Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hizmet

Hizmet

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hizmet




HİZMET

Kainattaki hiç bir şeyin boşuna yaratılmadığı, Yüce Rabbimizin Kitabı Mümin’indeki beyanlarından biliyoruz Zerreden gezegenlere kadar her şeyin bir varlık hikmeti bulunmakta Ayrıca bir ölçüye ve mizana göre yaratılmış durumda

İnsanoğlu çeşitli bilim dallarında gelişmeler sağladıkça, varlıkların yaradılış hikmetlerine ve hangi hizmeti gördüklerine dair sırları öğreniyor Artık biliyoruz ki, okyanusun derinliklerindeki bir yosundan, dağların zirvelerinde yaşayan böceğe tadar her şeyin bir var oluş hikmeti var En önemsiz gözüken bir bitki veya hayvan türü bile yok olduğunda tabii denge zarar görüyor O türün gördüğü hizmet yerine getirilemiyor İşte bu sebeple günümüz dünyasında, tabiattaki dengeyi, bitki-hayvan cinslerini korumaya yönelik tedbirler alınmaya çalışılıyor

İnsanoğlu’nun kendi yaradılış gayesini araştırmadaki tembelliğini bilen Yüce Rabbimiz, bu gayeyi doğrudan açıklıyor: “İnsanları ve cinleri yalnız bana kulluk için yarattım” [1] İlk yaradılış macerasını anlatırken de, meleklere “Yeryüzünde bir halife yaratacağım” [2] beyan buyuruyor

Bu emri ilahiyenin gereğince denilebilir ki, müminin hayatı hizmetten ibarettir Mümin, evvela güzel kullukla, taat ve ibadetlerle kendi ebedî hayatına hizmet eder

“O gün insanlar, yaptıklarının karşılığı kendilerine gösterilmek üzere bölük bölük dönecekler Kim zerre kadar iyilik yaparsa onun mükafatım görecek Ve kim zerre kadar kötülük yaparsa, o da onun karşılığını görecek”[3] ilâhi fermanı gereği, ahiret yurdunda iyilik ve güzelliklere erişmek için çabalar O’nun çizdiği emir ve yasaklar dairesini, yani Allah’ın sınırlarını gözetir Bütün bunları yaparken amellerine güvenmek yerine, Yüce Rabbi’nin rızasını, rahmet ve şefkatini kazanmayı amaçlar

İnanan insan kendi istikbaline hizmet ederken, diğer insanları da unutmaz Uzlete çekilip, toplumdan uzaklaşmak yerine insanlarla kaynaşır Hak ve hakikat adına onlara da güzellikler sunmak için uğraşır En yakınlarından başlayarak yaşantı ve sözleriyle doğru yolu tanıtır Bu, peygamberlerin yolu ve ahlâkıdır Tarih boyunca ve bugün Müslümanların yolunu aydınlatan kâmil mürşidler de aynı prensiple hareket etmişlerdir

Resul-i Ekrem(sav)Efendimiz:“İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır”[4]

“Bir topluluk içinde en büyük sevabı onlara hizmet eden alır” [5]

“İnsanların en hayırlısı, diğer insanlara en faydalı olandır” [6]

”Sadakaların en faziletlisi, Allah yolunda hizmet etmektir” [7]

Kardeşlere yapılan hizmet, nafile ibadetten daha üstündür Bu konuda şu hadisleri hatırlatmamız yeterlidir:

Resulullah (sav) Efendimiz bir müminin ihtiyacı için koşmanın faziletini ve şerefini şöyle belirtiyor:

“Bir mümin kardeşimin ihtiyacını görmek için yürümem bana, şu mescid de (Mescid-i Nebide) oturup bir ay itikafa girmekten daha sevimlidir” [8]

Hizmetin en büyük kerameti insanı Allah’u Teala’nın sevgi ve yardımına mazhar etmesidir Efendimiz (sav) buyuruyor ki:

“Bir kul, din kardeşinin yardımında bulunduğu sürece, Allah da onun yardımında olur” [9] buyuruyor Kitab-ı Mübinimiz’in birçok ayet-i kerimelerinde de, insanlara faydalı hizmetlerde bulunmak önemli bir emir ve tavsiye olarak yer alır Anne-babanın, evlatların, gerekli hâllerde akrabaların ve diğer bütün insanların ihtiyaçlarını karşılayarak hizmette bulunmak, farzdan müstehaba kadar dinî hükümler taşır

Büyük veli Hace Ubeydullah Ahrar(ks) buyuruyor ki: “Ben bu yolu tasavvuf kitaplarından değil,halka hizmetten elde ettim Hayır umduğum herkese hizmet ederim”[10] Demek ki hizmet, insanın yaradılış gayesini yerine getirmenin yanında, manevi kemalâtı elde etmenin de önemli bir yoludur



Unutulmamalıdır ki;Mürşid, müridin olgunluk seviyesini insanlarla geçimi ve halka hizmeti ile ölçer Güzel geçim ve hizmet kadar insanın cevherini ortaya koyan hiçbir şey yoktur İmandan sonra her mümin güzel ahlakı ile ölçülür Güzel ahlak, Yüce Allah’ın ve halkın haklarını güzel korumaktan ibarettir Bununla herkesin niyeti, kabiliyeti, aklı, ilmi ve ulaştığı terbiye seviyesi belli olur

Nakşibendi yolunun piri Şah-ı Nakşibend Hzleri, bu yolun usul ve meşrebini şöyle tarif etmiştir:

“Bizim usulümüz, halkın içinde Cenab-ı Hak ile beraber olmaktır Yolumuz sohbet ve halka hizmet yoludur Halktan kaçmakta şöhret, şöhrette afet vardır Hayır, halkın içinde bulunup, herkese Allah rızası için hizmet etmektedir”[11]

Abdurrahman-ı Tâhî Hzleri şöyle buyurur: “Nisbet (manevi feyiz ve yardım) hizmete göredir Hizmetteki ilahi rahmet hiçbir şeyde yoktur Nakşibendi tarikatında rahmete sebep olacak her türlü amel ve hizmet vardır İbadet için evine kapanıp halkın hizmetinden kaçan kimse, pek çok hayırdan mahrum kalır Sadece zikirle yetinmek olmaz Mal ve can ile Allah yolunda cihat ve gayret etmek gerekir”[12]



HİZMETTE EDEP

Hizmet müminin aynasıdır Hizmet, imanın ve güzel müslümanlığın ölçüsüdür Hizmet, Cenab-ı Hak’kın ahlakının kulda yansımasıdır Kul rahman ve Rahim olan Rabbini tanıdığı ölçüde O’nun kullarına merhametli, faydalı ve yakın olur Rasulullah (sav) Efendimizin tarif buyurduğu gibi “Gerçek müslüman, insanların kendisinden bir zarar görmediği herkesin ondan rahat ettiği, emin olduğu, fayda gördüğü bir kimsedir Kendisine güvenilmeyen, insanları sevemeyen ve kimse tarafından da sevilmeyen kimse imanın tadını tadamaz“ [13]

Arifler: “Hizmetteki edep hizmetten daha üstündür,” demişlerdir Bütün ilahi emirler, ibadetler, hayır ve hizmetler edep öğrenmek içindir Her işi edep güzelleştirir Herkesi edep tatlandırır Müminin bütün işleri edep üzere olduğu zaman imanın tadını tadar, güzel müslümanlığın farkını yaşar

Allah dostları, alemlere rahmet olan Hz Muhammed (sav) Efendimizin meşrebi üzere hareket etmeyi en büyük gaye edinmişlerdir Efendimiz (sav) hiçbir ayırım yapmadan bütün insanları muhatap almış ve hepsine rahmet olmuştur Muhataplarına dost veya düşman diye değil, Allah’u Teala’nın kulu gözüyle bakmıştır Yaptığı iyilikleri kimsenin başına kakmamıştır, hiç kimseyi minnet altına sokmamıştır Onun en büyük sünneti, başkasının yükünü çekmek, ihtiyaçlarını gidermek ve yüzünü güldürmektir



İşte bütün hayatını Allah için halka hizmete adayanlar ve bununla Allah rızasını arayanlar, Efendimizin (sav) bu meşrep ve mesleğini iyi tanımalıdır Resulullah (sav) Efendimiz bütün insanlığı hizmet hedefi göstermiş ve:

“Bütün halk Allah’ın bir ailesi durumundadır Bu aile içindeki insanların en hayırlısı onlara en faydalı olandır” [14] buyurmuştur

Arifler demişlerdir ki: “Bir kimse bütün halkı kendisi için bir âile ferdi gibi görmedikçe gerçek sufi olamaz” [15]

Bu hizmet yoluna kendisini adayanlar bilmelidirler ki; hizmetin çok menfaat vermesi yanı sıra hizmeti zedeleyecek ve menfaatini izole edecek çok yönleri vardır Bunlar nefsin hastalıkları ile beraber gelişen nefsi problemlerdir ki,işte bunları ıslah edemeyen mü’minlerin hizmetten alacakları sadece yorgunluk olacaktır

Gavs-ı Sânî Hzleri buyurdular ki:

“İnsanlara hizmet ve iyilik etmek isteyen kimse, kendi nefsini ıslah etsin yeter Nefsini ıslah etmeyen kimse, insanlara gerçek faydayı veremez Sâdatlar, nefislerini ıslah edip istikamet üzere gittiklerinden, insanların hidayetine ve ebedi saadetine vesile olmaktadırlar



HİZMETTEKİ HASTALIKLAR

Nasıl ferdî amellerimizde elimizi boşa çıkaran riya, kibir, ucb gibi hastalıklar varsa, hizmet gayesi ile yapılan organizasyonlarda hizmet eden kişileri verimsizleştiren, zarara uğratan ve başkalarının zarar görmesine sebep olan bazı manevi hastalıklar da vardır Bu manevi hastalıkları ve tedavi yollarını kısaca zikredelim:

Hizmet ehli insanları pusuda bekleyen birinci hastalık “benlik duygusu”dur Bu duygu çok masum şekillerde ortaya çıkar İyi ve güzel işler yapma arzusu çok olur Fakat kendisi olmadan bu iyiliklerin ve güzelliklerin ortaya çıkamayacağını düşünür

Benlik duygusunun bir başka görünümü de, hizmet içinde yer alan insanın, Allah’u Teala’nın bu iyilikleri başkalarına değil de kendisine nasip ettiğini düşünerek, ayrıcalığı olduğu zannına kapılmasıdır Bu zanna kapılan kişi yürütülen hizmetlerde nefsini pay sahibi görür Ayrıca çevresinde meydana gelebilecek bütün iyiliklerde kendi imzasının bulunmasını arzu eder Bazen bununla da yetinmez; kendisinin içinde bulunmadığı hizmetleri ya kabul etmez veya bir şekilde engel olmaya çalışır Bu davranışını da iyilik yapmak olarak telakki eder

Benlik duygusundan kurtulmanın tek yolu, şu ayeti kerimeyi bakış açımızın esası hâline getirmektir;

“Sana gelen iyilik Allah’tandır Başına gelen kötülük ise nefsindendir” [16]

Ayet-i kerimeyi iyi anlayan insan, başarılarda kendini pay sahibi görmek yerine, karşılaşılan eksikliklerde kendine pay arar; iyiliklere hissedar olmaya çalışmaz Çünkü iyilik ve güzellik namına ne varsa, tamamen Allah’a aittir

İkinci önemli hastalık “baş olma duygusu”dur Hayırlı hizmetlerde genellikle hiç kimse doğrudan baş olma sevdası ile öne çıkmaz Nefis bunu masum niyetlerin arkasına gizler Fakat insan olmanın bir gereği, nerede olursa olsun, içindeki baş olma arzusu her an devreye girebilir

Bulunduğunuz topluluk içinde en eskilerden biri olma hasebiyle kendinizi her şeyden sorumlu ve her şeyi yapmaya yetkili görmeye başlarsınız Sizden habersiz kuş uçmaması gerektiğine inanırsınız Düzgün işler yapılsa bile, eğer sizden habersiz yapılmışsa mutlaka bir eksiklik olduğunu sanırsınız

Baş olma arzusundan kurtulmanın çaresi de, yaptığımız hizmetlerin bize ait olmadığına, yukarıda meali verilen ayet-i kerime hükmünce, onların gerçek sahibinin Allah olduğuna kesin olarak inanmaktır

Üçüncü önemli hastalık, istişareyi terk edip, kendi başına karar vermektir Oysa insanlara hizmet için yetki ve sorumluluk alanlar, doğru kararlar verebilmek için ellerinden gelenin azamisini yapmalıdır

Bu konuda Hz Ömer ra örneğini unutmamak gerekir O, hükmünü Kur’an ve Sünnet’te bulamadığı konularda hemen karar vermezdi Sahabe-i Kiram ile uzun istişareler yapardı Bu istişarelerin bazen haftalarca sürdüğü nakledilir Sonunda genellikle ittifakla karara varırlardı Hz Ömer ra, istişarenin sağlıklı olması için Sahabe-i Kiram’dan birçok kimsenin Medine dışına yerleşmesine dahi izin vermemişti

Hizmetteki Hastalıklara ilaç:

Hizmet eden insan, verilen hizmete hikmet nazarıyla bakarak emin olmalıdır ki, yapmış olduğu hizmet layık olduğu için değil; tamamen affına vesile olsun diye ikram edilen bir lütufla, aralanan bir merhamet kapısıyla karşı karşıya bulunmaktadır Hizmet eden bir mü’min: “İşin içinde ben olmasaydım, hizmetler daha iyi yürüyebilirdi, Meydana gelen aksaklıkların kaynağı belki de benim nefsimdir” Diye tefekkür etmek lazımdır

Bir hizmetin hangi noktasında bulunursak bulunalım, sık sık Allah’a müracaat edip, eksikliklerimiz sebebi ile kimsenin zarara uğramamasını dilemeli ve bu hizmetler için daha hayırlı insanların istihdam edilmesini samimi olarak temenni edilmelidir

Yapılan her bir hizmetin başında-ortasında ve sonunda mutlaka pusulayı kontrol etmelidir Pusula: “İlahi ente maksudi ve rıdaike matlubi“ demektir

Bilinmelidir ki;hizmetin her bir aşamasında niyetler değişebilir Bunun içindir ki; Eğer pusula sadece ve sadece Allah’u Teala’nın rızasını gösteriyorsa hizmet oluyor demektir Yok hizmet ederken pusula Allah’u Teala’nın rızasından başka yönlere sapıyorsa mesela;aferin desinler,nede iyi yapıyor desinler ve yukarıda sayılan hastalıklardan biri ve birkaçı zuhur edsiyorsa hemen pusulanın yönünü: “İlahi ente maksudi ve rıdaike matlubi“ sözü ile düzeltmelidir

Evet, hizmet edenlerde meydana gelebilen bu önemli hastalıklar herkes için söz konusu olabilir Çünkü Allahu Tealâ kullarını imtihan eder Önemli olan, rehavete kapılmamak ve niyetleri sürekli kontrol etmektir Acizliğinin farkında olana Allah yardım eder; beklemediği yönlerden ona destek verir

Bahsettiğimiz bu hastalıkları önemsemeyen insanlara gelince: Onlar kendilerine acımıyorsa, insanlara acımalıdırlar Hiç kimsenin işgal ettiği hizmet noktasını nefsine yedirmeye, kendi benliği için insanları harcamaya hakkı olamaz

[1]-Zâriyâ suresi ayet-56

[2]-Bakara suresi ayet-30

[3]-Zilzâl suresi ayet-6-8

[4]-Ebu Ya‘lâ,el-Müsned,VI,65;Heysemî,Mecmau’z-Zevâid,VIII,191;Beyhakî,Şuabu’l-İmân,nr7658;Suyûtî, Câmiu’s-Sağîr,nr4044;Aclûnî,Keşfu’l-Hafâ,nr1252

[5]-Said b Mansur, Sünen, No: 2406; İbnu’n-Nahhas, Meşariul-Eşvak, I, 314

[6]-Ebu Davud,Edeb,57;Tirmizi,Birr,16;Ahmed, Müsned,II,301;Hakim,Müstedrek,IV,248

[7]-Hakim,Müstedrek,II,91

[8]-Tabarani,el-Kebir,13646;İbnu Ebi’d-Dünya Kazau’l-Hace,No:36

[9]-Ebu Davud,Edeb,60;Tirmizi,Hudud,3;Birr,19

[10]-Safi,Raşahat,263-264

[11]-Ahmed Sıddıkî, Şah-ı Nakşibend, 107

[12]-Abdurrahman-ı Tahî,İşaretler,188

[13]-Buharî,Edebü’l-Müfred,HadNo:623;Ebu Davud,Vitr,29(No: 1535)

[14]-Ebu Ya’la,Müsned,No:3302;Bezzar,Müsned,No:1949,İ bnu Hacer,el-Metalib,No:897Heysemi, Mecmau’z-Zevaid,VIII,191

[15]-Sülemî, Adâbu’s-Sûfiyye, 276

[16]-Nisâ suresi ayet-79

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.