Prof. Dr. Sinsi
|
Mevlid Kandili Ve Hatemü’L-Enbiyanın Teşrifi
MEVLİD KANDİLİ VE HATEMÜ’L-ENBİYANIN TEŞRİFİ
MS 570 yılının ondokuz Ağustos(Rumi Nisan)gecesiydi Bu tarih Yemen hükümdarı Ebrehem’in Mekke’ye gelip perişan olduğu ve (Fil yılı) adını aldığı zamana rastlar Fil olayı üzerinden ellibeş veya seksen gün geçmişti…
Aynı gece Arapların tarihinde(Kameri)Rebi’ül evvel ayının onbirinci Pazar gecesine uyar
O gece,Sevgili Peygamberimizin yeryüzünü şereflendireceğine ait müjdelerden en büyüğü bizzat Hz Amine(r anha )aldı,
Rüyasında bedeninden bir nurun çıktığını ve doğu ile batıya hızla yayılarak her tarafı aydınlattığını gördü Bu rüya gerçek oluyormuş gibi açıktı… Hz Amine huzur içinde zevkle görüyordu olanları [601]
Işığa hamile kapkaranlık bir dünya  ve Nebinin zuhuruna az bir zaman kala müjde ve muştu dolu akisler var ufukta vicdanlara tesiri o kadar fazla ki,birçok Mekkeli gelecek son Nebiyi anlatmakta tavsiyeler ve tavsiyeler:Zuhur eder etmez hemen koşun O’na! Ve bütünleşin O’nun ruhuyla ! [602]
“Andolsun kuşluk vaktine ” [603] ayet-i celilesinde belirtilen kuşluk vaktini, müfessirler değişik yorumlar verdilerse de bu yorumlardan bir tanesi de:” Kuşluk vakitleri içinde seçkin bir kuşluk vaktine ki,hakikat güneşi Muhammed(s a v)’in ufkundan doğup "âlemlere rahmet olarak:”(Ey Muhammed!)biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik ” [604] beyanı ile her tarafa elçilik göreviyle ışıklar saçmaya başladığı zamana işarettir
Bu gecenin sabahı insanlık için yepyeni bir devir açılmıştır Artık yeryüzünden küfür ve zulüm kalkacak,şirk ve ilhad sönecekti
“Bu zuhur-i kudsinin sabahı ruhnevaz bir sabah,bu tulu-i ulvinin saati yeni bir devir idi bu gecede Kisranın sarayında,ondört sütun yıkıldı,Mecusilerin ateşi söndü ve Sava gölü kurudu Hakikat şu ki,yıkılan,Kisranın sarayı değil,bütün İran’ın saltanat ve ihtişamı, Bizans’ın satveti ve Çin’in azametiydi Sönen ateş,Mecusilerin ateşlerinde parlayan alevler değil,bütün dünyadaki küfür ve ilhad ateşi idi Ve kuruyan şey,Sava gölü değil, putperesliğin tahakkümü,Zerdüşlüğün kuvveti,Hristiyanlığın tegallübü idi” [605]
Ertesi gün,Rebi’ül evvel ayının onikinci Pazartesi günü sabahı henüz tanyeri ağardığı zaman alem başka bir zaman oldu Cihana nur doldu Kainatın ezelden beri müştak olduğu, göklerin aşkıyla devreylediği fahr-i alem Muhammed Mustafa doğdu Bu gecenin geceler içinde benzeri yoktu Kainatın en azametli hadisesi bu gece vukua gelmişti Bütün alem bu geceyi bekliyordu
Hz Amine,Hiç zahmet çekmeden doğurduğu bu nur topu çocuğu dedesi Abdulmuttalib’e müjdelenince,ihtiyar dede torununun doğumuna pek sevindi Hemen bir ziyafet vererek ona ad koydu MUHAMMED!
Gerek Muhammed gerekse Ahmed isimleri Sevgili Peygamberimize annesi Hazreti Amine’nin O’na hamileyken gördüğü bir rüya ve verilen emir üzerine dedesi Abdulmuttalib tarafından konmuştur
Hz Amine’ye rüyasında şöyle hitap edilmiştir: “Sen,insanların en hayırlısına, ümmetin efendisine hamilesin Doğurunca O’na (Muhammed-Ahmed)adını tak”
Hiçbir şeyden haberi olmayan Abdulmuttalib’e şimdiye kadar bilinmeyen böyle bir ismi neden torununa verdiği sorulduğunda o da,ilahi ilhamla olacak,sebebini açıklamıştır:” Gökte Allah,yerde insanlar onu övsünler diye(Muhammed)koydum” buyurmuştur [606]
MUHAMMED İSMİ ŞERİFİ
Kur’an-ı Kerimde geçen isimlerinden dir
Muhammed:Pek çok kere methedilmiş demektir Bu isim ilk defa peygamber efendimize verilmiştir Daha önce böyle bir isim yoktu
Süryanice karşılığı-Münhamenna
Latince karşılığı-Beraklik dir
“Muhammed Allah'ın elçisidir Onun yanında bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler Onları rükûa varırken secde ederken görürsün Allah'tan lütuf ve rıza isterler Yüzlerinde secdelerin izinden nişanları vardır Bu, onların Tevrat'taki vasıflarıdır İncil'deki vasıfları da şöyledir: Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ziraatçıların da hoşuna gider Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir Allah inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir ”[607]
“Muhammed, sizin adamlarınızdan hiçbirinin babası değildir Ama Allah'ın Resulü ve peygamberlerin sonuncusudur ” [608]
AHMED İSMİ ŞERİFİ
“Meryem oğlu İsa da: "Ey İsrailoğulları! ben size Allah'ın elçisiyim benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi müjdeleyici olarak (geldim) " demişti Fakat onlara apaçık delillerle gelince "Bu, apaçık bir büyüdür " dediler ” [609]
Ahmed daha çok hamd eden,öğülmeye,sevilmeye,beğenilmeye layık,demektir
Süryanice karşılığı-Münhamennna dır
Latince karşılığı-Beraklits dir [610]
O’nun gelişi herkes için,Cenab-ı Hakk’ın en büyük lutfu ve en engin ihsanıdır Bunun böyle olduğunu bizzat Rabb’imiz beyan buyurmaktadır:
“Andolsun ki Allah, müminlere kendilerinden, onlara kendi âyetlerini okuyan, onları arındıran ve onlara kitab ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur ” [611]
Allah(cc)’ın lütuf,ihsan ve kerametine bakın ki,insanlara kendi içlerinden,özlerinden, onlarla aynı duygu ve düşünceyi paylaşan:Hakk’a giden yolda onların rehber ve pişdarı olan:İmama ihtiyaçları olduğunda önlerine geçebilen kumandaya ihtiyaç duyduklarında, onları en mükemmel idare eden bir nebi,bir elçi gönderdi…
Onun içindir k,bu gün bütün insanlık,hatta bütün bir varlık aleminin bayramı sayılır
Cenab-ı Hakk’ın tıpkı bir güneş mahiyetinde yarattığı O nuru bir kandil gibi insanlık semasına astığı gündür Evet o nur sayesinde bütün cahiliye karanlıkları yırtılmış ve alem nura garkolmuştur Bu da Cenab-ı Hakk’ın cin ve ins’e en büyük bir lütuf ve büyük ihsandır
İhsanın neticesi olarak karanlık olan zaman ve mekan,Hz Muhammed(a s)’ın getirdiği ışıkla tebessüm eden bir gül demeti haline geliverdi ki seneler sonra,hicret esnasında Medine halkı:”Seniye-i Veda’dan bir ay doğdu Her dua ve davette bulunan,dua ve davette bulunduğu müddetçe üzerimize şükür vacib oldu” [612] nameleriyle karşılayan o temiz ağızlılar,o güzel duygularını dile getirilerken bugün bizlere de bu gülü sunmanın mutluluğunu ebedi istiratgahlarından seyrediyorlar
[601]-Ahmed Cemil Akıncı,Kısas-ı Enbiya,VIII,170
[602]-İbn-i Hişam,es-Siratü’n-Nebeviyye,I,204
[603]-Duha suresi ayet-1
[604]-Enbiya suresi ayet-107
[605]-Asrı Saadet,I,189
[606]-Ahmed Cemil Akıncı,Kısas-ı Enbiya,VIII,60-61;A Hikmet Berki-Osman Keskinoğlu,Hatemü’l-Enbiya,36-37
[607]-Fetih suresi ayet-39
[608]-Muhammed suresi ayet-40
[609]-Saf suresi ayet-6
[610]-Ahmed Cemil Akıncı,Kısas-ı Enbiya,VIII,60
[611]-Al-i İmran suresi ayet-164
[612]-İbn Kesir,el-Bidaye ve’n-Nihaye,III,241
|