Prof. Dr. Sinsi
|
Hazreti Peygamberimizin Rüyası
HAZRETİ PEYGAMBERİMİZİN RÜYASI
Hazreti Peygamberimiz s a s Efendimiz bir sohbetinde eshab-ı kirama bir rüyasını şöyle anlattılar:
Dün gece rüyamda, yanıma iki kişi geldi Ben kim olduklarını sordum Söylemediler  Bana:
— Yürü, beraber gidelim, dediler Beraber yürümeye başladık Biraz ileride, arkasını yaslanmış bir adam gördüm Onun başının ucunda başka bir adam, ona taş taşıyor ve taşıdığı taşlarla adamın başını eziyordu Adam başka taş almaya gidince başı ezilenin başı eski haline geliyor, o adam yine getirdiği taşlarla adamın başını eziyor ve bu hal böyle devam edip gidiyordu
Ben yanımdakilere:
— Allah, Allah! Bu ne haldir? diye sordum Bana sen yürü, yürü dediler 
Yürümeye devam ettik Adamın biri sırtüstü yatıyor, diğer bir adam da, elinde demirden kanca olduğu halde yatan adamın yüzünün bir tarafını parçalıyor, öbür tarafına geçiyor, öbür yüzünü yarıncaya kadar parçalanan yüzü iyileşiyor, tekrar dönüp aynı işkenceyi sürdürüyordu
Ben yine:
— Sübhanallah! Bunlara ne oluyor böyle, dedim Bana yine:
— Sen yürü, yürü! dediler Devam ettik Biraz ileride fırına benzer bir yer gördüm  İçinde insanlar, altlarından alev geldikçe öyle feryat ediyorlar ki, dünyada onların sesini duyan her canlı ölürdü
B'en: — Bunların suçu nedir? dedim Yanımdakiler bana sen yürü, yürü dediler Yürüdük  Suyu kan renginde bir nehir  İçinde bir adam yüzüyor, yüzüyor, ırmağın kenarına geliyor Kenarda yanında birçok taş toplanmış bir adam  Yüzen adamın ağzına bu- taşı koyuyor Adam gidiyor, o taşı yutuyor ve yüzerek geri geliyor Bu şekil azap devam edip gidiyor
Ben:
— Bu nasıl şeydir? dedim Bana sen yürü, yürü dediler Yürüdük  İlerde çirkin bir adam  Bir ateş yakmış, yaktığı ateşin etrafında durmadan dolaşıyor, hayret etmiştim bu adamın haline
— Bu ne yapıyor böyle? dedim Bana:
— Sen yürü, dediler
Bir müddet daha gittik, içinde çeşitli çiçeklerin bulunduğu bir bahçe gördüm, içinde uzun mu uzun boylu bir adam, öyle ki boyunun uzunluğu göklere doğru yükselmişti Adamın etrafında ise toplu halde kalabalık çocuklar vardı
— Böyle uzun-boylu bir adam ve bu kadar çok çocuk görmemiştim Bu adam kim ve yanındaki çocuklar kimlerdir? diye sordum
Bana yine:
— Sen yürü, yürü, dediler
Yürümeye devam ediyorduk Büyük bir ormana vardık O kadar büyük orman daha görmemiştim
Yanımdakiler:
—Buraya gir, dediler
Beraber girdik Biraz ilerde altın - gümüşten yapılmış muazzam bir şehir göründü Şehrin kapısını vurdular Kapı açıldı, içeri girdik, içerde bizi bir takım insanlar karşıladı Vücutlarının bir yüzü gayet güzel, bir yüzü ise çok çirkindi Yanımdakiler onlara, oradan akmakta olan nehri göstererek:
— Şu nehre girin, dediler
Onlar nehre girdiler geri çıktılar Vücutlarındaki o çirkinlikten hiç eser kalmamıştı 
Yanımdakiler bana:
— Burası Adn Cennetidir  Senin yerin burasıdır, dediler Başımı kaldırıp baktığımda çok güzel bir köşk gördüm Onlara, beni bırakın da yerime gireyim dedim  Kabul etmeyip şimdi olmaz, ileride geleceksin, dediler Ben onlara kim olduklarını sordum Allah tarafından gönderilmiş melekler olduklarını söylediler Bu gördüklerimiz acaip şeylerin ne olduğunu sordum Şöyle anlattılar:
Birincisi, kafası taşla ezilen adam; Kur'an öğrenip onunla amel etmeyen ve uykuyu farz namaza tercih eden kimsedir Yarın kıyamette böyle azap görecek İkincisi, kânca ile yüzü parçalanan kimse ise; yalan söyleyerek, halkı biribirine düşüren kimsedir, öyle azap görecek  Üçüncüsü, yani fırında azap görenler, zina eden erkek ve kadınlardır  Dördüncüsü, yani kan renginde ırmakta yüzen ise; faiz yiyendir  Ateşin etrafında dolaşan beşincisi ise Cehennem zebanisi Mâlik'tir  Altıncısı, bahçedeki uzun boylu adam, ibrahim aleyhisselam  Etrafındaki çocuklar da İslâm olarak doğan ve İslâm olarak ölen çocuklardır  Peygamberimiz buraya gelince, Eshab:
— Ya Rasûlallah müşriklerin çocukları da dahil mi? diye sordular
Peygamber Efendimiz:
— Evet! buyurdu
Vücutlarının yarı yeri çirkin yarısı güzel kimseler ise, hem günah işleyip hem de iyilik eden, fakat iyilikleri kötülüklerine galebe çalan kimselerdir, diye anlattılar, buyurdu
|