmeyi veya reddetmeyi Müslümanlara bıraktı Oysa Ömer altı kişiyi aday gösterdi ve Müslümanlara bunlann arasından tercih yapma hakkı vererek kendilerine seçim için geniş bir saha bıraktı
Ebu Bekir'in metodu halifeliği kesinleştirdi ise de modern demokrasilerin tercih ettiği metod, Ömer'in metodudur Ebu Bekir'in metoduyla halifeliğin kesinleşmesi, aday olan Ömer'in sahip olduğu özelliklere bağlanır Ondaki özellikler herkesin onu kabul etmesine sebep oldu Hiç kimse bey'at konusunda tereddüde düşmedi Hattâ bazı rivayetlere göre işin başlangıcında, Ebu Bekir'e bey'at etmekte tereddüd eden Ali b Ebi Talib ona bey'at etmekte hiç tereddüd etmedi
İlk üç halifenin seçilmesinde takip edilen metod ne olursa olsun, aralannda farklılıklar bulunmakla birlikte asil ve tek bir anlam etrafında birleşirler O da bütün Müslümanlar tarafından genel bey'at gerçekleşmedikçe halife bu makamı işletemez Buna göre bütün Müslümanlar hiçbir etki altında kalmadan, hür iradeleriyle seçim yaparlar, dolayısıyla kendilerine bir baskı söz konusu değildir

[110] Resulullah'ı kastediyor
[111] Bazı rivayetlere göre Ömer (r a ) şöyle söyledi:
“Muaz b Cebel hayatta olsaydı, onu halife olarak tayin ederdim Eğer Halid b Velid hayatta olsaydı, kendisini halil'e olarak atardım ” Onlarla ilgili Resulullah'tan hadisler rivayet ederek, “şayet Rabbim onlar hakkında bana sorar, beni hesaba çekerse bu hadislerle özrümü beyan ederim" dedi
[112] Bu sözleriyle Ali b Ebi Talib'i kastediyordu
[113] Bu hususta Ali b Ebi Talib'in şöyle söylediği rivayet edilir: "Halk Kureyş'e bakar Halkın gö*zü Kureyş'tedir Kureyş ise evlatlarına bakar ve der ki: Şayet Benî Haşim başınıza geçer, size emir olursa, bu hep böyle devam edecek, emirlik onların elinden hiç çıkmayacaktır Onların dışında Kureyş'te olursa, kendi aranızda müdavele yaparsınız "
|