Manisa'nın Gelenek Görenekleri |
07-31-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Manisa'nın Gelenek GörenekleriManisa'nın Gelenek Görenekleri Zaman içinde yaşam koşullarında meydana gelen değişiklikler geleneklerde de kendini göstermektedir Ancak küçük yerleşim birimlerinde, eski gelenek ve göreneklerin birçoğu hala yaşatılmaktadır Geleneksel ritüeller daha çok kız isteme, söz kesme, nişan, düğün, hastalık, adak adama ve asker uğurlama gibi olaylarda yoğun bir biçimde görülür Hastalıkların tedavisi için başvurulan bazı yöntemler şunlardır: - Nazara inanılır, kurşun döktürülür - Kabakulak hastalığının geçmesi için, ağzı kıbleye bakan bir fırından alınan is, şiş yerlerin etrafına çizgi halinde sürülür ve okunur - Temrenin geçmesi için ocaklı denilen kişilere okutulur ve üzeri arpayla çizilir - Sıtma hastalığının geçmesi için, pamuk ipliği okunarak bileğe bağlanır Halk arasında kullanılan deyişlerden bazıları da şunlardır: - Ekici ol bilici olma - Sofrada elini, mecliste dilini sakla - Taş taşı, söz taşıma - Deli ile devletli bildiğini işler - Gömleğinin deliğine bakmaz, poyraza karşı gider - Kısmeti kesilen köpek, kurban bayramında uykuya yatar - Tarlanın taşlısı, kadının saçlısı, erkeğin yaşlısı vefalı olur - Kocasından sonra kalkan karıdan, hazirandan sonra Manisa'da Düğün Düğünler, düğün sahiplerinin sosyal ve ekonomik durumlarına, yaşadıkları yöreye göre farklılıklar gösterir Düğün gelenekleri özellikle kentsel kesimde eskiye oranla daha sadeleşmiş görünmektedir Manisa Merkez'de kaybolmaya yüz tutmuş eski düğün gelenekleri kısaca şöyledir: Erkek tarafı kızın evine görücü gönderir Kız görücüler tarafından beğenildiği takdirde, birkaç gün sonra erkeğin yakınlarından birkaç kişi, kız evine giderek kızı ister Kız evinin büyükleri birkaç gün düşünme süresi ister Kızın babası, babası yoksa evin büyüğü, bu evliliği uygun gördüğü takdirde, düşünme süresi sonunda tekrar gelen erkeğin ailesine süslü bohça ya da şase içinde kravat, çorap vb hediyelerle birlikte bir mendil verilir ki buna "söz mendili" denilir Mendil verildikten sonra, oğlan evine "söz şerbeti" denilen şerbet ikram edilir ve nişan günü kararlaştırılır Nişan gününden önce, kıza alınan çeşitli armağanlar "nişan selesi" adı verilen süslenmiş seleler içine konularak kız evine gönderilir Bu seleler bir süre muhafaza edilerek tebrik etmeye gelenlerin görmesi sağlanır nişan için tespit edilen tarihte, erkek evi akraba ve yakınlarını toplayarak kız evine giderler, kendi aralarında eğlenerek nişan yüzüklerini takarlar Nişanlılık süresi içine tekabül eden dini bayramlarda kız evi damada, oğlan evi geline giyecek türünden hediyeler alır, kurban bayramında ise kız evine gönderilen hediyelere süslenmiş bir koç ilave edilir Eski düğünler çarşamba, perşembe, cuma veya cuma, cumartesi, pazar olmak üzere üç gün sürerdi Düğünden önce oğlan evi, kızın çeyizlerini almak üzere araba gönderir, kızın arkadaşları veya kardeşleri çeyiz sandıklarının üzerine oturur ve oğlan evi bahşiş vermeden kalkmazlardı Çeyiz, kızın gelin gideceği eve serilerek, isteyen bayanların evi ziyaret ederek çeyizi görmesi sağlanır, buna "çeyiz bakma" denir Gelin gitmeden önce gelin hamamı ve düğünden önceki akşam kına gecesi yapılır Kına gecesinde kadınlar kendi aralarında eğlenir ve kızın ellerine kına yakılır Düğün günü oğlan evi gelini almaya geldiğinde, gelin evden çıkmadan önce babası, maddi gücüne göre kızın beline altın, gümüş ya da kırmızı kurdeleden bir kuşak takar, gelin at veya otomobil ile baba evinden alınarak, geze geze damadın evine götürülür Damadın evine gelindiğinde, gelin içeri girerken başına buğday, leblebi, şeker veya para serpilir, orada bulunanlar tarafından toplanan buğday, para ya da şeker bereket getirmesi için muhafaza edilir Gelin damat evinde yüzü kapalı oturur, akşam yemeğinden önce, damat gelinin duvağını açarak yüz görümlüğü adıyla anılan bir takı takardı Yemekten sonra damat arkadaşlarıyla yatsı namazına camiye gider, namazdan çıktıktan sonra ellerinde yanan mumlarla eve dönülür ve damat sırtı yumruklanarak eve bırakılırdı |
|