Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
geldim, işte, kapındayım

Geldim İşte Kapındayım...

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Geldim İşte Kapındayım...




Beni kendinde münacata çağırdın


Sendeyim, seninleyim, huzurundayım Kıbleye yönelmenin sırrını öğretecek misin? Rûhum, sana söylüyorum, inceliğinle bana perde olma Bedenim, sana söylüyorum, yoğunluğunla bana perde olma İçimdeki kıble, sana söylüyorum, dışımdaki kıbleyi örtme Dışımdaki kıble, sana söylüyorum, içimdeki kıbleyi örtme Nereye dönersem döneyim oradasın Çizgilerim, köşelerim, kırıklarım, kesiklerim yok oluyor, dâirevi bir yüze dönüşüyorum, bedenim yüze dönüşüyor, yüzden ibâretim artık Onu sen övdün Ona ‘Sevgilim’ dedin Ona bağışladığın kelâm bütün sözleri saklar O sözlerin tümüyle yakarıyorum sana Tevrat’ını taşıyorum İncil’ini taşıyorum Kur’ân’ını ve Zebur’unu taşıyorum Açılıyor kapılar Giriyorum Bir kapı daha Giriyorum Bir kapı daha Giriyorum Bir kapı daha Kapılar açıldıkça açılıyor gözlerim İki yönü var onun, bir ortası ve iki yönü birbirine bağlayan bir bağı var Ona sen mi fâtiha dedin? O fetih midir? Okudukça açıyor Açılıyor okundukça Oku onu Açıl… açıl… açılıyor işte İlk halka bu Işık değil, nur bu Işık değil, görüyorum onu… Başım dönüyor… Halılar, duvarlar, mihrap, minber, avize, ışıklar, hatlar, kubbe dönüyor Daha önce gördüğüm ışıklara benzemiyor Işıktan bir dâire beliriyor Ondayım Oradayım şimdi Dönüyorum Ayaklarım yerden kesiliyor Dilimden kendiliğinden dökülüyor kelimeler Ne okuduğumu bilmiyorum “Sâdece sana kulluk eder, sâdece senden…”








Nurdan bir dâiredeyim şimdi Dönüyorum Dönerken okuyorum bunları Dilimden dökülen kelimelere bakıyorum Yıldız tozları gibi uçuşuyorlar Onlara gülümseyerek bakıyorum Kalbimi görüyorum Bir et parçası değil, ışık parçası olarak görüyorum Yanıyor Kalbim fânus gibi ışıyor Fâtihayı kendinle benim aramda ikiye mi böldün? İlk dört âyeti kendine mi ayırdın? Son üç âyeti bana mı veriyorsun? “Ancak senden yardım isteriz…” Bununla beni kendine mi bağlıyorsun? O berzaha mı beni çağırıyorsun? Parlak tecellîleri bununla mı açıyorsun? Hem rablığın, hem kulluğun anlamını mı gizliyorsun? Yedi niteliğini mi taşıyor o? Bir yönü sende, diğeri bende mi gerçekleşiyor?








Birinci menzildeyim İlk adımı attım Korkmuyorum artık Benden korkuyu gideriyorsun İnişin ilk aşamasındayım Gökle yer arasında kıyâmın resmi olan rubûbiyetle secdenin resmi olan ubûdiyet arasındaki berzahtayım Burada yüksek ve alçak olan birleşiyor Gökle yer kavuşuyor Yerden göğe yükselirken bu berzahtan geçiliyor İşte benim çifte tabiatım Göğsüm hırıldıyor Göğsümden sesler çıkıyor Bedenim titriyor Neler oluyor bana? Korkuyorum Neler oluyor Allâh’ım, tut beni Dönüyorum yine O dâireden geçiyorum, yeni bir daire açılıyor Başım dönüyor Doğruluyorum “Kendine hamd edeni işitmiştir” diyorum Sesim çıkmıyor Bu ses benim değil Bunu Sen söylüyorsun Benim dilimden Sen söylüyorsun


Tekrar yere yöneliyorum Sana yükseliyorum tekrar Yeni bir dâire daha beliriyor Yakınlaşma isteğiyle tutuşuyorum Senin gibi iniyorum Gecenin üçte birinde dünyanın birinci göğüne inişin gibi eğiliyorum secdeye “Secde et, yakınlaş” diyorsun Seni duyuyorum “Bana eğil” diyorsun “Bana bir adım gel, sana koşayım” diyorsun Benim kalbim buna nasıl dayanır! Eğiliyorum Alnımı yere koyuyorum Alnımı yere değil, ellerine bırakıyorum Toprağa dönüyorum Aslıma dönüyorum Kalıyorum orada Ellerini hissediyorum Nurdan bir menzil burası Seninle buluştuğumuz yer burası Senin kokunu duyuyorum Senin gözlerine bakıyorum Tecellî kısa sürüyor Belirip belirip yitiyorsun Sen kaybolmuyorsun, benim gözlerim kesiliyor Gözlerim yetmiyor Yağ gibi akıyor Beni yakınlığa çağırıyor ismin Sen sevgilisin, ben sevenim Sevgili olsaydım bana “Secde et, yakınsın” derdin Bana, “Secde et, yakınlaş” dedin, sevgili Sensin İçimdeki düğümler çözülüyor Bağlar gevşiyor Tüy gibi hafifliyorum Yerçekimsiz gibi Hiçbir ağırlık hissetmiyorum Tenimi, etimi, kemiğimi hissetmiyorum Adımı bilmiyorum Alnımı tutuyorsun Beni alnımdan kavrıyorsun


Ellerinden alnıma akan feyiz kesilmiyor hiç








Beni baştan çıkaranı görüyorum Onun etkisinden uzağım artık Bana hiçbir şey yapamıyor Beni etkileyemiyor Bir dâire daha var, orayı geçemiyor Çizginin dışında donmuş, kaskatı duruyor Bana bakıyor ağlıyor “Sen” diyorum, “ağlar mıydın hiç?” “Beni” diyor, “büyülüyorsun Sen alnını yere koyunca ben çâresizleşiyorum Beni donduruyorsun Artık benim etkimden uzaksın Sana hiçbir şey yapamam” “Peki” diyorum, “niçin ağlıyorsun?” “Ona secde etmeyişimi düşünüyorum” “Kime?” diyorum “Adem’e” diyor “Ee ne var bunda? Senin seçimindi bu” “Âkıbetimi görüyorum” Gözden yitiyor Şimdi toprak alnımı öpüyor Kendi aslımı öpüyorum Aslım bana dokunuyor Aslımla buluşma yerim burası Kaldırıyorum alnımı, tekrar koyuyorum Bu kez daha uzun sürüyor “Allâh’ım” diyorum, “gözlerime aydınlık ver” Gözlerim ışıyor “Ellerimi aydınlat” Ellerim ışımaya başlıyor Ellerim kor gibi yanıyor Alnım ışıyor “Allâh’ım, kulağıma bir nur ver” Bir ses duyuyorum Bu Senin senin Sâdece Senin sesini duymak istiyorum Beni başka seslere sağırlaştır Sağıma bir nur ver, soluma, önüme, ardıma, üstüme, altıma bir aydınlık ver… Alnımı koyduğum yer ıslanıyor Hıçkırarak ağlıyorum Sesim câmide yankılanıyor Sesimi duyuyorum Sesim sesine karışıyor “Beni nur kıl” diyorum Sesim yankılanıyor “Beni nur kıl” diyorum Duvardan, kubbeden, mihraptan ses geliyor: “Beni nur kıl Sen nursun” diyorum Ses geliyor : “Sen nursun” “Beni sen kıl” diyorum “Beni sen kıl diyorum” diye yankılanıyor sesim “Beni sen kıl Allâh’ım” Sesim dönüyor tekrar: “Beni sen kıl Allahım” Susuyorum Alnıma sesin çarpıyor: “Seni ben kılacağım” “Allâh’ım, beni benden al ve biricik varlığım ol ki, gözlerim sâdece seninle görsün” “Beni sen kılıyorum” diyorsun Sesini duyuyorum, beni sen kılıyorsun








Ağır ağır doğruluyorum Son kez oturuyorum Gökleri ve yeri altı günde yarattın, sonra arşı kuşattın Arşı kuşatır gibi oturuyorum Artık bir perde kalmadı Gözlerim hafifliyor Bedenimi hissetmiyorum Kendimi hissetmiyorum Kalbimi kavrıyor, tutuyorsun Onu avuçlarında görüyorum Sadece gözlerim kalıyor Yalnızca onu biliyorum Senden başka bir şey görünmüyor Son sözüm “Hû” oluyor “Hû” diye bitiriyorum Bitmiyor, başlıyor, her şey şimdi başlıyor Adımımı hayata atıyorum Ayağımı usulca bırakıyorum oraya Orada can veren ismin açılıyor O kapıdan giriyorum Seninle başladım, seninle bitiriyorum Bir isminin gölgesinden bir başka adının esenliğine geçiyorum Selâm, Senin ismindir, Seni selâmlıyorum Selâm, Senin güzel isimlerindendir, sevdiklerini selâmlıyorum Kayboluyorum artık Kendimi o kaybın içinde bulmak istiyorum Artık ayrılık zamanı Vedâ selâmı veriyorum Sana Beni benden aldın, Senden ayrılıyorum Kendimi Sana bıraktım dönüyorum










Sâdık YALSIZUÇANLAR





(“Cam ve Elmas” kitabından alınmıştır)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.