![]() |
Güzel Geçim Sanatı |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Güzel Geçim SanatıGÜZEL GEÇİM SANATI Allah’u Teala’nın:“Bugün dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım ![]() Bugün, helâli ve haramı açıklamak sûretiyle sizin için dininizi kemâle erdirdim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Biz ona hayır ve şer olmak üzere iki yol gösterdik" [748] beyanıyla da… Sana, hayır ve şer yolunu açıklayıp ta*nıtmadık mı? Bozulmamış fıtratına ikisini ayırt edecek bir kabiliyet koy*duk ![]() ![]() ![]() İslâm dini, insanda fıtrî özellik olarak içinde bulunan kötü ve iyi huylarla donatılmış,çirkinliğin kaynağı olan huyların dizginlemesi,kötüye ve şerre temayül etme özelliklerin,iyiyi ve hayrı içeren güzel ahlaka dönüşmesi dinin benimsediği bir sistemdir ![]() Genelde şahsî ihtiras ve arzuların kontrolüne giren insanoğlunun ruh ve karakterinin olgunlaştırılması, ancak onun fıtrî özelliklerinin bilinmesi ile gerçekleşebilir ![]() ![]() İslâm dini,kişinin kendi istek ve iradesi ile yaptığı ve yüklendiği işlerin hesabını vermesi bundan dolayı hesaba çekilmesini,her insanın bir iradesi ve seçme hürriyeti bulunduğunu ve bu iradesini kullanmak suretiyle yapacağı işlerin tamamından sorumlu olduğunu bildirmiştir ![]() ![]() Kur'ân-ı Kerîm'de Yüce Rabb’imiz şöyle buyurur: "De ki; herkes kendi (hali) ne uygun yolda hareket eder ![]() Herkes hidâyet ve sapıklık hususunda kendi yoluna göre çalışır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Mizaç ve karakter" diye çevirdiğimiz sakile(Hali) kelimesi "tabiat, âdet, din, ahlâk, niyet, seciye" gibi mânalara gelir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Onun içindir ki İslâm,faziletli bir toplumun doğması için "kötülüklerden uzaklaştırıp, iyilikle emretmeyi" teşvik etmiştir ![]() ![]() Bunun içinde toplumdaki güzel geçinme ahlakını belirli kuru söz ve sloganlarla ifade edip bırakmamış, dini emirler, öncelikle kalplerin ıslah ve tezkiyesi gayesine yönelmiştir ![]() ![]() ![]() Bütün anlam ve kapsamı ile insanlarla geçinebilme sanatı; toplumdaki her ferdin, kendi üzerinde topluma karşı yerine getirilmesi gerekli olan bir takım görev ve sorumlulukların bulunduğunu hissetmesi demektir ![]() ![]() ![]() ![]() İNSANLARA İYİ MUAMELE EDEPLE OLUR İnsanoğlunu Alâ-yı illiyîn mertebesine çıkaran şey, kainatın özeti olması hasebiyle kendi varlığı içinde olan zıtlıklar dünyasında iyi ve güzel adına verdiği mücadelesidir ![]() Eğer insanın içinde saklı bu hayır ve şer zıtlığı olmasaydı; sadece iyiye, güzele ve hayra yönelik tarafı kalsaydı, o zaman insan olma manasını yitirir, imtihanının sırrı ortadan kalkardı ![]() ![]() Bunun tam aksi düşünülürse, o zaman da sadece kötü ve şer olanı yapardı; şeytanlaşır, şeytan olurdu ![]() ![]() Öyleyse, melekler ve şeytanlar var oldukları hâlde biz insanoğlunu var eden kudret, bizdeki iyi ve kötünün aynı anda bulunuşundan bir şeyler murat etmektedir ![]() Evet; insanoğlu en yüce olanla, en süfli olanı içinde barındıran ilginç bir varlıktır ![]() ![]() İşte insanın kendi varlığında cereyan eden bu mücadele, Allah’u Teala’nın tespit ettiği hudutları çiğnemeden ve Peygamber Efendimiz(s ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm ahlâkı Kur'an-ı Kerîm'e dayanır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allah’u Teala model olarak seçilen Peygamber Efendimiz(s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Zira Peygamber Efendimiz(s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Resûl-i Ekrem (sav)'in ahlâkı Kur'an'dan ibaretti" [756] beyanı Resulullah(s ![]() ![]() ![]() ![]() İnsanların toplum içerisindeki davranışlarını ve birbirleriyle ilişkilerini düzenlemek gayesiyle ortaya konulan hükümlere ahlâk denilir ![]() ![]() ![]() Öyleyse,bir insanı tanımak için insanlarla muamelesine bakılır ![]() ![]() İnsanların toplum içerisindeki davranışları ve birbirleriyle münasebetleri hususunda, muhtaç olduğu ilimleri öğrenmeleri "farz-ı ayn" hükmündedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ahlâk ile birlikte ele alınması gereken bir kavram da edeptir ![]() Edeb, insanların davet olunduğu bütün hayır, fazilet ve mekârim-i ahlâkı [759] içine alır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm dininin tespit ve tayin ettiği ahlâki hükümlere göre ilişkilerimizi sürdürüyorsak, ruhlar âleminde verdiğimiz misak'a [762] sadakat gösteriyoruz demektir ![]() ![]() ![]() ![]() Mevlâna Celaleddin-i Rûmi(k ![]() ![]() ![]() ![]() Öyleyse,insanlara karşı daima yumuşak davranmak, hatalarına rastladığında, bu hatalarını son derece yumuşak bir ifadeyle ve onları üzmeyecek bir tarz ve üslupla söylemek gerekir ![]() ![]() ![]() ![]() GÜZEL AHLAKI EDİNMEK TEK BAŞINA ZORDUR Güzel ahlak yüce Allah’a ve halka karşı görevlerini güzelce yapmaktır ![]() ![]() ![]() Bilinmelidir ki, insanın doğuştan gelen temel yetenekleri değiştirilemez, ama kazanılmış huyları değiştirilebilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Öyleyse bu değişiklik gerektiren vasıflar terbiyet altına alınmazsa nakıs ve kötü vasıf olarak kalır ki o hal insana huzur değil mutsuzluk getirir ![]() Terbiye olmak içinde Allah yolunda rehbersiz yürünmez ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Bu ayetten anlıyoruz ki, kişiyi hakka sevk edecek bir mürşid veli bulunduğu zaman, Allah’a davet en mükemmel şekilde yapılabilmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Bilinmelidir ki, her asırda iman ve takva ile kurtuluşa giden yol, İslam ümmetinin önünde örnek alınacak kamil insanların önderliğiyle başlar ![]() ![]() ![]() ![]() Öyleyse,insan, kendi başına noksandır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Peki bu yolun lezzetini nasıl hissedeceğiz? diye sorulursa denilebilir ki kamil mürşit olarak bilinen hidayet imamları ile… Zira onlar hidayetin hakikatine ulaşarak,İslam’ı bütün varlıklarıyla yaşayanlarından bu yolda ve güzel ahlakta örnek, hidayet yolunda rehberdirler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kamil-mükemmil mürşitlerin üstlendikleri bu hayatî görev, birçok yönden bizleri ilgilendirmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Müfessir Kad-ı Beydavî bu görevin önemine şu sözlerle dikkat çeker: “Allah’u Teala bazı kullarını diğer kullarını terbiye için halife seçmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu vazife ile bezenen Allah dostlarının amaçları, insanın terbiyesidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Zira Allah Resulü(s ![]() ![]() ![]() GÜZEL AHLAK VERİLEN İLAÇLARI İÇİMEKLE OLUR Hadis-i şerifin gereği gibi olmanın çaresi verilen ilaçları harfiyen uygulamakla mümkündür ![]() ![]() ![]() Öyleyse Peygamber Efendimiz(s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kutbur-Rabbanî İmam Şarani (k ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Anlaşılan odur ki,hastalığımdan kurtulmak istiyorum,Efendimiz(s ![]() ![]() ![]() İmam Gazâlî’nin (rah ![]() 1-Kendisinde bir hastalık bulunan kimse, önce hastalığını kabul etmelidir ![]() ![]() ![]() 2-Hastalığını kabul eden hastanın, bu hastalığın bir ilacının olduğuna, Allah’u Teala’nın, her hastalığa muhakkak bir ilaç yarattığına inanması gerekir ![]() 3-Hastanın, kendisini tedavi edecek mütehassıs bir doktora inanması ve ona teslim olması gerekir ![]() ![]() 4-Ayrıca, doktorun verdiği ilaçları kullanmak ve yazdığı reçeteyi uygulamak lazımdır ![]() ![]() ![]() ![]() Allah yolunda yürümek ve yükselmek isteyen bir kimse, önce, kendisinin ilahî rahmete ne kadar muhtaç olduğunu, nefsinin marifetullahı tahsilden çok âciz bulunduğunu anlamalı; kalbinin hasta olduğuna inanmalı, ilacını ve doktorunu aramalı, doktorunu bulunca da ona sımsıkı sarılmalıdır ![]() Mevcut hastalığını kabul etmeyen, mütehassıs doktoruna güvenmeyen, tarif edilen usulde ilaçlarını içmeyen, hep kendi keyfine göre hareket eden kimse, maddi-manevi, hiçbir hastalığından kurtulamaz ![]() ![]() Öyleyse,mürşit bir kimseye: “Komşularına yalan söyleme,onlara zulüm yapma,ailenle ve insanlarla iyi geçin” diye vb başka bir emir verse,bunları tamamen terk etmelidir ![]() ![]() Bilinmelidir ki,hastalıkların tedavisi için tavsiye edilen ilaçları şanı Yüce olan Allah indirmiş, Resulullah Efendimiz (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Unutulmamalıdır ki,muhtaç olan insandır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşte talip olan bir mü’mine içtiği ilaçların ilk uygulama sahası ve güzel geçimin ilk ispat yeri ailesidir ![]() Zira,Allah Teala’nın:"Onlarla (kadınlarla) iyi geçinin!" [770] emri ilahiyesi… Resulullah Efendimiz(s ![]() ![]() "Sizin hayırlılarınız,ailesine karşı en hayırlı davrananızdır ![]() ![]() Öyleyse,hastalıklarından kurtulmaya karar veren bir mü’min aile yaşantısına önem vermeli,davranışlarında Resulullah(s ![]() ![]() ![]() Ailesine karşı yaptığı haksız ve kaba hareketlerin yerine, muhabbet ifade eden sözler söylemeli, edepli, adaletli ve mert olmalı… Ailesinden zuhur eden ufak tefek hatalara, ağızdan kaçan sözlere sabır göstermeli, Ailesine karşı yumuşak ve şefkatli davranmalı, kaba ve sert olmamalı…nasıl mı? Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Resulullah (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşte bu ahlak aile içindeki muhabbeti tahsis etmekte çok önemli bir unsurdur ![]() Mü’min bu ve benzeri hususları öğrenmek suretiyle dün isyan halindeki hallerinden kurtularak yapmış olduğu tövbe ve tedavinin getirdiği müspet halleri ailesine sergileyerek, olabildiğince tevbe etmenin faziletini ve mürşid-i kamile bağlanarak tedavi olmanın faydalarını sergileyebilir ![]() Yoksa yıllardır sergilediği çirkin vasıflarına karşın,hiçbir farklılık göstermeden insanları bu terbiye yoluna davet etmek ve onların gelmesini beklemek anlamsızdır ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Güzel Geçim Sanatı |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Güzel Geçim SanatıMÜ’MİNİN AYNASI GÜZEL AHLAK Güzel ahlak mü’minin aynasıdır ![]() ![]() İslâm hem dünya ve hem de âhiret nizamı olduğu için insanların, yaptıkları işlerinden dolayı yalnız bu dünyada değil, âhiret hayatında da sorumlu olacaklarını bildirmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Peygamber Efendimiz (s ![]() ![]() Müslümanlar, hayata ve hayattaki her şeye Müslüman’ca bakabilmelidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşte bu sergilenen davranış biçimine güzel ahlak denmiştir ![]() İnsan yüzünün ve bedeninin güzelliği, somut bir güzelliktir, genellikle "cemâl" kelimesiyle ifâde edilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Onun içindir ki,Güzellik, fıtrî bir özelliktir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Onun içindir ki Allah’ın Resulü(s ![]() ![]() “İnsana lutfedilen en değerli nimet,güzel ahlâktır ![]() ![]() Güzel ahlak, Allah’u Teala’yı yüceltmek ve bütün halka şefkat edip fayda vermektir ![]() Güzel ahlak, Yüce Allah’ın ve mahlukatın haklarını güzel korumaktır ![]() Güzel ahlak, dostları gibi düşmanlarının gözünde de güvenilir olmaktır ![]() Güzel ahlak Allah rızasına aşık, kalbi uyanık, gönlü yanık, edepli, iffetli, sevimli, cömert, mert, doğru sözlü, tatlı yüzlü, herkese rahmet olan bir insan olmaktır ![]() Güzel ahlak, kendisine kötülük edene iyilik etmek, vermeyene vermek, gelmeyene gitmek, yüzünü asana tebessüm etmektir ![]() Kısaca güzel ahlak, rahmet ve edep peygamberi Hz ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün bunlara da, ancak Yüce Allah’ın aşkı ve yardımı ile erişmek mümkündür ![]() Ebu Ümâme el–Bâhilî(r ![]() ![]() ![]() “Haklı bile olsa çekişip didişmeyen kimseye cennetin kenarında bir köşk verileceğine ben kefilim ![]() ![]() ![]() ![]() Bir başka hadis-i şeriflerinde ise Ebu’d Derda (r ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Kıyamet gününde mü’minin terazisinde güzel ahlaktan daha ağır bir şey bulunmaz ![]() ![]() Hakeza güzel ahlakın tersi olan kötü ahlakı yermek için de : "Allah’u Teala kaba ve ağzı bozuk kişiyi asla sevmez ![]() ![]() SOFİ KÖPRÜ GİBİDİR Tasavvuf, güzel hâl ve ahlak sahibi salihlerin yetiştiği bir takva okuludur ![]() Bu okulun mezunlarına “sufi”; Bu okulda takva dersleri okutarak –Allah’ın izniyle-kalpleri tezkiye ve nefisleri terbiye eden kamillere “mürşit” Yolun inceliklerini kavrayanlara “mutasavvıf” Yola yeni adım atanlara “müptedi mürit” denir ![]() İmam Sühreverdi bu kavramları şöyle izah eder: “Allah için tövbe edip sevgi ve iradesiyle ariflerin yoluna giren, gücü yettiği kadar onların tavsiyelerini yapmaya çalışan, fakat henüz kendilerinin güzel sıfat ve ahlakına sahip olamayan kimseye, mutasavvıf denir ![]() Bu anlamda mutasavvıf olan birisine sufi denmez ![]() ![]() Bu ikisinden başka, zahiren onlara benzeyip hal ve hareketlerinde onlar gibi olamayan kimseye, onlara sadece benzemeye çalışan (müteşebbih) veya sûfilerin yoluna yeni giren (mübtedî mürid) denir ![]() Zahiren de olsa, sufilere benzemeye çalışan (mübtedî-mürid), velilerin yoluna ve onların halinin güzelliğine inanıp kendi isteği ile Allah dostları gibi olmak istiyor demektir ![]() Ancak kalbinin katı, nefsinin azgın, nasibinin az olmasından ve gücü yetmediğinden dolayı velilerin ulaştığı güzelliklere ulaşamamıştır ![]() ![]() İmam Sühreverdi (k ![]() “Sufilerin yolunun ilk basamağı iman, ikincisi ilim, üçüncüsü de amel ederek iman ve ilmin zevkine ulaşmaktır ![]() Arifler sufiyi güzel ahlaklarına göre tarif etmişledir ![]() Biz bu tariflerinden bir kaçını nazım halinde takdim ediyoruz: Sufi denir, özü temiz, kalbi safi olana; Hû deyip Hak ile benliğini bulana ![]() Sufi, ariftir, işi hakkı tariftir, Mevla’yı zikrettirir kendisine bakana ![]() Sufi, edeple süslü, sevgiyle yüklüdür, Kibretmez, tevazu gösterir hep kullara ![]() Sufi, halkı ölü sayar, daimâ Hakk’a bakar, Fânî görür de, gönül vermez dünyaya ![]() Sufi, yağmur gibi rahmet olur aleme, İhsanı umumidir dostuna düşmanına ![]() Sufi, her şeyini Hakk’a feda eder; Düşünse ancak hayır gelir aklına ![]() Sufi, asla ben demez, nefse yol vermez, Her an muhtaç olduğunu bilir Yüce Mevla’ya Sufi, halini halka şikayetten haya eder, Derdini Rabbine açar, teslim olur kazaya ![]() Sufi, yeryüzünde ilâhi bir delildir, Her haliyle şahittir Allah’ın varlığına ![]() Sufi, Peygamber aşığı, Allah dostudur; Sen de dost olursun, girersen halkasına ![]() Sufi sadeliği sevmeli, içini de dışı gibi temiz, sade ve düzenli yapmalıdır ![]() Sufi olan bir kimse, Rabbinden gafil olmadığı gibi, nefsini kontrolden de geri kalmaz ![]() Sufiler, diğer Müslümanlar arasında, Resulullah’a uyma konusunda en başarılı olanlardır Arifler demişlerdir ki: “Bir kimse bütün halkı kendisi için bir âile ferdi gibi görmedikçe gerçek sufi olamaz ![]() İşte bu kötü sıfatları terbiye ile güzel ahlaka dönüştüren sofi köprü gibidir,herkesi üzerinde taşır ![]() ![]() Sufi, Allah için her şeyini feda eden kimsedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sufi, güneş gibidir; herkesi aydınlatır, ısıtır, olgunlaştırır ![]() ![]() ![]() ![]() Gerçek sufiler, içleri kardeşlerine karşı nefretle dolu bir halde gecelemezler ve kalpleri kardeşine soğuk bir halde iken sohbet ve yemek için bir araya gelmezler ![]() ![]() Bu işin bir de sırf lafta ve gösterişte kalan kısmı vardır ki bu, kuru bir davadan ibarettir ![]() ![]() Ama o bu haliyle sufilere değil, daha işin başındaki müteşebbihlere benzemiş olabilir ![]() ![]() ![]() SADATLAR NASIL İDARE EDERLER? Yukarıda anlatılan sufilerin özellikleri sadatların özellikleridir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Ahlâk nefiste yerleşen bir melekedir ki, fiil ve davranışlar fikri bir zorlamaya ihtiyaç olmadan, bu meleke sayesinde kolaylıkla ortaya çıkar ![]() ![]() Hal böyle olunca ahlaken çeşitli vasıflarda olan ümmeti Muhammed’in en sert ve kaba insanların nasıl idare edildiğini Sadatlar çokça göstermişlerdir ![]() Gerek duruşları gerekse muameleleriyle Kur’an ve sünnet çizgisinden asla sapmazlar sapamazlar ![]() ![]() İşte Kur’an ve sünnet ekseninde onların ulvi ahlaklarından bazı yansımalar: “O vakit Allah'tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi ![]() ![]() ![]() ![]() Efendimiz(s ![]() ![]() ![]() a) Son derece nezaketli, yumuşak ve nezih idi ![]() b) Kabalıktan nefret eder, nezih ve nazik olmanın en güzel örneğini kendinde taşırdı ![]() c) Katı yürekliliği sevmez; insanlıktan yana sevgi ve merhametle dolup taşardı ![]() d) Affetmesini sever ve böyle bir gönül ile insanlara bakardı, e) Günahkârlara günahlarından dolayı kızmaz, işledikleri günah ve kusurları sevmez, fakat onlar için istiğfarda bulunur, bağışlanmalarını di*lerdi ![]() f) Din işlerinde Allah'tan aldığını aynen teblîğ eder, aynı zamanda emredildiği şeyleri kusursuz yerine getirirdi ![]() ![]() Sadat-ı Kiram da Peygamber Efendimiz(s ![]() ![]() ![]() “Şüphesiz ki Allah güzeldir, güzeli sever ![]() [746]-Maide suresi ayet-3 [747]-Muhammed Ali Es-Sabuni,Safvetü’t-Tefasir,II,72 [748]-Beled suresi ayet-10 [749]-Vehbe Zuhayli,Tefsiru’l-Münir,XV,513 [750]-İsra suresi ayet-84 [751]-Muhammed Ali Es-Sabuni,Safvetü’t-Tefasir,III,402 ![]() [752]-Elmalılı Hamdi Yazır,Hak Dini Kur’an Dili,V,3197 [753]-Prof ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() [754]-Kalem suresi ayet-4 [755]-İbn Hanbel,Müsned,II,381 [756]- Sahih-i Müslim,I,513,K ![]() ![]() [757]-İbn-i Abidin, Reddü'l-Muhtar,I,40 [758]-Sünen-i Ebu Davud,K ![]() [759]-İyi huy,güzel ahlâk ![]() [760]-Dinin emrettiği, uygun gördüğü [761]-Seyyid Şerif Cürcani, et-Tarifat,15 [762]-A’raf suresi ayet-172 [763]-Yusuf Kerimoğlu,Kelimeler Kavramlar,42 [764]-Kehf suresi ayet-17 [765]- Said Havva,Ruh Terbiyemiz,222 [766]-Beydavi,Envaru’t-Tenzil,I,49-50;Bkzilaver Selvi,Kaynaklarıyla Tasavvuf,II,15 [767]-Buhari,Edeb,39;Ebu Davud,Sünnet,14 [768]-Şaranî,el-Envaru’l-Kudsiyye,I,196 [769]-Gazalî,İhyau Ulumi’d-Din,IV-92 [770]-Nisa suresi ayet-19 [771]-Tirmizî,Menâkıb,85,(No: 3892);İbnu Mace,Nikah,50;Heysemî,Mecmau’z-Zevâid,IV,303;Ali el-Müttakî, Kenzu’l-Ummâl, No: 44941; Hatib Tebrizî,Mişkât,2352 [772]-Tirmizi, Kıyâmet, 9 [773]-Enâm suresi ayet-162 [774]-Ahzab suresi ayet- 36 [775]-Ahmed bin Hanbel,IV,278 [776]-Ebu Davud,Edeb,7;Tirmizî,Birr,58;İbni Mace,Mukaddime,7;Bkz:Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi,212,Hadis no:631 [777]-Tirmizi,Birr,61;Bkz:Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi,212,Hadis no:627 [778]-Tirmizî,Birr,61 [779]-Sühreverdi,Gerçek Tasavvuf,16 [780]-Sühreverdi,Gerçek Tasavvuf,82 [781]-Dilaver Selvi,Kaynaklarıyla Tasavvuf,I,36-37 [782]-Sülemi, Adâbu’s-Sûfiyye,276 [783]-Sühreverdi,Gerçek Tasavvuf,144 [784]-Seyyid Şerif Cürcani, et-Tarifat,101 [785]-Al-i İmran suresi ayet-159 [786]-Celal Yıldırım,İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri,III,1113-1114 [787]-Müslim, İman, 1/93; İbn Mâce, Duâ, bâb 10 |
![]() |
![]() |
|