Antalyanın Tarihi Ve Turistik Yerleri |
07-31-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Antalyanın Tarihi Ve Turistik YerleriAntalya Kaleiçi Surlardan günümüze şehrin içindeki birkaç burç ile Hadrian Kapısı ve yanındaki kuleler, limana bakan büyük kule ve liman surlarının bazı parçaları kalabilmiştir İki surdan biri yat limanını, diğeri şehri at nalı gibi kuşatır Kale Kapısı Meydanı'nda ayakta kalan kulelerden birisi saat kulesi olarak kullanılmaktadır Surların kente girişi sağlayan dört kapısı vardır Kaleiçi bugün Antalya'nın "Tarihi Çekirdek Kenti" olan ve "Kaleiçi" adıyla tanınan semti büyük bir kısmı yıkılmış ve yok olmuş iki surla çevrilidir İç sur, yarım daire şeklinde yat limanını kuşatır Restorasyon çalışmaları sonucunda Kaleiçi, pansiyonları, barları, çarşısı ile turizm merkezi haline gelmiştir Liman ise yat limanı olarak düzenlenmiştir Keleiçi restorasyon çalışmalarından dolayı Turizm Bakanlığı'nı 28 Nisan 1984 de FİJET tarafından Altın Elma (Turizm Oskarı) ödülü verilmiştir Hadrianus Kapısı Zamanımıza kadar yanlarındaki iki kule ile sağlam kalan tek kapı Üçkapılar veya diğer adı ile Hadrianus Kapısı olup, Pamphylia'nın en güzel kapısıdır MS 130 yılında imparator Hadrianus'un Antalya'ya gelişi onuruna yapılan kapı, sütunları hariç, tamamen beyaz mermerden yapılmıştır Oyma ve kabartmaları olağanüstüdür Eski Antalya Evleri Yazların çok sıcak ve kışların ılık geçtiği Antalya'da evlerin yapımında soğuktan çok, güneşi önlemeye ve serinlik sağlamaya önem verilmiştir Gölgeli taşlıklar ve avlular hava akımını kolaylaştıran özelliklerdir Depo ve hol görevi yapan girişi ile üç kat üzerine kurulmuştur Perge Perge, Antalya'nın 18 km doğusunda, Aksu Bucağı'nın sınırları içindedir Kilikya–Pisidia ticaret yolunun üstünde yer aldığı için önemli bir Pamphylia şehridir Antalya'nın 18 km doğusunda, Aksu Bucağı sınırları içindedir Şehir kapısında bulunan bir kitabeye göre Perge'nin troia savaşından sonra Amphilokhos, Mopsos ve Kalkhas tarafından kurulmuştur 1986 yılında Boğazköy'de (Hititlerin başkenti Hattuşa) gün ışığına çıkan tunç tabletten Perge'nin Parha adıyla Hitit döneminde mevcut olduğu öğrenilmiştir Bununla beraber Perge MÖ 333'de Büyük İskender'in gelişine değin tarih sahnesinde görülmemiştir MÖ 3 yüzyılda Selenkosların egemenliğine girmiş, daha sonra da Bergama Krallığı topraklarına dahil olmuştur Bergama Krallığının vasiyetle Roma'ya kalışı ile Roma egemenliği altına girmiştir Roma yönetiminde, özellikle milattan sonraki ilk üç yüzyıl büyük bir gelişme gösteren kentle kalıntılar daha çok bu dönemi yansıtır Bizans egemenliğinde ise Sillyon ile tek bir metropollük olmuştur Hıristiyan dünyası için önemli bir merkez olan Perge'ye St Paul iki defa gelmiştir İlk kazıların 1946 yılında İstanbul Üniversitesi tarafından başlatıldığı Perge'de önemli kalıntılar şunlardır:
Sillyon Sillyon/Sillion/Syllion (Asarköy, Yanköy), Perge'nin kuzeydoğusunda, denizden 12 km içerde, ova ortasında, yayvan biçimli yalçın ve yüksek bir tepe üzerinde kuruludur Antalya-AlanyaSillyon kentinin Troia savaşından sonra kurulduğu sanılmaktadır karayolunun 29 km'sinde kuzey yönünde ayrılan 13 km'lik stabilize bir yolla ulaşılmaktadır Bizans döneminde psikoposluk merkezi olan Sillyon, Selçuklu dönemini de yaşamıştır Tepenin hafif eğimli batı yönü Hellenistik Çağlardan kalma surlarla çevrilidir Bu surları kuleler, kapılar ve kente çıkılan yollar tamamlamaktadır Kentin kapısı tepenin batı yanındaki surlar üzerindedir Tepeye çıkıldığında kuzeybatı yönünde ev kalıntıları, sokaklar, batıda ise Selçuklu Camii, Bizans Kilisesi ve sarnıç görünmektedir Tepenin güneybatı eteğinde 8000 kişilik tiyatro ve yanında odeon bulunmaktadır Termessos Antik Kenti Termessos Antik Kenti, Antalya'nın 30 kilometre kuzeybatısında yer alır Denizden ortalama yüksekliği 200 metre olan Antalya Dağları çevresindeki travertenlerden 1665 metre yükseklikte, Güllük Dağı'nın tepesinde doğal bir platform üzerine kurulmuştur Termessos'un, huzur veren ve el değmemiş görünümüyle diğer antik kentlerden daha farklı ve etkileyici bir havası vardır Doğal ve tarihi zenginliklerinden ötürü, şehir adını taşıyan Milli Park kapsamına alınmıştır Roma ve Grek kentlerinin aksine Termessos Anadolu'nun içlerinden gelen Solymnler, tarafından kurulmuştur Yazıtlarda da kendilerini Pamphylia'nın yerli halklarından biri olan Solymnler olarak belirtmektedirler Dilleri Pisidia'nın bir lehçesi olarak görünmektedir İlk olarak Bellerophon öyküsünde İliada'da adı geçse de asıl Büyük İskender'in bölgeye gelişiyle tarih sahnesinde görülmektedir İlk refah çağını Hellenistik dönemde, ikincisini ise Roma döneminde yaşamıştır Termessos Halkı Roma senatosu tarafından Roma halkının dostu ve müttefiki olarak kabul edilmiş ve Termossos'lulara kendi yasalarını kendilerinin yazması hakkı da verilmiştir Önemli kalıntılardan olan 4200 kişi kapasiteli tiyatro Hellenistik Çağ'da yapılmış, Roma döneminde onarım görmüştür Batı tarafı açık, diğer tarafları sütunlu galerilerle çevrili Agora; 6 yükseklikteki platform üstünde oturan kahramanlık anıtı Hereon, Korint düzenli tapınak, Zeus Solymeus Tapmağı, Küçük ve Büyük Artemis Tapınakları, Gymnasium ve gözetleme kuleleri, ev kalıntıları diğer önemli kalıntılarıdır Bunların dışında pek çok anıt ve 1200 ün üzerinde kaya mezarı bulunmaktadır Ayrıca, Termessos Antik Kenti çeşitli yerlerde halen görülebilen birçok sarnıca sahiptir Termossos'un önemli diğer özelliği de güney, batı ve kuzeyinde bulunan mezarlıklardır En ilginç olanları kayaya oyulmuş mezarlar ile tapınak biçiminde inşa edilmiş ve lahit mezarlardır Şehrin görülebilen bir diğer kalıntısı da sur duvarlarıdır Olympos Olympos, Antalya'nın güneyinde Phaselis'ten sonra ikinci önemli liman kentidir Torosların batı uzantılarından biri olan Tahtalı Dağıdır Olympos şehiri, Lykia Birliği üyesi olup, Lykia Birlik meclisinde üç oyla temsil edilmiştir Kalıntılar Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine aittir Olympos limanı tarihte korsan yatağı olarak bilinir Şehirdeki korsan egemenliğine MÖ 78'de Romalı kumandan Servilius İsauricus burayı korsanlardan temizlemesine dek düşer Roma egemenliğinin başlaması, yeni parlak bir dönemin başlangıcı olmuştur Erken Hıristiyanlık döneminde önemini koruyan şehir, MS 3 yüzyıldan itibaren tekrar korsan hücumlarına uğrar Geç Hıristiyanlık döneminde önemini yitirmeye başlayan Olympos, 11 ve 12 yüzyılda Venedikli ve Cenevizli tüccarların ticaret merkezi olmuş ancak bu faaliyet, 15 yüzyılda Osmanlı deniz üstünlüğü ile son bulmuştur Antalya'nın güneyinde Olympos antik kenti yakınlarında efsanelere konu olmuş bir doğa mucizesi kendini gösterir Çakaltepe olarak anılan yükseltinin güney yamacından devamlı olarak alev yükselir Yeraltından çıkan doğal gazın havayla temas etmesi sonucu alev alması, özellikle geceleri ilginç bir görüntü oluşturur Yamaçtan çıkan bu doğal gaz nedeniyle burası "Yanartaş-Çıralı" olarak tanınır Olympos'un son dönemini yansıtan Ortaçağ kalesi, derenin denizle birleştiği yerin batısında bir köprünün ayağı, bir tapınağa ait duvar parçası, sütun başlıkları, tiyatro, Bizans bazilikası, kıyıya yakın yerde hamam kalıntılarını bugün de görülebilen kalıntılardır Limyra Limyra, Antalya'nın Finike ilçesinin 4 km kuzeydoğusunda Toçak Dağı güney eteğindedir MÖ 5 yüzyıldan beri varolduğu bilimektedir Asıl faal dönemi MÖ 4 yüzyılın ilk yarısındadır Lykia Birliği'ni kurmak isteyen Perikles'in Limyra'yı başkent olarak kullandığı bilinmektedir Büyük İskender'in Pers hakimiyetine son vermesinin ardından sırasıyla Helen'in, Ptalemaioslar'ın, Lysimakhos'un, Suriye Krallığının yönetimine geçmiştir Daha sonra Seloukosların ve Rodos'un hakimiyetinden sonra Roma egemenliğine giren Limyra MÖ 2 yüzyılda Lykia Birliği döneminde Birlik tipi sikkeler bastırmıştır MÖ 1 yüzyılda ve MS 2 yüzyılda Roma döneminde en parlak zamanını yaşamıştır MS 141 yılındaki depremde büyük zarar görmüştür Bizans döneminde piskoposluk merkezi olan Limyra özellikle 8 ve 9 yüzyıllardaki Arap akınları yüzünden önemini kaybederek terkedilmeye başlanmıştır |
Antalyanın Tarihi Ve Turistik Yerleri |
07-31-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Antalyanın Tarihi Ve Turistik Yerlerigüzel yerler :) |
|