Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ahiret, dengesi, dünya

Dünya Ve Ahiret Dengesi

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Dünya Ve Ahiret Dengesi




Dünya ve Ahiret Dengesi
İnsan hayatı, dünya ve ahiret olmak üzere iki kısma ayrılır İnsan önce dünyaya gelir ve orada uzun veya kısa bir hayat sürer
Bu zaman zarfında işlemiş olduğu ameller gelecek olan ahiret hayatının şekillenmesinde önemli ölçüde etkili olur Yani dünyada ekmiş olduğu şeyleri ahirette biçer
Hz Ali’nin de dediği gibi “dünya ahiretin tarlasıdır” Bu tarlaya ekilen tohum ahiret hayatında biçilir
Dünya ve ahiret noktasında insanlar genellikle yanılırlar
Bir kısım insan dünyaya taparken bazı kimseler de dünyayı ihmal ederek ahireti ihyaya çalışırlar Her iki tarzın da yanlış tarafları vardır
Müslümana yakışan içinde bulunduğu durumun hakkını vererek fırsatları değerlendirip hem dünyasını hem de ahiretini mamur hale getirmektir
Dünya kelimesi, “yakın olmak” manasına gelen dünüv kökünden türemiş “en yakın” anlamındaki edna kelimesinin müennesidir
Kur’an’da ahiret ve ahiret hayatının karşılığı olmak üzere çok defa “yakın hayat” anlamındaki el-hayatü’d-dünya tamlamasında hayat kelimesinin sıfatı olarak, bazen da belirli (marife) şekliyle isim olarak da kullanılmıştır(DİA “Dünya”, X, 22)
Kur’an’a Göre Ahireti Engellemeyen Dünya Hayatı Meşrudur:

Allah her iki alem için de dua etmemizi ister ve bunu öğretir
وِمِنْهُم مَّن يَقُولُ رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
Onlardan bir kısmı da: Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver Bizi cehennem azabından koru! derler (Bakara, 2/201)
وَاكْتُبْ لَنَا فِي هَذِهِ الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ
Bize bu dünyada da iyilik yaz ahirette de iyilik yaz (Araf, 7/156)
لَهُمُ الْبُشْرَى فِي الْحَياةِ الدُّنْيَا وَفِي الآخِرَةِ
Onlara dünya hayatında da ahirette de müjdeler vardır (Yunus, 10/64)
وَآتَيْنَاهُ فِي الْدُّنْيَا حَسَنَةً وَإِنَّهُ فِي الآخِرَةِ لَمِنَ الصَّالِحِينَ
Ona dünyada iyilik verdik Ahirette de o salihlerdendir (Nahl,16/122)
وَابْتَغِ فيمَا اتيكَ اللّهُ الدَّارَ الْاخِرَةَ وَلَا تَنْسَ نَصيبَكَ مِنَ الدُّنْيَا وَاَحْسِنْ كَمَا اَحْسَنَ اللّهُ اِلَيْكَ وَلَا تَبْغِ الْفَسَادَ فِى الْاَرْضِ اِنَّ اللّهَ لَا يُحِبُّ الْمُفْسِدينَ

"Allah'ın sana verdiği (bu servet) içinde âhiret yurdunu ara; dünyadan da nasibini unutma Allah sana nasıl iyilik ettiyse sen de öyle iyilik et; yeryü-zünde bozgunculuk etmeyi isteme Çünkü Allah bozguncuları sevmez"(Kasas, 28/77)
Kur’an Bunun Tersi Bir Anlayış Tutanları İse Yermektedir:
فَمِنَ النَّاسِ مَن يَقُولُ رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا وَمَا لَهُ فِي الآخِرَةِ مِنْ خَلاَقٍ
İnsanlardan öyleleri var ki: Ey Rabbimiz! Bize dünyada ver, derler Böyle kimselerin ahiretten hiç nasibi yoktur (Bakara, 2/200)
Bu tip insanlar hem bu dünyada hem de ahirette hüsrana uğrayacaklardır
Bu gibi insanlar için Kur’an şöyle buyurmaktadır:
يَوْمَ تَبْيَضُّ وُجُوهٌ وَتَسْوَدُّ وُجُوهٌ فَأَمَّا الَّذِينَ اسْوَدَّتْ وُجُوهُهُمْ أَكْفَرْتُم بَعْدَ إِيمَانِكُمْ فَذُوقُواْ الْعَذَابَ بِمَا كُنْتُمْ تَكْفُرُونَ
İki cihanda yüzü ak olanlara karşı yüzü kara olacaklar olanlar da vardır Yüzleri kararanlara iman ettikten sonra küfre mi saplandınız? denilir (Al-i İmran, 3/106)
Dünya ile Ahiret Arasında Bir Tercih Yapılması Gerektiğinde Ahiretin Tercih Edilmesi Gerektiği Kur’an’da Vurgulanmaktadır:
الَّذِينَ يَسْتَحِبُّونَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا عَلَى الآخِرَةِ وَيَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ اللّهِ وَيَبْغُونَهَا عِوَجًا أُوْلَئِكَ فِي ضَلاَلٍ بَعِيدٍ
"Dünya hayatını ahirete tercih edenler, Allah yolundan alıkoyanlar ve onun eğriliğini isteyenler var ya, işte onlar (haktan) uzak bir sapıklık içindedirler" (İbrahim, 15/3)
فَأَمَّا مَن طَغَى وَآثَرَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا فَإِنَّ الْجَحِيمَ هِيَ الْمَأْوَى
Azıp dünya hayatını tercih edenlere gelince cehennem onların durak yeridir (Naziat, 79/37-39)
Bu Anlayışın da Ötesinde Ahireti Tamamen İnkar Edenler Vardır
وَقَالُوا مَا هِىَ اِلَّا حَيَاتُنَا الدُّنْيَا نَمُوتُ وَنَحْيَا وَمَا يُهْلِكُنَا اِلَّا الدَّهْرُ وَمَا لَهُمْ بِذلِكَ مِنْ عِلْمٍ اِنْ هُمْ اِلَّا يَظُنُّونَ
"Dediler ki: Ne varsa dünya hayatımızdır, başka birşey yoktur Ölürüz, yaşarız; bizi zamandan başkası helâk etmiyor (bizi öldüren yalnız zamandır) Fakat onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur Onlar sadece zannediyorlar" (Câsiye, 45/24)
اِنْ هِىَ اِلَّا حَيَاتُنَا الدُّنْيَا نَمُوتُ وَنَحْيَا وَمَا نَحْنُ بِمَبْعُوثينَ
"Ne ise hep bu dünya hayatımızdır, ölürüz ve yaşarız, biz öldükten sonra diriltilecek değiliz"(Mü'minûn, 23/37)
Âyetlerde bahsedilen inanç sahipleri "hayatın sadece bu dünya hayatından ibaret olduğunu" zanneden, öldükten sonra dirilmeyi inkâr eden ateist (dinsiz) ve materyalistlerdir
Dikkat edilirse bu anlayışa sahip insanlar yukarıdaki anlayış sahiplerinden daha farklıdır Çünkü önceki insanlar ahireti inkar etmiyorlardı
Kur’an’a Göre Dünya Hayatı Aldatıcıdır:
اِعْلَمُوا اَنَّمَا الْحَيوةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَزينَةٌ وَتَفَاخُرٌ بَيْنَكُمْ وَتَكَاثُرٌ فِى الْاَمْوَالِ وَالْاَوْلَادِ كَمَثَلِ غَيْثٍ اَعْجَبَ الْكُفَّارَ نَبَاتُهُ ثُمَّ يَهيجُ فَتَريهُ مُصْفَرًّا ثُمَّ يَكُونُ حُطَامًا وَفِى الْاخِرَةِ عَذَابٌ شَديدٌ وَمَغْفِرَةٌ مِنَ اللّهِ وَرِضْوَانٌ وَمَاالْحَيوةُ الدُّنْيَا اِلَّا مَتَاعُ الْغُرُورِ
"Bilin ki, dünya hayatı bir oyun, eğlence, süs, kendi aranızda övünme, mal ve evlat çoğaltma yarışıdır (Bu) tıpkı bir yağmura benzer ki; bitirdiği ot, ekicilerin hoşuna gider, sonra kurur, onu sapsarı görürsün, sonra çerçöp olur Ahirette ise çetin bir azap; Allah'tan mağfiret ve rıza vardır Dünya hayatı ise, sadece aldatıcı bir geçinmedir"(Hadîd, 57/20)
وَما الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلاَّ مَتَاعُ الْغُرُورِ
"Dünya hayatı aldatıcı bir metadan ibarettir" (Al-i İmran, 3/185)
Yine Kur’an Bu Dünyanın Geçici ve Önemsiz; Ahiretin İse Kalıcı ve Hayırlı Olduğunu İfade Eder
قُلْ مَتَاعُ الدَّنْيَا قَلِيلٌ وَالآخِرَةُ خَيْرٌ لِّمَنِ اتَّقَى
Onlara de ki: "Dünya menfaati önemsizdir, Allah'tan korkanlar için ahiret daha hayırlıdır (Nisa, 4/77)
أَرَضِيتُم بِالْحَيَاةِ الدُّنْيَا مِنَ الآخِرَةِ فَمَا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا فِي الآخِرَةِ إِلاَّ قَلِيلٌ
Dünya hayatını ahirete tercih mi ediyorsunuz? Fakat dünya hayatının faydası ahiretin yanında pek azdır (Tevbe, 9/38)
وَفَرِحُواْ بِالْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا فِي الآخِرَةِ إِلاَّ مَتَاعٌ
Onlar dünya hayatıyla şımardılar Oysa ahiretin yanında dünya hayatı, geçici bir faydadan başka bir şey değildir (Rad, 13/26)
Allah Teala Dünya Hayatını Şöyle Tasvir Etmektedir:
إِنَّمَا مَثَلُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا كَمَاء أَنزَلْنَاهُ مِنَ السَّمَاء فَاخْتَلَطَ بِهِ نَبَاتُ الأَرْضِ مِمَّا يَأْكُلُ
النَّاسُ وَالأَنْعَامُ حَتَّىَ إِذَا أَخَذَتِ الأَرْضُ زُخْرُفَهَا وَازَّيَّنَتْ وَظَنَّ أَهْلُهَا أَنَّهُمْ قَادِرُونَ عَلَيْهَا أَتَاهَا أَمْرُنَا لَيْلاً أَوْ نَهَارًا فَجَعَلْنَاهَا حَصِيدًا كَأَن لَّمْ تَغْنَ بِالأَمْسِ
"Dünya hayatının durumu, gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, insanların ve hayvanların yiyeceklerinden olan yeryüzü bitkileri o su sayesinde gürleşip birbirine girer Nihayet yeryüzü ziynetini takınıp, (rengârenk) süslendiği ve sahipleri de onun üzerinde kudret sahibi olduklarını sandıkları bir sırada, bir gece veya gündüz ona emrimiz (âfetimiz) gelir de onu sanki dün yerinde yokmuş gibi kökünden koparılarak biçilmiş bir hale getiririz" (Yunus, 10/24)
İslam bireyin kendini tamamen dünya hayatına veya ahirete yönelmesine karşı çıkmaktadır Ne tamamen zahidane bir yaşama cevaz verilmekte ne de yaşamın tamamını dünya için harcamalarına göz yumulmaktadır İnsanların dünyayı terk edip kendilerini tamamen ahirete adamalarına en başta Hz Peygamber karşı çıkmaktadır
Hz Peygamber (SAV)’ in Dünya Hayatına Bakışı
Hz Peygamber (as) yaşadığı hayat itibariyle dünya karşısında takınılması gereken tavrın nasıl olması gerektiğini göstermiştir
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ؛ أَنَّ النَّبِيّ (صعلم) قَالَ: مَا أُحِبُّ أَنَّ أُحُداً عِنْدِي ذَهَباً فَتأتِي عَلىَّ
ثَالِثَةٌ وَعِنْدِي مِنْهُ شَيْءٌ إلا َّشَيْءٌ أرْصُدُهُ فِي قَضَاءِ دَيْنِ
(1270) Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor: "Rasulullah (as) buyurdular ki: "Yanımda Uhud dağı kadar altınım olup da ondan bir miktar yanımda kaldığı halde (iki gün geçip) üçüncü bir gecenin gelmesini sevmem" (Mecmau’z-Zevaid)
Yine bir başka hadisinde:
إنَّ الدُّنْيَا حُلْوَةٌ خَضِرَةٌ، وَإنَّ اللّهَ مُسْتَخْلِفُكُمْ فِيهَا فَنَاظِرٌ كَيْفَ تَعْمَلُونَ؛
(1966)-Yine Ebû Saîd (ra) anlatıyor: "Rasulullah (as) buyurdular ki: "Dünya tatlı ve hoştur Allah sizi ona vâris kılacak ve nasıl hareket edeceğinize bakacaktır" [Müslim, Zikr 99, (2742); Tirmizî, Fiten 26, (2192)] diyerek dünya hayatına karşı insanlarda bir meylin olduğunu ifade etmiştir
İnsanın tabiatında dünyayı sevme ve onun nimetlerine meyletme vardır İslam insan fıtratındaki bu realiteyi yok saymak yerine insanın dünya ilgili davranışlarını düzene koymaya çalışır (Dİ A 10, 23)
Bir hırka bir lokma düşüncesi
قال رسولُ اللّهِ: حُبُّ الدُّنْيَا رَأسُ كُلِّ خَطِيئَةٍ، وَحُبُّكَ الشَّىْءَ يُعْمِى وَيُصِمُّ

(1969)- Hz Enes (ra) anlatıyor: "Dünya sevgisi her çeşit hatalı davranışların başıdır Bir şeye olan sevgin seni kör ve sağır yapar" [Rezin ilâvesidir Beyhakî Şuabu'l-Îman'da kaydetmiştir Hadisin ikinci yarısı Ebû Dâvud'da tahric edilmiştir (Edep 125, (5150)]
Bu hadisteki ifadeler maalesef yanlış anlaşıldı Müslümanlar dünyadan el etek çekme düşüncesine kapıldılar Oysa dünya ahiretin kazanıldığı yerdir Dünyayı sevmek ayrı, dünyadan şartları muvacehesinde istifade etmek ayrı şeydir İslam’ın hoş görmediği dünya hayatı insanı Allah’tan uzaklaştıran yaşama anlayışıdır Mal, servet, makam ve mevki tutkusu, şöhret hastalığı, şehvetlere esir olma, lüks ve israf anlayışı, malla şımarma ve dünyalıklara köle olma akılsızlığıdır (Hüseyin, K Ece, İslam’ın Temel Kavramları, s 159)
Efendimizin Sahabede Tezahür Eden Yanlış Telakki Karşısındaki Tepkisi :
أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ (رع) يَقُولُ جَاءَ ثَلاثَةُ رَهْطٍ إِلَى بُيُوتِ أَزْوَاجِ النَّبِيِّ (صعلم) يَسْأَلُونَ عَنْ عِبَادَةِ النَّبِيِّ (صعلم) فَلَمَّا أُخْبِرُوا كَأَنَّهُمْ تَقَالُّوهَا فَقَالُوا وَأَيْنَ نَحْنُ مِنْ النَّبِيِّ (صعلم) قَدْ غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ وَمَا تَأَخَّرَ قَالَ أَحَدُهُمْ أَمَّا أَنَا فَإِنِّي أُصَلِّي اللَّيْلَ أَبَدًا وَقَالَ آخَرُ أَنَا أَصُومُ الدَّهْرَ وَلَا أُفْطِرُ وَقَالَ آخَرُ أَنَا أَعْتَزِلُ النِّسَاءَ فَلا أَتَزَوَّجُ أَبَدًا فَجَاءَ رَسُولُ اللَّهِ (صعلم) إِلَيْهِمْ فَقَالَ أَنْتُمْ الَّذِينَ قُلْتُمْ كَذَا وَكَذَا أَمَا وَاللَّهِ إِنِّي لَأَخْشَاكُمْ لِلَّهِ وَأَتْقَاكُمْ لَهُ لَكِنِّي أَصُومُ وَأُفْطِرُ وَأُصَلِّي وَأَرْقُدُ وَأَتَزَوَّجُ النِّسَاءَ فَمَنْ رَغِبَ عَنْ سُنَّتِي فَلَيْسَ مِنِّي
Hz Enes (ra) anlatıyor: Hz Peygamber (as)'in hanımlarının hâne-i saâdetlerine bir gurup erkek gelerek Resûlullah (as)'ın (evdeki) ibadetinden sordular Kendilerine sordukları husus açıklanınca sanki bunu az bularak: "Resûlullah (as) kim, biz kimiz? Allah O'nun geçmiş ve gelecek bütün günahlarını affetmiştir (bu sebeple O'na az ibadet de yeter) dediler İçlerinden biri: "Ben artık hayatım boyunca her gece namaz kılacağım" dedi İkincisi: "Ben de hayatımca hep oruç tutacağım, hiç bir gün terk etmeyeceğim”dedi Üçüncüsü de: "Kadınları ebediyen terkedip, onlara hiç temas etmeyeceğim" dedi (Durumdan haberdar olan) Hz Peygamber (as) onları bularak: "Sizler böyle böyle söylemişsiniz Halbuki Allah'a yemin olsun Allah'tan en çok korkanınız ve yasaklarından en ziyade kaçınanınız benim Fakat buna rağmen, bazan oruç tutar, bazan yerim; namaz kılarım, uyurum da; kadınlarla beraber de olurum (Benim sünnetim budur), kim sünnetimi beğenmezse benden değildir" buyurdu (Buhârî, Nikah 1; Müslim, Nikah 5, (1401); Nesâî, Nikah 4, (6, 60)
İbnu Hacer'in kaydına göre, Resûlullah (as)'ın âhiretle ilgili korkutucu bir va'z ve nasihatinden sonra, ashabtan Hz Ebu Bekir, Hz Ömer, Hz Ali, İbnu Mes'ud, Ebu Zerr, Salim Mevlâ Ebî Huzeyfe, el-Mikdâd, Selmân, Abdullah İbnu Amr İbni'l-Âs, Ma'kıl İbnu Mukarrin (ra), Osman İbnu Maz'un (ra)'un evinde toplanırlar Âhiretlerini kurtarmak için almaları gereken tedbirleri konuşurlar ve:
"Gündüzleri hep oruç tutmak, geceleri namaz kılmak, yatakta yatmamak, et yememek, kadınlara temas etmemek" ve kendilerini iğdiş etmek hususlarında ittifakla karar alırlar İbnu Hacer'in açıkladığı üzere, bu mübâlağadan maksat, mağfiret edildiklerine dair, -Hz Peygamber (as) hakkında âyette (Fetih, 48/2) geldiği gibi- garantiye sahip olmayınca, çokça ibadet yapmakla mağfireti garantilemektir, çünkü dünyadan el-etek çekip kendilerini tam olarak ibadetlere verdikleri takdirde mağfirete uğrayacaklarına inanmışlardı Yukarda geçen hadis ile efendimiz bu anlayıştaki yanlışlığa işaret etmiş ve hatayı hemen düzeltmiştir
Hz Peygamber bir hadisinde dünya ile Ahiret arasında bir dengenin kurulmasını ve bu dengenin her ikisinin lehine ve aleyhine değiştirilmemesi gerektiğini söylemektedir İslam, müntesiplerinden dünyayı ihmal etmemelerini de talep eder Dünyanın ihmal edilmemesi, maddî kesbe yer verilmesi demektir Dilimizde "Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi âhiret için çalış" şeklinde şöhret yapan bir hadis, farklı şekillerde Rasulullah (as)'dan rivayet edilmiştir Suyûtî'nin Câmiu's-Sağîr'de kaydettiği bir veçhi şöyledir:
اِعْمَلْ عَمَلَ امْرِءٍ يَظُنُّ اَنْ لَنْ يَمُوتَ اَبَداً وَاحْذَرْ حَذَرَ امْرِءٍ يَخْشَى اَنْ يَمُوتَ غَداً
"Hiç ölmeyeceğini zanneden kişi gibi (dünya için) çalış, yarın öleceğinden korkan kimse gibi de (dünyaya bağlanmaktan) kaçın" (Canan, İbrahim, Kütüb-i Sitte Muhtasarı, 14, 481)
İnsanoğlu Dünyada Misafirdir;
قال: دَخَلْتُ عَلى رسول اللّهِ (صعلم) وَقَدْ نَامَ عَلَى رِمَالٍ حَصِيرٍ وَقَدْ أثَّرَ في جَنْبِهِ فَقُلْتُ يَا رسُولَ اللّهِ(صعلم): لَوِ اتّخَذْنَا لَكَ وَطَاءً تَجْعَلُهُ بَيْنَكَ وَبَيْنَ الحَصِيرِ يَقِيكَ مِنْهُ؟ فقَالَ: مَالِى وَلِلدُّنْيَا؟ مَا أنَا وَالدُّنْيَا إلا كَرَاكِبٍ اسْتَظَلَّ تَحْتَ شَجَرَةٍ ثُمَّ رَاحَ وَتَرَكَهَا
(1970)- İbnu Mes'ud (ra) anlatıyor: "Rasulullah (as)'ın yanına girmiştim O`nu bir hasır örgünün üzerinde uyumuş buldum Hasır, (vücudunun açık olan) yan taraflarında izler bırakmıştı
"Ey Allah'ın Resûlü, sana bir yaygı temin etsek de hasırın üstüne sersek, onun sertliğine karşı sizi korusa!" dedim Efendimiz (as) şöyle buyurdu:
"Ben kim, dünya kim Dünya ile benim misâlim, bir ağacın altında gölgelenip sonra terkedip giden yolcunun misali gibidir" [Tirmizî, Zühd 44, (2378)]
عن علي (رع) قال: ارْتَحَلَتِ الدُّنْيَا مُدْبِرَةً وَارْتَحَلَتِ الاخِرَة مُقْبِلَةً! وَإنَّ لِكُلِّ وَاحِدَةٍ مِنْهُمَا بَنِينَ فَكُونُوا مِنْ أبْنَاءِ الاخِرَةِ، ولا تَكُونُوا مِنْ أبْنَاءِ الدُّنْيَا فإنَّ الْيَوْمَ عَمَلٌ وَلا َحِسَابَ، وَغَداً حِسَابٌ وَلاعَمَلَ
(1973)- Ali İbn Ebî Tâlib (ra) buyurdular ki: "Dünya arkasını dönmüş gidiyor, âhiret ise yönelmiş geliyor Bunlardan her ikisinin de kendine has evlatları var Sizler âhiretin evlatları olun Sakın dünyanın evlatları olmayın Zîra bugün amel var hesap yok, yarın ise hesap var amel yok" [Rezîn tahric etmiştik Buhârî, muallak (senetsiz) olarak kaydetmiştir (Rikâk 4)]
وعنه (رع) قال: قال رسولُ اللّهِ (صعلم) الدُّنْيَا سِجْنُ المُؤْمِنِ، وَجَنَّةُ الكَافِرِ
(1968)- Yine Ebû Hüreyre (ra) anlatıyor:
"Rasûlullah (as) buyurdular ki: "Dünya, mü'mine hapishâne, kâfire cennettir"[Müslim, Zühd 1, (2956); Tirmizî, Zühd 16, (2325)]
Münâvî, hadisi açıklama sadedinde şu menkîbeyi nakleder: "Anlattıklarına göre, Hâfız İbnu Hacer, Kâdı'il-Kudât iken, bir gün etrafını saran büyük bir cemaatle, haşmetli ve güzel bir hey'ete bürünmüş halde pazara uğrar Derken kılık kıyafeti pejmürde, eskimiş ve yağlara bulanmış bir elbise içerisinde sıcak zeytinyağı satan bir yahudi, kendisine doğru yaklaşıp atının yularından tutar ve:
"Ey Şeyhülislam, inanıyorsun ki, Peygamberiniz:
"Dünya mü'mine hapishâne, kâfire cennettir" demiştir
Sen hangi hapistesin ve ben nasıl bir cennetteyim?" der
İbnu Hacer şu cevabı verir:
"Ben, Allah'ın bana âhirette hazırladığı nimetlere nisbetle, hâl-i hazırda sanki -(şu dünyevî saltanatıma rağmen)- hapiste gibiyim Sen de, sana âhirette hazırlanan azâba nisbetle, cennette gibisin!"
Yahudi bu cevap üzerine Müslüman olur
Ünlü bir ozan dünyayı iki kapılı bir hana benzetiyor :
Dünyaya geldiğim anda
Yürüdüm aynı zamanda
İki kapılı bir handa
Yürüyorum gündüz gece
Başka bir deyişte:
Ana rahminden geldik pazara
Bir kefen alıp döndük mezara
deniliyor ve dünya hayatının ne kadar kısa ve önemsiz olduğuna işaret ediliyor Veya;
Mal sahibi mülk sahibi
Hani bunun ilk sahibi
Mal da yalan mülk de yalan
Var biraz da sen oyalan
****
Ölüm vardır be hey gafil, sakın aldanma dünyaya
Kapılma mal-u emlake, sakın meyletme hülyaya,
Çalış emr-i ilahiyi gücün yettikçe icraya,
Gelenler hep sefer eyler muhakkak dar-ı ukbaya,
Yüzün dön, iltica eyle Cenab-ı Zat-ı Mevla’ya
Dizelerindeki ifadeler sanırım bizlere bir şeyler anlatıyor
Denge Konusunda Genel Slogan:
اِسْتَفْتِ نَفْسَكَ وَإِنْ اَفْتَاكَ الْمُفْتُونَ
"Fetva verenler sana fetva vermiş olsa bile, nefsine bir sor, fetvayı nefsinden al" (Canan İbrahim, K Sitte Muhtasarı, cX, s13)
Ölçü:
اِتَّقِ اللّهَ حَيْثُمَا كُنْتَ وَأتْبِعِ السَّىِّئَةَ الْحَسَنَةَ تَمْحُهَا، وَخَالِقِ النَّاسَ بِخُلُقٍ حَسَنٍ
(5851)- Hz Ebu Zerr (ra) anlatıyor: "Rasulullah (as) buyurdular ki:
"Nerede olursan ol Allah'tan kork ve kötülüğün arkasından iyilik yap İnsanlara iyi ahlakla muamele et"[Tirmizî, Birr 55, (1988)]

Dünya Kazanç Yeridir:
وَجَعَلْنَا النَّهَارَ مَعَاشًا
Gündüzü de bir geçim vakti yaptık (Nebe, 7811)
وَجَعَلْنَالَكُمْ فيهَا مَعَايِشَ وَمَنْ لَسْتُمْ لَهُ بِرَازِقينَ
"Orada hem sizin için hem de sizin besleyicileri olmadığınız varlıklar için gerekli besinler ve geçim vasıtaları yarattık"(Hicr, 15/20)
İnsanlar (kazanç konusunda) üç kısımdır:
1- Dünya geçimi kendisini meşgul etmiş ve ahiretini unutturmuştur Böyle olan helak olmuştur
2- Ahiret telaşı dünyalığını unutturmuştur Bunlar هُمُ الْفَائِزُونَdendir Yani zafere ulaşmışlardır
3- Ahireti kazanmak için dünya ile meşgul olanlardır İtidale en yakın olan bu üçüncü derecedir Bunlara muktesid denir Ehl-i Salah rütbesi budur (İhya-u Ulumi`d-Din, ll 159, Terc A Serdaroğlu, Bedir Yay İst 1975)
Rızık Aramak Bir Emirdir:
فَانْتَشِرُوا فِى الاَرْضِ وَابْتَغُوا مِنْ فَضْلِ اللّهِ
Yeryüzünde dağılın ve Allah'ın fazlından nâsip (arayın)(Cuma, 62/10)
Malları Aranızda Haksızlıkla Yemeyin:
وَلاتَاْكُلُوا اَمْوَالَكُمْ بَيْنَكُمْ بِالْبَاطِلِ
"Mallarınızı aranızda bâtıl sebeple yemeyiniz" (Bakara, 2/188)
كُلُوا مِنَ الطَّيِّبَاتِ وَاعْمَلُوا صَالِحًا اِنّى بِمَا تَعْمَلُونَ عَليمٌ
"Helâl şeylerden yiyin ve sâlih amelde bulunun Şüphe yok ki, ben sizin yapmakta olduğunuz her şeyi bilirim" (Mü`minun, 23/51)
Haramla Biten Ateşe Layıktır:
إنَّهُ َلايَرْبُو لَحْمٌ نَبَتَ مِنْ سُحْتٍ إلاَّ كَانَتِ النَّارُ أوْلى بِهِ
"Haramla biten bir ete mutlaka ateş gerekir"[Tirmizî, Salât 433 (614); Nesâî, Bey'ât 35, 36, (7, 160)]
Yemede İçmede Harcamada Denge: (İsraf Haramdır)
يَا بَنى ادَمَ خُذُوا زينَتَكُمْ عِنْدَ كُلِّ مَسْجِدٍ وَكُلُوا وَاشْرَبُوا وَلا تُسْرِفُوا اِنَّهُ لا يُحِبُّ الْمُسْرِفينَ
Ey âdemoğulları! Her mescit yerinde ziynetinizi alınız ve yiyiniz ve içiniz, israf da etmeyiniz Şüpheyokki O, israfedenlerisevmez (A’raf, 7/31)
وَلا تَجْعَلْ يَدَكَ مَغْلُولَةً اِلى عُنُقِكَ وَلا تَبْسُطْهَا كُلَّ الْبَسْطِ فَتَقْعُدَ مَلُومًا مَحْسُورًا
"Elini boynuna bağlanmış kılma ve onu büsbütün de açma Sonra kınanmış, hasret içinde kalmış bir halde oturup durursun" (İsra, 17/29)
Aile Hayatında Denge:
يَا اَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا قُوا اَنْفُسَكُمْ وَاَهْليكُمْ نَارًا
"Ey Mü`minler! Nefislerinizi ve ailelerinizi ateşten koruyunuz"(Tahrim, 66/6)
وَاْمُرْ اَهْلَكَ بِالصَّلوةِ وَاصْطَبِرْ عَلَيْهَا
"Ehline namaz ile emret, ve sen de onun üzerine sabret"(Taha, 20132)
وَعَاشِرُوهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ
"Onlarla güzel bir şekilde geçininiz" (Nisa, 4/19)
Kolaylık Esastır:
يُريدُ اللّهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلا يُريدُ بِكُمُ الْعُسْرَ
"Allah, sizin için kolaylık ister, güçlük istemez" (Bakara, 2185)
Seni Rahatsız Edeni Bırak:
فإنْ تَخَلَّجَ في نَفْسِكَ شئٌ فَدَعْهُ
"İçinde bir seğrime (rahatsızlık, şüphe) hissedersen bırakıver"[Muvatta, Hacc 85, (1, 354)]
Helal Belli Haram Bellidir
إنَّ الْحَلاَلَ بَيِّنٌ وَإنَّ الْحَرامَ بَيِّنٌ، وَبيْنَهُمَا أُمُورٌ مُشْتَبِهَاتٌ َلايَعْلَمُهُنَّ كَثِيرٌ مِنَ النّاسِ، فَمَنِ اتّقى الشُّبُهَاتِ اسْتَبْرَأ لِدِينِهِ وَعِرْضِهِ، وَمَنْ وَقَعَ في الشُّبُهَاتِ وقَعَ في الْحَرَامِ، كَالرَّاعِي يَرْعَى حَوْلَ الْحِمَى، يُوشِكُ أنْ يَقَعَ فيهِ ألاَ وَإنَّ لِكُلِّ مَلِكٍ حِمَى، وإنَّ حِمَى اللّهِ مَحَارِمُهُ ألاَ وإنَّ في الْجَسَدِ مُضْغَةً إذَا صَلَحَتْ صَلحَ الْجَسَدُ كُلُّهُ، وإذَا فَسَدَتْ فَسَدَ الْجَسَدُ كُلُّهُ، ألاَ وهِيَ الْقَلْبُ
(5163)- Numan İbnu Beşir (ra) anlatıyor: "Rasulullah (as) buyurdular ki:
"Muhakkak ki, haramlar apaçık bellidir, helaller de apaçık bellidir Bu ikisi arasında (haram veya helal olduğu) şüpheli olanlar vardır İnsanlardan çoğu bunları bilmez Bu durumda, kim şüpheli şeylerden kaçınırsa, dinini de, ırzını da korumuş olur Kim de şüpheli şeylere düşerse harama düşmüş olur, tıpkı koruluğun etrafında sürüsünü otlatan çoban gibi ki, her an koruluğa düşebilecek durumdadır Haberiniz olsun, her melikin bir koruluğu vardır, Allah'ın koruluğu da haramlarıdır Haberiniz olsun, cesette bir et parçası var ki, eğer o sağlıklı olursa cesedin tamamı sağlıklı olur, eğer o bozulursa, cesedin tamamı bozulur Haberiniz olsun bu et parçası kalptir"[Buharî, İman 39, Büyû 2; Müslim, Müsakat 107, (1599); Ebu Davud, Büyû 3, (3329, 3330); Tirmizî, Büyû 1, (1205); Nesâî, Büyû 2, (7, 241)]
Mutlu Son:
الم () اَحَسِبَ النَّاسُ اَنْ يُتْرَكُوا اَنْ يَقُولُوا امَنَّا وَهُمْ لَا يُفْتَنُونَ () وَلَقَدْ فَتَنَّا الَّذينَ مِنْ قَبْلِهِمْ فَلَيَعْلَمَنَّ اللّهُ الَّذينَ صَدَقُوا وَلَيَعْلَمَنَّ الْكَاذِبينَ
Elif, Lâm, Mîm İnsanlar, "İmân ettik" demeleriyle bırakılacaklarını, ve kendilerinin imtihan edilmeyeceklerini mi sanıverdiler?
Andolsun ki, onlardan evvelkileri de imtihan ettik, elbette ki, sözünde sadık olanları da ve yalancıları da bilir(Ankebut, 29/1,2,3)
وَمَا اُوتيتُمْ مِنْ شَىْءٍ فَمَتَاعُ الْحَيوةِ الدُّنْيَا وَزينَتُهَا وَمَا عِنْدَ اللّهِ خَيْرٌ وَاَبْقى اَفَلَا تَعْقِلُونَ
"Size herhangi bir şeyden verilmiş ise ancak dünya hayatına ait 'dan ve onun ziynetinden ibarettir Allah katında olan ise daha hayırlıdır ve daha bakidir Artık akıl erdiremez misiniz? (Kasas, 28/60)
قُلْ اِنّى اُمِرْتُ اَنْ اَعْبُدَ اللّهَ مُخْلِصًا لَهُ الدّينَ
De ki: "Şüphesiz ben, dini Allah`a halis kılarak ibadet etmekle emrolundum"(Zümer, 39/11)
اِنَّ الاَبْرَارَ لَفى نَعيمٍ () وَاِنَّ الْفُجَّارَ لَفى جَحيمٍ

"Şüphe yok ki, muttakiler, nîmetler içindedirler Ve muhakkak ki, facirler de yakıcı ateş içindedirler"(İnfitar, 82/13,14)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.