Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
leyla…

Leyla…

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Leyla…








LEYLA…


Gaflet devam etmektedir Zehirli bal kaşıkla değil, petek petek yenir


Gaflet içinde gaflet;


“Gel ey Leyla, gel ey candan yakın canan uzaklaşma, Senin derdinle canlardan geçen Mecnun’la uğraşma”


yazdırmıştır defterin sırlı bir yerine Yalnız deftere değil,

“Kalmasın bir nokta-i muzlim bu sevda yolunda” dercesine, halka arz edilen paçavralara da…


Çile mevsimidir lâleler için…

Soğuk, lâlenin kalbini yakmalı ki, içinde gizlenen esmâ aşkını nazarlara döksün…


Çilesiz ruhlar ham yapılıdır, gelene sevinmez, gidene de üzülmez Lâle kırağı görmeli ki, açsın “Lâlenin çilesi de yalnızlıktır toprak altında” diyerek,

bir yandan karı, diğer yandan donmuş toprağı eşeleyip içine tohum yerleştirenler, gözyaşı dökerken bunu mırıldanırlar


Ama anlaşılmaz bir dua daha vardır oracıkta dillenen; ancak bu ne duyulur, ne de hissedilir Eller açılıp, nefse tatlı gelenlerin terk edilme zamanı gelmiştir


Toprağın altındaki lâleler, üstündekilerin açılmasını beklerken bilinmez bir hisle kavrulmaktadır “Müneccimle muvakkît ne bilir, Dertlilere sor geceler kaç saat?” terennümü başlamıştır


“Bir yâr olsun, bize Mevla’nın yolunu göstersin, ‘çile ile gel’ değeri bilinsin” Bahar günleri yaşanırken acı bir rüzgâr eser Açılan çiçekleri yakar, kavurur


Cemre beklenirken kırağı düşmüştür lâlelere


Demek ki; çile noksan kaldı, bize düşen gayrı sabırdır, sonu şeker şerbet olan, ama kendisi zehir olan sabır…

bazen bahar bazen kıştır yaşanan; ama görülen duyulan hep aynı şeydir Başka yananlar da vardır İyiyi kötüden ayıran sırrı söyleyenler gayret ederler; art arda gelen harfler kelime olup, okunsun diye uğraşırlar Ve Tevfik Mevlâ’dandır


Beyaz lâle, ortada sarı ve kırmızı gül tomurcukları, çiğdemler, mor menekşeler en sonunda Leyla’ya ulaştırılır


Zaman başkalaşır, mevsim değişir, çile dolmaya doğru gider İlâç, ecza mesabesindedir ama, yine de şifa bir türlü gelmez:


“Derman arardım derdime / Derdim bana derman imiş


Gönül yangını silip atmıştır nahoş şeyleri Dikenler gitmiş; gül kokusuyla, rengiyle ortada kalmış; ateş, günah yollarını tıkamıştır

Evvelden hissedilemeyenler yaşanmaya başlanmıştır:

“Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem; Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bizarım!” hali tercüme eden tefsir gibidir


Güneşin lâleleri bitirdiği mevsim gelir Ümit ferleri tükenmeye yüz tutar Derken eski defterin kapalı sayfaları açılır


Milimetrik oturan bir zaman tevafuku beyinleri zorlar, ye’sin yerleşeceği yerde; “Vazgeçmiş olaydı aramaktan ne bulurdu?


Elbet biri candan, biri canandan olurdu” mısraları, mevsimin geçmediğini bağırmaktadır sanki Güz tekrar bahara döner, hayalin bahçeleri yeniden açmaya başlar…


Yazı: …Filiz GÜL…

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.