01-21-2008
|
#1
|
Equinox
|
Sevgi Konuşulmaz, Yaşanır
Sevgiye Dair
Sevgi konuşulmaz, yaşanır
Sevgiyi konuşmak, sözün bittiği yerden konuşmaktır İnsan ancak sevgiye dair konuşabilir
Ey sevgili okur! Bu yazıyı “sevgiye dair” bir yazı olarak oku!
Sevgi ışık gibidir, sevgisizlik karanlık
Karanlığın kaynağı olmaz Karanlık ışığın yokluğu halidir
Fakat ışığın bir kaynağı olmak zorundadır Kaynaksız ışık olmayacağı gibi, kaynaksız sevgi de olmaz
Sevginin kaynağı Allah’tır Sevgi ırmağı Allah’tan çağlar Zira o el-Vedud olandır Vedûd ismi, fe’ûl veznindendir Bu veznin özelliği, hem fail hem mef’ul, hem etken hem edilgen olmasıdır Bu yüzden Vedud ismi, hem “En çok seven”, hem de “En çok sevilen” anlamına gelir Bir başka ifadeyle, hem “sonsuzca seven”, hem de “sevilmeyi isteyen” anlamını verir Vedud ismini diğer birçok isimden ayıran fark da budur
Allah Rezzak ismiyle “rızık verir”, Hallak ismiyle “yaratır”, Ğaffar ismiyle “bağışlar”, Rahman ismiyle “rahmet eder” Bu ve bunun gibi isimler hep tek taraflıdır Fakat Vedud’a gelince iş değişir, çift taraflı bir ilişki başlar: Hem sever, hem de sevgi ister İşte bu, sevgi farkıdır
Allah isminin mücerret hali “e-l-h”dir(elif-lam-ha) Bu harflerin yer değiştirmesinden ancak 7 kompozisyon oluşturulabilir Bunların tümü tek bir manaya delalet eder: Sevgi Onun el-Esmau’l-Husna’sı, ondan neşet eden sevginin esma prizmasındaki yansımalarıdır Besmele ile Müslüman diline pelesenk olan Rahman ve Rahîm, O’nun özünde ve işinde sevgiyle dolu olduğunu gösterir
Allah’a nisbet edilen sevgi “hubb” ve “vudd” kelimeleriyle ifade edilir Kur’an ve sünnet edebiyatında ‘aşk kelimesi ilahi sevgi için hiç kullanılmaz Zira “sarmaşık”, “sarmaşık gibi sevdiğine sarılan ve onu esir alan” anlamına gelen ‘aşk, beşeri sevgiyi ifade eder Hubb ise “tohum, çekirdek, öz” manasına gelir “Hububat” buradan gelir Sevgiye “muhabbet” denmesinin hikmeti bellidir: Sevgi, mahlûkat ağacının tohumudur Mahlûkat ağacının en soylu meyvesi olan insan da, sevgi tohumunun kendi tohumunu içinde taşıyan meyvesidir
Meyve, köküne olan sadakatini sevgiyle isbat eder İnsanın Allah sevgisi de böyledir Bu yüzden vahiy sevgide en büyük payın Allah’a ayrılmasını şart koşar: “İman edenler her şeyden daha çok Allah’ı severler” Ve Hz Peygamber’e şöyle söylemesi emredilir: “De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız beni izleyin ki, Allah da sizi sevsin ” Allah kul arasındaki bu karşılıklı sevgi, daha başka ayetlerde de vurgulanır: “O (hakiki müminler) Allah’ı severler, Allah da onları sever”
Vudd, sevginin çok özel bir türünü ifade eder Bu tür bir sevgi, bahşedilen bir sevgidir Veren kaynaktan bir öz taşıdığı için de ölümsüzdür Okuyun şu ayeti: “İman eden ve salih amel işleyenler için Rahmân (ölümsüz) bir sevgi (vudd) bahşedecek” Bu yüzden olsa gerek ki, vahiy ilk yıllarda muhataplarını Cennetle müjdeleyip Cehennemle korkuturken, onların olgunlaştığı ileriki yıllarda “Allah sever-Allah sevmez” diye müjdeler ve uyarır Bu, Allah-kul ilişkisinde sevginin nasıl yüksek bir mertebeyi ihraz ettiğini gösterir
Her şeyin sahtesi olduğu gibi, sevginin de sahtesi olur Sahih sevgi düzeltir, kalp sevgi bozar Kaynağında Allah’ın bulunmadığı bir sevgi sahte sevgidir, bunu pazarlayan da sevgi kalpazanıdır Kaynağını kutsaldan almayan sevgi, sevgi değil tutkudur Sevgi özü gürleştirdiği için insanı özgürleştirir, tutku ise tutuklar ve köleleştirir Tutkunun adını sevgi koyanlar, iki kişilik yalnızlığı sevgi sanmakla sevgiye de haksızlık yapmaktadırlar
|
|
|