Dostun Attığı Gül |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Dostun Attığı GülHallac-ı Mansur, cezbe ve sekir halinde söylediği ve mazur bulunduğu Ene’l-Hak cümlesi yüzünden idama mahkûm edilir Onu asılacağı meydana getirdiklerinde etrafta mahşerî bir kalabalık vardır Hallac-ı Mansur darağacını görünce güler ve kalabalık arasında gördüğü dostu Şibli’den seccade isteyerek iki rek’at namaz kılar Ardından şöyle duâ eder: “Allah’ım burada senin dinin uğruna gayrete düşüp beni öldürmek için toplananların suçlarını affet” Bu esnada kalabalık içinden özellikle düşmanları, fırsat bu fırsat diye Hallac-ı Mansur’a taşlar atarlar Hallac-ı Mansur bunlara ah bile demez hatta tebessüm eder, ama dostu Şibli ağlayarak kırmızı bir gül atınca Hallac-ı Mansur inler ve şöyle der: “Taş atanlar avam takımı, bilmiyorlar, halden anlamazlar Onların taşı bizi incitmez ama halden anlayan bir dostun attığı gül bile bizi incitti, canımızı acıttı” İnsan hayata daha çok dostlarıyla, sevdikleriyle tutunur Sevinçlerini onlarla paylaşarak arttırırken, acılarını hüzünlerini yine onlarla paylaşarak azaltır Kişi, tanımadığı kimselerden bir kötülük, bir haksızlık gördüğünde çok incinmez, en azından hayal kırıklığına uğramaz ama dostundan gördüğü küçük bir eziyete bile katlanması çok zor olur Başkalarının, hakkında yanlış düşünmeleri insanı fazla üzmez, yıpratmaz; ama sevdiği birisi, hakkında yanlış düşünürse, zarar verecek bir davranışta bulunursa işte bu insanı üzer, incitir O kişi sıradan biri değildir çünkü, belki en zor günlerinde yanında olmasını beklediği insandır Her şartta desteğini umduğu, hayatta en çok güvendiği kimselerden biridir Hani Temel deniz kenarında yürürken elinde bir yılan taşıyormuş “Neden elinde yılan taşıyorsun?” diye sorulunca “Denize düşersem lâzım olabilir” cevabını vermiş… İşte dostluk, denize düştüğümüzde yılana sarılmak zorunda kalmayışımızdır Elimizden tutup bizi çıkaracak birisini her zaman yanımızda bulabilmemizdir |
|