Prof. Dr. Sinsi
|
Halife'nin (Hz. Ömer R.A) Kendisine Olan Eleştiris
Halife'nin (hz Ömer r a) Kendisine Olan Eleştirisi
Bugünkü tabire göre, kişisel eleştiri diye isimlendirilir Hükmün kapsadığı otorite ve tahrikler, hâkimin kendisini beğenmesine ve tabiî kişiliğinden çıkmasına yol açtığı gibi, buna yardımcı olanların ise menfaatçi kişilerin gayelerine ulaşmaları için herhangi bir vesileyi kullanmaktan kaçınmamalarıdır Onlar hâkime yağcılık yapar, beşerî düzeyden daha üstün bir seviyeye çıkarırlar Kendilerini ilâhlaştıran hâkimler hiç şüphesiz raiyelerinden teşvik ve destek gördükten sonra bunu iddia etmişlerdir Çağdaş devletler bu tehlikeden kurtulmak için, ön tedbir olarak muayyen sistemlerin yollarını takip ederek çaba göstermektedirler Takip edilen sistemli yollardan en önemlileri; toplu liderlik prensibi, otoritenin taksim edilmesi, hâkimin adlî makamların ve kamu oyunun gözetimine boyun eğmesidir
Yine bu sistemlere göre, hâkimler zati yani kişisel eleştiriye alıştırılır Topluma karşı icraatının hesabını verir Şâyân-i dikkattir ki, Ömer b Hattab (r a ), bu icraatın aktivitesini idrak etmiş ve kendi nefsine uygulamıştır Daha önce de gördüğümüz gibi o, hatasını itiraf ediyor, sür'atle telâfi cihetine gidiyordu
Ömer (r a ), halife olmadan önce de kendisini eleştiriyordu Bu husustaki pozisyonunun en önemlisi, bilindiği gibi, Peygamber Aleyhisselâm'ın vefatından sonraki inkâr hatasını herkesin gözünün önünde itiraf etmesidir Ona göre Resul-ü Ekrem efendimiz, vefat etmemiş, Musa Aleyhisselâm gibi Allahü teâlâ ile mülâki olmaya gitmişti Kendisini şok edercesine etkileyen bu hadisenin tesirini üzerinden atınca camide halka şöyle konuşmuştu:
“Ben size dün söylediğim sözü ne Allah'ın kitabında ne de Resulullah (s a v )'in sünnetinde buldum Benim gördüğüm şey Resulullah (s a v )'ın işlerimizi yoluna koyup sonuncumuz olması idi (Hepimizden sonra vefat etmesi idi)” [86]
Dünya zevklerini tamamen terk edip sade bir hayat yaşamasına rağmen otorite fitnesinin ve itibarının nefsini tahrik etmesinden korkar, halife olmadan önceki halini düşünürdü Bu konudaki mütevatir rivayetler oldukça kabarıktır Bazlarını aşağıda veriyoruz:
Halife bir gün cemaatle namaz kılmak için halka seslenir, halk toplandıktan sonra minbere çıkar, Allah'a hamd ve sena ettikten sonra der ki:
“Ey insanlar! Benî Mahzum'dan olan teyzelerime su taşıdığımı, onların da karşılığında bana kuru üzüm ve hurma verdiklerini gördünüz mü?” Ömer (r a ) daha sonra minberden iner Abdurrahman b Avf kendisine sorar:
“Ey mü'minlerin emiri, bununla neyi kastediyorsun?” Ömer (r a ) şu cevabı verir:
“Yazıklar olsun sana, ya İbn Avf! Nefsimle başbaşa kaldığım zaman bana dedi ki: "Sen mü'minlerin emirisin Seninle Allah arasında hiçbir kimse yoktur! Senden daha faziletli kim olabilir!" Bu şekilde ona ne olduğunu öğretmek istedim ”
El- Ahnef şöyle rivayet etmektedir: Ömer b Hattab'la beraberken bir adam bize rastladı ve şöyle dedi:
“Ey mü'minlerin emiri! Benimle gel ve beni filana götür O bana zulmetti ” Ömer (r a ) asasını kaldırıp adamın kafasına vurarak:
“Mü'minlerin emiri sizinle beraber iken bir şey söylemez Müslümanları ilgilendiren işlerden biriyle meşgul olurken kendisine gelir ve "beni götür", "beni götür" dersiniz!”
Adam mırıldanarak uzaklaşır Ömer (r a ) "O adamı bana getirin" der Adam geldiğinde asasını kendisine doğru uzatarak der ki:
“Sana vurduğum gibi sen de bana vur!” Adam:
“Hayır vallahi, onu Allah'a ve sana bıraktım,” cevabını verir Ömer konuşur:
“Öyle değil, ya Allah'a ve onun iradesine veya bana bırak ki, ben de bileyim (Ya beni affet veya Allah'a bırak, o hesabı benden Allah sorar)” Adam "Allah'a bırakıyorum" der ve uzaklaşır
Ömer (r a ) bizleri de beraberinde evine götürdü İki rekât namaz kıldı ve oturarak şöyle konuştu:
“Ya İbn el-Hattab! Sen rütbe ve mevki bakımından aşağı bir durumdaydın Allah seni yüceltti Sen dalâletteydin, Allah seni hidayete erdirdi Senin boynun eğikti, Allah sana izzet, güç ve kuvvet verdi Sonra seni halkın boynuna bindirdi (Seni halife yaparak mevki bakımından herkesten üstün kıldı) Adam gelip seni çağırdığında ona vurdun! Yarın Allah'ına kavuştuğunda ona ne cevap vereceksin?” Ve bu şekilde nefsini kınadı Onun yeryüzünün en hayırlı insam olduğunu gördük
Ebu Selâme şöyle rivayet etmektedir:
Ömer (r a )'i gördüğüm zaman, Haremdeki havuzun etrafında abdest alan kadınları ve erkekleri dövüyordu Ve şöyle diyordu:
- “Ya filan Ben sana erkekler için bir havuz, kadınlar için de bir havuz ayırmanı emretmemiş miydim?” Sonra geri çekildi ve Ali b Ebi Talib'e rastladı, kendisine dedi ki:
“Helake gitmekten korkuyorum!” Ali (r a ) sordu:
“Seni helake götüren nedir?” Ömer (r a ) cevap verdi:
“Allah'ın Hareminde kadınları ve erkekleri dövdüm ” Ali b Ebi Talib dedi ki:
“Ey mü'minlerin emiri! Sen idare edenlerden birisin Senin iyilikle terbiye etme hakkın vardır ”
Ömer (r a,) Şam'a gittiğinde nehrin sığ bir yerine rastladı Devesinden indi, hayvanın gemini eline aldı, sığ yerden yürüyerek geçti Ebu Ubeyde bin el-Cerrah dedi ki:
“Bugün yeryüzündeki insanlar için çok yüce bir iş yaptın!” Ömer, göğsüne şiddetle vurdu ve dedi ki:
“Ya Eba Ubeyde! Senden başkası bunu söyleseydi  (Her ne ise) Sizler en zayıf ve en hor görülen ve sayıca çok az olan bir kavimdiniz Allah İslâm'la sizlere güç ve kuvvet verdi Siz ise güç ve kuvveti ondan başkasında arıyorsunuz Böyle devam ederse, Allah sizleri zayıf ve güçsüz kılar ” [87]
Ömer (r a ) bir gün Medine yakınlarındaki bir vadide arkadaşlarına şöyle söyledi:
“Ben bu vadide el-Hattab'ın develerini güderdim Çok katı biriydi, beni çok yorara Daha sonra öyle bir duruma geldim ki, benden üstün kimse yoktu! Bu söz oğlu Abdullah b Ömer (r a )'i rahatsız etti Babasına dedi ki:
“Ey mü'minlerin emiri! Seni böyle konuşmaya sevkeden nedir?” Ömer cevap verdi:
“Baban kendi nefsini çok beğendi, onu küçültmek istedim!”

[86] Ömer (r a ), Resulullah (s a v )'ın vefat ettiği haberini duyunca kılıcını çeker ve der ki:
“Kim Muhammed (s a v ) vefat etti derse kafasını keserim ” Bunu duyan Ebu Bekir (r a ) halka şöyle seslenir:
“Ey insanlar! İçinizde kim Muhammed'e tapıyorsa, bilsin ki Muhammed vefat etmiştir Kim Allah’a tapıyorsa bilsin ki, Allah gerçekten, diridir, ölmemiştir Bunun üzerine Ömer şokun etkisinden kurtulur
[87] Başka bir rivayete göre Ömer (r a ) şöyle der:
"Biz öyle bir milletiz ki, Allah bizlere İslâm'la güç ve kuvvet verdi Ne kadar İslâm'dan başkasını arzu edersek, Allah bizi güçsüz ve zayıf kılar " Bu, Ömer'in ne kadar feraset sahibi olduğunu ortaya koyar Arap orduları İslâm'la hükmettikleri sürece, Çin'den Endülüs'e kadar fetih sahalarını genişlettiler, ilim ve adaletin sembolü haline geldiler İslâm'dan koptukça gerileme başladı O kadar ki kendi topraklarında ve toplumlarında bile adalet mefhumu (kastedilen Ömer'in ve Ömer b Abdülaziz'in adaletidir) ortadan kayboldu Bu, Ömer (r a )'in on dört asır önce uyardığı durumun gerçekleşmesidir Bugünkü parçalanmalar, anlaşmazlıklar ve bir araya gelemeyişin ana sebebi, Ömer'in de buyurduğu gibi İslâm'dan uzaklaşma ve başka sistemleri arzulamadır İslâm'ın hâkim olduğu dönemlerde yeryüzünün rakipsiz devletiyken bugün ondan ayrılmanın cezası olarak aciz ve zavallı duruma düştük Böyle giderse daha acı günler bizi beklemektedir
|