Prof. Dr. Sinsi
|
Hz. İsmâîl (A.S)'İn Doğumu:
Hz İsmâîl (a s)'ın Doğumu:
Hz, İbrahim (a s), beraberinde hanımı Sâre ve onun cariyesi olan Hacer ile birlikte Mısır'dan Filistin'e hicret etti
Sâre, çocuğu olmayan kısır bir kadındı Kocasına bir erkek çocuğu veremediğinden dolayı devamlı olarak üzülüyordu Çünkü o, yetmiş yaşma varmıştı Artık ihtiyar bir kimse olmuştu Bundan dolayı cariyesi Hacer'i Hz İbrâhîm (a s)'a hediye ettikten sonra kocasının, onunla evlenmesini istedi Böylece Sare;
- "Belki Allah İbrahim'e cariyeden ikisininde hayatını aydınlatan bir erkek çocuk verir de, hayatın zorluğunu yüklenmede babasına yardımcı olur" diye düşünüyordu
Hz İbrâhîm (a s), hanımının bu görüşünü kabul edip onun isteğine boyun eğdi Daha sonra da Hz İbrahim (a s), Hacer ile evlendi Hacer, Hz İbrâhîm (a s)'e zeki ve akıllı bir erkek çocuğu doğurdu O da Hz İsmâîl(a s)'dır Peygamberlerin sonuncusu olan Hz Muhammed b Abdullah (sav)'de onun soyundandır Allah, Hz İbrâhîm (a s)'a yaşlı olmasına rağmen bu çocuğu verdi Bundan sonra da Hz İbrâhîm (a s)'ın kendisi de toparlanıp gayrete geldi Hz İbrâhîm (a s) bu sırada 86 yaşma ulaşmıştı Belki Sare, sevinçle Hz İbrâhîm (a s)'a ortak olabilirdi Fakat kıskançlığını kalbindeki sessizliğe gömemedi
Aksine üzüntü ve keder kasırgalarından çoğu ona doğru esti Gece uykusu ve sükunetlik, kendisine haram oldu Sabahladığında çocuğa bakmaya dahi güç yetiremiyordu Hacer'i bile görmeye tahammül edemiyordu Böylece hastalıklı kalbi için bir şifa bulamadı Ancak Hz İbrâhîm (a s)'ın Hacer'i ve çocuğunu evinden uzaklaştırması ve Hacer'in, gözünün önünden uzak kalmasıyla şifa bulabilirdi, işte bu durum, Allah'ın hikmetindendi Çünkü Allah, onun böyle yapmasını diliyordu
Allah, Hz İbrâhîm (a s)'a karısının emrine itaat etmesini vahyetti Böylece Hz İbrâhîm (a s), karısının ricasını kabul etti
Bunun üzerine Hz İbrâhîm (a s), Hacer ve oğlu İsmâîl'i alıp Mekke'nin büyük kayaları olan dağlara varıncaya kadar sahraları ve ıssız çölleri yürüyerek geçip gitti Nihayet buraya vardıklarında Hz İbrâhîm (a s), karısını ve oğlunu beraber oturacak ve konuşup arkadaşlık edecek birileri olmadığı halde bu ıssız çöl yerinde bıraktı O sırada Mekke'de hiçbir kimse olmadığı gibi evler ve binalar da yoktu
Hz İbrâhîm (a s), karısı ve oğlunu -bu ıssız çöl yerinde-zemzeme yakın büyük bir gölgeliğin yanma terk etti Daha sonra Hz İbrâhîm (a s), karısının ve oğlunun yanma içerisinde hurma bulunan meşin bir dağarcıkla, içerisinde su bulunan bir su kabını da bıraktı Daha sonra da Hz îbrâhîm (a s), Filistin'e dönmeyi istediğinde Hacer, Hz îbrâhîm (a s)'m arkasından gelerek ona:
- "Ey İbrâhîm! İçerisinde ne oturup konuşacak bir kimse ve ne de arkadaşlık edecek bir kimse bulunmayan bu ıssız çöl yerinde bizi bırakıp da nereye gidiyorsun?" dedi Hz İbrâhîm (a s), Allah'ın emrini yerine getirememekten ve onun emrin*den vazgeçme korkusundan dolayı Hacer'in bu sözüne aldırış etmedi Hacer ise sözünü tekrar tekrar Hz İbrâhîm (a s)'m ar*kasından söylediyse de Hz îbrâhîm (a s), Hacer'in bu sözle*rine aldırış etmedi Bunun üzerine Hacer, Hz İbrâhîm (a s)'a:
- "Ey İbrâhîm! Bizi bu ıssız çöl yerinde bırakmanı sana Allah mı emretti?" diye sordu Hz İbrâhîm (a s), Hacer'in bu sözüne karşılık
- "Evet! Sizi bu ıssız çöl yerine bırakmamı Allah emretti" diye cevap verdi Bunun üzerine Hacer:
- "Öyleyse Allah bize yeter O, bizi zayi etmez ve himaye*siz bırakmaz" dedi
Allahu Ekber  Gerçekten bu acayiplikleri yaptıran, Al*lah'a olan imandır Zaten acayiplikler arka arkaya geliyor Hz îbrâhîm (a s), az kalsın daha Allah'ın emrini yerine getireme*yecekti Öyle Yüce Allah Hz İbrâhîm (a s), içerisinde ne bir komşu, ne konuşacak bir arkadaş bulunmayan ıssız bir çöl yeri olan bu vahşi yerde hanımıyîa birlikte süt emmekte olan çocu*ğunu bırakmaya nasıl oluyor da kalbi mutmain oluyor!!
Hacer ise içerisinde ne su, ne yiyecek, bulunan; açlığa ve öldürülmeye, susuzluğa ve saldırgan vahşi hayvanlara maruz kalabileceği büyük kayalıkların bulunduğu bir yerde tek başına kalmaya nasıl oldu da razı oldu?![55]
Gerçektende bu; Hz İbrâhîm (a s) ile hanımı Hacer'in kalbini sükunete kavuşturan Allah'a imanlarıydı Çünkü Hz İbrâhîm (a s), Allah'ın emrini yerine getirme yolunda, hanı*mını ve çocuğunu geniş ve bitkisiz bir yerde Allah'a teberru etmişti
Hz İbrâhîm (a s), hanımından ve çocuğundan biraz uzak*laşınca Beytü'l-Haram'a doğru yönelip durdu ve ellerini kaldı*rarak şu duayı okumaya başladı:
"Rabbimizf Ben çocuklarımın bazısını namaz kılabilmeleri için senin kutsal evinin yanında çorak bir vadiye yerleştirdim Rabbimiz! insanların gönüllerini onlara meylettir Şükretme*leri için onları ürünlerle rızıklandır " (İbrâhîm: 14/37)[56]
[55] Yazarımız SaMnî'nin de belirttiği üzere; Hz Hacer'in bu tavrı gerçektende bü*yük bir önem arz etmektedir Çünkü Hz Hacer'de Allah'ın emrine kesin bir boyun eğme ve itiraz etmeme vardır Bunu da yaptıran aıcak Hz Hacer'in Allah'a olan imanıydı Hz Hacer, bu iman sayesinde Allah'ın emrine karşı gelrremiş ve orada kalmaya razı olmuştu Zira orada kalmasını Allah emrettiyse buna razı olması gerektiğİmn farkındaydı Fakat orada bir Mekke şehrinin kurulacağın, Kabe'nin tek*rar inşa edileceğini ve oğlu İsmail'in soyundan peygamberlerin ve resullerin sonuncusu olan Hz Muhammed (s a v)'in geleceğini bilmiyordu Ama hikmdi ilahiyenin farkında değildi Ayrıca urada müslüman kadınlar için alınacak önemli ibretler dersler vardır!! (ç)
[55] Yazarımız SaMnî'nin de belirttiği üzere; Hz Hacer'in bu tavrı gerçektende bü*yük bir önem arz etmektedir Çünkü Hz Hacer'de Allah'ın emrine kesin bir boyun eğme ve itiraz etmeme vardır Bunu da yaptıran aıcak Hz Hacer'in Allah'a olan imanıydı Hz Hacer, bu iman sayesinde Allah'ın emrine karşı gelrremiş ve orada kalmaya razı olmuştu Zira orada kalmasını Allah emrettiyse buna razı olması gerektiğİmn farkındaydı Fakat orada bir Mekke şehrinin kurulacağın, Kabe'nin tek*rar inşa edileceğini ve oğlu İsmail'in soyundan peygamberlerin ve resullerin sonaı-cusu olan Hz Muhammed (s a v)'in geleceğini bilmiyordu Ama hikmdi ilahiyenin farkında değildi Ayrıca urada müslüman kadınlar için alınacak önemli ibretler dersler vardır!! (ç)
[56] Buharî, Enbiyâ 12 (3, 4 6) (ç)
Muhammed Ali Sâbûnî, Peygamberler Tarihî, Ahsen Yayınları: 367-370
|