Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
dönemı, mekke, peygamberlıgı

Peygamberlıgı Ve Mekke Dönemı

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Peygamberlıgı Ve Mekke Dönemı




Böylece kendisine verilecek ilâhî risâlet görevini üstlenebilecek bir seviye ve vasata geldigi bir sirada, kirk yasinda iken yine böyle bir uzlet aninda Hira magarasinda, Cenâb-i Hakk'in peygamberlere vahiy getirmekle görevli melegi Cebrâil (as), O'na ilk vahyi, Alak Sûresi'nin ilk bes âyetini getirdi Artik Allah'in Rasûlü, insanlari hak din olan Islâm'a çagirmakla görevli idi O, bu görevine ailesi halkindan ve hak davaya gönül verebilecek yakin arkadaslarindan, gerçegi kabul edebilecek kabiliyetde olan, fitrati bozulmamis, düsünme istidadi körelmemis kisilerden basladi Ilk önce O'nu sevgili esi Hz Hatice tasdik etti Erkeklerden Hz Ebûbekir, çocuklardan Hz Afi, âzadli kölelerden Zeyd b Hârise kendisine ilk iman eden kimselerdi Ardindan Hz Ebûbekir'in de araciligiyla Hz Osman, Abdurraliman b Avf, Zübeyr b el-Avvâm, Talha b Ubeydullah, Sa'd b Ebî Vakkâs, Ebû Ubeyde b el-Cerrah, Sa'id b Zeyd, Abdullah b Mes'ûd gibi sahsiyetler müslüman oldular Hz Peygamber ilk üç yil davetini gizli sürdürdü Yalniz bu gizlilik, Islâm'in esaslari ve prensipleri açisindan degildi Islâm, sir perdeleri arkasinda, gizli sakli, esrarengiz ve gizemli, anlasilmaz bir takim düsünceler ve doktrinler ihtiva eden bir din degildi Onun esaslari gayet açik, net, anlasilir, sâde, ari duru olup akil ve mantiga da uygun idi Ayni sekilde bu gizlilik, Islâm'in sadece belli bir zümreye has bir grup dini olusundan da degildi Aksine Islâmiyet cihansümûl bir din olup bütün bir beseriyetin hidayet ve saâdetini hedeflemisti Ancak Hz Peygamber'in ilk üç yil davetini gizli sürdürmesi, çevredeki insanlarin Islâm'a karsi takindiklari düsmanca tavirdan, inanç ve ibadet hürriyeti tanimayacak kadar insafsiz ve bagnaz oluslarindan kaynaklaniyordu Müslüman olanlarin mallarina ve canlarina bir zarar gelmemesi, filizlenmekte olan Islâm davâsina acimasiz bir balta vurulmamasi açisindan gizli davete gerek duyulmustu Bu safhada Hz Peygamber faâliyetini genellikle davet merkezi edindigi Dâru'l-Erkam'dan yürütmüstür Burasi ilk iman edenlerden el-Erkam b Ebi'l-Erkam'in* Kâbe karsisinda Safâ tepesi yamaçlarindaki evi idi Ilk müslümanlardan bir çogu Islâm'i burada kabul etmisler, Hz Peygamber'in egitimine burada mazhar olarak Islâm'in essiz esaslarini ruhlarina ve hayatlarina burada naksetmislerdi Hz Peygamber burada Islâm davâsina gönül baglayarak mallarini ve canlarini bu hak davâ ugrunda fedâdan çekinmeyen sâdik, vefâli ve ihlâsli bir kadroyu olusturmakla mesgûldü O, biliyordu ki böyle bir kadro olmaksizin Islâm davâsinin ortaya çikip yayilmasi mümkün degildir Bu bakimdan Hz Peygamber'in bu devredeki icraati ashabini birbirine kenetlendirmis ve aralarinda mükemmel bir baglilik olusturmustu

Iste Hz Peygamber Islâm davâsi etrafinda böyle bir kadro olusturduktan sonra peygamberligin dördüncü yilindan itibâren Islâm'i açik açik teblig etmeye basladi Kureys müsriklerinin Islâm'i engellemek için basvurduklari çok çesitli çareler, Hz Peygamber'e ve Islâma samimiyetle bagli kadro elemanlarina engel olamiyordu Bu arada Mekke müsrikleri özellikle korunmasiz müslümanlara insaf ve vicdana sigmayan eziyet ve iskencelerde bulundular Bu iskenceler karsisinda Hz Peygamber, isteyen müslümanlarin Habesistan'a gidebileceklerini belirtip hicret izni verince, nübüvvetin bes ve altinci yillarinda müslümanlardan birer grup I ve II Habes hicretlerini gerçeklestirdiler Mekkeli müslümanlarin böylece Mekke hâricine Islâm'i tasimalari, müsriklerin hinç ve kinini artirmisti Ama Cenâb-i Hakk'in yardim ve inâyeti sebebiyledir ki Islâm'a gösterilen bu düsmanliklar bile hak dinin yayilmasina yardimci oluyordu Meselâ azili müsriklerden Ebû Cehil'in bizzat Hz Peygamber'e yaptigi sözlü ve fiili bir satasma, Kureys arasinda sahsiyeti ve kuvvetiyle büyük bir itibâra sahip olan Hz Hamza'nin müslüman olmasini sagladi Ardindan Mekke idare meclisi Dâru'n-Nedve'de alinan Hz Peygamber'i öldürme kararini uygulamak için harekete geçen güçlü sahsiyet Ömer b el-Hattâb, Hz Peygamber'i öldürmek üzere O'nu ararken aslinda ayaklari onu hidâyete sevkediyor ve Ömer'in gücü Islâm saflarina yeni bir heyecan ve sevk katiyordu Arka arkaya Hz Hamza'nin ve Hz Ömer'in müslüman olmalari, Kureys müsriklerinin gözünü bir süre yildirmis, artik müstümanlara dokunamaz olmuslardi Iste bunu izleyen günlerde Habes muhâcirlerinden bir kismi Mekke'ye geri döndü Ancak bu sirada müsrikler yeniden siddete baslayip, cehâlet ve bagnazlikla baglandiklari ata dinlerini, zulme dayali oldugu için Islâm'in ortadan kaldiracagi sahsî çikar ve menfaatlerini, bâtil tahakküm ve zorbaliklarini kurtarabilmek için akil almaz çarelere basvurmuslardi Bu türden olmak üzere hem müslümanlar, hem de müslümanlari koruyan Hâsimogullari, peygamberligin yedinci senesi ile onuncu senesi arasinda tam üç yil devam eden bir boykot ve muhâsaraya marûz kaldilar Mekkeliler ne müslümanlarla, ne de onlari koruyan Hâsimogullari ile hiç bir münâsebette bulunmayacaklarina, her türlü iliskiyi keseceklerine, onlarla hiç bir sekilde alis-veriste bulunmayacaklarina, oturup kalkmayacaklarina, kiz alip vermeyeceklerine dair bir karar almis, bu karan yazdiklan sahifeyi Kâbe'nin iç duvarina asarak dinî bir hüviyet de vermislerdi Bu karara muhâlefet eden, hem vatana, hem de dine ihânet etmis sayilacak ve en agir sekilde cezalandirilacakti Mekkeliler tarafindan üç yil süreyle ve titizlikle uygulanan bu karar, elbette müslümanlara sikintili, güç günler yasatmistir Peygamberligin onuncu yilinda bu karar iptal edilip boykot ve muhâsara kaldirildigi vakit müslümanlar pek ziyade sevinme imkâni bulamadilar Çünkü çok geçmeden Hz Peygamber iki büyük yakinini, amcasi Ebû Tâlib'i ve esi Hz Hatice'yi üç gün arayla ardi ardina kaybetti Rasulullâh'in üiüntüsüne müslümanlar da katildilar ve bu seneye Hüzün yili* adini verdiler Özellikle Ebû Talib'in vefati, Hz Peygamber'in Mekke'de Islâm'i teblig etmesini bir hayli güçlestirdi Çünkü Ebû Tâlib'in sagliginda Mekkeliler Ona hürmet duyduklari için himayesine aldigi yegenine dokunmuyorlardi Simdi bu himaye ortadan kalktigi için Hz Peygamber her yerde satasma ve engellemelerle karsilasiyordu Böyle bir ortamda Islâm'i teblig etmek âdeta imkânsiz hâle geldiginden Hz Peygamber, Islâm'i kabullenecek yeni bir kitle aramaya basladi Bu sebeple de azadli kölesi Zeyd b Hârise ile birlikte bir gün gizlice Tâif'e gitti Ancak dolayli akrabalarindan olan reislerinden gördügü alayli ve acimasiz muâmele Hz Muhammed'in derhal Mekke'ye geri dönmesini gerekli kildi Hz Peygamber sehirden gizlice çikmisti Sayet bu durum Mekkelilerce ögrenilmisse onun gidisi ülke disina kaçma olarak degerlendirilebilir ve kendisi siyâsi suçlu sayilabilirdi Bu düsüncelerle Hz Peygamber sehre ancak bir emân ve himâye altinda girmek gerektigine kanâat getirerek müsriklerin ileri gelenlerinden Mut'im b Adî'nin himâyesini sagladi ve onun korumasi altinda sehre girdi

Yillar boyu Mekkelilerin Islâm'a karsi gösterdigi kin; düsmanlik ve engellemeler, üç yil süreyle devam eden ve insafsizca uygulanan toplumdan dislanma ve muhâsara olayi, ardindan Ebû Tâlib'in ve Hz Hatice'nin vefatlari dolayisiyla Hz Peygamber'in himayesiz kalmasi ve Mekkelilerin satasmalarina mâruz kalmasi, bunu tâkiben de Tâif halkinin horlayici tavn, her ne kadar Allah Rasûlünün ümit ve azmini kiramamis, davet sevk ve istiyakini azaltamamis ise de, süphesiz bir beser olarak O'nu üzmüs ve rencide etmisti Iste böyle bir durumda Hz Peygamber'i sevindirecek ve Kur'an'dan sonra en büyük mûcizelerinden biri olan bir mucize meydana geldi Cenâb-i Hak, Rasûlünü teselli etmek, bunca gördügü düsmanliklara ragmen gösterdigi sabir ve sebat dolayisiyla O'nu taltif edip lütuf ve ikramda bulunmak üzere katina çagirdi ve Hz Peygamber'in Isrâ ve Mirâc mûcizesi gerçeklesti Bir gece vakti Hz Peygamber, bir an ifade edilebilecek çok kisa bir zaman dilimi içinde önce Mekke'den Kudüs'e gitti Oradan da göklere yükselerek Rabbinin huzuruna çikti; dünya ötesi âlemi, Cennet ve Cehennem'i müsahede etti Böylece rûhen takviye görmüs, Rabbi tarafindan mükâfaatlandirilmis olarak tekrar ayni anda Mekke'ye döndü

Bu olaydan sonra Hz Peygamber (sas) Islâmî tebligine yine devam ediyordu Fakat Islâm'in kitlesi olacak zümreyi arayisi genellikle Mekke'ye dis kabilelerden hac, umre veya ticaret gibi maksatlarla gelen yabancilar arasinda oluyordu Önceleri bu tesebbüsü bazen olayli, bazen sert, nâzik, veya mütereddit, ama hep menfi bir tavirla karsilaniyordu Ancak nübüvvetin onbirinci senesinde Medine'nin Hazrec kabilesinden alti kisi Akabe adi verilen yerde Hz Peygamber'le karsilasip kisa bir görüsmeden sonra O'na iman ettiler Bu alti Medineli, sehirlerine dönüste Hazrec ve Evs kabileleri arasinda Islâm'i yaydilar Ertesi senenin hac mevsiminde ikisi Evsli, onu Hazrecli oniki kisilik bir heyet yine Akabe'de Hz Peygamber'le bulusup O'na bey'at ettiler I Akabe bey'ati olarak tarihlere geçen bu görüsmenin akabinde Hz Peygamber, Islâm kadrosunun ilk elemanlarindan Mus'ab b Umeyr'i davetçi olarak Medine'ye gönderiyordu Mus'ab'in Medine'de bir yil süreyle yaptigi faâliyet öylesine verimli olmustu ki Islâm'in bahsedilmedigi ve girmedigi bir ev hemen hemen kalmamisti ve Medineliler, Allah Rasûlünü sehirlerine buyur edip O'nu koruma konusunda her tehlikeyi göze alacak bir kivâma erismislerdi Peygamberligin onüçüncü yilinda Medine'den gelen daha kalabalik bir heyet Akabe'de Hz Peygamber'le bir gece vakti gizlice bulusup II Akabe Bey'ati'ni gerçeklestiriyor ve sehirlerine göç ettigi takdirde Hz Peygaber'i ve Mekkeli müslümanlari mallari ve canlarini koruduklari gibi koruyacaklarina and içiyorlardi Iste bu and ve karsilikli söz vermelere Islâm tarihinde "Akabe bey'atlari * " adi verilmistir

HICRET VE ISLÂM DEVLETI:

Mekkeliler bu görüsmeleri haber aldiklari zaman baslatilan yeni baskilar, müslümanlara hicret kapilarini açti Hz Peygamber'in izni ile Ashâb-i kirâm gruplar halinde ve çogunlukla gizlice sehri terkedip Medine yolunu tuttular Artik sehirde Hz Peygamber ve ailesi, Hz Ali, Hz Ebûbekir ve ailesi ile hicrete imkân bulamamis olanlarla yakinlari veya akrabalari tarafindan hicretleri engellenmis kimseler kalmisti Müslümanlarin Medine'de toplanarak zinde bir güç olusturmalari, Mekkelileri ürküten ve korkutan bir husus olmustu Bu günlerde sik sik olaganüstü toplantilar yapan müsrikler, gizli bir celsede, karsilasilan bu zor problemi çözme yollarini aradilar Yegâne kurtulus yolu olarak Hz Muhammed'in öldürülmesi görüldü Kararlastirilan komplonun icrâsi için hazirliklar yapilirken Cebrâil (as) vâsitasiyla durumdan haberdâr olan Hz Peygamber de hicret için hazirliga koyuldu ve hicrette kendisine yol arkadasligi yapacak Hz Ebûbekir'le önceden hazirladigi plân geregince geceleyin Mekke'yi terketti Uzun ve zaman zaman tehlikeli geçen yorucu bir yolculuktan sonra 8 Rebiulevvel pazartesi günü Medine'nin banliyösü Kubâ köyüne geldigi zaman Ensâr ve Muhâcirûn'un O'nu karsilamasi son derece heyecanli ve içten olmustu Hz Peygamber bu köy halkinin ricasi üzerine burada bes gün istirahat etti ve bu kisa istirahati sirasinda bilfiil kendisi de çalisarak bir mescid insâ ettirdi Kubâ'ya gelisinin besinci günü sabahleyin buradan ayrilarak Medine sehrine yöneldi Günlerden cuma idi Ögle vakti Rânunâ adli mevkiye gelindigi vakit Hz Peygamber burada durdu; ilk cuma hutbesini îrad etti ve ardindan ilk cuma namazini kildirdi Sonra yoluna devam etti Sehirde bir bayram havasi vardi Büyük küçük herkes yollara dökülmüs, coskun bir tezâhürât, sevgi ve saygiyla Hz peygamber'i karsiliyor, sehirlerine ve evlerine buyur ediyordu Hz Peygamber hiç kimsenin davetini reddetmis olmamak ve hiç kimseyi kirmamak için uygun bir çare buldu ve üzerinde hicret ettigi devesi Kasvâ kendi hâline birakildi; devenin çöktügü yere en yakin evde Hz Peygamber misafir olacakti Deve, sehrin orta tarafinda iki yetim çocuga ait bos bir arsada çöktü ve Hz Peygamber kendisine ait hâne-i saâdetleri insâ edilinceye kadar buraya evi en yakin olan Ebû Eyyûb Hâlid b Zeyd el-Ensârî Hazretlerinin evinde misafir kaldi

Böylece Hz Peygamber'in hayatinda ve davet faâliyetinde yeni bir dönem, Medine dönemi baslamis oluyordu Medine'de Hz Peygamber, Islâm'a kucak açmis büyük bir kitleye kavusmustu; Islâm'in bagimsizligi ve hâkimiyetini ilân edecegi bir vatana da sahipti Artik yapilacak sey, bu vatan sathinda Islâm cemâatini teskilatlandirmak, insanlarin birbirleri ile olan münâsebetlerini hak ölçüleri içerisinde düzenlemek ve hakkin hâkimiyetini saglayarak etrafa yaymakti Bunun için de bir devlete ihtiyaç vardi Peygamber Efendimiz bu ihtiyaci gayet iyi bildiginden, artik Medine'ye hicretin ilk günlerinden itibâren O'nun davet merhaleleri arasinda "devletlesme diye adlandirdigimiz safhayi gerçeklestirmek üzere çaba sarfetti Kurulus günlerini yasayan Islâm devleti'nin idâre merkesi, htikümet binasi, harp karargâhi vs gibi çok önemli hizmetler verecek olan Mescid'i insâ etti Mescide bitisik olarak bina edilen suffa, Islâm cemâatinin bütün Islâmî meselelerde egitildigi ve gerekli bilgilerin ögretildigi önemli bir egitim-ögretim müessesesi oldu Bu siralarda okunmaya baslanan ezan, sadece namaz vaktinin geldigini bildiren bir ilân degil, ayni zamanda Islâm hâkimiyetini âleme haykiran bir sembol ve siâr idi Komsu devletlerle münâsebetlerin tanzimi için henüz hicri birinci senede ilk sinir tespiti gerçeklestirilmis ve bu sinirlar içerisindeki müslümanlarin gücünü belirleme açisindan Hz Peygamber'in emri üzerine nüfus sayimi yapilmisti Ensâr'dan bir kisi ile muhâcirûn'dan bir kisinin bir araya getirilerek Islâm toplulugunun ikiser ikiser kardeslestirilmesi ameliyesi demek olan muâhât *, baska bir çok faydalari yanisira Islâm devleti'nin asil unsurunu olusturan müslümanlar arasinda tam bir kaynasma ve dayanisma sagliyordu Yine ayni senede hazirlanan anayasa, müslümanlari oldugu kadar Medine'de bulunan müsrikleri ve Yahudileri de kapsamina alarak Hz Peygamber'in devlet baskanligini bu gayri müslim azinliklara da kabul ettiriyor ve ayni ülkede yasayan vatandaslar olarak bu insanlar Islâm'in hakimiyet ve korumasi altina alinarak devlet açisindan güvenligin saglanmasi hedefleniyordu

Kaynak: Islam tarihi

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.